Yazar "Canbilen, Aydan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Comparison of costal cartilage and Dacron graft in laryngotracheal reconstruction: an experimental study(2013) Baran, Yusuf; Öztürk, Kayhan; Çalık, Mustafa; Canbilen, Aydan; Esme, HıdırAmaç: Larenks rekonstrüksiyonunda Dacron implant kullanımını değerlendirmek ve bu materyalin baş-boyun cerrahilerinde potansiyel endikasyonlarını tartışmak. Yöntem: Her biri 12 Wistar albino sıçandan ibaret üç grup oluşturuldu. Grup 1 kontrol grubu olup bu gruptaki sıçanlarda krikoit kıkırdaktan 5. trakea halkasına kadar 6 mm uzunluğunda kesi yapılarak elde edilen 555 mmlik otolog kosta kıkırdağı transplantasyonu yoluyla anterior larengotrakeal rekonstrüksiyon gerçekleştirildi. Grup 2de, Grup 1de olduğu gibi trakea eşit uzunluklarda bölümlere ayrıldı ve aynı büyüklükte homolog kıkırdak nakliyle anterior larengotrakeal rekonstrüksiyon gerçekleştirildi. Grup 3de trakea, Grup 1e eşit bölümlere ayrıldı ve aynı büyüklükte bir Dacron greftiyle rekonstrüksiyon yapıldı. İmplantasyondan sonraki 12. haftada sıçanlar sakrifiye edildi ve hasta gruplar trakea kesit alanı, parsiyel oksijen basıncı, epitelizasyon, neovaskülarizasyon, enflamatuar hücre infiltrasyonu ve yeni kondrosit oluşumu açısından karşılaştırıldı. Bulgular: Grup 1de postoperatif 2. günde pnömotoraks ve Grup 3de ise 8. günde granülasyon ve krutlanma nedeniyle birer deney hayvanı kaybedildi. Trakea enine kesit alanı ve parsiyel oksijen basıncı açısından gruplar arasında herhangi bir istatistiksel farklılık yoktu. Grup 2 ve Grup 3 arasında epitel gelişimi ve neovaskülarizasyon açısından istatistiksel bir farklılık yoktu ancak Grup 1, diğer iki gruptan anlamlı derecede daha iyi idi. Greft reddinde lenfosit infiltrasyonu önemli bir parametre olup gruplar arasında önemli bir farklılık vardı. Grup 1, diğer 2 gruptan daha iyi olduğu gibi Grup 3ün, Grup 2den hatırı sayılır derecede farklı olduğu belirlendi. Yeni kondrosit gelişimi açısından Grup 1. ile Grup 2 arasında anlamlı bir farklılık vardı. Sonuç: Epitel, neovaskülarizasyon ve kondrosit gelişim skorları daha iyi olduğu için otojen kosta kıkırdağı trakea ve larenks için ideal greft materyalidir. Dacronun kullanıldığı grupta stenoz, enfeksiyon ve rejeksiyon olmadığı, tüm deney hayvanlarında epitel gelişimi ve neovaskülarizasyon tatminkâr derecede oluştuğu için larenks rekonstrüksiyonunda Dacron implantları güvenle kullanılabilmektedir.Öğe Değişik Tespit Solüsyonlarının Insan Kolon Mast Hücrelerine Etkileri(1999) Canbilen, Aydan; Önal, Arif; Cüce, Hasan; Keklikoğlu, NurullahAmaç: Bu çalışmada, Carnoy ve % 10'luk formalin tespit solüsyonlarının kolon mukozal ve submukozal mast hücrelerinin kantitatif değerlendirilmesindeki rollerinin araştırılması amaçlandı. Yöntem: Materyaller her iki solüsyon ile ayrı ayrı tespit edildikten sonra 5 m m kalınlığında kesitler alınıp toluidin mavisi ile boyanarak lamina propria ve submukozadaki mast hücre sayıları kantitatif olarak karşılaştırıldı. Bulgular: Carnoy solüsyonu ile hazırlanan preparatlarda formalin ile hazırlananlara nazaran lamina propria ve submukozada daha fazla mast hücresi sayıldı. Sonuç: Carnoy tespit solüsyonunun mukozal mast hücrelerini % 10'luk formalinden daha iyi tespit ettiği sonucuna varıldı.Öğe Effect of Antioxidant Therapy on Collagen Synthesis in Corrosive Esophageal Burns(Springer, 2002) Günel, Engin; Çağlayan, Fatma; Çağlayan, Osman; Canbilen, Aydan; Tosun, MuratTo investigate the efficacy of antioxidant therapy on collagen synthesis in corrosive esophageal burns, 110 Sprague-Dawley rats were divided into five groups of 22 animals each. A standard esophageal caustic burn was produced by 1 ml of 10% sodium hydroxide solution for the rats in groups B to E, group A was instilled only with 0.9% saline after preparation of the distal esophageal segment. Group A animals (controls) were uninjured and untreated. Group B had untreated esophageal burns. Esophageal burns were treated in group C with vitamin E (10 mg/kg IM), in group D with vitamin C (10 mg/kg IP), and in group E with methylprednisolone (30 mg/kg IM) on each of 5 days. Eight rats from each group were killed 4 days after initiation of the study and the abdominal esophagus was studied for tissue malondialdehyde (MDA; mumol/g protein) levels. The other rats were killed 28 days after initiation