Yazar "Apilioğulları, Seza" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 23
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çocuklarda Mivakuryum ve Rokuronyumun Nöromusküler Blok ve Entübasyon Koşullarına Etkisi(2006) Apilioğulları, Seza; Ökesli, Selmin; Reisli, Ruhiye; Duman, Ateş; Öğün, Öztin CemileAmaç: Mivakuryum ve rokuronyumun sevofluran anestezisi altında adenotonsillektomi yapılacak çocuklarda nöromusküler bloğa ve entübasyon koşullarına etkilerini değerlendirmek amaçlandı. Yöntem: ASA I-II sınıfına giren, 2-12 yaş arasındaki 140 olgu Group M’de 0.2 mg/kg mivakuryum ve Group R’de 0.6 mg/kg rokuronyum uygulanmak üzere rasgele seçilmiş 2 gruba ayrıldı. Anestezi indüksiyonuna her iki grupta % 50 O2- % 50 N2O’den oluşan taze gaz akımına eklenen % 5 konsantrasyonda sevofluran ve 30 mcg/kg alfentanil ile başlandı. TOF-Guard ile T95, maksimal blok ve süresi, T25, T25-75, T70 parametreleri kaydedildi. Maksimal blok oluştuktan sonra entübe edilen ve entübasyon koşulları değerlendirilen hastalarda dekürarizasyon sadece rokuronyum grubunda uygulandı. Bulgular: T95 ve maksimal blok süresi Grup R'de istatistiksel olarak anlamlı derecede kısa iken grupların maksimal blok düzeyleri arasında anlamlı fark yoktu. T25 ve T70 süreleri Grup M'de, T25-75 süresi ise Grup R'de istatistiksel olarak anlamlı derecede kısa idi. Her iki grupta da mükemmel entübasyon koşulları saptandı. Sonuç: Her iki kas gevşeticinin de çocuklarda yeterli entübasyon koşullarını sağladığı, ancak rokuronyumun etki başlama süresinin kısa olması nedeniyle indüksiyonda ve acil durumlarda, mivakuryumun etki süresinin ve derlenme süresinin kısa olması nedeniyle kısa süreli operasyonlarda güvenle kullanılabileceği kanısına varıldı.Öğe Çocuklarda Spinal Anestezi: Tek Merkezin 371 Olguluk Deneyimi(2010) Apilioğulları, Seza; Gök, Funda; Duman, AteşAmaç: Çocuklarda spinal anestezi (SA), rutin cerrahi prosedürlerden daha çok, kompleks olgularda kullanımı kabul edilmiş gibi görünmektedir. Ancak, çocuklarda SA kullanımı yetişkinlerde olduğu gibi basit, güvenli ve ekonomiktir. Bu çalışmanın amacı, çocuklarda rutin cerrahi işlemlerde spinal anestezinin etkinliği ve güvenliği ile ilgili deneyimlerimizi sunmaktır. Gereç ve Yöntem: Konya Dr. Faruk Sükan Doğum ve Çocuk Hastanesi’nde, 2007-2009 yılları arasında spinal anestezi altında ameliyat edilen 371 hastanın dosya bilgileri geriye dönük olarak incelendi. SA uygulamaları hiperbarik bupivakain kullanılarak, 27 G kalem uçlu iğne ya da 26 G keskin uçlu iğne ile gerçekleştirilmişti. Bupivakaine adjuvan olarak fentanil 0,2 ?g kg-1 ya da morfin 2 ?g kg-1 ya da her ikisi birlikte kullanılmıştı. Kayıtlardaki kişisel veriler, teknik veriler ve yan etkiler değerlendirildi. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 6 (1-17 yaş) idi. Hastaların % 94’ünde ilk girişimde olmak üzere başarılı SA sağlandığı saptandı. Çocukların % 26’sında operasyon sırasında ek intravenöz sedasyon gerekmişti. On hastada (% 2,7) operasyon sırasında genel anesteziye geçilmesi gerekmişti. Adjuvan olarak, 134 hastada fentanil, 50 hastada morfin, 40 hastada fentanil ve morfin birlikte kullanılmıştı. Başlıca yan etki; 3 hastada görülen bradikardi ve hipotansiyonun olmadığı yüksek düzeyde spinal bloktu (% 0,8). Ciddi nörolojik ve kardiyovasküler yan etkilere rastlanmadı. Sonuç: Hiperbarik bupivakain ile gerçekleştirilen spinal anestezi uygulamasının, uygun endikasyonu olan çocuklarda güvenilir ve kolay uygulanabilir bir anestezi yöntemi olduğu değerlendirildi. Çocuklarda intratekal 0,2 ?g kg-1 fentanil ve 2 ?g kg-1 morfin dozlarını kullanmanın uygun olduğu kanısına varıldı.