Yazar "Durgut, Kadir" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 17 / 17
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Benign Mature Cystic Teratoma of the Anterior Mediastinum Leading to Heart Failure: Report of a Case(Springer-Verlag, 2003) Özergin, Ufuk; Görmüş, Niyazi; Arıbaş, Olgun Kadir; Durgut, Kadir; Yüksek, TahirA 12-year-old male child was referred to our clinic for the surgical treatment of an anterior mediastinal mass, suspected to be a thymic cyst, which was considered to potentially lead to cardiac failure. The mass was resected completely with a median sternotomy. The postoperative course was uneventful. A pathological examination revealed a mature cystic teratoma of anterior mediastinum which is a very rare cystic tumor at this location. The incidence, diagnostic procedures, complications, and treatment of mediastinal teratomas are discussed along with a review of the literature.Öğe Clinical Features and Surgical Treatment of Cardiac Myxoma: Report of 18 Cases(2002) Durgut, Kadir; Görmüş, Niyazi; Özülkü, Mehmet; Özergin, Ufuk; Özpınar, CevatMyxomas are the most common benign primary cardiac tumors. As many patients with cardiac myxoma suffer from cerebral or systemic embolism, which are serious complications, diagnosis of the tumor is vital. Between 1990 and 2000, 18 patients (6 males, 12 females), aged 24 to 73 years (mean, 55.3 years), were operated on for cardiac myxoma. The most common location of the myxoma was the left atrium (78%), and the transseptal surgical approach was preferred (78%) as it allows total resection of the left atrial myxoma along with its pedicle. Carney complex, a familial autosomal dominant form of atrial myxoma, was not found in any of the patients. There had been no operative or postoperative mortality and morbidity. The mean postoperative follow-up period was 5 years (mean, 1 to 10 years). No recurrence had been seen. We believe that the transseptal approach, in allowing total resection of the myxoma, prevents recurrence.Öğe Comparison of Autologous Basilic Vein Transpositions Between Forearm and Upper Arm Regions(Springer-Verlag, 2003) Görmüş, Niyazi; Özergin, Ufuk; Durgut, Kadir; Yüksek, Tahir; Solak, HasanArteriovenous fistulas are crucial for hemodialysis performances in patients with end-stage renal disease. In this report, we compare the results of basilic vein transposition in the forearm and upper arm regions. Autologous basilic vein transpositions were used in 20 patients with end-stage renal failure between May 2000 and January 2002. In 10 cases the basilic vein transposition was in the upper arm region for construction of a brachiobasilic fistula (group 1); in the remaining 10 cases it was in the forearm region for creation of a radiobasilic fistula (group 2). The mean age of the patients in group 1 was 53.6 years, and in group 2 it was 47.3. At the end of the follow-up period (mean, 10 months) patency rates in group 1 were 80% and in group 2, 90%. In group 2, early-term thrombosis, which could be treated easily with second intervention and anticoagulation treatment (low-molecular-weight heparin), was the most common complication (10%). For patients who have unsuitable cephalic vein and require long-term hemodialysis, transposition of the basilic vein in the forearm region (under the elbow) can be a good secondary choice for access, as can a brachiobasilic fistula in the upper arm region.Öğe HIV-negatif kaposi sarkomu(2000) Durgut, Kadir; Görmüş, Niyazi; Özergin, UfukAmaç: Nadir görülen HIV- negatif Kaposi sarkomunun ve eşlik eden lezyonların tanımlanması amaçlanmıştır. Olgu sunumu: 65 yaşındaki bir erkek hastada Kaposi sarkomunun deri lezyonları ve lenfödem ortaya çıktı. Hastada sağ bacak, sol el bileği ve alında kahverengi-siyah renkli ağrısız papül şeklinde birbiriyle birleşik lezyonlar mevcuttu. Sonuç: Kaposi sarkomu nadir bir karsinom türüdür. Bu çalışmada Kaposi sarkomu ve literatür gözden geçirilmiştir.