Yazar "Doğan, Orhan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çarlık Rusya’nın Uyguladığı İstila ve Asimile Siyasetine Karşı Başkırtların Çıkarttığı İsyanlar (XVII. Yüzyılın İkinci Yarısı ve XVIII. Yüzyıl)(Selçuk Üniversitesi, 2011) Doğan, OrhanBu çalışmada Başkırtların tarihi süreçteki yeri hakkında genel bilgiler verildikten sonra Çar Yönetiminin Başkırtlar üzerindeki hâkimiyeti ele alınmış ve bu hâkimiyet sürecinde Rus yöneticilerinin Başkırtların isyan etmesine sebep olan faaliyetleri araştırılıp incelenmiştir. 1552 yılında Kazan Hanlığı’nın Ruslar tarafından ele geçirilmesiyle birlikte Başkırtlar da bu tarihten sonra Rusların saldırılarına uğramışlar ve 1557’de Rus hâkimiyetine girmişlerdir. Böylece Ruslar İdil-Ural bölgesindeki Türk boyları üzerinde yoğun bir şekilde etkili olmaya başlamışlar ve bu boylar içinde Rusya’nın hâkimiyetine giren ilk Türk boyu da Tatar-Başkırt Türkleri olmuştur. Başkırtlar, Rus Yöneticilerinin milli ve manevi değerlerine saldırmalarını ve bu konudaki hak ve hukuklarının hiçe sayılmasını, mevcut kanunlar dikkate alınmadan topraklarına Rusların yerleştirilmesini gerekçe olarak göstererek bu haksızlığın düzeltilmesi için en son çare olarak Rus yönetimine karşı XVII-XVIII. yüzyıllar arasında yaklaşık ikiyüz yıl sürecek olan isyan harekâtında bulunmuşlardır. Başkırtlar arasında, Rus yönetimine yönelik ilk memnuniyetsizlik dalgası 1584’de başlamış, ancak 1645 yılına kadar bu memnuniyetsizlik isyan boyutuna ulaşmamıştı. 1645’de ise Başkırt topraklarının Ruslar tarafından gasp edilmesi, Ufa bölgesinde isyana sebep oldu. Kanlı bir şekilde bastırılan bu ayaklanmadan yaklaşık 15 yıl sonra 1661 yılında Sadıroğlu Seyit Batır liderliğinde Batı Başkırdistan’da Başkırtların Rus hâkimiyetine karşı ilk büyük ve önemli saldırıları gerçekleşti. Seyit Batır, kısmen de olsa başarı sağladı. Ayaklanmanın amacı Rus hâkimiyetine son vererek Tura Hanlarının hâkimiyetini yeniden kurmaktı. 1662 yılının Temmuz ayında Sarı Mergen’in önderliğinde Rus yönetimine karşı bir ayaklanma daha baş gösterdi. Bu ayaklanma sonucunda Neva ve İset Nehirleri boyundaki pek çok kale, manastır ve Rus köyleri kuşatıldı ve Ufa şehrine hücum edildi. Rus yönetimi Başkırtlara yönelik davranışlarının düzeltileceği ve vergilerde iyileştirmeler yapılacağı gibi bazı vaatlerde bulunarak ayaklanmayı tertip eden liderlerle anlaşma yaptı. Ancak bir süre sonra Başkırtların bu iyi niyetli tutumlarını Ruslar suiistimal ettiler. Başkırtlar yeniden Kese Sultan önderliğinde 1662–1664 yıllarında sürecek olan isyan hareketini başlattı. Kese Sultan’a Kalmuk Prensi ve damadı ve ayrıca Sibirya’da yaşayan Kazaklarla birlikte diğer Türk boyları da Başkırtlara destek vermiş kısa süren kısmî başarılara imza atılmıştı. Osmanlı Devleti de bu savaşlarla Kırım vasıtasıyla ilgilenmekteydi. 1664 yılında aşiret reisi Seyit’in önderliğinde Başkırtlar tekrar isyan etti. Bu isyan “Seyit İsyanı” olarak tarihe geçti; Bu isyan beş yıl kadar devam etti. Bu süre içinde Ufa ve Kazan Kazalarında birçok Rus yerleşim merkezi yağmalanıp ateşe verildi. Çok sayıda Rus öldürüldü. Çar Aleksey Mihailoviç, bu isyanı bastırmak gayesiyle Moskova'dan askeri güç gönderdi. 