Öğe Comparison of 50 ?g and 25 ?g Doses of Intrathecal Morphine on Postoperative Analgesic Requirements in Patients Undergoing Transurethral Resection of the Prostate With Intrathecal Anesthesia(Elsevier Science Inc, 2010) Duman, Ateş; Apilioğulları, Seza; Balasar, Mehmet; Gürbüz, Recai; Karcıoğlu, MuratStudy Objective: To compare the efficacy of 50 mu g and 25 mu g closes of intrathecal morphine on postoperative pain in patients undergoing transurethral resection of the prostate (TURP) with low-close bupivacaine Design: Randomized, double-blinded study Setting: Konya Hospital Patients: 70 ASA physical status I. II, and III patients Interventions: Patients were randomized to two groups Group A patients received 5 mg of 0.5% hyperbaric bupivacaine (one mL) and 50 mu g of morphine (0 5 mL) Group B patients received 5 mg of 0.5% hyperbaric bupivacaine (one mL) and 25 mu g of morphine (0 5 mL) Measurements: Postoperative pain scores, patient and surgeon satisfaction, and side effects such as emesis, pruritus, and respiratory depression, were recorded. Main Results: Postoperative pain characteristics were similar between the two groups Frequency of emesis was similar between the groups, while pruritus was significantly higher in Group A No antipruritic medication was required in any patient Patient and surgeon satisfaction was evaluated as good or excellent in both groups. Conclusions: Intrathecal morphine at a dose of 25 mu g provides similar postoperative analgesia and less pruritus than the 50 mu g dose in patients undergoing TURP.Öğe A comparison of the effects of caudal anesthesia with constant dosage of levobupivacaine in different volumes and concentrations in children(2013) Çelik, Jale Bengi; Apilioğulları, Seza; Kara, İnci; Topal, Ahmet; Yüceaktaş, AliAmaç: Sabit dozda kullanılan levobupivakainin iki farklı volüm ve konsantrasyonunun çocuklarda kaudal blok kalitesi ve postoperatif analjezi üzerine etkileri kıyaslandı. Gereç ve Yöntemler: Ürogenital cerrahi geçirecek 3-8 yaş arası 40 çocuğa kaudal blok için 2 mg/kg levobupivakain, yüksek (1 mL/kg; Grup Y; n20) veya düşük (0,5 mL/kg; Grup D; n20) hacimde uygulandı. İnspiratuar sevofluran konsantrasyonunu artırmayı gerektiren intraoperatif hemodinamik yanıtlar ve postoperatif analjezi süresi değerlendirilen öncelikli parametrelerdi. Bulgular: Her iki grupta da inspire edilen sevofluran konsantrasyonunu artırmayı gerektirecek hemodinamik yanıt gözlenen hasta yoktu. Analjezi süresi Grup Y de Grup D’ye göre anlamlı olarak uzundu (sırasıyla 825103 dk ve 58798 dk; p0,029). Operasyon sonrası ilk saatte hastaların hiçbirinde motor blok bulgusu gözlenmedi. Sonuç: Levobupivakainin yüksek volüm/düşük konsantrasyonu ile uygulanan kaudal blok, düşük volüm/yüksek konsantrasyonu kıyaslandığında daha uzun süre postoperatif analjezi sağlar.Öğe Effects of Intrathecal Fentanyl on Quality of Spinal Anesthesia in Children Undergoing Inguinal Hernia Repair(Wiley-Blackwell, 2010) Duman, Ateş; Apilioğulları, Seza; Duman, İpekBackground: The effect of intrathecal fentanyl on the characteristics of spinal anesthesia has not been investigated in children undergoing inguinal hernia repair. The purpose of this study was to assess whether the incidence and severity of pain during peritoneal sac traction is decreased by addition of fentanyl to bupivacaine in children undergoing inguinal hernia repair with spinal anesthesia. Methods: Children (6-14 years) were randomized into two groups. Group F (n = 25): hyperbaric bupivacaine