Yazar "Şimşek, Murat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Deneysel diyabetik kardiyomyopati modelinde leptinin kalbin potasyum kanal tipleri üzerine etkisi(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2016) Şimşek, Murat; Öç, MehmetDiyabetin en sık görülen endokrin hastalıklardan biri olduğu bilinmektedir. Diyabetin temelinde genetik yatkınlığın olduğu bilinse de görülme sıklığı obeziteprevalansındaki artışla birlikte yükselmektedir. Patofizyolojisi, karaciğerde, yağ dokusunda ve kas dokusundaki insülin direnci ve pankreastaki beta hücrelerinden bozulmuş insülin sekresyonu ile karakterize edilmektedir. Diyabetin yaratmış olduğu ikincil gelişimleri incelemek için sıklıkla kullanılan deneysel diyabet modelleri, insanda gözlenen patolojik bulgulara benzer bulguların moleküler mekanizmasını anlamak ve olası tedavi olanaklarının kolayca çalışmasına olanak tanımaktadır. Bizim çalışmamızda da diyabetik kardiyomiyopatide gözlenen uyarılma-kasılma çiftleminin, uyarılma basamağına dair diyabet kaynaklı elektriksel yeniden modellenme üzerine farklı doz ve süreler için leptininkübasyonunun etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmamız Selçuk Üniversitesi Deney Hayvanları Etik kurul izni (2015/91) alındıktan sonra Tıp Fakültesi Biyofizik Anabilim Dalı araştırma Laboratuvarı ve Selçuk Üniversitesi Deney Hayvanları Laboratuvarında yapıldı. Deneyler için erkek ve ağırlıkları 200-250g arasında olan yetişkin (2,5-3 aylık) sıçanlar rastgele seçildi. Sıçanlar deney süresince (beş hafta) kafes başına üç hayvandan fazla olmamak koşuluyla standart sıçan yemi ve su kısıtlaması olmaksızın beslendi. Deneysel yoldan diyabet oluşturmak için intraperitonealstreptozosin (STZ) kullanıldı. Enjeksiyondan yedi gün sonra kan şekerleri 300 mg/dl ve üstünde olan sıçanlar diyabetik (DM, N=8) olarak değerlendirildi. Bu kan şekeri değerine ulaşmamış sıçanlar deneye alınmadı. Sitrat tamponu tek doz i.p. olarak enjekte edilmesinden sonraki beşinci hafta içinde elektrofizyolojikölçümler için kullanıldı ve bu hayvanlar kontrol grubu (Kon, N=8) olarak kabul edildi. Beş haftalık deney süresi sonunda kalpleri çıkartılıp soğuk ve Ca+2'suz çözelti içerisine konuldu. Kollajenaz eklenmiş aynı içerikli çözelti ile perfüze edilerek hücre izolasyonu yapıldı. İzole edilen hücreler 37°C'de kayıt işlemlerinden önce bir saat inkübe edildi. Potasyum akımlarının kayıtları patchclamp tekniğinin tüm hücre voltaj kenetlemesi modunda gerçekleştirildi. Tüm kayıtlar detaylı analiz için bilgisayara kaydedildi. Potasyum akımları (Itof, Itos ve IKl) patch amplifikatörü her7 saniyede bir kaydedildi ve akım eğrileri 5 kHz'dedijitalize edildi. İzole edilen kardiyomiyositler her iki grup deney hayvanından elde edilen kardiyomiyositler için 1 saat ve farklı üç doz (0,1, 0,5 ve 1 nM) için 37°C'deinkübasyonu takiben akım kayıtları gerçekleştirildi. Veriler ortalama ± sem olarak ifade edildi. İkili karşılaştırılmalar için Student t testi kullanıldı ve p˂0,01 istatistiksel olarak anlamlı olarak kabul edildi. Ölçüm yapılan parametreler arasında kilo kazanımı açısından her hangi bir farka rastlanmadı. Kan şekeri ölçüm değerlerinde aynı yaş kontrol grubu deney hayvanlarına göre istatistiksel anlamlı bir artış olduğu bulundu. Geçici