Selçuk Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi
DSpace@Selçuk, Selçuk Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.

Güncel Gönderiler
Kilikya demir çağı yerleşimleri
(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013) Korkmaz, Zafer; Zoroğlu, Kamil Levent
Kilikya Bölgesi'nde Erken Demir Çağı'nın başlamasında etken olan bu göç hareketi sırasında bazı yerleşim yerlerinde yaşamın aralıksız sürdüğü, bazılarında ise yerleşimin geçici olarak terk edildiği ortaya çıkarılmıştır. Erken Demir Çağında yerleşimin kesintisiz devam ettiği Tarsus Gözlükule ve Kinet Höyük gibi merkezlerin daha karasal özellikler sergilediği ortaya çıkarılmıştır. M.Ö. 12. yy'ın ikinci yarısından itibaren ise bölgenin tümüne yayılmış bir kültürün ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Bu dönemde Doğu Akdeniz ile -yoğun olmasa da- bir temastan söz etmemiz mümkündür. Ancak bu dönem için bölgede bir devletin yada beyliğin varlığına dair delil bulunmamaktadır. M.Ö. 10. yy'ın ikinci yarısından sonra ise bölgede yerel güçler etkinliklerini arttırmışlardır. Bu durumun M.Ö. 9. yy Asur belgelerinde görülmektedir. Bu dönemde bölgede Kıbrıs kültürünün etkili biçimde görülmeye başladığını ve bunun M.Ö. 8. yy'a kadar azalarak ta olsa devam ettiğini söyleyebiliriz. M.Ö. 9. yy'da Orta Demir Çağı'nın başlarında Kilikya Bölgesinde İonlar başta olmak üzere Ege'den gelen tüccarlar varlık göstermeye başlar. Antik dönem kaynaklarında Kilikya'nın "kolonizasyonu" olarak adlandırılan bu süreç M.Ö. 8. yy?da bölgede Euboeia, Korinth ve esas ?Doğu Grek? varlığı ile zirveye çıkar. Kıbrıs'la olan ilişkiler ise bitme noktasındadır. Kilikya Bölgesinin M.Ö. 7. yy'da İonia ile olan kuvvetli ticareti ve kültürel ilişkileri M.Ö. 6. yy'ın ikinci yarısından sonra Perslerin gelişi ile beraber sona erer. Bu olgunun gelişmesinde kuşkusuz ki Perslerin İonlar ile kötü ilişkilerinin etkisi de vardır.
Katma değer vergisinde vergiyi doğuran olay
(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013) Şişman, Gülden; Üstün, Ümit Süleyman
Vergiyi doğuran olay, vergilendirme sürecinin temel unsurunu oluşturmaktadır. Kendisine birçok hukuki sonuç bağlanan vergiyi doğuran olayın tanımlanması, vergilendirme sürecinin insan hakları ihlali olmaksızın doğru ve kanunlara uygun olarak işleyebilmesi için hayati önemdedir.Üretimden tüketime her aşamanın vergilendirildiği KDV'de, doğrudan verginin yasallığı ilkesi ile bağlantılı olan vergiyi doğuran olayın tespiti kanundaki düzenlemelerin zamana ayak uyduramaması nedeniyle oldukça zorlaşmıştır. Katma Değer Vergisi Kanunu'nda, vergiyi doğuran olay mal teslimi ya da hizmet ifası olarak belirtilmiş, kanun koyucu bazı hususların vergi dışı kalmasını engellemek amacıyla teslim ve hizmet kavramına açıklık getirmiştir. Katma Değer Vergisi Kanunu'nda teslim kavramı bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya alıcı adına hareket edenlere devredilmesi olarak tanımlanmıştır. Kanun koyucu hizmet kavramına ise çok geniş bir anlam yüklemiş bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği belirtilmiş ve gibi edatı ile de hizmet kavramının bu sayılanlarla sınırlı olmayacağını belirtilmiştir. Teslim ve hizmet kavramlarına bu denli geniş anlam yüklenmesi ve bu işlemlerin dış dünyaya özel hukuk normlarıyla yansıması vergiyi doğuran olayın tespitini zorlaştırmıştır. Bu zorlukları aşmak ve kavramın tespitini kolaylaştırmak amacıyla çalışmamızda vergiyi doğuran olay ayrıntılı olarak değerlendirilirken özelgelere ve Danıştay kararlarına da geniş bir biçimde yer verilmiştir. Uygulamada özellikle tartışmalara neden olan her bir katma değer vergisi doğuran olay açısından tespitler ve değerlendirmeler yapılmaya çalışılmıştır. Çalışmamızda teslim ve hizmet ihracı ayrıca değerlendirilmiş, vergiyi doğuran olaya ilişkin tespitlere yer verilmiştir.