plus 0.2 mu g.kg(-1) of fentanyl. Group P (n = 25): hyperbaric bupivacaine plus 0.9% NaCl (placebo). The dose of bupivacaine was 0.4 mg.kg(-1). The primary variable was the incidence and severity of pain during peritoneal sac traction. Spinal block characteristics, duration of spinal anesthesia assessed by recovery of hip flexion and duration of analgesia were the secondary variables measured, and the side effects were noted. Results: There were significant differences in incidence of pain and pain scores during sac traction with lower incidence and scores in the fentanyl group (P = 0.009). Two groups were similar regarding the level of sensory block during sac traction and duration of spinal anesthesia. Duration of spinal analgesia was prolonged significantly in the fentanyl group (P = 0.025). Conclusion: Intrathecal fentanyl at a dose of 0.2 mu g.kg(-1) added to bupivacaine significantly improves the quality of intraoperative analgesia and prolongs postoperative analgesia in children undergoing inguinal hernia repair with spinal anesthesia.Öğe Efficacy of Pulsed Radiofrequency Therapy to Dorsal Root Ganglion Adding to TENS and Exercise for Persistent Pain after Total Knee Arthroplasty(GEORG THIEME VERLAG KG, 2017) Albayrak, İlknur; Apilioğulları, Seza; Dal, Çağatay Nusret; Levendoğlu, Funda; Özerbil, Önder MuratThe majority of patients achieve substantial pain relief and improved function after total knee arthroplasty (TKA), but a proportion continues to experience life-disturbing persistent postsurgical pain (PPSP) in the months and years after surgery. This study aimed to assess the efficacy of transcutaneous electrical nerve stimulation (TENS), exercise, and pulsed radiofrequency (PRF) treatment on pain severity, neuropathic pain, knee flexion range of motion (ROM), functional status, and patient satisfaction in patients with PPSP after TKA. This is a retrospective study of prospectively collected data. Patients who were identified retrospectively from hospital charts were divided into two groups: group 1 (n = 17) received TENS and exercise treatment and group 2 (n = 22) received TENS, exercise, and PRF application to the dorsal root ganglion (DRG). The following procedure-related parameters were collected from the special registry form: visual analog scale (VAS), Douleur Neuropathique 4 (DN4) questionnaire, knee flexion ROM, the Western Ontario and McMaster Universities Osteoarthritis Index (WOMAC), and patient satisfaction scale scores. The mean follow-up was 253.8 +/- 109 days. When the two groups were compared, a significant difference of at least 50% improvement in the VAS (activity) and a significant reduction in the DN4 scores following the last control examination were found in group 2. There was a significant reduction in total WOMAC scores in group 1 compared with group 2 for the four study periods. Higher scores for the patient satisfaction scale were found in group 1 compared with group 2 following the last control examination. Adding PRF to TENS and exercise therapy is useful in reducing the degree of pain and the neuropathic component of PPSP in patients with PPSP.Öğe En iyi dünya üniversiteleri arasına girebilmek; Neden önemli? Nasıl mümkün?(2013) Öztürk, Şerefnur; Marakoğlu, Kamile; Kebabcılar, Levent; Bayır, Ayşegül; Emiroğlu, Halil Haldun; Doğan, Kamil Hakan; Apilioğulları, SezaTürkiyedeki üniversiteler dünya sıralamalarında hızla üst sıralara yükselmektedir. Dünya çapında bir üniversite olmak neden önemli- dir? Dünyanın ilk 500 üniversitesi içine girmenin kriterleri nelerdir? Bu yazının amacı bu iki soruya açıklık getirmektir.