Öğe Hydatid Cyst on Right Ventricular Posterior Wall(Asia Publishing Exchange Pte Ltd, 2000) Durgut, Kadir; Özergin, Ufuk; Özdemir, Kurtuluş; Görmüş, Niyazi; Yüksek, Tahir; Solak, HasanA 14-year-old boy was investigated for unexplained tachycardia and multiple pulmonary emboli demonstrated by computed tomography. A right ventricular hydatid cyst was diagnosed by echocardiography and successfully excised under cardiopulmonary bypass.Öğe Infected Myocardial Hydatid Cyst Imitating Pericardial Cyst(Asia Publishing Exchange Pte Ltd, 2001) Özergin, Ufuk; Durgut, Kadir; Görmüş, Niyazi; Sunam, Güven Sadi; Yüksek, TahirPericardial hydatid cyst was diagnosed by 2-dimensional echocardiography and magnetic resonance imaging in a 25-year-old female. At operation, an infected myocardial hydatid cyst was found on the lateral wall of the left ventricle.Öğe An Internal Iliac Artery Aneurysm Causing a Colonic Obstruction: Report of a Case(SPRINGER-VERLAG, 2001) Özergin, Ufuk; Vatansev, Celalettin; Durgut, Kadir; Özülkü, Mehmet; Görmüş, NiyaziAn 80-year-old male patient presented with the chief complaints of a sudden onset of pain in the right lower quadrant and constipation of 3 days' duration. In computerized tomographic examination an aneurysm of right internal iliac artery and an abnormally enlarged descending colon were seen. During an emergency operation a small rupture in the subserosa of the rectosigmoid junction was found.Öğe An Isolated Palmar Arch Aneurysm Without Behçet's Syndrome(Elsevier BV, 2002) Görmüş, Niyazi; Durgut, Kadir; Solak, HasanAn isolated true aneurysm of the upper extremity, especially of the palmar arch, is extremely rare. We report the case of a 45-year-old man who presented with an isolated palmar arch aneurysm due to repetitious blunt trauma without BehcËet's syndrome, andreview the literatureÖğe Kardiyopulmoner Bypass Sırasında Oluşan Akciğer Hasarının Önlenmesi(2002) Görmüş, Niyazi; Özergin, Ufuk; Avunduk, Mustafa Cihat; Hoşgör, Kemalettin; Durgut, Kadir; Toy, Hatice; Solak, HasanAmaç: Kardiyopulmoner bypass sırasında gelişen akciğer hasarı halen önemli problemlerden biridir. Bu deneysel çalışmada preoperatif ve intra-operatif pentoksifilin ve aprotinin uygulamasının akciğer hasarını azaltmadaki etkinliğini araştırmayı amaçladık. Yöntem: Sağlıklı 18 köpek üç eşit gruba ayrıldılar; kontrol grubu (grup I, n6), pentoksifilin grubu (grup II, n6) ve aprotinin grubu (grup III, n6). Tüm deneklere genel anestezi altında standart kardiyopulmoner bypass uygulandı ve preoperatif sağ pulmoner venden kan örneği ve sağ üst akciğer lobundan akciğer dokusu alındı. Kardiyopulmoner bypasstan çıkıldıktan sonra da aynı bölgelerden postoperatif numuneler alındı. Histopatolojik incelemeler ışık mikroskobunda yapıldı. Biyokimyasal incelemede IL-6, TNF-alfa ve GSH-PX düzeyleri ölçüldü. Bulgular: Aprotinin grubu kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, KPB sırasında oluşan iltihabi hücre infiltrasyonunu ve alveolar septal defekti önlemesi açısından aprotinin başarılı bulundu. Kontrol grubu pentoksifilin grubu ile karşılaştırıldığında iki grup arasında anlamlı bir fark bulunmadı. IL-6 açısından hem pentoksifilin hem de aprotinin postoperatif dönemde kontrol grubuna göre anlamlı bir azalma sağlamışlardır. Sonuç: Histopatolojik ve biyokimyasal incelemelerde aprotininin kardiyopulmoner bypass sırasında oluşan akciğer hasarını önemli derecede önlediği, pentoksifilinin ise sadece biyokimyasal olarak akciğer hasarını baskıladığı saptanmıştır.