Yazar "Kul, Mustafa" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Açil gruplu polistirenlerin doymuş ve doymamış alifatik aldehitlerle kondensasyonunun ve elde edilen ürünlerin özelliklerinin araştırılması(Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2007) Kul, Mustafa; Kurbanlı, RefikaBu çalımada çeitli doymu ve doymamı alifatik aldehitlerle açil gruplu polistirenlerin kondensasyon reaksiyonunun incelenmesi ve yüksek fiziko-mekanik özelliklere sahip polimer materyallerin elde edilmesi amaçlanmıtır. Bu amaçla molekül kütlesi 230000 g/mol ve 350000 g/mol olan blok polistirenler hammadde olarak kullanılmı ve BF3 .O(C2H5)2 katalizörlüünde asetik anhidritle modifikasyon reaksiyonları gerçekletirilmitir. Sentezlenen açil (COCH3) gruplu polistirenlerin yapısındaki açil grubunun miktarı modifikasyon sırasında reaksiyon ortamında oluan asetik asidin titrasyonu ile tespit edilmitir. Ayrıca modifiye polistirenin yapısı IR-spektrometresi ile aydınlatılmıtır. Açil polistirenlerin; çekmede-kopmaya ve basmada-kırılmaya karı direnci, çekme anında nisbi uzaması, basınç uygulamakla kırılmaya karı sertlik gibi fiziko mekanik özellikleri incelenmitir. Elde edilen açil polistirenlerin; asetaldehit, krotonaldehit ve propiyonaldehit gibi doymu ve doymamı alifatik aldehitlerle kondensasyon reaksiyonları gerçekletirilmitir. Doymamı keton gruplu polistirenlerin yapısı IR-spektrometresi ile aydınlatılmıtır. Doymamı keton gruplu polistirenlerin metal yüzeyine adhezyon, agresif artlarda korozyona karı direnci ve ortalama molekül kütleleri tespit edilmitir.Öğe Buzağlarda şekillenen meatabolik kemik hastalıklarının biyokimyasal ve radyolojik teşhisi(1997) Kul, MustafaBu çalışmada buzağılarda hatalı besleme ve yetiştirmeye bağlı olarak şekillenen metabolik kemik hastalıklarının, biyokimyasal ve radyolojik kriterler yardımı ile ayırıcı tanıları yapıldı. Çalışmanın materyalini farklı yaş, ırk ve cinsiyetteki 100 adet buzağı oluşturdu. Biyokimyasal incelemeler sonucu Ca, P ve vitamin A kan seviyelerinin raşitizma, juvenil osteopeni ve hipertrofik osteopati teşhis edilen hayvanlarda farklı olduğu (p0.05) belirlendi. Sırasıyla Ca 8.64; 9.09 ve 12.52 mg/dl; P 5.93; 7.97 ve 8.78 mg/dl ve vitamin A 16.49; 28.73 ve 31.61 mcg/dl olarak bulundu. ALP ve pH değerleri bakımından hastalıklar arasında fark bulunmadı (p0.05). Radyolojik olarak raşitizma, juvenil osteopeni ve hipertrofik osteopati'nin benzer bulgular gösterdiği belirlendi. Buna bağlı olarak özellikle ayırıcı tanıda radyolojik bulguların yanında biyokimyasal parametrelerin değerlendirilmesinin önemli olduğu sonucuna varıldı.Öğe Compararative Study of Bursting and Tensile Strengths of Digestive Tract in the Dog - Application to Esophago-Intestinal Sutures(ECOLE NATIONALE VETERINAIRE TOULOUSE, 2001) Oğurtan, Zeki; Gezici, Memduh; Kul, Mustafa; Ceylan, Cengiz; Alkan, FeyzanurThe resistance to tractive and pressure forces of digestive tract has been tested in the dog, The digestive tract was divided into several sections which are examined, and the results are compared with previously done anastomoses, in order to reduce postoperative complications.