Öğe In Response to: Low Back Pain in Benign Joint Hypermobility Syndrome: Do not Forget the Adolescents(LIPPINCOTT WILLIAMS & WILKINS, 2017) Albayrak, İlknur; Levendoğlu, Funda; Apilioğulları, Seza[Abstract not Available]Öğe Ketamine vs Midazolam for Sedation in Oral Procedures is Only Part of the Story(Journal Pedodontics Inc, 2012) Apilioğulları, Seza[Abstract not Available]Öğe Ketamine vs Midazolam for Sedation in Oral Procedures is Only Part of the Story Response(Journal Pedodontics Inc, 2012) Apilioğulları, Seza[Abstract not Available]Öğe Management of Postdural Puncture Headache with Epidural Saline Patch in a 10-Year-Old Child After Inguinal Hernia Repair: A Case Report(W B SAUNDERS CO-ELSEVIER INC, 2012) Kara, İnci; Çiftçi, İlhan; Apilioğulları, Seza; Arun, Oğuzhan; Duman, Ateş; Çelik, Jale BengiSpinal anesthesia (SA) is becoming increasingly popular among pediatric anesthetists. Postdural puncture headache (PDPH) has been reported in children. PDPH generally spontaneously resolves within a few days with bed rest and nonopioid analgesics, but it may last for several days. If the symptoms persist, an epidural blood patch is considered as an effective treatment. We describe the successful use of an epidural saline patch in a 10year-old child with PDPH who did not respond to conservative treatment.Öğe Mivakuryum verokuronyumun çocuklarda nöromusküler blok, entübasyon koşulları ve hemodinamik parametreler üzerine etkileri(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2001) Apilioğulları, Seza; Ökesli, SelminÇalışmamızda nondepolarizan kas gevşeticiler olan mivakuryum ve rokuronyumun, çocuklarda sevofluran anestezisi altında nöromusküler bloğa, entübasyon koşullarına ve hemodinamik parametrelere etkilerini değerlendirmeyi amaçladık. Çalışma, adenotonsillektomi operasyonu geçirecek ASA I-H sınıfina giren, 2-12 yaşlar arasındaki 120 olgu üzerinde gerçekleştirilmiştir. Kullanılacak kas gevşetici ajana göre olgular rasgele seçilmiş 60'ar kişilik 2 gruba ayrıldı. Tüm olgulara premedikasyon amacıyla oral 0,015mg/kg atropin ile 0,06 mg/kg midazolam uygulandı. Rutin monitörizasyonu takiben indüksiyon öncesi, indüksiyon sonrası, maksimal blok oluşunca, entübasyon sonrası 1. dakika ve 5. dakikalarda olguların kalp atım hızlan, sistolik ve diyastolik arter basınçtan kaydedildi. Anestezi indüksiyonuna her iki grupta da; %50 02- %50 NîO'den oluşan taze gaz akımına eklenen %5 konsantrasyonda sevofluran ile başlandı. Hastaların pupilleri orta hata gelince sevofluran konsantrasyonu %3'e düşürüldü. Olguların tümüne alfentanil 30 mcg/kg intravenöz uygulandı. İndüksiyonu takiben Grup I'de 0,2 mg/kg mivakuryum, Grup Il'de 0,06 mg/kg rokuronyum 5 sn' de uygulandı. Aynı zamanda TOF-Guard monitörü ile T95, maksimal blok ve süresi, T25, T25-75, T70 parametreleri kaydedildi. Endotrakeal entübasyon kalitesi " Clarke ve Mirakhur değerlendirme skalası ile yapıldı. Rokuronyum yapılan olgulara T25 süresi saptandıktan sonra dekürarizasyon amacıyla 0,04 mg/kg neostigmin ve 0,07 mg/kg atropin i.v yapıldı. Mivakuryum kullanılan olgularda dekürarizasyon uygulanmadı. T95 ve maksimal blok süreleri; Grup I de sırasıyla 137,27±53,76 sn ve 225,83±1 19,28 sn. Grup H'de ise sırasıyla 106,81±54,25 sn ve 181,80 ±89,27 sn bulundu. T95 ve maksimal blok süresi Grup H'de Grup I'e göre istatistiksel olarak anlamlı derecede 65 kısa bulundu (p<0,05). Maksimal blok Grup I'de % 97,83 Grup H'de ise % 99,50 idi. İki grubun maksimal blok düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p>0,05). T25 