Yazar "Özbek, Seda" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Behçet hastalığında iyatrojenik sağ internal mamaryan arter çalma sendromu(2014) Erol, Cengiz; Paksoy, Yahya; Kanat, Fikret; Özbek, Seda; Kıvrak, A.Sami; Koplay, Mustafa; Özbek, OrhanSubklaviyan arter anevrizması nedeniyle opere edilen bir Behcet olgusunda anevrizmaya açılan vertebral arter ve sağ internal mamaryan arterin, anevrizma kesesi içerisinde bırakılması sonucu, post operatif dönemde iatrojenik olarak ortaya çıkan sağ internal mamaryan arter çalma sendromunun görüntüleme bulgularını sunmak istedik. Bizim bilgilerimize göre bugüne kadar, sağ internal mamaryan arterin sorumlu olduğu çalma sendromu literatürde tariflenmemiştir. Kesitsel noninvaziv radyolojik görüntüleme yöntemleri, bu olguda anatomik detayın gösterilmesi, cerrahi sonrası değişen ve yeni ortaya çıkan anatominin ortaya konmasında oldukça başarılı olmuştur.Öğe Diagnostic accuracy of 0.2 tesla open MR imaging unit in detecting meniscal tears: Correlation with arthroscopy [0.2 tesla açık MR ünitesinin menisküs yırtıklarını saptamada tanı do?rulu?u: Artroskopi ile korelasyon](TIP ARASTIRMALARI DERNEGI, 2011) Koplay, Mustafa; Aksakallı, Elif; Toker, Serdar; Özbek, Seda; Kıvrak, Ali SamiAim: In the assessment of meniscal tears, diagnostic accuracy of 0.2 Tesla (T) magnetic resonance imaging (MRI) was investigated and compared with arthroscopy as standard of reference. Method: 340 patients suspected with meniscal tears were examined by 0.2 Tesla open MRI unit. 47 of the patients underwent arthroscopy. The arthroscopy results were compared with interpretations of MRI retrospectively. Result: In detecting meniscal tears with 0.2 T MRI, sensitivity, specificity and diagnostic accuracy were 90%, 88,2%, 89,4% for medial meniscal tears and 91%, 91,6%, 91,5% for lateral meniscal tears, respectively. Conclusion: O.2 T MRI is effective in detecting meniscal tears and can be safely use in detecting the meniscal pathologies.Öğe Karaciğerden köken alan mezenkimal hamartom: Radyolojik bulgular(2010) Özbek, Seda; Özbek, OrhanAmaç: Karaciğerden köken alan mezenkimal hamartom nadir görülen benign bir tümör olup iki yaş altı çocuklarda izlenir. Mezenkimal hamartomun kistik, solid, ve mikst olmak üzere üç farklı tipi vardır. Nadir görülen bu tümörün tanısında ve tiplendirilmesinde ultrasonografi ve çok kesitli bilgisayarlı tomografi değerli bulgular vermektedir. Olgu sunumu: Bu makalede karında şişlik ve nefes almakta güçlük yakınması ile pediatri bölümüne başvuran 7 aylık erkek olguda saptanan geniş boyutlu kistik hepatik mezenkimal hamartomun ultrasonografi, çok kesitli bilgisayarlı tomografi bulguları sunulmuştur.Öğe Metastatic gastrointestinal stromal tumor with long-term response after treatment with concomitant radiotherapy and imatinib mesylate(LIPPINCOTT WILLIAMS & WILKINS, 2007) Boruban, Cem; Şencan, Orhan; Akmansu, Müge; Atik, Evrim Tunç; Özbek, SedaTotal surgical excision of the tumor is considered to be the only hope in treatment of malignant mesenchymal tumors. The roles of radiotherapy and/or chemotherapy have not yet been established. We report here a case of metastatic gastrointestinal stromal tumors with a dramatic long duration of response after treatment with concurrent radiotherapy and imatinib mesylate. The patient had a long-term complete response at the radiotherapy region with concomitant imatinib therapy although previous metastatic sides persisted with partial response.