Yazar "Ünsal, Sadettin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akut Yüzme Egzersizi Yaptırılan Diyabetik Sıçanlarda Intraperitoneal Çinko Sülfat Uygulamasının Kas Dokusundaki Lipid Peroksidasyonuna Etkisi(Selçuk Üniversitesi, 2018 Eylül) Biçer, Mürsel; Ünsal, SadettinAmaç: Bu çalışmanın amacı, streptozotosin ile diyabet oluşturulmuş akut yüzme egzersizi yaptırılan sıçanlarda çinko uygulamasının kas dokusundaki lipid peroksidasyonu ve antioksidan kapasite üzerindeki etkisinin araştırılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Spraque-Dawley cinsi 80 adet erişkin erkek ratlar kullanılan çalışmada. deney hayvanları eşit sayıda 8 gruba ayrıldı: Grup 1, genel kontrol. Grup 2, çinko uygulanan kontrol. Grup 3, çinko uygulanan diyabetli kontrol. Grup 4, yüzme kontrol. Grup 5, çinko uygulanan yüzme. Grup 6, çinko uygulanan diyabetli yüzme. Grup 7, diyabetli yüzme. Grup 8, diyabet grubu. Diyabet oluşturmak için hayvanlara 40 mg/kg dozunda intraperitoneal (ip) streptozotosin (STZ) enjekte edildi. Enjeksiyonlar 24 saat sonra aynı dozda tekrarlandı. Son enjeksiyonlardan 6 gün sonra kan glukozu 300 mg/dl ve üzerinde olan hayvanlar diyabetik olarak kabul edildi. Hayvanlara 4 hafta boyunca 6 mg/kg/gün ip çinko sülfat verildi. Dört hafta süren çalışmanın bitiminde deney hayvanlarından dekapitasyonla alınan kas doku örneklerinde MDA (nmol/gram/ protein) ve GSH (mg/dl/gram protein) düzeyleri tayin edildi. Bulgular: Kas dokusundaki en yüksek MDA değerleri grup 4 ve 7’de elde edildi. Grup 5 ve 6’nın kas MDA seviyeleri grup 4 ve 7’den düşük, diğer grupların tamamından yüksekti. Grup 5 ve 6 en yüksek kas GSH değerlerine sahipti. Grup 4’ün aynı parametresi grup 5 ve 6’dan düşük diğer grupların tamamından daha yüksekti. Kas dokusundaki en düşük GSH düzeyleri Grup 7 ve 8’de elde edildi. Sonuç: Çalışmanın sonuçları diyabetik sıçanlarda zorlu yüzme egzersizinin yol açtığı kas dokusundaki lipit peroksidasyonu üzerinde intraperitoneal çinko sülfat uygulamasının koruyucu rolü olduğunu göstermektedir.Öğe Diflubenzuron'un (DFB) Galleria Mellonella L. Larvalarının Orta Bağırsağına Etkileri(2001) Özparlak, Haluk; Ünsal, Sadettin; Aktümsek, AbdurrahmanBu çalışmada bir kitin sentezi inhibitörü olan diflubenzuron'un (DFB) 5. evre Galleria mellonella L. larvalarının orta barsağı üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Larvalar 1000 ppm (LCg5), 500 ppm ve 250 ppm DFB içeren yarı sentetik besinle beslenmiş ve 12 saatte bir numune olarak alınan larvalardan histolojik preparatlar hazırlanmıştır. Özellikle 1000 ppm DFB uygulanan larvaların orta bağırsağında 72. saatten itibaren anomaliler görülmeye başlanmıştır.Öğe Effects of diflubenzuron on the integument of fifth instar Galleria mellonella larvae(PRIEL PUBL, 2004) Ünsal, Sadettin; Özparlak, Haluk; Aktümsek, AbdurrahmanEffects of the chitin synthesis inhibitor diflubenzuron (DFB) on the integument of 5th instar Galleria mellonella L. larvae were investigated. When larvae were fed with semi-artificial diets containing 250, 500 and 1000 ppm of the compound, DFB affected the integument. The affected larvae failed to ecdysis, their cuticle was ruptured, lost haemolymph and blackened. In treated larvae, cuticle deposition was disrupted and the cuticle thickness was decreased by similar to50% compared with the untreated control, particularly at day 3(1)/(2). However, statistically there was no significant difference among the three concentrations (P>0.05). This may indicate that all three concentrations are equally effective in decreasing level. DFB at 500 and 1000 ppm also affected the epidermal cells and caused the occurrence of vacuoles.