ve T70 süreleri; Grup I'de sırasıyla 9,32±4,32 dk ve 18,20±9,62 dk,. Grup H'de ise sırasıyla 28,94±11,14 dk ve 35,12±9,64 dk bulundu. T25 ve T70 süreleri Grup I'de Grup Il'ye göre istatistiksel olarak anlamlı derecede kısa bulundu (p<0,05). T25-75 süresi Grup I'de 6,50±8,05 dk ve Grup Il'de ise 3,72±1,38 dk bulundu. Grup Il'de istatistiksel olarak anlamlı derecede kısa idi (p<0,05). Her iki grupta da kas gevşetici verilmeden hemen önceki hemodinamik değerler ile ölçülen daha sonraki değerler arasında klinik açıdan anlamlı farklılık yoktu. Sonuç olarak her iki kas gevşeticinin çocuklarda yeterli entübasyon koşullarını sağladığı ve hemodinamiğe minimal etkilerinin olduğu, ancak rokuronyumun etki başlama süresinin kısa olması nedeniyle indüksiyonda ve acil durumlarda, mivakuryumun etki süresinin ve derlenme süresinin kısa olması nedeniyle kısa süreli operasyonlarda güvenle kullanılabileceği kanısına varıldı.Öğe Nasıl bir tıp fakültesi istiyoruz? Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi'ninmisyonu ve vizyonu ne olmalıdır?Öğretim üyelerine yönelik anket sonuçları(2013) Öztürk, Şerefnur; Marakoğlu, Kamile; Kebabcılar, Levent; Bayır, Ayşegül; Emiroğlu, Halil Haldun; Doğan, Kamil Hakan; Apilioğulları, SezaAmaç: Akreditasyon sürecindeki fakültemizde öğretim üyelerinin misyon ve vizyon önerilerini değerlendirmek. Gereç ve Yöntem: Üç sorudan oluşan anket formları fakültede görevli tüm öğretim üyelerine verildi. Öğretim üyelerinden misyon ve vizyon önerilerini tek cümle ile, mezun ettiğimiz doktorda olması gerekli özelliği ise tek kelime ile ifade etmeleri istendi. Toplanan anket formlarındaki öneriler gruplandırılarak değerlendirildi. Bulgular: Misyon önerisi ile ilgili genel ortak görüş eğitim-öğretim ve araştırmanın uluslararası standartlarda olması gerekliliği idi. Vizyon ile ilgili öneriler genellikle kaliteli eğitim-öğretim verilmesi üzerinde yoğunlaşmıştı. Mezun doktorlarımızda olması gereken özellikler ise etik ve vicdanlı olduğu kadar bilimsel, donanımlı ve yetenekli olması gerekliliği idi. Sonuç: Bu anket sonuçları fakültemizin misyon ve vizyonunu belirlemek adına oldukça faydalı olmuştur.Öğe Nasıl bir tıp fakültesi? Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin misyonu, vizyonu ve mezunolacak hekim özelliğine ilişkin öğrencilerimizin görüşleri(2013) Doğan, Kamil Hakan; Apilioğulları, Seza; Akgün, Nedim; Erdem, Yusuf; Uçar, Sevim; Sevinç, Rukiye; Satmaz, Ayşe BegümTıp fakülteleri, işlevlerini daha iyi yerine getirebilmek için çeşitli araştırma ve uygulamalar yapmaktadır. Misyon ve vizyon tanımla- ması bunlardan birisidir. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi de misyon ve vizyon tanımlaması yaparken çeşitli paydaşların görüşlerine başvurmuştur. Bu yazıda, misyon ve vizyon tanımlamasının önemi ve öğrencilerin bu tanımlamaya katkısının önemi vurgulanmıştır. Bu amaçla "Öğrencilere Yönelik Misyon-Vizyon Belirleme Anketi" hazırlanmış ve uygulanmıştır. Anket uygulamasına Dönem I, II, III ve IV öğrencilerinden toplam 155 öğrenci katılmıştır. Anketten elde edilen veriler, tıp fakültesi öğrencilerinin, aslında eğitim aldıkları fakülteden beklentileri açısından son derece bilinçli ve bilgili olduklarını göstermiştir. Yapılan ankette, misyon ve vizyon ile ilgili olarak öğrenciler; tıp fakültelerinin ayrılmaz sacayağı olan görevlerinden; eğitim, araştırma ve hizmete ilişkin görüşlerini, fakül- temizden mezun olacak bir hekimin sahip olması gereken özelliğe ilişkin olarak, hekimlik ve insanlık adına genel kabul görmüş pek çok kavrama ilişkin düşüncelerini belirtmişler ve bunlara ilişkin taleplerini dile getirmişlerdir. Anketten elde edilen bu çok kıymetli veriler, fakültemizin misyon ve vizyon tanımlamalarının yapılması sırasında en önemli belirleyicilerden birisi olacaktır.Tıp fakülteleri, işlevlerini daha iyi yerine getirebilmek için çeşitli araştırma ve uygulamalar yapmaktadır. Misyon ve vizyon tanımlaması bunlardan birisidir. Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi de misyon ve vizyon tanımlaması yaparken çeşitli paydaşların görüşlerine başvurmuştur. Bu yazıda, misyon ve vizyon tanımlamasının önemi ve öğrencilerin bu tanımlamaya katkısının önemi vurgulanmıştırÖğe Öğrenci danışmanlığı sistemi ve Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi(2013) Öztürk, Şerefnur; Marakoğlu, Kamile; Kebabcılar, Levent; Bayır, Ayşegül; Emiroğlu, Halil Haldun; Doğan, Kamil Hakan; Apilioğulları, SezaBu çalışmada, ülkemizdeki üniversitelerde uygulanmakta olan öğrenci danışmanlığı sisteminin genel özelliklerinin değerlendirilmesi ve UTEAK Akteditasyon Standartları ve Özdeğerlendirme Raporu Kılavuzu'na (4) göre Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından yeni bir öğrenci danışmanlık yönergesinin hazırlanmakta olduğunun bildirilmesi amaçlandı.Gereç ve YöntemlerAmaç: Bu çalışmada, Türkiye'de öğrenci danışmanlık sisteminin genel özellikleri değerlendirildi. Ulusal Tıp Eğitimi Akreditasyon Kurulu'nun Ulusal Tıp Eğitimi Standartları temel alınarak Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından yeni bir öğrenci danışmanlık yönergesinin hazırlanmakta olduğunun bildirilmesini amaçladık. Yöntem: On dört üniversitenin öğrenci danışmanlık yönergeleri incelendi. Bulgular: Öğrenci danışmanlığı yönergelerinin tümü benzer bulundu. Sonuç: Selçuk Üniversitesi Öğrenci Danışmanlığı Yönergesi'nden bağımsız yeni bir öğrenci danışmanlık yönergesi, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından Ulusal Tıp Eğitimi Akreditasyon Kurulu'nun akreditasyon standartlarına göre hazırlanmaktadır.Öğe Pulsed radiofrequency applied to the dorsal root ganglia for treatment of post-stroke complex regional pain syndrome: A case series(ELSEVIER SCIENCE INC, 2016) Albayrak, İlknur; Apilioğulları, Seza; Önal, Özkan; Güngör, Cengizhan; Saltalı, Ali; Levendoğlu, FundaStudy objective: Complex regional pain syndrome is a painful and disabling syndrome where the patient presents with neuropathic pain, edema, or vasomotor or pseudomotor abnormalities that are often refractory to treatment. Complex regional pain syndrome type 1 may occurs in stroke patients. Radiofrequency is a therapeutic modality that has been used for years for diseases associated with neuropathic pain. Design: Case series report. Setting: Selcuk University Hospital. Patients: A 69-year-old woman and a 48-year-old women who suffered post-stroke complex regional pain syndrome type 1. Interventions: Pulsed radiofrequency current application to the cervical dorsal root ganglia. Measurements: Pain reduction. Main results: The patients had complete resolution of their symptoms, which was maintained at 10 and 5 months of follow-up. Conclusions: These cases illustrates that pulsed radiofrequency applied to cervical dorsal root ganglia might play a significant role in multi-modal approach of complex regional pain syndrome type 1 management after stroke. Further randomized, controlled studies are needed to support this argument. (C) 2016 Elsevier Inc. All rights reserved.