Öğe Compararative Study of Bursting and Tensile Strengths of Digestive Tract in the Dog: Application to Esophago-İntestinal Sutures(2001) Oğurtan, Zeki; Gezici, Memduh; Kul, Mustafa; Ceylan, Cengiz; Alkan, FeyzanurThe resistance to tractive and pressure forces of digestive tract has been tested in the dog. The digestive tract was divided into several sections which are examined, and the results are compared with previously done anastomoses, in order to reduce postoperative complications.Öğe Enfeksi?yöz Olmayan Travmati?k Akut Keratokonjunkti?vi?ti?s Vakalarında Flunixin Meglumine ve Dexamethasone Kullanımının Mukayesesi?(Selçuk Üniversitesi, 1995 Ocak) Koç, Yılmaz; Kul, Mustafa; Alkan, FahrettinThis study was conducted on those animals with acute noninfectious keratoconjunctivitis caused by plant materials Nonsteroidal (flunixin meglumine) and steroidal (dexamethasone) treatments were given to help reduce the inflammatory reactions on 34 clinical patients; 30 of which is lamb, 2 are calves, 1 is a goat and 1 is a dog. In addition to this, 8 experimental study were done using dogs totaling 42 animals. Flunixin meglumine (0.5 mg/kg per eye) and dexamethasone (2.5 mg/per eye) were injected subconjunctivally 23 and 19 animals, respectivelly, once a day for three days, No antibiotics and antiseptics were used at this time period. Disappearance of corneal vascularization, conjunctival hyperemi, lacrimal tears, pain and blapharospazm, was observed of theree days. Decrease of the corneal opacity was observed only on 5 with flunixin meglumine and 8 with dexamethasone injected animals. But two weeks later after the cessation of injection, complete disappearence of corneal opacity was observed.Öğe Konya Bölgesi? Koyunlarında Görülen Ekstremi?te ve Ayak Hastalıklarının Kli?ni?k ve Radyolojik Olarak Değerlendi?ri?lmesi?(Selçuk Üniversitesi, 1994) İzci, Celal; Koç, Yılmaz; Avki, Sırrı; Kul, MustafaThis study was undertaken to find out the extent of extremity and foot diseases of sheep in Konya region. In this study; total 10216 sheep, at the State sheep farm and private sheep farm in Konya, were examined clinically and radiologically. For the radiographic examinations, Tanka TP-20 model, portable X-ray units with a maximum power of 70 kV, 10 mA was used. Of the 10216 animals examined, 2043 (19.9 %) had foot disorders, those most commonly found being various claw abnormalities and horn fissures. The front feet were involved in 23.4 % and the hind feet in 76.6 %. Overgrowth of horn had the highest incidence (83.8 %), followed by sinusitis interdigitalis (25.3 %) and horn fissures (17.8 %). In the present study, foot lesions were observed more in females than in ma/es. Foot abscesses, traumatic injuries and evulsion of hoof were also recorded. Foot abscess was mostly associated with interdigital dermatitis. Traumatic injuries included bruising of the sole and wounds.