Öğe Galleria Mellonella L. Larvalarında İntegümentin Histolojik Yapısı Üzerine Bir Araştırma(2002) Özparlak, Haluk; Ünsal, Sadettin; Aktümsek, AbdurrahmanBu çalışmada halk arasında kovan güvesi olarak bilinen Galleria mellonella L.'nın beşinci evre larvalarına ait histolojik kesitlerde integument yapısı incelenmiş ve kütikülaya ait kalınlık ölçümleri yapılmıştır. Beşinci evrenin ilerleyen saatlerinde prokütikülada ekzokütiküla ve endokütiküla farklılaşması belirginleşmiş ve kütiküla kalınlığında önemli artış olmuştur. Epidermiste yassı şekilde görülen epidermal hücreler prizmatik sekile dönüşerek bir sonraki evreye ait yeni kütikülayı sentezlemeye başlamışlar, eski kütiküla atıldıktan sonra tekrar yassı sekile dönüşmüşlerdir.Öğe Genç ve yaşlı akkaraman koyunlarında sirkumvallat, fungiform papillalar ile tad tomurcuklarının dağılımları üzerinde ışık mikroskobik bir çalışma(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Ünsal, Sadettin; Cüce, HasanBu araştırmada memelilerde yaşlılıkla, tad duyusu azalması arasındaki ilişkinin kantitatif olarak tespit edilmesi amaçlandı. Bunun için genç (6-9 ay), yaşlı (5-6 yaş) erkek ve dişi Akkaraman koyun dillerinde sirkumvallat, fungiform papillalarla, tad tomurcuklarının morfolojilerini, topoğrafılerini, sayılarını; dil uzunluğu ve dil alanı genişliğini kapsayan parametreler karşılaştırmalı olarak ışık mikroskobu düzeyinde çalışıldı. Yaşlı hayvanlarda, gençlere göre sirkumvallat ve fungiform papilla yoğunluğunda; tad tomurcuğu sayılarında ve sirkumvallat papilla tad tomurcuğu çapları arasında fark bulunamadı. Ancak yaşlılardaki sirkumvallat, fungiform papilla çapı, fungiform papilla tad tomurcuğu çapı, dil uzunluğu ve dil alanı genişliği, gençlere göre farklı bulundu. Yaşlı hayvanlardaki gustatör papilla ve tad tomurcuğu sayısının gençlerden farklı olmadığı görüldü. Bu nedenle yaşlılıkta tad duyumu azalması ile papilla sayısı ve tad tomurcuğu sayısı azalması arasında bir ilişki kurulamayacağı sonucuna varıldı.Öğe Kitin Sentez Inhibitöro Teflubenzuron' un Beşinci Evre Galleria Mellonella L. (Lepidoptera: Pyralidae) Larvalarının Kütikülası Üzerindeki Etkileri(2003) Özparlak, Haluk; Bakar, Burçin; Ünsal, Sadettin; Aktümsek, AbdurrahmanBu çalışmada bir kitin sentez inhibitörü olan teflubenzuronun beşinci evre Galleria mellonella L. (Lepidoptera: Pyralidae) larvaları üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Larvalar 250, 500 ve 1000 ppm teflubenzuron içeren yarı sentetik besinle beslendiği zaman teflubenzuronun kütiküla birikimini bozduğu tespit edilmiştir. Teflubenzuron ile muamele edilen larvalarda kütiküla kalınlığı kontrol grubuna kıyasla önemli ölçüde azalmıştır.Öğe Konya bölgesinde kullanılan yemlerde organik klorlu pestisit kalıntılarının araştırılması(2007) Torlak, Emrah; Aktümsek, Abdurrahman; Güler, Gökalp Özmen; Kara, Hüseyin; Ünsal, SadettinBu çalışmada, Konya bölgesinden sağlanan 100 adet yem örneğinde Avrupa Birliği direktiflerine göre, yemlerde istenmeyen maddelerden olan organik klorlu pestisit kalıntılannın varlığı GC-ECD ile araştırılmıştır. Genel olarak yemlerde en çok kirletici durumundaki pestisitler, HCH izomerleri olarak tespit edilmiştir. y-HCH yem örneklerinin 45 tanesinde, diğer HCH izomerleri (a, [3 ve 5) ise 73 örnekte tespit edilmiştir. HCH izomerlerini sırasıyla; heptaklor türevleri, DDT türevleri, endosülfan izomerleri, aldrin-dieldrin ve endrin takip etmektedir. 