Öğe A Randomized Comparison of Dimenhydrinate, Metoclopramide and Placebo for the Prevention of Nausea and Vomiting Following Intrathecal Fentanyl and Morphine in Cesarean Delivery(Nobel Ilac, 2010) Duman, Ateş; Apilioğulları, Seza; Gök, Funda; Sütçü, Erdinç; Soysal, Sema; Toy, HarunObjective Intrathecal morphine for cesarean section provides excellent postoperative analgesia however is associated with significant nausea and vomiting This study was designed to compare the effectiveness of prophylactic use of dimenhydrinate and metoclopramide to placebo for the prevention of nausea and vomiting following intrathecal fentanyl and morphine used for cesarean section Material and Method Two hundred ten patents undergoing cesarean section under spinal anesthesia were included in this double blind and randomized study Spinal anesthesia was performed with 10 mg of hyperbaric bupivacaine combined with 20 mu g fentanyl and 200 mu g morphine After clamping the umbilical cord patients were randomly allocated to receive 50 mg dimenhydrinate intravenously (Group D) 10 mg metoclopramide (Group M) or 0 9% NaCl as placebo (Group P) The incidence of postoperative nausea or vomiting (PONV) during the first 24 postoperative hours was evaluated Results The postoperative incidence of PONV was significantly lower in Group D (11%) than in Group M (28%) and Group P (32%) (p=0 02) The incidence and severity of postoperative nausea were significantly lower with the use of dimenhydrinate as compared to metoclopramide and placebo group (p= 0 01) Conclusion The prophylactic use of dimenhydrinate (50 mg intravenously) as compared either to metoclopramide (10 mg) or placebo effectively decreased the incidence of PONV following intrathecal fentanyl and morphine for cesarean section.Öğe Sakral düzeyde bir spinal blok seviyesi sürekli irrigasyon rezektoskopuyla yapılan transüretral prostat rezeksiyonları için yeterli anestezi sağlar mı?(2011) Apilioğulları, Seza; Sakallı, Melike; Duman, Ateş; Balasar, Mehmet; Öğün, Cemile ÖztinGiriş: Mesane basıncı düşük tutulduğunda L1 seviyesinde ki spinal bloğun transüretral prostat rezeksiyonu (TURP) için yeterli olduğu bildirilmiştir. Bu çalışmada sürekli irrigasyon rezektoskopu kullanılarak uygulanan TURP operasyonlarında spinal düşük doz (5 mg) bupivakain ile bupivakain fentanil kombinasyonunun spinal anestezi yeterliliği ve özellikleri açısından karşılaştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Etik kurul onayı ve yazılı onamları alınan 50 hasta randomize yöntemle çalışmaya alındı. Oturur pozisyonda Grup B'de (n25) 5 mg hiperbarik bupivakain 0,4 ml %0,9 NaCl, Grup BF' de (n25) 5 mg hiperbarik bupivakain 0,4 ml (20?g) fentanil ile spinal anestezi yapıldı. Duyusal blok seviyeleri, motor blok değerleri, intraoperatif anestezi kalitesi, cerrahi çalışma koşulları ve yan etkiler kayıt edildi. Bulgular: Her iki grupta hemodinamik değişiklikler, maksimum duyusal blok seviyesi (L2) ve motor blok özellikleri açısından farklılık gözlenmedi. Duyusal blok seviyeleri S1'den yüksek olan 50 olgunun 46'sında yeterli cerrahi analjezi koşulları ek analjezi uygulanmaksızın sağlandı. Anestezi kalitesi ve cerrahın çalışma koşulları açısından gruplar benzerdi ve yan etkiler açısından fark yoktu. Sonuç: Fentanilli ya da fentanilsiz 5mg bupivakain ile S1 düzeyinin üzerinde bir duyusal blok, sürekli irrigasyon rezektoskopu kullanılarak yapılan TURP operasyonları için güvenli ve yeterli anestezi sağlamaktadır.