Muşmal, HüseyinIşık, Zekeriya2018-05-112018-05-112015-02-13Işık, Z. (2015). Osmanlı toplumunda devlet tarikat ilişkileri. Selçuk Üniversitesi, Yayımlanmış doktora tezi, Konya.https://hdl.handle.net/20.500.12395/10632Osmanlı toplumunda devlet-tarikat ilişkilerini doğru anlayabilmek için ontolojik ve epis-temolojik algıları çok farklı olan bu iki kurumsal yapının Tanrı, varlık, fert ve topluma bakış açılarını bilmek ve anlamak gerekmektedir. İmparatorluğun uzun tarihi boyunca devlet-tarikat ilişkileri aynı yeknesaklıkta devam etmemiştir. Bu durumun bir sebebi İm-paratorluğun geçirdiği beylikten devlete, merkezileşmeye, ideolojikleşmeye ve nihayet modernleşmeye doğru uzanan tarihsel süreçlerin, ilişkilerin oluşma ve gelişmesine de etki etmesidir. Diğer bir sebep ise benzer bir değişim ve dönüşümün tarikatların uzun tarihleri boyunca da yaşanmasıdır. Burada ilk ortaya çıkan, sûfilerin ardılları olan gezgin dervişleri; dağ, tepebaşlarında, ıssız köy ve belde kenarlarında küçük zaviyelerinde yaşayan şeyh ve dervişleri; büyük şehir merkezlerinde devlet, toplum ve Resmî İslam ile iç içe yaşayan sonraki tarikat çevrelerini birbirinden ayırmak gerekmektedir. Bu gruplar arasındaki onto-lojik kaymanın ideolojik yansımaları olacağı ve ilişkilerin şeklini değiştireceği göz ardı edilmemelidir. Hele hele XIX. yüzyılda modernleşme süreçleriyle birlikte gelen seküler ve kapitalist baskılara karşı kadim tasavvuf ve tarikat algısından bir hayli uzaklaşılarak "Mistik-Lider Şeyh Merkezli Dinî Topluluklar" dan, "Mistik-Lider Şeyh Merkezli Menfaat (seküler ve kapitalist algılara karşı duyarlı) Toplulukları" na dönüşümle sonuçlanan tarihsel trend mutlaka dikkate alınmalıdır. Devletlerin monarşi ile yönetildiği, devletten ferde egemenlik unsurlarını, fertten devlete tabiiyet şartlarını iletecek aracı formların olmadığı bir tarihsel düzlemde ortaya çıkan tari-katlar, Osmanlı devlet ve toplum hayatında önemli bir yer tutmuştur. Anadolu Selçuklu çağında başlayan kurumsallaşma süreci Osmanlı döneminde devletin kurumsallaşması ile paralel bir çizgide yürümüştür. Zamanla tarikat, devlet adına bir sürü görev ve sorumluluk üstlenmek suretiyle devlete eklemlenmiş yani devletleş(tiril)miştir. Modernleşmenin ağır baskılarının dayanılmaz bir hal aldığı XIX. yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren ise devlet, modernleşme-merkezileşme talepleri karşısında başta ayan ve yeniçeri ile bunlarla işbirliği içerisinde görünen ve reforma karşı duran tarikat çevrelerini tasfiye etmiştir (Bektâşiler ve bazı Nakşbendî çevreler gibi). Bu tasfiye aslında uygulanma biçimleri farklı olmak kaydıyla şifahi ve oldukça karmaşık inançlar manzumesi sunarak, modernleşme algılarına ters düşen tarikatların geneline karşı yürütülmüştür. Bu dönemde merkezi tekke uygula-ması, Meclis-i Meşayih'in kurulması, şeyhlerin sınavlara tabii tutulmak suretiyle tekkelere atanmaları, Tedkîk-i Müellefât Encümeni'nin oluşturulması gibi uygulamalar ile tarikatların ideolojik ve ontolojik dünyasına müdahale edilmiştir. Tekke vakıflarına el konulması, vergi muafiyetlerinin kaldırılması, şeyh ve dervişlerin eğitim, iş vs. yollarla kamusal alana çekilmeleri sosyo-ekonomik olarak tamamıyla devlete bağımlılık gibi yeni durumlar da bu tasfiye sürecinin diğer araçları olarak görülmektedir. Bütün bu çalışmalar ve çağın getirdiği diğer zorunluluklar tarikat ehlini kendi ontolojik inanç havzasından, epistemden ve söylemden giderek uzaklaştırmıştır. Böylece bir taraftan tekke ile medrese arasındaki kalın duvarlar incelmiş, şeyh ve âlim şeriatın öngördüğü bir düzlemde birbirine tarihte hiç olmadığı kadar yakınlaşmış diğer taraftan da devlet kapısından ve dünyevi organizasyon-lardan uzak durmayı şiar edinen tasavvufî çevreler zamanla kendilerini söz konusu sistem-lerin içinde bulmuşlardır.To correctly understand the relationship between state and sufi order in Ottoman society, one should know and understand God, existence, individual and