of the study and determination of hydroxyproline (HP) (mug/g tissue) levels in esophageal tissue was performed for 8 rats in each group. Histopathologic evaluation was also performed in the other 6 rats from each group. MDA levels in esophageal tissue were significantly lower in groups C (9.24 +/- 2.62, P < 0.01) and group E (6.26 +/- 2.22, P < 0.001) than in group B (12.35 +/- 1.80). HP levels were significantly lower in groups A (0.75 +/- 0.2 1, P < 0.001), C (1.11 +/- 0.15, P < 0.01), and E (0.96 +/- 0.15, P < 0.001) than in group B (1.40 +/- 0.20). Histopathologically, collagen deposition in the submucosa and tunica muscularis was lower in groups C and E than in group B (P < 0.05, and 0.01, respectively). Our results demonstrate that treatment with antioxidant drugs such as vitamin E and methylprednisolone decreased tissue HP levels, and thus inhibited new collagen synthesis and stricture formation in rats with alkali-induced caustic esophageal burns.Öğe İnsan rektum mukoza müsinlerinde yaşla ilgili değişiklikler(1995) Canbilen, Aydan; Önal, Arif; Vural, Özden; Soylu, Refik[Abstract not Available]Öğe The Split Notocord Syndrome with Meningocele and Diastematomyelia(2001) Üstün, Mehmet Erkan; Köroğlu, Adnan; Canbilen, Aydan; Avunduk, Mustafa Cihat; Güney, Önder; Eser, Olcay; Konuk, AbdullahMeningosel ve diastomatomiyeli ile birlikte olan lumbosakral vertebra yerleşimli, split notokord sendromu oldukça ender görülen konjenital bir anomalidir. Bu olgu literatürde dorsal enterik açıklığı olmayan beşinci olgudur. Embriyolojik gelişimi henüz tam olarak anlaşılamayan bu tür olgular literatürlerin eşliğinde tartışıldı.Öğe Stimüle ve inhibe edilmiş sıçan nasal mast hücrelerinin ışık mikroskobik seviyede histokimyasal yöntemlerle incelenmesi(Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 1992) Canbilen, Aydan; Soylu, RefikBu çalışmada, sıçanlarda nasal mast hücrelerinin morfolojisi ve morfin sülfat ve kromolin sodyumun etkisi çeşitli boya metodları kullanılarak ışık mikroskobik düzeyde araştırıldı. Kullanılan 30 adet albino dişi ve erkek sıçan Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Deney Hayvanları Laboratuvarından temin edildi. Sıçanlar üç gruba ayrıldı. Kontrol grubundaki sıçanlar hiçbir madde verilmeden eterle bayıltıldı ve regio respiratoria nasi'den frontal kesiler alındı. İkinci gruba perkutan yoldan 200 mg/kg morfin sülfat, üçüncü gruba ise inhalasyon yolu ile kromolin sodyum verildi ve burunları kesildi. Kesilen burunların hepsi oda ısısında üç gün Carnoy fıksatifi için de tesbit edildi. Alkol takibi yapılan dokulardan 5 mikrometre kalınlığında kesitler alınarak toluidin mavisi ve alcian mavisi-safranin 0 ile boyanarak incelendi. Sonuçlar nasal mast hücrelerinin mukozal ve bağ dokusu mast hücreleri olmak üzere iki alt grubunun olduğunu, alcian mavisi-safranin 0 boyasının mukozal mast hücrelerim mavi, bağ dokusu mast hücrelerini ise kırmızı ve kırmızımtrak-mavi renkte boyadığım; toluidin mavisinin ise bütün mast hücrelerini koyu menekşe-mor boyadığım gösterdi. Morfin sülfatın stimule edici, kromolin sodyumun ise inhibe edici maddeler olduğu tesbit edildi.Öğe Uzun süreyle oral çinko sülfat kullanılan yaşlı farelerde timusta meydana gelen histolojik değişikliklerin ışık mikroskobu ile araştırılması(2006) Torun, Mehmet Berk; Cüce, Hasan; Canbilen, AydanAmaç: Normal diyetle beslenen farelere ilave oral çinko verilmesiyle timusta meydana gelecek morfolojik değişikliklerin araştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: 18 aylık, yaşlı Balb/c farelerine (n17) iki ay süreyle içme sularının içinde 10 mg/kg çinko sülfat verilmiş ve normal miktarda çinko içeren diyetle beslenen kontrol grubu ile (n17) karşılaştırılmıştır. Timusların ağırlık ve hacimleri ölçüldükten sonra histolojik yapıları ışık mikroskobunda incelenmiştir. Bulgular: Sekiz hafta sonunda deney grubundaki farelerin timuslarında kontrol grubuna göre hacim ve ağırlık artışı tespit edilmiştir. Timuslardaki ağırlık artışı anlamlı değildir, timuslardaki hacim artışı anlamlıdır (P 0.022). Timusun histolojik incelemesinde kontrol grubuna göre belirgin farklılıklar yoktur ve bağ doku oluşumu görülmemiştir. Sonuç: Oral çinko farelerde timus boyutunda belirgin, homojen bir büyüme oluşturmakla beraber deney ve kontrol grupları arasında belirgin bir histolojik farklılık ortaya çıkmamıştır.