Öğe Mikrokalsifikasyonların tanısında vakum destekli stereotaktik meme biyopsisi: Üç yıllık deneyimlerimiz(2013) Özbek, Seda; Kıvrak, Ali Sami; Nayman, Alaaddin; Erdoğan, Hasan; Çelik, Mahmut; Koplay, MustafaAmaç: Vakum destekli stereotaktik meme biyopsisi (VDSB), günümüzde giderek artan sıklıkla kullanılan, gereksiz eksizyonel biyopsileri önleyebilecek, basit, güvenli, minimal invaziv bir perkütan biyopsi yöntemidir. Bu geriye dönük çalışmanın amacı, mikrokalsifikasyonların tanısında kullandığımız VDSB ile ilgili deneyimlerimizi sunmaktır. Gereç ve Yöntem: Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde, 2010-2013 yılları arasında mamografisinde mikrokalsifikasyon saptanmış ve VDSB uygulanmış 46 olgunun dosya bilgileri geriye dönük olarak incelenmiştir. Mikrokalsifikasyonların özellikleri, VDSB uygulamaları sırasında ve sonrasında karşılaşılan erken ve geç dönem komplikasyonlar, histopatolojik sonuçlar, takip sonuçları değerlendirilmiş ve sonuçlar hasta sayısı, yüzde ve ortalama standart sapma olarak sunulmuştur. Bulgular: VDSB yapılan 46 olguya ait mamogramlarda en çok küme oluşturan pleomorfik (%32,6) mikrokalsifikasyonlar görülmüştür.VDSB'ye bağlı erken dönem komplikasyonlar %15,2 olguda ağrı, %2,2 olguda hematom, % 2,2 olguda ise ekimozdur. Olguların hiç birisinde geç dönemde komplikasyon ile karşılaşılmamıştır. 29 olguda (% 63) histopatoloji benign, 17 olguda (%37.0) ise malign olarak sonuçlanmıştır. 11(%23,9) olguda saptanan duktal karsinoma insitu, bir olguda (%2,2) saptanan lobüler karsinoma insitu, dört (%8,7) olguda saptanan atipik duktal hiperplazi göz önüne alındığında, toplam 16 olguda (%34,7) tümör henüz prekürsor iken veya hücre içi aşamada yakalanmıştır. Sonuç: VDSB, özellikle mamografik mikrokalsifikasyonların tanısında cerrahi biyopsilere göre öncelikle tercih edilebilecek minimal invaziv bir yöntemdir. Benign olgularda hasta için anksiyete ve morbidite kaynağı olabilecek gereksiz cerrahi girişimleri önlemekte malign olgularda ise klinisyene tedavi planında yol gösterici olmaktadır.Öğe Nötral baş pozisyonunda karotis arter palpasyonu yardımıyla internal jugular ven kanülasyonunun başarı oranı(2013) Apilioğulları, Burhan; Özbek, Seda; Kozanhan, Betül; Gündüz4, Ergün; Altınay, Emine; Cebeci, Zübeyir; Sizer, ÇiğdemAmaç: İnternal jugular ven (İJV) kanülasyonu bazı klinik durumlarda baş nötral pozisyonda tutularak yapılmalıdır. Ancak bu pozisyonda hangi anatomik işaretleme noktasının kullanılması gerektiği açık değildir. Bu çalışmanın amacı baş nötral pozisyonda iken karotis arter (KA) palpasyonu kullanılarak yapılan sağ İJV kanülasyonunun başarı oranlarını araştırmaktır. Gereç ve yöntem: Bu prospektif randomize çalışma iki aşamada dizayn edildi. Birinci aşama: Birbirini takip eden 30 servikal bilgisayarlı tomografi görüntüsü çalışma öncesi sağ İJV ve KA arasındaki ilişkiyi belirlemek için incelendi. İkinci aşama: Sağ İJV kanülasyonu yapılması planlanan toplam 150 hasta çalışmaya alındı. Hastaların başı nötral pozisyonda tutuldu. Genel anestezi altında trendelenburg pozisyonu ve soluk sonu pozitif basınç uygulandı. Sağ İJV kanülasyonu 10 farklı klinisyen tarafından KA palpasyonu işaret noktası alınarak, iğneye medial yada laterale açı verilmeksizin uygulandı. Öncelikli hedefimiz iğne ile ilk üç girişimde sağ İJV ulaşabilme başarı oranlarının belirlenmesi idi. Bulgular: İğnenin toplam üç girişimde sağ İJV'ye ulaşma oranı %96,7 idi. Klinisyenler arasında başarı oranları açısından istatistiksel fark yoktu. Hastaların hiçbirinde KA delinmedi. Sonuç: Başın nötral pozisyonda tutulduğu hastalarda sağ İJV kanülasyonu için yüksek başarı oranlarından dolayı KA işaret noktası olarak etkili bir şekilde kullanılabilir.Öğe Priapism as presenting manifestation of germ cell tumor in a child(2011) Özbek, Orhan; Köksal, Yavuz; Koç, Osman; Karagöl, Cüneyt; Özbek, Seda; Kılıç, MehmetSeksüel uyarı olmaksızın peniste ereksiyon halinin olması durumu olarak tanımlanan priapizm, çocuklarda nadir görülür. Perineal travma öyküsü olan 2 yaşında erkek hasta priapizm yakınması ile başvurdu. Dopler ultrasonografisinde yüksek akımlı priapizm tanısı konuldu. Manyetik rezonans görüntüleme yönteminde penis köküne uzanım gösteren intrapelvik kitle saptandı. Alfa fötoprotein düzeyi 54.600 ng/ml (Normal aralık: 0-9 ng/ml) idi. Tru-cut biyopsi uygulanan hastaya endodermal sinüs tümörü tanısı konuldu. Kemoterapinin 4. günü penisteki sertlik yumuşamaya başladı ve birinci kütr kemoterapi sonrasında tamamen kayboldu.