Öğe Klippel-Trenaunay Sendromu (Bir Olgu Nedeniyle)(2003) Durgut, Kadir; Görmüş, Niyazi; Özergin, Ufuk; Özülkü, Mehmet; Özpınar, CevatAmaç: Nadir bir sendrom olan Klippel-Trenaunay sendromunu ( KTS ) literatür eşliğinde gözden geçirmek. Olgu sunumu: 16 yaşındaki erkek hasta kliniğimize doğumundan bu yana mevcut olan sol bacakta şişlik, kızarıklık şikayetiyle başvurdu.Hasta muayene ve tetkikleri sonrası Klippel-Trenaunay sendromu kabul edildi. Sonuc:Nadir konjenital bir anomali olan Klippel-Trenaunay sendromu sadece periferik tutulum göstermez,visseral tutulum da gözlenerek hayatı tehdit edebilir.Öğe Myokard korunmasında kristalloid ve kan kardiyoplejisi(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 1996) Durgut, Kadir; Yeniterzi, MehmetKoroner bypass operasyonu uygulanan 30 hasta iki gruba ayrılarak kristalloid ve kan kardiyoplejisi grubu oluşturuldu.Kan kardiyoplejisi ve kristalloid kardiyoplejinin myokard korunmasındaki yeri enzim seviyesinde araştırıldı. Ayrıca KPB süresi ve AKZ ile enzim seviyesi ilişkisi ortaya konulmaya çalışıldı.Kristalloid ( grup 1) ve kan ( grup 2 ) kardiyoplejisinde hasta başına distal anastomoz sayısı sırasıyla, 2.4 ± 0.6 ve 2.4 + 0.7 idi. Her iki grup da homojen hale getirildi.Kristalloid ve kan kardiyoplejisi aort kökünden verildi. Hastalar 30 ° C'ye kadar soğutuldu. Değerlendirmede aşağıdaki parametreler dikkate alındı: 1. Postoperatif pozitif inotrop velABP desteği 2. Postoperatif CK-MB, LDH, CK ve SGOT enzim seviyeleri 3. EKG değişiklikleri 4. Krosklemp kalktıktan sonra spontan sinüs ritmine dönüş Kan kardiyopleji grubunda hasarla ilgili daha düşük enzim değerleri elde edildi. Birinci grupta 3 ( % 20 ), ikinci grupta 2 ( % 13.3 ) hastada postoperatif erken dönemde ÎABP desteği gerekti. Yine 1. grupta 14 hastada ( % 93.3 ), 2.grupta 1 ( % 6.6 ) hastada postoperatif pozitif inotrop ihtiyacı oldu.İkinci grupta 2 hasta ( % 13.3 ) Mf geçirdi.Her iki grupta ciddi ritm problemi gözlenmedi.Kristalloid kardiyopleji grubunda krosklemp kalktıktan sonra fibrilasyon gözlenirken, kan kardiyoplejisi grubunda sadece 2 hastada fibrilasyon gözlendi ve defibrile edildi.Bu grupta 13 hastada spontan sinüs ritmi döndü. Her iki grupta enzim seviyeleri ile KPB süresi ve AKZ zamanı arasında pozitif doğrusal bir ilişki farkedildi Sonuçlar, kan kardiyoplejisi ile daha iyi bir myokardial koruma sağlanabileceğini düşündürmektedir.Kan kardiyoplejisinin iyi klinik sonuçlar ve düşük enzim seviyeleri ile myokard korunmasının güvenilir alternatif bir yolu olduğunu söyleyebiliriz.Öğe New Technique for Reinforced Sternal Closure(Asia Publishing Exchange Pte Ltd, 2000) Özergin, Ufuk; Durgut, Kadir; Özpınar, Cevat; Görmüş, Niyazi; Sunam, Güven Sadi; Yüksek, Tahir; Solak, HasanA simplified method of reinforced sternal closure is described. Figure-of-8-shaped sutures of no. 5 stainless steel wire are inserted with 2 Sterna-Bands between them. The advantages of this technique are simplicity, effectiveness, and speed.Öğe Perikardiyal Effüzyonlarda Subksifoid Perikardiyal Pencere Operasyonu(1999) Durgut, Kadir; Görmüş, Niyazi; Özergin, Ufuk; Özülkü, MehmetAmaç: Bu çalışmanın amacı, perikardiyal effüzyonların tedavisinde subksifoid pencere operasyonunun etkinliğinin ve komplikasyon durumunun ortaya konmasıdır. Yöntem: 1985-1999 tarihleri arasında Selçuk Üniversitesi Kalp Damar Cerrahisi Kliniğinde perikardiyal effüzyon tanısı alan 55 hastaya subksifoid perikardiyal pencere operasyonu uygulandı. Kardiyak konstriksiyon saptanmadığından hiçbir hastada perikardiektomi uygulanmadı. Bulgular: Perikardiyal effüzyon 1 hastada malign, diğer hastalarda benign nedenli idi. Mortalite olmadı. Sonuç: Bu metod ile genel durumları kötü olan hastalara zarar vermeksizin perikardiyal kavite kolaylıkla değerlendirilebilmektedir. Kesin teşhis ve tedavi yanında uygulama kolaylığı nedeni ile bu yöntem tavsiye edildi.