Selçuk Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi
DSpace@Selçuk, Selçuk Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.
Güncel Gönderiler
AB güvenlik mimarisinin gelişimi ve Türkiye'nin yeri
(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Ünüvar, Adem; Afşar, Önder Aytaç
1940'ların sonunda yaşanan olaylar Türkiye'nin gelecekteki ilişkileri ve politikaları açısından önemliydi. Türkiye'nin NATO'ya katılma girişimleri, Türkiye'nin güvenlik politikasını ve dünyanın geri kalanıyla ilişkilerini şekillendirmiştir. Batılılaşmış bir ulus devlet olma politikası Türkiye Cumhuriyeti tarafından en başından beri izlenmiştir. Sonuç olarak, 1920'lerin başından itibaren batılılaşma ve modernleşme temel öncelikler haline gelmiştir. Savaş sonrası dış politika bir ölçüde bu gelişmelerin bir sonucudur. Savaş sonrası erken dönemde Türkiye, Sovyet tehdidine karşı yardım ve destek için Batı'ya yönelmiştir. Türkiye 1950'lerin başında Batı güvenlik sistemine katılmıştır. Türkiye'nin NATO üyeliği güvenlik sorunlarına bir çözüm olarak görülebilir, ancak bu politikanın temel nedeninin batılılaşma ve modernleşme politikalarının devamı olduğu ileri sürülebilir. Bu çalışma, Avrupa Birliği Güvenlik Mimarisinin oluşum sürecini ve Türkiye'nin güvenlik bağlamındaki ilişkilerini incelemektedir. Bu bağlamda yapılmış olan bu tez çalışmasının temel amacı, Avrupa Güvenlik Mimarisinde Türkiye'nin yeri ve Avrupa Güvrnlik Mimarisi(AGM) gelişim sürecinde Türkiye'nin tutumunun ortaya koyulması olmuştur. Dolayısıyla AGM gelişimi ve bu süreçte Türkiye'nin Avrupa ve Dünya genelindeki güvenlik örgütleri olan NATO, AB, AGSP ve AGİT gibi teşkilatlara katılımından günümüzdeki tutumuna kadar olan süreç incelenmiştir.
Çalışanlarda boreout sendromunu entropik örgüt iklimi ile açıklamak: Özel eğitim kurumlarında bir araştırma
(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Kapusuz, İsmail; Çelik, Adnan
Bu çalışmada amaç, örgütsel yaşamda faaliyetlerin bozulması ve durma noktasına gelmesini ifade eden entropi ve entropik örgüt iklimi ile çalışanların önemli sorunlarından biri olan boreout arasındaki ilişkiyi özel eğitim kurumlarında görev yapmakta olan öğretmenler örnekleminde incelemektir. Bilim ve teknolojinin bu denli geliştiği ve ilerlediği bir dönemde örgütsel sistemlerin dağılması ve mevcut enerjinin bozulmasını vurgulayan entropiye maruz kalması aynı zamanda çalışanların verimlilik ve motivasyonunu da olumsuz etkilemektedir. Kişinin iş yerinde yapacak iş bulamamasından ya da kendisine verilen görevleri yetersiz bulmasından kaynaklı can sıkıntısı yaşaması anlamına gelen boreout sendromu, bireysel ve örgütsel yaşamı olumsuz etkilemektedir. Alan yazında yer alan kısıtlı araştırma ve bulgular ışığında, henüz yeni çalışılmaya başlanmış ve daha önce birlikte değerlendirilmemiş bu iki kavram arasındaki ilişkilere dair açıklayıcı bulgulara yer verilmiştir. Yapılan analizler göstermiştir ki çalışanlarda boreout sendromunu entropik örgüt iklimi ile açıklamak mümkündür. Süreçsel entropinin boreout üzerindeki etkisinin daha fazla olduğu da dikkat çekmektedir. Ayrıca işte anlam krizi değişkeni, entropik örgüt iklimi ile açıklanamamaktadır. Öte yandan, örgütsel süreçlerde ve bireysel ilişkilerde yaşanan entropik durumlar, bireyin işine yüklediği anlam derecesini etkilememektedir. İlişkisel entropi alt boyutunun işte büyüme krizi alt boyutu üzerindeki etkisi de anlamsız olarak bulgulanmıştır. Süreçsel entropi ile işte büyüme krizi arasında pozitif yönlü ve anlamlı bir ilişki olduğu da dikkat çekmektedir. Bu doğrultuda sunulan istatistiki analiz sonuçlarının gelecek çalışmalara ışık tutması ve alan yazında yeni ufuklar açması beklenmektedir.
Filmde mizansen eleştirisi: Tayfun Pirselimoğlu sineması
(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Yolal, Umut; Yılmaz, Süleyman Sırrı
Sanatsal yapıtların, özellikle de filmlerin, düşünce ve eleştiri süzgecinden geçerek anlam kazandığı ve değerlendirildiği bir gerçektir. Filmler üzerine yapılan eleştiriler, film biçimi ve içeriği arasındaki etkileşim hakkında çeşitli perspektifler sunar. Bu eleştiriler, içeriğin biçimi etkilediği veya biçimin içeriği şekillendirdiği argümanlarıyla birbirinden ayrılır. Film analizlerinde, filmin mesajlarını ileten unsurların, genellikle mizansen ögeleri aracılığıyla aktarıldığı gözlemlenir. Bir filmin oyuncuları, senaryonun diyaloglarını ve eylemlerini canlandırsa da mizansenin unsurları izleyicilerin zihinlerinde çeşitli anlamlar uyandırabilir. Yönetmenler, bu öğeleri kullanarak kendi mesajlarını ifade ederler. Tayfun Pirselimoğlu'nun filmleri, bu tür bir mizansen kullanımının örneklerinden biridir. Bu akademik çalışmada, ilk bölümde eleştiri ve mizansen eleştirisi konuları incelenmiş, ikinci bölümde mizansenin ögelerinin filmlerdeki önemi vurgulanmıştır. Çalışmanın son bölümünde ise, Pirselimoğlu'nun uzun metrajlı filmlerinin mizansen eleştirisine yer verilmiş, bu eleştiri filmdeki tüm ögelerin detaylı bir analizi ile mizansenin filme etkilerini ortaya koymuştur.