Öğe Primer epiploik apandisit: Klinik ve radyolojik görüntüleme bulguları(2013) Koplay, Mustafa; Özbek, Seda; Sivri, Mesut; Alptekin, Hüsnü; Erdoğan, Hasan; Nayman, AlaaddinAmaç: Primer epiploik apandisit (PEA), klinik semptomla- rından dolayı akut apandisit ve divertikülit gibi hastalıkları taklit edebilen, nadir ve kendini sınırlayan bir hastalıktır. Bu retrospektif çalışmada primer epiploik apandisitin kli- nik ve radyolojik görüntüleme özellikleri tartışıldı. Yöntemler: Ağustos 2010 ve Aralık 2012 tarihleri arasın- da PEA tanısı alan 10 hastanın klinik, laboratuar ve bilgi- sayarlı tomografi (BT) bulguları gözden geçirildi. Bulgular: On hasta (1 kadın ve 9 erkek) PEA tanısı aldı. Yaş ortalaması 37,1 (15-63) yıl idi. İki hastada (%20) sağ alt kadran ağrısı, 7 hastada (%70) sol alt kadran ağrısı ve 1 hastada (%10) yaygın ağrı mevcuttu. Hiçbir hastada ateş yoktu. Sadece 2 hastada lökositoz görüldü. 3 hasta- da bulantı, 1 hastada kusma gibi gastrointestinal semp- tomlar vardı. Tüm hastalarda, BT’de yüksek dansiteli pe- riferik bir halka ile çevrili perikolonik yerleşimli yağlı kitle gözlendi. Tüm hastalarda semptomatik tedavi yapıldı. Sonuç: Atipik semptomları ve labaratuar bulguları olan akut karın ağrılı tüm hastalarda ( özellikle alt kadran ağrı- sı), PEA ayırıcı tanıda düşünülmelidir. Doğru tanı ve ge- reksiz cerrahi işlemleri önlemek için tanıda karakteristik görüntüleme bulguları olan BT kullanılmalıdır.Öğe Suprasellar hemanjioblastomun eşlik ettiği von hippel-lindau hastalığı(2014) Sivri, Mesut; Özbek, Seda; Koplay, Mustafa; Nayman, Alaaddin; Erdoğan, Hasanvon Hippel-Lindau hastalığı; retinal, spinal ve serebellar hemanjioblastom, renal hücreli karsinom, feokromositoma, pankreatik kist ve tümörler, endolenfatik kese tümörleri gibi benign ve malign tümörlerin gelişimi ile karakterize kalıtsal bir hastalıktır. Epididimde ve broad ligamentte kistler ve papiller kistadenokarsinom oluşabilir. Radyolojik görüntüleme yöntemleri von Hippel-Lindau hasta- lığının tanısında, tedavisinde ve takibinde önemli bir yere sahiptir. Bu yazıda, multi-organ tutulumları olan 32 yaşındaki bir erkek hastada, von Hippel-Lindau hastalığının radyolojik bulgularını paylaşmak amaçlanmıştırÖğe Ventriculus terminalis'in kistik dilatasyon olgusunda MR görüntüleme bulguları(2015) Fazlıoğulları, Zeliha; Uysal, İsmihan İlknur; Kıvrak, Ali Sami; Doğan, Nadire Ünver; Karabulut, Ahmet Kağan; Özbek, SedaVentriculus terminalis ya da 5. ventrikül, medulla spinalis'de conus medullaris içinde normal epandim hücreleri ile kaplı, yetişkinlerde nadir görülen ve içerisi BOS ile dolu bir boşluktur. Bu sunumda bel ağrısı ile gelen yetişkin bir vakada, ventriculus terminalis'in kistik dilatasyonu ile ilgili manyetik rezonans (MR) görüntülerinden elde edilen bulgular tanımlanmıştır. Bel ağrısı şikayeti ile başvuran 36 yaşındaki kadın hastanın rutin MR sekansları kullanılarak elde edilen torakolumbar bölge görüntüleri incelendi. Conus medullaris seviyesinde medulla spinalis'in santralinde 33x12 mm büyüklüğünde, tüm MR sekanslarında BOS ile izointens kistik genişleme saptandı. Medulla spinalis'in sinyal intensitesinin doğal olduğu gözlendi. Tespit edilen kist içerisinde septasyon yoktu. Medulla spinalis'in proksimal kısmında canalis centralis içerisinde kanal genişlemesi ve ilave spinal anomali olmadığı gözlendi. Conus medullaris içerisindeki epandimal boşluk olarak da tanımlanan ve nadir görülen ventriculus terminalis'e torakolumbar MR görüntülerinde tesadüfen rastlanmaktadır. Aynı bölgede yerleşen kistik tümörlerden ayrılması için görüntü yoğunluğunun bilinmesinde fayda vardır. Genellikle asemptomatik olup tedavi yöntemi klinik bulgulara ve kistin drene olup olmadığına göre belirlenir. Bu tür varyasyonların tanı ve izleminde MR görüntüleri oldukça önemlidir