perspective concepts of these organizational structures having very different ontological and epistemological per-ceptions. State-sufi order relationships had not always been in a monotone manner throughout the long history of the empire. One of the reasons for this is the affection of historical processes such as transitions from beylik to state, centralization, ideologization and finally to the modernization undergone by the Empire on the formation and develop-ment of the relationships. Another reason for this is the similar change and transformation experienced by sufi orders throughout their long histories. The first thing to do here is to separate travelling dervishes who are successors of the Sufis; sheikhs and dervishes living in their small zawiyas in the mountains, hilltops, desert villages and towns; and further sufi order groups living together with the state, community and Official Islam in the city centers. It should not be ignored that ontological variance among these groups would cre-ate ideological reflections and change the relationships. Especially historical trend which resulted in transition to "Mystical-Leader Sheikh Centered Interest (sensitive to secular and capitalist perceptions) Communities" from "Mystical-Leader Sheikh Centered Reli-gious Communities" by digressing from old Sufism and sufi order perception against the secular and capitalist oppression derived from modernization processes in the 19th century must be considered. Sufi orders, which had emerged in a historical period where the states were governed by monarchy and intermediary formations to transmit sovereignty elements from state to in-dividuals and nationality elements from individuals to state did not exist, had an important coverage in Ottoman state and community life. The institutionalization process that had started in the era of Anatolian Seljuks lasted in parallel with the institutionalization of the state in the Ottoman era. Sufi orders had joined in the state by taking on many tasks and responsibilities in behalf of the state over time; in other words they had been statized. State liquidated especially notables, janissaries and sufi order groups that are in cooperation with these and standing up to the reforms against the modernization-centralization demands starting from the second quarter of the 19th century where oppressions of the modernization became unbearable (such as Bektashis and some Naqshbandi groups). This liquidation had been actually executed against the sufi orders conflicting with the modernization perceptions in many different execution types. Ideological and ontological world of the sufi orders were interfered by the executions such as central lodge implementation, foundation of Assembly of Sheikhs (Meclis-i Meşayih), appointment of the sheikhs to the lodges by being subjected to examinations and foundation of the Investigation Commission for Written Works (Tedkîk-i Müellefât Encümeni). Conditions such as the seizure of lodge foundations, removal of the tax exemptions, employment of the sheikhs and dervishes in public sphere and socio-economically total dependence on the state are regarded as the other tools of this liquida-tion process. All these executions and other obligations imposed by the age got the sufi order groups off their ontological beliefs, episteme and discourse. Thus, the thick wall between the madrasah and lodge became slimmer and sheikhs and scholars got closer to each other than ever before as foreseen by Sharia; on the other hand mystical circles that were aspiring after abstaining from state and worldly organizations found themselves in the said system in time.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessDin-devlet ilişkileriReligion-state relationshipTarikatlarReligious ordersOsmanlı DevletiOttoman StateOsmanlı toplumunda devlet tarikat ilişkileriRelationships of state and sufi order in Ottoman societyDoctoral Thesis