Yazar "Akman, Ahmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Ali Haydar Efendi’de Vâkıfın Şartları (Şart-ı Vâkıf)(Selçuk Üniversitesi, 2018 Aralık) Akman, AhmetKlasik fıkıh kitaplarının kendi sistematiği içerisinde ele alınan vakıflar konusu, 19. Yüzyıl sonlarına doğru meydana gelen kanunlaştırma anlayışının da etkisiyle daha yerli ve İslâm Hukukuna dayalı kanun yapma düşüncesi ile yapılan bazı çalışmalar arasında yerini almıştır. Bu meyanda Osmanlı ve Mısır’da yapılan son derece değerli çalışmalar olmuştur. Bunlardan özellikle Ömer Hilmi’nin yazmış olduğu “İthâfü’l-Ahlâf fi Ahkâmi’l-Evkâf” ile, Mısır’da Kadri Paşa’nın hazırladığı “Kânunu’l-Adl ve’l-İnsâf fi’l-Kâzâi alâ Müşkilâti’lEvkâf” resmi olarak yürürlüğe girmemiş olsalar da, uygulamada kendilerinden yargıda ve diğer alanlarda istifade edilmiştir. Onlardan daha sonra ve özellikle Ömer Hilmi’nin kitabına vurgu da yaparak, öncekilerin eksiklerini ve zaman içerisinde oluşmuş güncelleme ihtiyacını da karşılamak üzere Mecelle şârihlerinden Ali Haydar Efendi, “Tertîbü’s-Sunûf fi Ahkâmi’lVukûf” adlı diğerlerinden daha kapsamlı eserini kaleme almıştır. Ele aldığımız vâkıfın şartları bahsi de kitaplarda konunun ilgilendirdiği alanlara göre farklı yerlerde ele alınmış olmakla birlikte, ağırlıklı olarak müstakil iki fasılda işlenmiştir. Başta “Tertîbü’s-Sunûf” olmak üzere bahsettiğimiz diğer iki kitapla da mukayese edilerek, ilgili hukuki literatürün de yardımıyla şart-ı vâkıf konusu ele alınmıştır. Vakıf kurucusunun şartlarının şer’i hükümlere uygun olması aranmakla beraber, bazı hallerde şartların geçersiz addedilerek vakfın devamına imkan veren veya maslahat gereği şartlara uyulmaması mümkün olan haller ortaya konulmaya çalışılmıştır.Öğe Eski Vakıflar Hukuku Bağlamında Vakıf Müessesesi ve Günümüzdeki Etkileri(Selçuk Üniversitesi, 2018 Eylül) Akman, AhmetVakıflar İslam tarihinde derin kökleri bulunan, İslam hukukçu ve tarihçilerinin yoğun ilgisine muhatap olmuş önemli bir kurumudur. Farklı din ve medeniyete ait birçok toplumda farklı görünümlerde varlığı müşahede edilen, ancak birçok yeni boyutuyla müslümanlarca geliştirilen kurumların başında gelmektedir. Başlangıçtan itibaren hayatın içinde var olan ve toplumsal dayanışmaya yaptığı katkılarla ön plana çıkan vakıf anlayışı hakkında en erken dönemlerden itibaren vakıf hukuku tarihimizde birçok referans bulmak mümkündür. Hayırlı eserler yaparak insanlara ve topluma faydalı olma duygusu insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. Ancak hayrın sürekli oluşu ve giderek kurumsallaşması Müslümanlar sayesinde vakıf kurumu ile sağlanmıştır. Bu sebeple Ali Himmet Berki, “Vakıf müesseseleri, insanların düşünebildikleri hukuki müesseselerin en hayırlısıdır.” ifadesini kullanmıştır. Bu çalışmamızda vakıf kurumunun hukuki ve sosyal boyutları itibariyle, İslam kültür ve sosyal hayatına katkısı çeşitli şekillerde ele alınmıştır. Temelde sivil toplum kuruluşu olan vakıflar, toplum ve kültür tarihimiz süresince birçok kamu hizmetinin de yerine getirildiği kuruluşlar olarak İslam tarihinde önemli yer işgal etmişlerdir. Toplumdaki gelir dağılımı dengesizliğini gidermekten, bayındırlık, sağlık ve eğitim sistemine kadar neredeyse her alanda vakıfları görmek mümkündür. Geçmişte yapmış oldukları hizmetlerden bugüne örnek olacak nice uygulamalar vardır. Bunlarla alakalı olarak güncellenmiş yeni bir bakış açısına ihtiyaç olduğunu ortaya koymaya çalıştık.Öğe Mecelle’de I?spat Hukuku(Selçuk Üniversitesi, 2024 Mart) Akman, AhmetÖz Mahkemelerdeki hak arayışlarının belli bir yargılama usulüne tabi olması ve hukuki bir iddia ve talepte bulunan kişinin yargılama sürecinde bunları ispat etmesi gerekir. İslam hukukunda kabul edilen davacıya ispat ve davalıya da yeminin gerekmesi evrensel bir hukuk prensibi haline gelmiştir. Yargılama sürecinde mahkemelerde geçerli olan bazı ispat vasıtaları vardır. Osmanlı klasik döneminde kadı mahkemelerinde var olan yargılama usulü ve ispat araçları Tanzimat sonrasında usul hukuku bakımından bazı değişimlere uğramıştır. Her iki alanda da ağırlıklı Fransız hukuku kaynaklı kanunlaştırmalar yapılmıştır. Mecelle’nin son dört kitabında yargılama usulü düzenlenmiş ve bu hükümler nizami ve şer’i yargıda uygulanmıştır. Konu Mecelle ile ve dolayısıyla özel hukuk alanı ile sınırlı olmak üzere ispat vasıtalarını ele almaktadır.