Öğe Spinal Needle Design and Size Affect the Incidence of Postdural Puncture Headache in Children(WILEY-BLACKWELL PUBLISHING, INC, 2010) Apilioğulları, Seza; Duman, Ateş; Gök, Funda; Akıllıoğlu, İsakBackground: In adults, pencil point spinal needles are known to be less traumatic and hence to be superior compared with cutting point needles in respect of postpuncture complications. In children, only a few trials have evaluated the difference in the incidence of postdural puncture headache (PDPH) using spinal needles with different tip designs. The aim of this study was to evaluate the success rate and the incidence of PDPH and backache following spinal anesthesia (SA) with the two types of needles currently in use for children. Methods: This is a retrospective study of prospectively collected data. The success rate and postpuncture complications of 26G cutting point (Atraucan (R)) spinal needle were compared with 27G pencil point (Pencan (R)) spinal needle in 414 children aged 2-17 years undergoing surgery with SA. Results: Both needles had similar first-attempt success rates: 87% in the cutting point group and 91% in the pencil point group (P = 0.16). Pencil point needles caused less PDPH compared to cutting point needles; 0.4% vs 4.5%, respectively (P = 0.005). Both needles caused similar backache (P = 0.08). No severe neurologic symptom was reported for both needles. Conclusion: The data suggest that 27G pencil point spinal needles lead to less PDPH compared to 26G cutting point spinal needles in children.Öğe Total Knee Arthroplasty due to Knee Osteoarthritis: Risk Factors for Persistent Postsurgical Pain(NATL MED ASSOC, 2016) Albayrak, İlknur; Apilioğulları, Seza; Erkoçak, Ömer Faruk; Kavalcı, Hidayet; Özerbil, Önder Murat; Levendoğlu, FundaObjective: The aim of this study was to identify whether different patient characteristics and clinical factors can be risk factors in patients with persistent postsurgical pain (PPSP) after total knee arthroplasty (TKA). Methods: Patients who underwent TKA due to knee osteoarthritis were divided into two groups: those who experienced no or mild PPSP ( Numerical Rating Scale [NRS] <= 3) (group 1, n = 91) and those who experienced moderate to severe PPSP ( NRS > 3) ( group 2, n = 183). Information on the characteristics of patients, comorbid diseases and pre-surgical NRS scores were obtained retrospectively from hospital charts. The follow-up time; presurgical and last control time walking distance; and ratings on the NRS, Pain DETECT Questionnaire (PDQ) and patient satisfaction scales were recorded from the standard questionnaire presented to patients during the telephone interview. Results: The mean follow-up time was 22.8 +/- 12.3 months. The rate of moderate to severe PPSP among patients amounted to 66.7% after TKA. No neuropathic pain was found in Group 1. In Group 2, 22.9% of patients experienced neuropathic pain, the results for 18% of patients were uncertain, and 59% of patients did not experience neuropathic pain. Group 2 had worse scores on the patient satisfaction scale following the last control time compared with Group 1. Being widowed, having a low education level, being a housewife, having employment that requires physical effort, presurgical pain intensity at rest and pre-surgical restricted walking distance are risk factors for Group 2. Conclusions: PPSP and the neuropathic component in PPSP after TKA are not underestimated for pain management and patient satisfaction. Subgroups of patients, particularly widowers, having a primary school education level or under, housewives, people with jobs that require physical effort, individuals with intense pre-surgical pain during rest and those suffering from pre-surgical restricted walking distance, are at higher risk of developing PPSP following TKA.