Yazar "Bakal, Nuray" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Ejder meyvesinin (Hylocereus türleri) biyokimyasal karakterizasyonu ve antikanserojenik özelliklerinin araştırılması(Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Bakal, Nuray; Karakurt, SerdarKolon kanseri veya kolorektal kanser dünyada kadınlar ve erkekler arasında en yaygın görülen üçüncü kanser türüdür. 2018 yılı kolorektal kanser verileri incelendiğinde, 1.8 milyon yeni vakanın tespit edildiği ve dünya genelinde 881.000 ölüm vakası ile kanserden ölüm nedenleri arasında üçüncü sırada yer aldığı görülmüştür. Kolon kanseri epidemiyolojik farklılıklar açısından değerlendirildiğinde, yaş gruplarının, cinsiyetin, bölgesel farklılıkların, genetik yatkınlığın, risk faktörüne maruz kalma oranının, demografik özelliklerin, tedavi edilme ve tedaviye verilen yanıtın bu farklılıklar üzerinde etkili olabileceği ile açıklanmıştır. Tüm farklılıklara rağmen kolon kanseri oranında istikrarlı bir artış görülmüştür. Özellikle genç yaştaki bireylerde kolon kanserinde artış görülmektedir. Yeni yapılan çalışmalar ışığında uzmanlar, geç dönemde belirti veren ancak erken dönemde çoğunlukla belirti vermeden seyrine devam eden kolon kanseri için 45 yaş itibariyle tarama yapılmasını önermektedir. Kolon kanseri için her yıl yeni vaka sayısı artarken, etkili tedavilerin olmaması veya yeterli düzeyde verim alınamaması yeni tedavi yaklaşımlarına olan ihtiyacı vurgulamaktadır. Onkoloji pratiğinde cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi gibi geleneksel tedavi yöntemleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu tedavi yöntemlerinin terapötik başarılarının az olması nedeniyle yeni tedavi yaklaşımları arayışı devam etmektedir. Son zamanlarda araştırmalar güvenli ve etkili kanser tedavilerinin geliştirilmesine odaklanmıştır. Çalışmaların birçoğu kolorektal kanserin nedenlerini belirlemeye çalışmaktadır. Bazı çalışmalar ise, diyet kalıplarının kolon karsinogenezinde önemli etkiye sahip olduğunu ancak yüksek oranda kırmızı et ve hayvansal yağ alımının ise kolon kanseri riskini artırdığını belirtmektedir. Tam tahılların, sebzelerin ve meyvelerin ise kolon kanseri riskini azalttığı belirtilmiştir. Ayrıca diyetteki fenolik bileşiklerin ve flavonoidlerin de kolon kanserini önleyici etkiye sahip olduğu yapılan çalışmalar ile gösterilmiştir. İlaçların ciddi yan etkileri olabilmektedir bu nedenle araştırmacılar kolorektal kanser riski altındaki hastalıkları önleme ve kolorektal kanser hastalarının tedavilerinin en doğru şekilde ilerlemesi için çalışmalar yapmaktadır. Bunun içinde en az yan etki ile doğal ürünlerden yararlanma eğilimi görülmektedir. Süper meyve olarak tanımlanan Ejder meyvesi de antioksidan, antikanser, antimikrobiyal, antihiperlipidemik, antidiyabetik, hepatoprotektif ve yara iyileştirmesi gibi çeşitli tıbbi özelliklere sahip olduğu belirtilen bitkiler arasında olup tıbbi özellikleri nedeniyle son yıllarda ilgi odağı olmuştur. Betasiyaninler, fenolik bileşikler, polisakkaritler ve terpenoidler gibi biyoaktif maddeler açısından oldukça zengin olan ejder meyvesinin kanser, obezite, tip 2 diyabet ve diğer metabolik bozukluklara karşı koruyucu