Sümer, ŞuaUral, GayeUral, Onur2020-03-262020-03-2620140374-9096http://www.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TVRZeE5ERTFOUT09https://hdl.handle.net/20.500.12395/30406Sıtma ve salmonella enfeksiyonları özellikle gelişmekte olan ülkelerde endemik olarak görülen enfeksiyonlardır. Sıtma ve salmonella koenfeksiyonu ise nadir görülmekle birlikte yüksek mortaliteyle seyredebilir. Koenfeksiyon gelişimindeki temel mekanizma; sıtma sırasında eritrositlerin yıkımı ile ortaya çıkan hemoglobin yapısındaki hem ve hem oksijenaz aracılığıyla granülositlerin mobilizasyonunun bozulması ve bu durumun Salmonella türlerine karşı olan direnci azaltmasıdır. Dolayısıyla sıtmalı bir hasta Salmonella spp. ile karşılaştığında daha kolay enfekte olmaktadır. Bu raporda, Plasmodium falciparum ve Salmonella Typhi koenfeksiyonu olan bir olgunun sunulması amaçlanmıştır. İshal, bulantı, kusma, karın ağrısı, halsiz- lik ve ateş şikayetleriyle hastaneye başvuran 23 yaşındaki erkek hastanın, yapılan laboratuvar tetkiklerinde trombosit sayısı düşük, ALT, AST ve CRP düzeyleri yüksek bulunmuştur. Hastanın Pakistan’da çalışma öyküsü olması nedeniyle ayırıcı tanıda sıtma düşünülmüş ve yapılan periferik yayma ve kalın damla preparatlarında P.falciparum trofozoitleri görülmüştür. Klorokine dirençli bölgeden geldiği için hastaya sıtma tedavisinde kinin (3 x 650 mg) ve doksisiklin (2 x 100 mg/gün) başlanmıştır. Yatışında ishali olan hastanın dışkı mikroskopisinde eritrosit, parazit yumurtası ve mantar elemanları saptanmamış; dışkı kültüründe patojen mikroorganizma üremesi olmamıştır. Yatışından itibaren ateşli dönemlerinde hastadan alınan kan kültürlerinde bakteri üremesi saptanmış ve izolat S.Typhi olarak tanımlanmıştır. Buna göre P.falciparum ve S.Typhi koenfeksiyonu tanısı konulan hastanın tedavisine antibiyogram sonucuna göre seftriakson (1 x 2 g/gün, 14 gün) eklenmiştir. Uygulanan kombine tedavi (kinin, doksisiklin, seftriakson) ile hastanın ateşi kontrol altına alınmış, genel durumu düzelmiş ve laboratuvar bulguları normale dönmüştür. Ancak sıtma tedavisinin beşinci gününde ani bilateral işitme kaybı gelişmesi üzerine, kinin tedavisi kesilerek arte- misinin bazlı kombine tedaviye (artemeter/lumefantrin) geçilmiştir. Artemisinin bazlı tedavide yan etki görülmemiş ve kontrolünde genel durumu iyi olan hastanın işitme kaybı tamamen düzelmiştir. Sonuç olarak, sıtmanın endemik olduğu bölgelerden gelen hastalarda sıtma tanısı konulsa da, koenfeksiyon varlığı açısından hasta yakından izlenmeli ve ateşli dönemde yapılan kan kültürleri başta olmak üzere olası tüm enfeksiyonlara yönelik tetkiklerin yapılması gerektiği akılda tutulmalıdır.Malaria and salmonella infections are endemic especially in developing countries, however malaria and salmonella co-infection is a rare entity with high mortality. The basic mechanism in developing sal- monella co-infection is the impaired mobilization of granulocytes through heme and heme oxygenase which are released from haemoglobin due to the breakdown of erythrocytes during malaria infection. Thus, a malaria infected person becomes more susceptible to develop infection with Salmonella spp. In this report a case with Plasmodium falciparum and Salmonella Typhi co-infection was presented. A 23-year-old male patient was admitted to hospital with the complaints of diarrhea, nausea, vomiting, abdominal pain, fatigue and fever. Laboratory findings yielded decreased number of platelets and increased ALT, AST and CRP levels. Since he had a history of working in Pakistan, malaria infection was considered in differential diagnosis, and the diagnosis was confirmed by the detection of P.falciparum trophozoites in the thick and thin blood smears. As he came from a region with chloroquine-resistant Plasmodium, quinine (3 x 650 mg) and doxycycline (2 x 100 mg/day) were started for the treatment. No erythrocytes, parasite eggs or fungal elements were seen at the stool microscopy of the patient who had diarrhoea during admission. No pathogenic microorganism growth was detected in his stool culture. The patient’s blood cultures were also taken in febrile periods starting from the time of his hos- pitalization. A bacterial growth was observed in his blood cultures, and the isolate was identified as S. Typhi. Thus, the patient was diagnosed with P.falciparum and Salmonella Typhi coinfection. Ceftriaxone (1 x 2 g/day, 14 days) was added to the therapy according to the results of antibiotic susceptibility test. With the combined therapy (quinine, doxycycline, ceftriaxone) the fever was taken under control, his general condition improved and laboratory findings turned to normal values. However, on the fifth day of his anti-malaria therapy sudden bilateral hearing loss developed due to quinine use. Thus, the treatment was replaced with an artemisinin-based (arthemeter/lumefantrine) combination therapy. No adverse effects were detected due to artemisinin-based therapy, and the patient completely recovered. In conclusion, if a patient is diagnosed with malaria, he/she should be closely monitored in terms of having co-infections and appropriate diagnostic methods including blood cultures taken in febrile episodes should be performed.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessMikrobiyolojiPlasmodium falciparum ve salmonella Typhi a koenfeksiyonu: Bir olgu sunumuPlasmodium falciparum and salmonella Typhi co-infection: A case reportArticle481174178