dışarı doğru potasyum akımının hızlı bileşeni (It0f) diyabetik grupta yapılan bu akım değerlerini neredeyse yarı yarıya azalırken leptininkübasyonun doz bağımlı olarak bir geriye dönüş oluşmasına neden olduğu izlendi. Diyabet sürecinde ölçüm yapılan akımlarda azalma bulunurken leptinile 1 saatlik inkübasyonsonrası doza bağımlı olarak akımlarda artış izlendi. IK1 akımında ise diyabetle azalmış olan akım üzerinde ciddi bir düzelme görülmedi. Sonuç olarak; uygulanması önerilen doz ve süre (0,1, 0,5 ve 1 nM 1 saat) ile antioksidan yolağında gözlenen olumlu etkileri ile kalp kası kasılması üzerinde depresyona neden olan patolojik durumlarda olumlu etkileri gözlenen leptin yine diyabet kaynaklı uyarılma basamağına ilişkin kardiyak problemler içinbir tedavi yöntemi olarak görülmektedir.Sadece olumlu etkileri olduğuna ilişkin işaretler sunan invitroleptin uygulaması için gözlemlenen olumlu yanıtların daha detaylı araştırılması gerektiği kanısındayız.Öğe İslam Hukukunda bağlayıcılık bakımından Hz. Peygamber'in tasarrufları(Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008) Şimşek, Murat; Köse, SaffetHz. Peygamber'in, asıl vazifesi olan Allah'tan aldığı ilâhî vahyi insanlara olduğu gibi aktarma görevinin (risâlet/teblîğ) yanı sıra, duruma göre onları tefsir etmek, ayetlerin delalet ve işaretlerinden anlaşılan hükümleri bildirmek, insanların sorularına cevap vermek (fetvâ), halk arasında vuku bulan ihtilafları halletmek (kazâ) ve kamu işlerini tanzim etmekle de (imâmet) görevli bulunduğu kabul görmektedir. Bu arada bir insan olmanın doğal sonucu olarak gerçekleştirdiği beşerî tasarruflarıyla, Allah'ın seçtiği bir elçi olması münasebetiyle kendisine ihsan edilen veya husûsî yükümlülükler getiren bir takım özel statü ve şartlar gereği gerçekleştirdiği tasarruflarının da (hasâis) varlığı bilinmektedir. Şüphesiz bu tasarruflar arasında mahiyet ve sonuçları itibariyle bazı farklılıklar bulunmaktadır. Teorik açıdan bakıldığında tez konusunun, şer`î nasları anlama ve yorumlama yetkisinin, yani Rasûlullah'ın vefatından sonra onun siyâsî ve teşrî`î otoritesinin sonrakiler için anlamı ve bu iki fonksiyonun kimler tarafından ne şekilde devam ettirileceği problemiyle doğrudan bağlantılı olduğu anlaşılmaktadır. Çalışma bir giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Girişte kısaca konunun amacı üzerinde durulduktan sonra konuyla doğrudan ilişkili birkaç temel kavram, sadece konuyla bağlantısı açısından izah edilmiştir. Ayrıca girişte konunun tarihî açıdan meşruiyetini, gerçekliğini ve gerekliliğini ortaya koymak amacıyla Hz. Peygamber'in tasarruflarının ayrıma tâbî tutulmasının tarihî süreçteki gelişimi etraflıca açıklanmıştır. Birinci bölümde konunun teorik çerçevesini oluşturan Hz. Peygamber'in ictihadının mahiyet ve meşruiyeti ele alınmıştır. Bu bölümde usûlcülerin konuyla ilgili tartışmalarına detaylı şekilde yer verilmiş, konuyla alâkalı deliller etraflıca incelenerek, Hz. Peygamber'in ictihadının meşruiyeti, sınırları ve onun tasarruflarının tasnifindeki temel rolü ortaya konulmuştur. İkinci bölümde ise önceki bölümlerde zikredilen temele dayalı olarak, İslam hukukunda bağlayıcılık bakımından Hz. Peygamber'in tasarrufları konusu üzerinde detaylı bir şekilde durulmuştur. Bu bölümde İslam hukukçularının konuyla ilgili görüşleri tespit edilmeye çalışılmış, özellikle bu ayrımdan doğan hukukî sonuçlara işaret edilmeye gayret gösterilmiştir. Bu bölümde Hz. Peygamber'in tasarrufları genel itibariyle hukuk kaynağı olma ve hukûkî değer taşıma (teşrî`) açısından değerlendirilmiş, özellikle bu tasarruflardan çıkan hükümlerin süreklilik taşıyıp taşımadığı dikkate alınmıştır.