Yazar "Azimov, Ahmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Alt konka hipertrofisi nedeni ile burun tıkanıklığı olan hastalarda radyofrekans termal ablasyon tedavisi ve steroid enjeksiyonu tedavisi etkinliğinin bilgisayarlı tomografi ölçümü ile karşılaştırılması(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2011) Azimov, Ahmet; Yöndemli, FuatBu çalışmanın amacı kronik nazal obstrüksiyonun izole submuköz alt konka hipertrofisine bağlı olduğu belirlenen olgularda steroid enjeksiyonu ve radyofrekans termal ablasyonu ( RFTA) yöntemlerinin etkinliğinin bilgisayarlı tomografi, vizüel analog skala (VAS) ile değerlendirmek ve karşılaştırmaktır. Her iki yöntem uygulanırken duydukları ağrıyı ve uygulamadan sonra hasta memnuniyetini değerlendirilmiş ve karşılaştırılmıştır. Gereç ve yöntem: Bu çalışmaya Haziran-2009 ile Eylul 2010 tarihleri arasında Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı kliniğine kronik nazal tıkanıklık şikayeti ile başvuran ve alt konkanın submuköz hipertrofisi tespit edilen 60 erişkin hasta dahil edilmiştir. Bu çalışmaya katılan 60 hastanın hepsi erişkin yaş grubunda olup steroid enjeksiyonu grubundaki 30 hastanın 16 (%53,3)'u kadın 14 (%46,7)'si erkekti. RFTA grubundaki 30 hastaların 13 (%43,3)'u kadın 17 (%56,7)'si erkekti. Steroid enjeksiyonu grubuna 40 mg/1 ml metilprednizolon asetat alt konkanın anterior kısmına submukozal bül oluşturulacak şekilde dental enjektör yardımıyla uygulandı. RFTA grubuna konkalara üç noktaya 350'şer joule enerji verilerek, hedef sıcaklık 75o C,12W ve toplam 1050 joule enerji verildi. Konkaların objektif değerlendirilmesi preoperatif dönem ve postoperatif 1. ve 3. ayda çekilen koronal plan paranazal sinüs bilgisayarlı tomografileri (BT) karşılaştırılarak yapıldı. Ayrıca başka bir hekim konka boyutlarını VAS ile değerlendirildi. Hastalar tarafından, nazal obstrüksiyonun VAS ve her iki uygulama esnasındaki ağrı değerlendirmesi ve karşılaştırılması yapıldı. Bulgular: Hastaların yaşları steroid enjeksiyonu grubunda 19 ile 75 (ort. 32,40±14,330), RFTA grubunda 18 ile 66 (ort.31,30±12,075) arasında değişmekteydi. Hastaların burun tıkanıklığı şikayeti süresi 6'ay ile 66'ay (ort. 22.14±12.38) arasında değişmekteydi. Hastaların her iki grupta preoperatif ve postoperatif 1. ve 3. aylarda sağ ve sol konka boyutları; anterior, orta ve posterior kesimde, koronal paranazal sinüs BT değerlendirildi. RFTA grubunda postoperatif 1. ayda konka boyutlarının ortalama %23,0898 küçüldüğü saptandı. Buna karşın Steroid enjeksiyonu grubunda postoperatif 1. ayda konka boyutlarının ortalama % 7,1915 daha fazla küçülerek toplamda % 30,2813 küçüldüğü saptandı( P<0,05). Postoperatif 3. ayda ise steroid enjeksiyonunun etkisinin devam ettiği, ancak azalarak küçülme oranının % 16,5132 gerilediği saptandı. Buna karşın RFTA grubunda konka boyutlarındaki küçülme oranının %31,5370 kadar arttığı saptandı( P<0,05). Her iki grup için farklı hekim tarafından preoperatif ve postoperatif birinci ayda kaydedilen VAS'da hem sağ, hem de sol konkada istatistiksel olarak anlamlı derecede konka küçülmesi saptandı (p=0.00). Her iki grupdaki hastalalara postoperatif 1. ayda memnuniyetin yüksek oranda olduğu görülmüştür (p<0.05). Postoperatif 1. ayda steroid enjeksiyonu grubundaki 28 hastada hiçbir şikayet yok iken, 1 hastada ise geçmeyen burun tıkanıklığı, 1 hastada hafif burun akıntısı şikayeti mevcuttu. RFTA grubundaki 23 hastada hiçbir şikayet yok iken 6 hasta burunda oluşan kabuklanmadan, 1 hastada ise geçmeyen tıkanıklık şikayeti mevcuttu. Her iki grupdaki hastaların hiçbirinde postoperatif dönemde meydana gelen enfeksiyon izlenmemiş olup, hiçbir hastaya antibiyoterapi başlanmamıştır. Ayrıca her iki grupdaki hastaların postoperatif 1. ve 3. aydaki yapılan kontrollerinde hastaların hiçbirinde steroid enjeksiyonu veya RFTA tedavisi ile ilgili komplikasyon izlenmemiştir. Sonuç: Alt konka hipertrofilerine bağlı olarak gelişen nazal obstrüksiyonun tedavisinde, intranazal steroid enjeksiyonu ve RFTA tedavisi etkin, kolay uygulanabilen, ciddi komplikasyonlara yol açmayan, maliyeti düşük, hasta memnuniyetinin yüksek olduğu, çok ağrılı olmayan güvenli bir yöntemdir. Ancak yukarda da belirtildiği gibi, ayaktan (ambulatuar) vakalara bile kolaylıkla uygulanabilmesi, ön hazırlık gerektirmemesi, ağrılı olmayan, düşük maliyetli, ciddi komplikasyonlara yol açmayan, hasta memnuniyetinin yüksek, güvenli ve uygulanabilme kolaylığı açısından intranazal steroid enjeksiyonu, RFTA tedavisine göre daha tercih edilebilir olduğu ortaya çıkmaktadır.Öğe Intralabyrinthine lipoma(2012) Uyar, Yavuz; Keleş, Bahar; Paksoy, Yahya; Duran, Mutlu; Azimov, AhmetYirmialtı yaşında erkek hasta kliniğimize 8 yıldır sağ kulağında işitme kaybı şikayeti ile başvurdu. Yapılan nörootolojik muay- enesinde patolojik bir bulguya rastlanılmadı. Pür ton odyometri testinde ileri derecede sensörinöral işitme kaybı tespit edildi. Magnetik rezonans (MR) ve bilgisayarlı tomografide sağ kohleayı, semisirküler kanalı ve internal akustik kanalı etkileyen lipamatöz lezyon tespit edildi. T1 ağırlıklı magnetik rezonans görüntülemesinde yağ supresyon testinin pozitif olması üzerine intralabirentin lipom tanısı konuldu. Lezyonun internal akustik kanala uzanması ve sadece sensörinöral işitme kaybına neden olması nedeniyle hastanın takibine karar verildi.