31 örnekteki kalıntı miktarları Avrupa Birliği maksimum kalıntı limitlerinin üzerinde bulunmuştur.Öğe Kuluçkadan Çıkıştan Sonra Tavuk Bursa Fabricii'sinde Oluşan Hi?stoloji?k Deği?şi?kli?kler(Selçuk Üniversitesi, 1997 Ocak) Kocagöz, Nazlı; Çelik, İlhami; Ünsal, SadettinIn this study. histological changes occurring postnatally in chicken bursa Fabricii were investigated by light microscopic techniques.For this purpose, bursa Fabricii samples taken from 60 domestic hybrid line, GXSX chickens were used as a material. The tissue samples immersed in paraffine blocks by means of routine histological procedures, following fixation in alcoholic-formaline and Helly fixatives. Tissue sections taken at 6 pm in thickness were stained with Crossman's trichrome, Pappenheim's panoptic and methyl green-pyronin staining methods. In the first three weeks of the posthatching period, lymphoid follicles growed gradually and occupied lamina propria of the organ. The lymphoid follicles extended and gained lamp glass shape because of the compression. Any definite histological changes related to the involution of the organ were not observed in both interfollicular epithelium (IFE) and follicle associated epithelium (FAE) by the 12 th week of the posthatching period. The early histological evidence of involution such as intraepithelial and intrafollicular cysts were first observed in 12 th week of posthatching period. As the age progressed, the cysts enlarged and intrafollicular cysts occupied medullae of the follicles. In the 14 th week of posthatching period, the intrafollicular cysts opened and cyst content discharged into the centrally located lumen through degenerated FAE region of the surface epithelium. The lymphoid follicles have lost their typical histological organizations and the organ had a multitubular appearance with a number of tubuli opening into the central lumen. Lymphocytic infiltration areas which were first observed in the posthatching 14 th week have expanded in 23 rd week. At the same period, a number of pyroninophylic plasma cells were also observed in the lamina propria which were highly vascularized and had increased amounts of fibrous and cellular connective tissue elements. These histological findings have revealed that bursa of Fabricius, which has been regarded as a B-lymphocyte producing centrally lymphoid organ, may serve as a secondary lympoid organ at the late and residual periods of involution.Öğe The number and distribution of fungiform papillae and taste buds in the tongue of young and adult Akkaraman sheep(ECOLE NATIONALE VETERINAIRE TOULOUSE, 2003) Ünsal, Sadettin; Aktümsek, Abdurrahman; Çelik, İlhami; Sur, EmrahThe purpose of this study was to investigate quantitatively the relation between the loss of taste sense and the aging in mammals. Various parameters such as the numbers and topographic distributions of fungiform papillae, the numbers and morphology of their taste buds, were studied comparatively for the tongues of young (6-9 months old) and aged (5-6 years old), female and male Akkaraman sheep. Also the lenght and