1664–67 yılları arasında Kese Sultan ve kardeşinin önderliğinde Kalmukların da desteğiyle yeniden Ruslara karşı bir isyan başlatıldı. Bu sırada Kese Sultan, Kırım ve Osmanlı devleti ile irtibat kurdu. Başkırt isyanları devam ettiği sırada Çar Aleksey Mihailoviç, Başkırtlara Hıristiyanlık dinini kabul etmeleri yönünde bir çağrı yaptı (1680). Başkırtlar bu durumu kendilerine yapılmış bir hakaret kabul ederek 1704’ten başlayarak tekrar ayaklanmaya başladılar. 1707 yılında, Ufa komiseri Sergeyev’in yetkilerini kötüye kullanması ve baskı uygulamasının sonucu olarak Başkırtlar, “Aldar-Kusümov”un önderliğinde yeni bir isyan çıkardılar. Bu isyan sırasında Başkırtlar, özellikle Karakalpaklıları, ve Tatarların bir kısmını, kendi tarafına çektiler. Başkırtların Rus yönetimine karşı mücadelesi, 1708–1710 yıllarında daha da yoğunlaştı. Özellikle bu dönemde, Kazak savaş birlikleri ve onlarla birlikte hareket eden Karakalpaklar, Başkırtlara yardım ederek Rus silahlı birliklerine karşı çarpıştılar. Bu gelişme karşısında Rus yönetici ve subayları genel bir istişare yapmak zorunda kaldılar. Bu istişarede sadece Başkırt karışıklıklarının sona erdirilmesiyle ilgili plan değil, Başkırt halkını korku içinde tutabilmek ve sadık bir uyruk haline getirebilmek için ne gibi çalışmaların yapılması gerektiği görüşüldü. Buna göre söz konusu karışıklıkları sona erdirmek ve Başkırt halkını düzenli olarak el altında bulundurmak için gereken tüm konular gözden geçirildi. Rus hükümeti, Başkırt ve diğer yabancı halklar arasında Ortodoks Hıristiyanlığını yaymaya devam etmekteydi. 1740–42 yılları arasında 17362 kişiye Hıristiyanlık kabul ettirildi. Başkırtlar yerel idareciler tarafından takip edilmekten korktuklarından dolayı vaftiz oluyorlardı. Hıristiyanlığı kabul etmiş olan Başkırtlar kimi zaman mollaların tesiriyle kendi şeflerine müracaat ederek tekrar İslam dinine dönmek istiyorlardı. Ancak genellikle bu talepler sonuçsuz bırakılıyor, Müslümanlığa geri dönmek isteyenler cezalandırılıyordu. Bu da Başkırtları çileden çıkarıyordu. Başkırtların bu memnuniyetsizliği 1754 yılında çıkarılan kararnameden sonra daha da arttı. Bu kararname doğrultusunda Başkırtlara yasak vergisi yerine hazineden tuz satın alma yükümlülüğü getiriliyordu. Başkırtlar, hazineden tuz satın almaları için Rus yöneticileri tarafından ikna edilmeye çalışıldı. Aksi takdirde kendilerine karşı güç kullanılacağı söylendi. Başkırtlar, kendi topraklarında bol miktarda bulunan tuzu para ile almak istemedikleri için halk arasında Batarşi diye bilinen Molla Abdulla Miyagzildin öncülüğünde yeniden isyan ettiler. Ancak bu harekât da Rus yönetimince bastırılmış, bundan sonra da isyan etmeye cesaret edememişlerdir. Çar yönetiminin, istila etmiş olduğu topraklardaki bu siyasetinin başlıca özelliklerini; yabancılara güç kullanarak Ortodoksluğu kabul ettirmek, işgal edilen topraklardaki halkları birbirine karşı kışkırtıp halklar arasında milli düşmanlıkları körüklemek ve Rus Kazaklarını ve Rus Kazak köylülerini bu halklara karşı kışkırtmak olarak belirtmek gerekir. Rusların kendi tabiiyetleri altına almış oldukları halkları “böl, parçala, yönet” yöntemiyle idare etme politikası Başkırtlara yönelik uygulamalarında da bir kez daha kendisini göstermiştir. Yaklaşık 200 yıl aralıklarla devam eden bu isyanlar, Rusların asimile siyasetine karşı milli ve manevi değerlerini korumaya çalışan, topraklarını ve yasal haklarını korumak ve Rus hâkimiyetine son vermek isteyen Başkırtların, Milli Mücadelesi olarak tarihte yerini almıştır.