Öğe Konya yöresindeki buzağılarda şekillenen bazı metabolik kemik hastalıklarının teşhisinde biyokimyasal ve radyolojik kriterlerin önemi(Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 1996) Kul, Mustafa; Yavru, Nuri"Konya Yöresindeki Buzağılarda Şekillenen Bazı Metabolik Kemik Hastalıklarının Teşhisinde Biyokimyasal ve Radyolojik Kriterlerin Önemi." Bu çalışmada buzağılarda hatalı besleme ve yetiştirmeye bağlı olarak şekillenen metabolik kemik hastalıklarının, biyokimyasal ve radyolojik kriterler yardımı ile tanı ve ayırıcı tanıları yapıldı. Böylece bu hastalıklar arasındaki farkın ortaya konması ve bunun sonucu ekonomik kayıpların önüne geçilmesi amaçlandı. Çalışmanın materyalini farklı yaş, ırk ve cinsiyetteki 100 adet buzağı oluşturmuştur. Anamnez ve klinik muayene sonucu hastalıktan şüphelenilen hayvanlardan alınan kan örneklerinde kalsiyum, fosfor, pH ve vitamin A seviyeleri ve alkalen fosfataz (ALP) enzim aktiviteleri ölçülmüştür. Ayrıca ekstrem itelerdeki radyolojik değişiklikler incelenmiştir. Biyokimyasal incelemeler sonucu Ca, P ve vitamin A seviyelerinin raşitizma, juvenil osteopeni ve hipertrofik osteopati teşhis edilen hayvanlarda farklı olduğu (p<0.05) bulunmuştur. Sırasıyla Ca 8.64; 9.09 ve 12.52 mg/dl; P 5.93; 7.97 ve 8.78 mg/dl ve vitamin A 16.49; 28.73 ve 31.61 mcg/dl olarak bulunmuştur. Ca:P oranı juvenil osteopeni'de diğer hastalıklara göre farklı bulunurken, ALP ve pH değerleri bakımından hastalıklar arasında fark bulunmamıştır (p>0.05). Radyolojik olarak raşitizma, juvenil osteopeni ve hipertrofik osteopati'nin benzer bulgular gösterdiği belirlenmiştir. Buna bağlı olarak özellikle ayırıcı tanıda radyolojik bulguların yanında biyokimyasal parametrelerin değerlendirilmesinin önemli olduğu sonucuna varılmıştır.Öğe Köpeklerde Midazolam-Ketamin ve Diazepam-Ketamin Anestezisinin Arteriyel Kan Basıncı, Kan Gazları ve Bazı Fizyolojik Fonksiyonlar Üzerine Etkileri(2001) Alkan, Fahrettin; Koç, Yılmaz; Kul, MustafaÇalışma her biri 6 köpekten oluşan toplam 12 köpek üzerinde iki grup halinde yapıldı. Birinci gruptakilere midazolam (l mg/kg, İM) - ketamine (20 mg/kg, İM), ikinci gruptakilere diazepam (0.2 mg/kg IV) - ketamine (20 mg/kg, İM) anestezik kombinasyonları uygulandı. Bu anestezik kombinasyonların arteriyel kan basıncı, kan gazlan ve bazı fizyolojik fonksiyonlar üzerine etkileri anestezi öncesi ve anestezinin 15, 30, 60, 90 ve 120. dakikalarında değerlendirildi. Her iki grupta da çalışma süresi boyunca kalp atım sayısı ve solunum sayısı başlangıç değerlerinden yüksekti. Her iki anestezik kombinasyonu vücut ısısında önemli bir değişiklik oluşturmadı. Ortalama arteriyel kan basıncı D-K grubunda sürekli artış gösterdi Anestezinin 60 ve 120. dakikalarında ortalama arteriyel kan basıncı değerleri bakımından iki grup arasında önemli farklılık olduğu belirlendi. Paco2 değerinin anestezinin 120. dakikasında iki grup arasında farklılık gösterdiği, Pao2 değerindeki artma ya da azalmaların önem ifade etmediği gözlendi. Anestezi kombinasyonları arasında 15. dakikada arteriyel pH'nın önem ifade edecek derecede değiştiği belirlendi.Öğe Köpeklerde Midazolam-Ketamine ve Xylazine-Ketamine Anestezi?si?ni?n Arteri?yel Kan Basıncı ve Kan Gazları Üzeri?ne Etki?leri?