area of the tongues were determined. There was no significant difference between young and old animals in respect to the density and the bud numbers of the fungiform papillae. However, the diameters of the fungiform papillae and their taste buds, and the length and surface area of the tongues of old animals were statistically different from those of the young ones. No significant difference was observed in the numbers of gustatory papillae and taste buds between the aged and the young animals. It is concluded that there is no relation between the loss of the sense of taste and the decrease in the number of papillae and their taste buds with age.Öğe Organik İnsektisit Fipronilin Saf ve Ticari Formülasyonlarının Tavuk Yumurtası Testiyle LD50 Tayini ve Embriyotoksik Etkilerinin Belirlenmesi(Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, 2006) Özparlak, Haluk; Ünsal, SadettinOrganik bir insektisit olan fipronil, pestisitlerin fenil pirazoller veya fiproller olarak bilinen nispeten diğerlerine göre daha yeni ve küçük bir grubuna dahildir. Zararlı böceklere karşı son derece etkili olup, tüm dünyada kullanımı artmaktadır. Bu çalışmada fipronilin saf ve ticari formülasyonlarının tavuk embriyolarının gelişimi üzerindeki etkilerinin belirlenmesi amaçlandı. Bu amaçla asetonda çözdürülmüş saf fipronil ve steril bidistile saf suda sulandırılmış ticari fipronil solüsyonları (20 µl/yumurta) kuluçka başlangıcında döllü tavuk yumurtalarının hava boşluğuna enjekte edildi. Yumurtalar kuluçkanın 15. gününde açılarak grupların ölü ve anormal embriyo sayıları, malformasyon tipleri, canlı ve rölatif embriyo ağırlıkları ile embriyoların tepe-kıç boyları (Crown-Rump Length, CRL) belirlendi. 31.25, 62.50, 125 ve 250 µg/yumurta saf fipronil gruplarında mortalite sırasıyla %26.32, %33.33, %40.00 ve %66.67 olarak, 50, 125, 250 ve 500 µg/yumurta ticari fipronil gruplarında ise mortalite sırasıyla %25.00, %31.58, %44.40 ve %61.11 olarak gerçekleşti. Regresyon analizi yöntemiyle saf fipronilin LD50 (Letal Doz %50) değeri 161 µg/yumurta, ticari fipronilin LD50 değeri 383 µg/yumurta olarak tayin edildi. Saf ve ticari fipronil grupları ile kontrol grupları arasında anormal embriyo oranı bakımından farklar istatistiksel öneme sahip değildi (p>0.05). Bununla birlikte saf ve ticari fipronil gruplarında canlı ve rölatif embriyo ağırlıkları ile embriyoların CRL değerlerinin kontrol grubuna kıyasla önemli oranda azalma gösterdiği belirlendi (p<0.001). Bu sonuçlar hem saf hem de ticari fipronilin tavuk embriyoları üzerinde önemli embriyotoksik etkiye sahip olduklarını, bununla birlikte teratojenik etkiye sahip olmadıklarını göstermektedir.Öğe RAA System and Exercise Relationship(Selçuk Üniversitesi, 2019 Eylül) Patlar, Süleyman; Ünsal, SadettinIn this review, it is aimed to discuss the possible interactions between renin-angiotensin-aldosterone system and exercise for health and performance and to present new literature on this subject. From this point of view, an analysis of the experimental and clinical studies on this subject has been made. Physical exercise leads to a number of changes in the plasma levels of renin, angiotensin, and aldosterone, which represent the adaptation of the human body to a new biological environment. Significant (P <0.05) increases occur in the levels of plasma renin, angiotensin and aldosterone especially in submaximal and maximal exercise intensity. Hormone levels return to normal with the end of the exercise. Factors such as age and gender, menstrual cycle, salt intake, posture, thermal tension, elevation, training, type of exercise have a major impact on the response of the RAA system to exercise. A relationship between physical activity and permanent endocrine changes could not be demonstrated.