Öğe Çarlık Rusya’sının Türkistan (Orta Asya) Siyaseti İle İlgili Önemli Bir Belge(Selçuk Üniversitesi, 2004) Doğan, Orhan“Çarlık Rusya’sının Türkistan (Orta Asya) Siyaseti İle İlgili Önemli Bir Belge” başlığı taşıyan bu çalışmada, Rusya’nın Orta Asya’ya yönelme siyasetinin 1480’de Altınorda Hanlığı’nın yıkılmasıyla başlayıp, 1552’de Kazan, 1556’da Astrahan’ın işgaliyle önemli bir aşama sağladığı açıklanarak konuya girilmiştir. Çar I. Petro, XVIII. yüzyılın başlarında öncelikle Kazak topraklarını ve Orta Asya’yı Rusya’ya dahil ederek Kafkasya’da Rusya’nın durumunu güçlendirmek istiyordu. Orta Asya’nın zengin kaynaklarına sahip olmak, daha sonra ise Orta Doğu ve oradan da Hindistan’a ulaşmak gayesinde idi. Çalışmada verdiğimiz belge bu bilgileri destekliyor. Belge, Orta Asya Coğrafyası ve buradaki Hanlıkların Rusya ve yakın komşuları ile olan siyasi, askeri, ticari ve kültürel ilişkileri yanında bir çok konuları da içermektedir. Kısaca, belgede Çarlık Rusya’nın Orta Asya’ya yönelik temel politikasını bütün yönleriyle görmekteyiz.Öğe Ermeni Komiteleri Hınçak ve Taşnaksütun (Rus Adalet Bakanı Y. Muravyev’in Ermeni Komitelerine İlişkin Raporu)(Selçuk Üniversitesi, 2008) Doğan, OrhanXIX. yüzyılın ikinci yarısında kurulan Ermeni cemiyetleri, zamanla güç kazanarak Ermeni toplumu üzerinde etkili olmaya başladılar. Bu Ermeni cemiyetlerinden Hınçak ve Taşnaksütun cemiyetleri, Ermeni toplumunu yönlendiren birer partiler haline geldiler. Parti programları incelendiğinde, amaçlarına ulaşmak için terör, isyan, tedhiş vb. yöntemleri kullanmayı ilke edinmiş olan bu cemiyetler, bir taraftan terör eylemlerini gerçekleştirirken diğer taraftan da Osmanlı İmparatorluğu içinde yaşayan Ermeni toplumunu Osmanlıya karşı toplu isyanlara teşvik etmek için ellerinden gelen her yönteme başvurdular. Hınçak ve Taşnaksütun cemiyetlerinin bu yöndeki faaliyetleri zamanla başarıya ulaştı ve Osmanlı Ermenileri arasında toplu isyanlar baş gösterdi. Bu çalışmamızda sunduğumuz Rus Adalet Bakanı Y. Muravyev’in “Rusya, Avrupa ve Türkiye’de Ermeni Milliyetçilik Hareketinin Özellikleri” başlığını taşıyan 26 Aralık 1895 tarihli raporu, Ermeni komitelerinin kuruluş amaçları ve zararlı faaliyetleri hakkında önemli bilgiler içermektedir.Öğe Kazaki̇stan’ın Si̇yasi̇ Yapılanma Süreci̇ İle İlgi̇li̇ Belgeleri̇n Tanıtılması(Selçuk Üniversitesi, 2004 Ağutos) Doğan, OrhanBu çalışmada, Materialı Po İstorii Politiçeskogo Stroya Kazahstana, Tom 1 (=Kazakistan’ın Siyasi Yapılanma Tarihi İle İlgili Belgeler Cilt I) isimli eser tanıtılmış, müteakiben, eserdeki belgelerin özellikleri ve muhtevaları hakkında bilgi verilmiş, daha sonra ise derlemeyi oluşturan 137 belgenin özet başlıkları sunulmuştur. Bu derleme, XVIII. Yüzyılın 30’lu yıllarından başlayıp XX. Yüzyılın ilk on yılını da içine alan belgelerden oluşmaktadır. Belgeler, Kazak Hanlıklarının Rusya’nın himayesine girmesi ve Kazakistan’ın siyasi yapılanmasına ışık tutmaktadır. Aynı zamanda o dönemdeki Kazakistan’ın Devlet ve Hukuk Tarihinin incelenmesinde büyük önem taşımaktadır. Derlemeye alınan belgelerin, Kazakistan S.S.C. Merkezi Devlet Tarih Arşivleri, Özbekistan S.S.C. Arşivleri ve Moskova Arşivlerinden seçildiği görülmektedir. Eserdeki belgeler özelliklerine göre şöyle sınıflandırılmıştır: 1) Resmi kişilerin raporları 2) Çarlık Yönetiminin resmi tutanakları 3) Kazakistan’da bulunmuş olan kişilerin raporları; 4) Kazak Feodalları tarafından Çar memurlarına gönderilen belgeler