Öğe Karotid endarterektomi geçiren hastalarda kontrolsüz diyabetin statin kullanan ve kullanmayan hastalarda LDL seviyelerine etkisi(2016) Öç, Mehmet; Duman, İpek; Vatansev, Hüsamettin; Şimşek, Murat; Arun, Oğuzhan; Öç, Bahar; Duman, AteşAmaç: Çalışmanın amacı Karotid endarterektomi geçiren hastalarda kontrolsüz diyabetes mellitusun (DM) uzun süreli statin kullanan ve kullanmayan hastalarda Düşük Yoğunluklu Lipoprotein (LDL) seviyelerine etkisini araştırmaktı.Gereç ve yöntem: Ateroskleroz nedeniyle karotid endarterektomi geçiren 40 hastanın ameliyat öncesi LDL seviyeleri retrospektif olarak analiz edildi. Tüm hastalar en az 1 yıldır statin kullanıyordu. HbA1C seviyelerinin % 6,4'den fazla olması kontrolsüz DM kriteri kabul edildi (D). Diğer hastalar diyabet olmayan gruplara alındı (D-). Grup 1: D statin kullanan (n9), grup 2: D- statin kullanan (n10), grup 3: D statin kullanmayan (n8), grup 4: D- statin kullanmayan (n13) hastalardan oluştu. İstatistiksel değerlendirme için Kruskal-Wallis ve Mann-Whitney testleri kullanıldı. p0,05 anlamlı kabul edildi.Bulgular: Demografik veriler benzerdi. Grup 1, 2, 3 ve 4 için LDL seviyeleri sırasıyla 125,08,7 mg/dl, 95,07,0 mg/dl, 133,510,0 mg/dl, 114,010,2 mg/dl olarak bulundu. ). Statin kullanan ve kullanmayan kontrolsüz diyabet hastalarının LDL seviyeleri diğer gruplardan anlamlı derecede yüksekti (p0,05). Statin kullanan diyabetik hastaların LDL seviyeleri de statin kullanan normal hastalardan daha yüksekti (p0,05). Kontrolsüz diyabet olan hastaların LDL seviyeleri statin kullanan ve kullanmayan gruplarda benzerdi (p0,05). Diyabet olmayan hastaların LDL seviyeleri benzer bulundu (p0,05).Sonuç: Bu çalışma, kontrolsüz diyabeti olan ateroskleroz hastalarının LDL seviyelerinin, statin kullansınlar ya da kullanmasınlar diyabet olmayan ateroskleroz hastalarından daha yüksek olduğunu göstermiştir. İleri çalışmaların kanıtlanmış aterosklerozu olan hasta gruplarında çok merkezli ve yüksek vaka sayılı olarak yapılmasının uygun olacağı görüşündeyiz.Öğe Spontaneous Coronary Artery Dissections: Three Case Reports and Review of Literature(FORUM MULTIMEDIA PUBLISHING, LLC, 2012) Farsak, Bora; Öç, Mehmet; Öç, Bahar; Şimşek, Murat; Akbayrak, Hakan; Avcı, AhmetPrimary spontaneous coronary artery dissection is one of the rare causes of acute myocardial infarction and is mostly fatal. Previous studies report that it is mostly seen in middle-aged women in the last trimester of pregnancy and early postpartum period. Clinical presentation of the disease is variable in pattern, and its severity is related to extent and development rate of dissection. Herein we present three cases of primary spontaneous left main coronary artery dissection. Two of the patients are men and the third patient is a nonpregnant 69-year-old woman. The cases were presented and discussed with review of the pertinent literature.