(Selçuk Üniversitesi, 2002) Koç, Yılmaz; Kul, Mustafa; Alkan, Fahrettin; Oğurtan, ZekiÇalışmada, 12 adet köpekte midazolam-ketamine (M-K) xylazine-ketamine (X - K) anestezi kombinasyonlarının arteriyel kan basınçları ve kan gazlanı üzerine etkileri değerlendirildi. Bu anesteziklerin kan gazları ve kan basınçlanına etkileri anestezi öncesi ve anestezinin 15, 30, 60, 90 ve 120. dakikalarında belirlendi. Kalp atım ve solunum sayısının M-K grubunda arttığı, X-K grubunda ise azaldığı ve iki grup arasında bu değerler açısından farkın önemli olduğu (p < 0.05) görüldü. Sistolik ve diastolik kan basınçlarında her iki gruptaki farklar önemli bulunmazken, ortalama kan ba- Sincinda 90. ve 120. dakikalardaki farkın önemli olduğu ( p < 0 ^ epsilon ) belirlendi. Pa*O_{2} ve PaC * O_{2}' ise önemli fark göz- lenmezken, pH değeri bakımından 15. (p < 0.01) , 30. (p < 0.05) dakikalarda gruplar arasında farklılıklar önemli bulundu.Öğe Köpeklerde Rompun- Ketalar ve Acepromazi?ne- Ketalar Kombi?nasyonlarının Kardi?opulmoner Etki?leri? Üzeri?nde Karşılaştırmalı Araştırmalar(Selçuk Üniversitesi, 1993) İzci, Celal; Eksen, Mursayettin; Koç, Yılmaz; Keskin, Ercan; Kul, Mustafa; Avki, Sırrı; Gören, MehmetThis study was carried out in two groups that consists of 5 dogs. Cardiopulmonary function was assessed in healty dogs that given xylazine-ketamine hydrochloride and acepromazine- ketamine hydrochloride combinations intramuscularly. Arterial blood pressure, heart rate and potassium demonstrated significant alterations statistically from pretest values. Arterial blood pressure (systolic, diastolic and mean) was significantly decreased by both combinations. The xylazine-ketamine hydrochloride combination decreased the heart rate 26.5 % in ratio, whereas the acep- romazine-ketamine hydrochloride combination increased it a maximum of % 67.1. The respiratory rate, body temperature, arterial pH. PaC*O_{2} PaO2 calcium and sodium values were not significantly altered.Öğe Lathyrus czeczottianus Bässler farmakolojide doğal antimutajenik ajanların yeni kaynağı olabilir mi? Mutajenik/antimutajenik ve antimikrobiyal açıdan değerlendirme(Selçuk Üniversitesi, 01.10.2024) Kul, Mustafa; Uysal, AhmetBu çalışmada, Lathyrus czeczottianus bitkisinin toprak üstü kısımlarına ait metanol ve su özütlerinin mutajenite/antimutajenite ve antimikrobiyal özellikleri araştırılmıştır. Özütlerin toksik doz belirlemeleri yapıldıktan sonra, Ames testi (Salmonella/mikrozom) ile mutajenik özellikleri değerlendirilmiştir. Salmonella typhimurium TA98 ve TA100 suşları ile yapılan mutajenite çalışmaları metabolik aktivasyon varlığı ve yokluğunda gerçekleştirilmiştir. Metanol ve su öztüleri 10000, 5000 ve 1000 µg/plak dozlarda herhangi mutajenik etki göstermemiştir. Bilinen mutajenik maddelere karşı antimutajenik inhibisyon oranları değerlendirilmiştir. Buna göre metanol ve su özütleri özellikle TA98 suşu için 2 aminoflorenin S9 karışımı varlığında etkisini sırasıyla %73 ve %85 oranlarda en yüksek dozlarda inhibe etmiştir. Ayrıca metanol özütü TA100 suşu için S9 varlığında 2 aminoantrasenin etkisini %78’lere varan düzeyde iyileştirmiş ve güçlü antimutajenite göstermiştir. Antimikrobiyal aktivite çalışmaları ise sekiz standart mikroorganizma ve 14 metisilin dirençli Staphylococcus aureus izolatına karşı sıvı mikro dilüsyon yöntemiyle test edilmiştir. Metanol ve su özütleri test edilen mikroorganizmalara karşı 12.5 ve 6.25 mg/ml dozlarda düşük antimikrobiyal aktivite ortaya koymuştur. L. czeczottianus özütlerinin kimyasallara karşı kemopreventif doğal bir ajan olarak kullanılabileceği düşünülmüştür.