Öğe Tavuk Bursa fabriciisi' nin embriyonal gelişmesi üzerinde ışık mikroskopik çalışmalar(1997) Kocaöz, Nazlı; Çelik, İlhami; Ünsal, SadettinBu çalışmada Bursa Fabricii'nin (Kanatlıların Kloakal bursası) embriyonal gelişmesi ışık mikroskopik seviyede incelendi. Yerli hibrid GXSX anaçlardan elde edilen 150 adet döllü yumurta materyal olarak kullanıldı. Kuluçkanın altıncı gününden başlayarak onyedinci gününe kadar, her gün beşer yumurta açılarak doku örnekleri alındı. Alkolik-formalin ve Helly tespit sıvılarında, uygun sürelerle tespit edilen doku örnekleri, histolojik yöntemlerle takip edilerek parafinde bloklandı. Bloklardan alınan 6 xm kalınlığındaki kesitler, Crossman'ın üçlü boyaması ve Pappenheim'in panoptik boyama yöntemleriyle boyandı. Mikroskopik incelemelerde merkezi lümenli ve kese şeklindeki organ taslağına kuluçkanın yedinci gününde rastlandı. Lenfoid foliküllerin gelişmesi, organ mezenkiminde ilk kez kuluçkanın yedinci gününde gözlenen iri bazofilik hücrelerin, onuncu günde yüzey epitelinin bazal yüzüne ulaşmalarıyla başlamaktaydı. Onyedinci günde organa özgü lenf foliküllerinin histolojik organizasyonu tamamlanmış durumdaydı. Gelişmesi tamamlanmış organın lümenini çevreleyen epitelde, foliküllerin üzerini örten folikül ilişkili epitel (FAE) ile interfoliküler bölgeyi örten epitel (İFE) bölgeleri ayırt edildi. Lenf foliküllerinin medullaları, kortiko-medullar sınır hücreleri ile korteks bölümünden ayrılmaktaydı. Endoderm kökenli olan bu hücreler, lenf foliküllerinin gelişmesi esnasında subnodüler epiteli (Sne) oluşturmaktaydı.Öğe Yorgunluğa Kadar Yaptırılan Gündüz Egzersizinin Element Metabolizması Üzerine Etkisi(Selçuk Üniversitesi, 2018 Eylül) Gülnar, Ubeyde; Ünsal, SadettinAmaç: Bu çalışmanın amacı, yorgunluğa kadar yaptırılan gündüz egzersizinin serumdaki element dağılımını nasıl etkilediğini araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Araştırma, aktif olarak spor yapmayan yaş ortalamaları 23,00 ± 0,25 yıl, boy ortalamaları 177,79 ± 2,25 cm, vücut ağırlığı ortalamaları ise 70,10 ± 1,63 kg olan 10 adet sağlıklı erkek sedanter üzerinde gerçekleştirildi. Deneklerden sabah saat 10.00’da yorgunluk egzersizine tabi tutulmadan önce ön kol venalarından 2,5 ml kan örnekleri alındı. Daha sonra deneklerin tamamında Bruce protokolü uygulanarak yorgunluk oluşturuldu. Egzersizlerin bitiminden hemen sonra deneklerden aynı şekilde ikinci kan örnekleri alındı. Alınan kan örneklerinde serum fosfor, sodyum, potasyum, kükürt (mmol/L); kobalt, bor, kadmiyum, krom, nikel, mangan, molibden, bakır, demir, çinko, ve kalsiyum tayinleri (mg/L) atomik emisyon cihazında (ICP-AES) ölçüldü. Bulgular: Çalışmada yorgunluğa kadar yapılan gündüz egzersizi serum potasyum, sodyum, fosfor, kükürt, magnezyum, kalsiyum, demir, çinko, mangan ve nikel element düzeyleriniönemli şekilde etkilemedi (P>0,05). Sonuç: Çalışmanın sonuçları gündüz yorgunluğa kadar yaptırılan egzersizin element metabolizmasında anlamlı değişikliklere yol açmadığını göstermektedir.