Öğe Peripheral Arterial Injuries: A Study of Four Hundred and Seventeen Cases(2001) Özergin, Ufuk; Görmüş, Niyazi; Durgut, Kadir; Yüksek, Tahir; Solak, HasanIn this article 417 patients are examined retrospectively. They are reviewed according to their ages, sex, types of injuries, clinical findings, surgical approaches and complications. Most of them were young males (78%) between 11-30 years of age (65%) and 74% were injured by sharp weapons and gunshots. Femoral artery injuries were seen in 29% of all patients. Amputation was performed in 6.4% of cases, but in the popliteal artery group the amputation ratio was 14%. Thirteen patients died from hypovolemic shock or acute renal failure (3.12%).Öğe Popliteal Vasküler Yaralanmalara Yaklaşım(2010) Durgut, Kadir; Önoğlu, Raşit; Görmüş, NiyaziAmaç: Popliteal vasküler yaralanmalar, periferik vasküler yaralanmalar içerisinde ekstremite hayatiyetini en fazla tehdit eden yaralanmalar olarak bilinir. Bu çalışmanın amacı, popliteal vasküler yaralanma nedeniyle cerrahi uyguladığımız hastalara yaklaşımımızı değerlendirmektir. Yöntem: Eylül 2001 ile Ekim 2009 tarihleri arasında kliniğimizde popliteal vasküler cerrahi uygulanan 10 hasta değerlendirilmiştir. Hastaların 3’ü kadın, diğerleri erkektir. Yaş ortalaması 29,3 13,7’dir. Beş hastada yaralanma ateşli silaha, 3 hastada künt travmaya ve 2 hastada kesici delici aletle yaralanmaya bağlıdır. Altı hastaya otolog safen ven greft, 2 hastaya uç uca anastomoz ve 2 hastaya primer tamir yoluyla vasküler rekonstrüksiyon yapılmıştır. Bulgular: Üç hastaya fasiotomi gereksinimi olmuştur. Başarılı revaskülarizasyona rağmen, 2 hastaya yara yeri sorunlarına bağlı diz altı amputasyon uygulanmıştır. Sonuç: Ekstremitenin kurtarılabilmesi, erken tanı konulması, erken cerrahi girişim yapılması, venöz yaralanmaların tamiri, kemik fraktürlerinin fiksasyonu ve fasiotomiden kaçınılmaması ile ilişkilidir.Öğe A Recurrent Right Atrial Thrombus: A Suggestive Sign for Behçet's Disease? A Case Report(Springer-Verlag, 2002) Altunkeser, Bülent Behlül; Görmüş, Niyazi; Özdemir, Kurtuluş; Durgut, Kadir; Özdemir, Ayşe; Solak, Hasan; Gök, HasanA 29-year-old woman with Behcet's disease was admitted to our cardiology department with a history of cough, dyspnea, and palpitation. Transthoracic and transesophageal echocardiography revealed a right atrial mass. She was operated on to remove the mass, which was shown by histopathological examination to be a thrombus. Three months later, echocardiography was repeated and recurrent right atrial thrombus was observed. Warfarin was given to the patient. One month later, the mass was not observed on echocardiographic examination. We report recurrent right atrial thrombus in a patient with Behcet's disease.Öğe Tekrarlayan brakiyal arter embolizasyonuna yol açan subklavyan arter anevrizması(2008) Durgut, Kadir; Dereli, Yüksel; Orhan, Atilla; Işık, Mehmet; Görmüş, Niyazi; Yüksek, TahirÜst ekstremite periferik arter anevrizmaları alt ekstremiteye oranla daha az görülür. En sık etkilenen arterler subklavyan, aksiller ve brakiyal arter; daha nadiren de radiyal ve ulnar arterlerdir. Subklavyan arter anevrizmaları en sık poststenotik dilatasyon ve ateroskleroza bağlıdır. İlerlemiş vakalarda anevrizma kesesi içinde tromboz ve uzak embolizasyon gelişebilir. Bu çalışmada rekürren distal embolizasyon kaynağı olan bir subklavyan arter anevrizması vakasını nadir görüldüğü için yayınlamayı uygun bulduk. (Damar Cer Der 2008; 17(l):39-42).