Öğe Screening for retinopathy of prematurity in a tertiary care newborn unit in Turkey: Frequency, outcomes, and risk factor analysis(SLACK INC, 2008) Mutlu, Fatih Mehmet; Altınsoy, Halil İbrahim; Mumcuoğlu, Tarkan; Kerimoğlu, Hürkan; Kılıç, Selim; Kul, Mustafa; Sarıcı, S. ÜmitPurpose: To report the frequency, risk factors, and outcomes of screening for retinopathy of prematurity (ROP). Methods: Data of neonates with a gestational age of 34 weeks or less were analyzed and the predictors on the development of ROP were determined by using logistic regression analysis. Results: Of the 3 18 neonates, the frequency of ROP was 3 7.1% for any stage and 7.2% for stage 3 or greater. Treatment was needed in 16.1% of neonates with ROP. No treatment was required in neonates with a gestational age of greater than 32 weeks. Oxygen therapy, sepsis, gestational age of 32 weeks or less, and birth weight of less than 1,250 g were determined as the independent risk factors. Conclusions: Although frequency of ROP in Turkey is similar to that in the United States, the rate of severe ROP necessitating treatment seems to be higher in Turkey. Neonates with a gestational age of 32 weeks or less, a birth weight of less than 1,250 g, sepsis, and oxygen therapy may have a greater risk of developing ROP and screening should be intensified in the presence of these risk factors.Öğe Surgical treatment of Squamous Cell Carcinoma (SCC) of the third eyelid in a cat(Selçuk Üniversitesi, 2024) Zamirbekova, Nuriza; Satıcı, İremsu; Pulat, Selman; Çiftci, Ayşenur Tural; Kul, Mustafa; Alkan, Fahrettin; Güngör, RümeysaSkuamöz hücreli karsinom (SCC) kedilerde en sık karşılaşılan göz kapağının malign tümörüdür. Genellikle 10 yaş ve üzeri beyaz tüylü kedilerde görülmek tedir. Çeşitli bölgesel ve sistemik kemoterapi tedaviler önerilse de genellikle kitlenin cerrahi olarak total rezeksiyonu en çok kabul edilen tedavi yöntemi olarak bilinmektedir. Bu çalışmanın amacı, bir kedide göz kapağı SCC'sinin cerrahi total rezeksiyon yöntemi ile tedavi etmek ve değerlendirmektir. Ça lışma materyalini Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi Cerrahi Kliniğine 4 Ocak 2024 tarihinde sağ gözünde ülseratif tümör şikayeti ile getirilen kısa tüylü, gri-beyaz dişi bir sokak kedisi oluşturdu. Hastanın kli nik ve hematolojik muayeneleri yapıldıktan sonra kitle rezeksiyonu için ope rasyona alındı. Operasyon bölgesine 0,25 ml dozunda bupivakain T şeklinde kıkırdağın bulbar konjuktivasına subkonjuktival olarak enjekte edildi ve ar dından diseksiyon makasıyla üçüncü göz kapağının orijin aldığı konjuktiva dokusu bütün sınırları boyunca diseke edildi ve dokunun total rezeksiyonu sağlandı. SCC’nin kesin tanısı yapılan histopatolojik inceleme sonucu konul du. Operasyon sonrası hastanın göz segmentlerinin detaylı muayenesinde ve oküler MR görüntülenmesinde herhangi bir patoloji tespit edilmedi. Ayrıca hastanın klinik ve hematolojik bulgularına ve toraksın radyografik bulguları na göre hastada metastaz bulgularına rastlanmadı. Hastanın post operatif 1 aylık takip sürecinde bölgede nüks veya genel durum bozukluğu saptanmadı. Sonuç olarak üçüncü göz kapağının cerrahi olarak total rezeke edilmesi kedi lerin üçün göz kapağı kaynaklı SCC’nin tedavisi için uygulanabilir bir yöntem olduğu düşüncesindeyiz.