Seftiofurun yeni doğan buzağılardaki dozaj rejimi üzerine deneysel şok ve kombine tedavi uygulamalarının etkilerinin belirlenmesi
(Selçuk Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2013) Altan, Feray; Elmas, Muammer
Mevcut araştırmanın amacı, sağlıklı ve E. coli LPS kullanılarak endotoksemi oluşturulmuş buzağılarda desfuroylceftiofur (DFC) farmakokinetiği üzerine dopamin, deksametazon ve sıvı tedavisini içeren kombine tedavinin etkilerini belirlemektir.Çalışma iki grup iki fazlı olarak 18 yeni doğan sağlıklı erkek buzağı üzerinde gerçekleştirildi. Birinci grup (çapraz dizayn) birinci fazda (Ceft) tüm hayvanlara FTS (%0.9 NaCl, Dİ) uygulamasını takiben ikinci saatte seftiofur (2.2 mg/kg, Kİ) uygulandı. İkinci fazda (LPS+Ceft), beş günlük temizlenme süresinden sonra LPS (E. coli 0111:B4, 2 µg/kg, Dİ) uygulamasını takiben ikinci saatte aynı dozda seftiofur uygulandı. İkinci grup (paralel dizayn) birinci fazda (Comb) birinci grup birinci fazdaki uygulamalara ilave olarak kombine tedaviler yapıldı. İkinci fazda (LPS+Comb) LPS uygulanmasını takiben ikinci grup birinci fazdaki uygulamaların aynısı gerçekleştirildi. Klinik skorlama, monitorizasyon, kan gazları ve hemogram parametre ölçümleri septik şokun tanısı için belirlendi. DFC konsantrasyonları plazmada HPLC yardımıyla belirlendi. DFC'nin farmakokinetik parametreleri hesaplandı.LPS'nin klinik skorlama, monitorizasyon, kan gazı ve hemogram parametrelerinde septik şok yönünde değişikliklere neden olduğu belirlenirken kombine uygulamaların bunları düzeltebildiği görüldü (p<0,05). DFC kombine tedavi gruplarında daha kısa sürede pik konsantrasyona ulaştığı ve klerensin aynı gruplarda arttığı (p<0,05) tespit edildi. Kombine tedavi uygulanan gruplarda DFC'nin EAA0-46'si Ceft ve LPS+Ceft gruplarına göre düşüktü (p<0,05). LPS+Ceft grubunda DFC'nin eliminasyon yarılanma ömrü Ceft ve Comb grubuna göre uzundu (p<0,05).Sonuç olarak, kombine tedavi endotoksemik buzağılarda DFC'nin farmakokinetiğini değiştirdi. Endotoksemi durumunda seftiofurun ideal dozaj rejimini belirlerken kombine tedavinin göz önünde bulundurulması gerekir.
Görsel kalite değerlendirmesi yöntemi aracılığı ile peyzaj alanları ve altın oran arasındaki ilişkinin araştırılması
(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Gülgün, Hatice Küpra; Polat, Ahmet Tuğrul
Günümüzde kentsel yeşil alan sistemleri rekreasyonel fırsatlar sağlayarak kent insanı için büyük faydalar sağlamaktadır. Aktif ve pasif kullanımlar ile parklar, spor alanları, çocuk oyun alanları, piknik alanları, yerleşkeler, mezarlıklar, refüjler vb. kullanımlar kentsel yeşil alanları oluşturmaktadır. Kent insanı yoğun çalışma saatlerinden arda kalan zamanda sosyalleşmek, doğa ile iç içe vakit geçirmek ve rekreasyonel etkinlikler yapmak için bu alanları kullanmaktadır. Kentin estetik değeri ve kullanıcı memnuniyeti açısından yeşil alanları varlığı ve görsel kalitesi son derece önem taşımaktadır. Bu araştırma beş ayrı aşamada yürütülmüştür. İlk olarak literatür taramaları yapılmış ve konu ile ilgili temel araştırma kaynakları ortaya çıkarılmıştır. Daha sonra çalışma alanları belirlenmiş ve araştırmanın ana materyalini oluşturan fotoğraflar araştırma alanından alınmıştır. Elde edilen fotoğraflardan karelaj yöntemi ile 4 peyzaj unsuruna (bitki, su, gökyüzü, yer) yönelik oransal veriler hesaplanmıştır. Anket tasarımı ve online anket uygulaması yapılmıştır. Elde