Kahramanmaraş depremleri sonrası haber üretim süreçlerinin haberciler açısından değerlendirilmesi: Afet haberciliği üzerine nitel bir araştırma
(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Torlak, Pınar; Aker, Hacer
Son yıllarda teknolojik yeniliklerin sağladığı kolaylık ile televizyon haberciliği, olay yerini an be an canlı aktarma, havadan görüntüleme gibi teknik olanaklara kavuşmuştur. Ancak tüm bu teknolojik imkanlara rağmen doğal afetlerin yaşandığı ortamlarda, kriz anını haberci olarak yöneterek, ekranlar aracılığıyla haber almayı bekleyen kitleye aktarmak kritik öneme sahiptir. Çalışmanın temel amacı, insanların haber alma konusunda daha fazla bilgiye ihtiyaç duyduğu doğal afet ve kriz dönemlerinde televizyon haberciliğinin pratiklerini değerlendirmektir. Bu anlamda kriz anlarında habercilerin deneyimlerinin ortaya çıkarılması ve bu doğrultuda afetlere hazırlık konusunda eksiklikler ile habercilik açısından alınması gereken önlemlerin ortaya konulması çalışmanın temel amaçlarıdır. Çalışmada kriz haberciliği, afet dönemlerinde habercilik gibi olgular, literatür taraması yöntemiyle aktarılmıştır. Çalışmanın metodolojik kısmında ise nitel araştırma desenine dayalı olarak 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri sonrasında afet yayınlarında habercilik yapan katılımcıların görüşlerine başvurulmuştur. Çalışma, afet durumlarında görev yapan habercilerin deneyimlerinin ele alınması bakımından alan yazındaki diğer çalışmalardan farklılaşmaktadır. Bu kapsamda yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılarak, ulusal televizyon kanallarının İstanbul ve Ankara'daki haber merkezleri ekiplerinden Kahramanmaraş depremleri kapsamında afet bölgesinde, afet yayınlarında görev yapan kameraman, muhabir ve spikerlerden veri elde edilmiştir. Elde edilen veriler, kameraman, muhabir ve spikerler açısından kategorilendirilerek temalar üzerinden değerlendirilmiştir. Afet bölgesinde fiziki ve teknik zorlukların habercilerin çalışma koşullarını etkilediği ve haber üretim süreçlerine olumsuz yansıdığı tespit edilmiştir. Afet bölgesinde haberciler açısından fiziki ve teknik zorlukları en aza indirmenin çalışma koşullarını kolaylaştıracağı dolayısıyla da iş verimini artırabileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Bunun için bölgeye giderken yapılan hazırlık (beslenme, barınma, giyinme) ve orada teknik olarak uygun cihazlarla çalışmak önem arz etmektedir. Medya kurumlarının yayın politikası, reyting kaygısı, bilerek ya da istemsizce de olsa duygu kontrolünün sağlanamaması ve habercilik refleksi gibi nedenler ile meslek etik kurallarının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Afet haberciliği alanında uzmanlaşma ihtiyacı, medya kurumlarının afet durumlarına hazırlık bakımından kendini yenilemesi, habercilerin psikolojik olarak desteklenmesi gibi konular afet dönemlerinde habercilik ve habercilerin geleceği açısından üzerinde durulması önerilen hususlardır.
Türk hukukunda grev engelleri
(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Alpaslan, Sümeyye Aydın; Ateş, Sevgi Dursun
İş ilişkisinin güçsüz tarafı olan işçilerin, talep ettikleri çalışma koşullarını işvere-ne kabul ettirebilmeleri için ellerindeki en önemli güç grevdir. Bugün grev hakkı, te-mel insan hakları arasında sayılmaktadır. Bu önemi nedeniyle grev hakkının daha ge-niş ve özgür bir şekilde kullanılabilmesi için günümüz hukuk sistemlerinde düzenle-meler yapılmaktadır. Türk Hukukunda da ILO organlarının görüşleri doğrultusunda bu yönde olumlu adımlar atılmaya çalışılmaktadır. Ancak 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, grev hakkının kullanılmasına ilişkin çok fazla sınırlama ve yasak içermektedir. Bunlara ek olarak Kanunda, önceden öngörülmüş bir grev ya-sağı olmamasına rağmen alınmış bir grev kararının uygulanmasını engelleyen grev engelleri öngörülmüştür. Grev hakkının kullanımını oldukça zorlaştıran, çoğu zaman da grevi uygulanamaz bir durumda bırakan grev engelleri, toplu iş hukukumuz açısın-dan bazı sorunları da beraberinde getirmektedir. Çalışmamızın amacı; Cumhurbaşkanı kararı, işçilerin grev oylaması, tarafların anlaşması veya mahkeme kararıyla sonradan ortaya çıkan grev engellerini tüm yönleri ile ele alarak açıklamak, grev hakkının hu-kuksal yeri ve önemi de göz önünde tutularak daha anlaşılır hale getirilmesi ve gelişti-rilmesine katkı sağlamaktır.