olarak tüketilebileceği bildirilmiştir. Ayrıca yapılan farklı çalışmalarda ejder meyvesinin hamur ve kabuklarının farklı oranlarda C, B1, B2, B3 gibi vitaminler, kalsiyum, potasyum, fosfor, gibi mineraller, proteinler, yağlar, karbonhidratlar, şekerler ve lif açısından zengin bir kaynak olduğu belirtilmiştir. Çalışmamızda kullanılan ejder meyveleri (Hylocereus species) Antalya'nın Serik bölgesinde yetiştirilen Hylocereus undates (pembe kabuk, beyaz hamur) ve Hylocereus polyrhizus (pembe kabuk, mor hamur) türleridir. Meyve kabukları pembe renkli, hamur kısımları mor ve beyaz renklerdedir. İçinde kiviye benzer şekilde çekirdekleri bulunmaktadır. Kaktüs ailesinden bir meyve olup, subtropikal bölgelerde yetişmektedir. Çalışmamızda meyvenin hamur ve kabukları birbirinden ayrılmış ve metanol ekstrakları hazırlanmıştır. Metanol ekstraktlarının radikal süpürücü etkisini belirlemek için DPPH, antioksidan gücünü belirleme için hem hidrofilik hemde lipofilik özellikteki antioksidanları belirlemekte ABTS, toplam fenolik içeriği için Toplam Fenolik Bileşikler Tayini, Toplam Flavoid içeriği için Toplam Flavonoidler ve kromojenik bir yükseltgen olan Cu (II)- neokuproin (Nc) reaktifi kullanılarak CUPRAC antioksidan aktiviteleri ve HPLC ile diğer fenolik madde içerikleri test edilmiştir. Elde edilen ekstraktların insan kolon kanseri hücre hatlarından DLD-1 (metastatik), HT-29 (invaziv) ve sağlıklı kolon epitel hücresi olan CCD-18Co'nin hücre canlılığı ve sitotoksisitesi üzerindeki etkileri "Alamar Blue" reaktifi kullanılarak spektrofotometrik yöntemle belirlenmiştir. Hücre görüntüleme ve yara iyileştirme çalışmaları tamamlanmıştır. Daha sonra Apoptoz sürecinde etkin olan BcL-2, Kaspas-12 ve Bax genlerinin mRNA ve Protein ekspresyonları da qRT-PCR ve Western Blot yöntemleri ile belirlenmiştir. Çalışmamızda tespit edilen DPPH analiz sonuçlarına göre, MH, MHK, BH ve BHK için IC50 değerleri sırasıyla 4.13, 1.28, 9.35 ve 0.96 olarak bulunmuştur. CUPRAC (Bakır II) İyon İndirgeme Kapasitesi analiz sonuçlarına göre, MH, MHK, BH ve BHK örneklerinin 800 µg/mL konsantrasyonda gallik asit eşdeğeri sonuçları sırasıyla 6.15 mg GAE/gr, 12.44 mg GAE/gr, 5.38 mg GAE/gr ve 12.80 mg GAE/gr olarak bulunmuştur. ABTS katyon giderim tayini analiz sonuçlarına göre, MH, MHK, BH ve BHK için IC50 değerleri sırasıyla 23.7, 1106.1, 2252.2 ve 1240.6 olarak bulunmuştur. Toplam flavonoid analiz sonuçlarına göre, MH, MHK, BH, BHK toplam flavonoid içeriği sırasıyla 14.1 mg QEs/gr, 17.3 mg QEs/gr, 13.5 mg QEs/gr, 19.8 mg QEs/gr olarak bulunmuştur. Toplam Fenolik madde analizine göre, MH, MHK, BH ve BHK değerleri sırasıyla 30.3 mg GAE/gr, 26.7 mg GAE/gr, 32.1 mg GAE/gr ve 28.5 mg GAE/gr olarak tespit edilmiştir. HPLC ile fenolik madde tayini sonuçlarına göre MH en fazla t-sinnamik asit içermektedir. BH en fazla t-sinnamik asit, O-kumarik asit, MHK en fazla klorojenik asit ve 4-Hidroksibenzoik asit ve BHK en fazla 4-Hidroksibenzoik asit ve rutin içermektedir. Ejder meyvesi hamur ve kabuklarının metanol ekstraktlarının DLD-1 ve CCD-18Co hücrelerinde sitotoksik etki göstermediği tespit edilmiştir. HT-29 üzerinde ise sitotoksik etkiye sahip olduğu gözlemlenmiştir. Sitotoksisite tayini sonuçlarına göre BH, MH, BHK ve MHK IC50 değerleri sırasıyla 207.4 μg/mL, 188.2 μg/mL, 148.4 μg/mL ve 135.8 μg/mL olarak belirlenmiştir. Ejder meyvesi hamur ve kabuklarının metanol ekstraktları ile yapılan, floresan spektroskopi analizleri, HT-29 hücrelerinde özellikle sitoplazmada lokalize olduğu tespit edilmiştir. Ejder meyvesi hamur ve kabuklarının metanol ekstraktlarının HT-29 hücre hattının göç oranını önemli ölçüde azalttığı görülmüştür. Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, Ejder meyvesi hamur ve kabuklarının metanol ekstraktları ile tedavi edilen hücrelerin göç kapasitesinin sırasıyla, BH, BHK, MH ve MHK için HT-29 hücrelerinin migrasyonunu 24. saatte sırasıyla %84.6, %87.7, %88.4 ve %85.3 inhibe ettiği 48 saat sonra ise ingibisyon oranları %94.6, %97.7, %98.4 ve %95.3 şeklinde belirlenmiştir. Ejder meyvesi hamur ve kabuklarının metanol ekstraktlarının HT-29 hücreleri üzerindeki apoptotik etkisi incelendiğinde geç apoptotik evre üzerinde çok fazla etkili olmadığı ancak erken apoptotik evre üzerinde etkili olduğu görülmüştür. Mor hamurun erken apoptozu 5.96-kat attırdığı, Mor hamur kabuklarının erken apoptozu 6.86-kat arttırdığı, beyaz hamurun erken apoptozu 5.26-kat attırdığı ancak beyaz hamur kabuklarının erken apoptozu arttırmadığı görülmüştür. mRNA ekspresyon sonuçlarına göre, BAX geni için MH, BH ve MHK numunelerinin kontrol grubuna göre değerleri sırasıyla %98,7, %75.1 ve %98.4 inhibisyona sebep olduğu ve BHK numunesinin ise kontrol grubuna göre BAX geninde 14.9-kat aşırı ekspresyona sebep olduğu görülmüştür. mRNA ekspresyon sonuçlarına göre, kontrol grubuna göre tüm numunelerde BcL-2 genini inhibe ettiği görülmüştür. MH, BH, MHK ve BHK numunelerinin kontrol grubuna göre inhibisyon yüzdeleri sırasıyla %99.8, %95.7, %28.7 ve %55.0 olarak belirlenmiştir. mRNA Kaspaz-12 geni ekspresyon sonuçlarına göre, MH numunesinin kontrol grubu ile karşılaştırıldığında Kaspaz-12 genini %75 inhibe ettiği, BH, MHK ve BHK numunelerininin ise kontrol grubuna göre sırasıyla Kaspaz-12 geninde 6.14-kat, 280.7-kat ve 59.2-kat ekspresyona sebep olduğu görülmüştür. Ejder meyvesi hamur ve kabuklarının metanol ekstreleri ile muamele edilen BAX protein ekspresyonunda meydana gelen değişimler sırasıyla MH, MHK, BH, BHK olarak 2.01-kat, 2.11-kat, 2.28-kat ve 1.61-kat arttırmıştır. Ejder meyvesi hamur ve kabuklarının metanol ekstreleri ile muamele edilen BcL-2 protein ekspresyonunda meydana gelen değişimler sırasıyla MH, BH numıuneleri için 1.36-kat, 1.09-kat ekspresyona sebep olduğu, MHK, BHK numuneleri için ise sırasıyla %24.4 ve %31.6 inhisyona sebep olduğu görülmüştür. Ejder meyvesi hamur ve kabuklarının metanol ekstreleri ile muamele edilen Kaspaz-12 protein ekspresyonunda meydana gelen değişimler sırasıyla MH, BH, MHK, BHK olarak 1.33-kat, 1.07-kat, 1.11-kat ve 1.18-kat ekspresyona sebep olduğu görülmüştür. Elde edilen veriler neticesinde Ejder meyvesinin kolorektal karsinoma tedavisinde bir ilaç adayı olabilme potansiyeli bulunduğu belirlenmiştir. Ancak bu verilerin in vivo çalışmalar ile de valide edilmesi ve meyve özütü içerisinde etkinlik gösteren aktif bileşiklerin tespit edilmesi gerekmektedir.