edilen tüm sayısal veriler üzerinde istatistiksel analizler gerçekleştirilmiştir. Son aşamada araştırma bulgularına göre sonuç ve öneriler ortaya konulmuştur. Araştırma kapsamında, fotoğraflarda bitki unsurunun oranı altın orana yaklaştıkça fotoğrafın görsel kalite puanının arttığı tespit edilmiştir. Ayrıca, 4 peyzaj unsurunun görsel kaliteleri arasındaki ilişkiler incelendiğinde bitki ve gökyüzü unsurlarını içeren fotoğrafların görsel kalitelerinin yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Parklarda bulunan donatı elemanlarının ergonomik yönden irdelenmesi: Aksaray kenti örneği
(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Karaş, Ayşe; Önder, Serpil
Nüfusun, betonlaşmanın ve trafik yoğunluğunun artması ile birlikte kentlerde keyifli vakit geçirebilecek mekânlara ihtiyaç artmaktadır. Kentsel açık yeşil alanlar ve parklar rekreasyonel faaliyetlere olanak sağlayan önemli alanlardır. Kent parkları insanların hayatını kolaylaştırmada ve sürdürülebilir olma noktasında oldukça önemlidir. Bu alanlarda aynı zamanda ergonomik standartlara uygun her yaş grubuna hitap edecek mekânlar ve elemanlar bulunmalıdır. Ergonomi, birçok disiplini içeren bir bilim dalı olarak, insan vücudunun fiziksel, yapısal ve psiko-sosyal özelliklerini göz önünde bulundurarak, insanların rahat, güvenli ve verimli bir şekilde çalışabileceği alanlar oluşturmayı amaçlar. Bu bağlamda, ergonomi, insan, mekan ve donatı arasındaki uyumu sağlamayı hedeflemektedir. Parkların en önemli parçalarından biri olan donatı elemanları, oluşturduğu yararlar ve estetiklikleri ile parkların verdiği hisleri değiştirmektedir. Aynı zamanda donatı elemanları insanlar ile sürekli etkileşim halinde olduğundan tasarımlarına dikkat edilmelidir. Fiziksel, işitsel, duygusal ve psikolojik olarak ergonomik çerçeveye uyularak donatı elemanlarının tasarlanması, parkların daha sürdürülebilir ve kullanılabilir mekânlar haline gelmesine katlı sağlayacaktır. Bu çalışmanın amacı; Aksaray kentinde bulunan 3 parkı (Bayram Baba mahallesindeki Kılıçarslan Parkı, Ereğlikapı mahallesindeki Selçuklu Parkı, Fatih mahallesindeki Karabağ Tematik Parkı) inceleyerek donatılar elemanlarının ergonomik standartlara uygunluğu açısından değerlendirmektedir. Çalışma altı aşamada yürütülmüştür. Çalışma konusu ve alanı belirlenmiştir. Parklar, kentsel donatı elemanları, ergonomik standartlar ve kullanıcı konforu kavramları incelenerek literatür araştırması yapılmıştır. Araştırmanın gerçekleştiği alanlar ile ilgili envanter çalışması yapılarak mevcut durum ortaya konulmuştur. Bu envanterler ışığında kentsel alanlarda bulunan taban, çevreleme, çatı ve donatı elemanlarının yeterliliği ve ergonomik standartlara uyumu araştırılmıştır. Elde edilen bilgilerle değerlendirmeler yapılarak çalışma alanının ergonomik standartlara uyumluluğu ortaya konmuştur. Çalışma sonucunda hatalara ve eksiklere değinilerek güvenilir, sağlığa zararı bulunmayan, sağlam ve daha keyifli alanlar olması için çözüm önerileri getirilmiştir. Üç park incelendiğinde donatı elemanlarının büyük bir çoğunluğunun ergonomik standartlara uyduğu, ancak bazı oturma elemanı, çöp kutusu, iletişim levhasının standartlara uymadığı, bakım ve onarım sorunları olduğu görülmektedir. Çalışmadan çıkan sonuçlar parkların tasarımı, uygulaması ve yönetiminden sorumlu Aksaray Belediyesinin, parklar ile ilgili onarım ve düzeltme çalışmalarına katkı sağlayacaktır.