Yazar "Ekici, Fatih" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Does Prenatal Exposure to Diclofenac Sodium Affect the Total Number of Cerebellar Granule Cells in Male Juvenile and Adult Rats?(2012) Ekici, Fatih; Keskin, İlknur; Aslan, Hüseyin; Erişgin, Züleyha; Altunkaynak, Berrin Zühal; Gökçimen, Alpaslan; Odacı, Ersan; Kaplan, SüleymanA developing embryo is exposed to side effects of diclofenac sodium (DS), a commonly used non-steroidal anti-infl ammatory drug, since women may incidentally become pregnant while receiving DS therapy. Several adverse effects of DS have been clearly established. However, the effects of prenatal exposure to DS on the developing cerebellum especially are unclear for granular cells. In this study, we investigated the total number of granule cells in the cerebellum in control and DS-treated groups of male rats using the optical fractionator technique. DS (Voltaren, 75 mg/3 ml) in a dose of 1 mg/kg daily was intraperitoneally injected in the drug-treated group of pregnant rats beginning from the 5th day after mating during pregnancy for 15 days. Serum physiological at 1 ml/kg dose was injected in the control group of pregnant rats during the same period and the same way. Male offspring were obtained after delivery, and each group was divided two subgroups that were 4-weeks-old (4W-old) and 20-weeks-old (20W-old). Our results showed that there was no signifi cant difference not only between the 4W-old DS-treated rats and the 4W-old control group but also between 20W-old DS-treated rats and the 20W-old control group. These results suggest that the development of the granule cells in the male cerebellum may not be affected during either in the early or late life of an animal following administration of DS during the prenatal period. © 2012 OMU All rights reserved.Öğe Exploring Overlooked Anxiety Disorders: A Study on the Prevalence of Adult Separation Anxiety Disorder and Specific Phobia in the General Population(Selçuk Üniversitesi, 2023 Aralık) Ekici, Fatih; Karaoğlan, Gizem; Kandeğer, Ali; Demir, Lütfi Saltuk; Güler, ÖzkanObjective: The current study aimed to investigate the prevalence of adult separation anxiety disorder (ASAD) and specific phobia in the general population along with identifying the factors associated with these two disorders. Material and Method: The study was carried out in the Selçuklu district, encompassing 28 of the 34 family health centers selected through a simple random sampling method. The study sample included 1,218 individuals over 18 years old, chosen using a systematic sampling approach by skipping one resident from each neighborhood covered by the family health unit. After collecting the sociodemographic data, face-to-face diagnostic interviews were performed using the Structured Clinical Interviews for Separation Anxiety Symptoms (SCI-SAS) for ASAD and the Structured Clinical Interview for DSM-5 (SCID-5) for specific phobia assessment. Results: The study revealed that the lifetime prevalence of ASAD was 5.9%, with a point prevalence of 1.5% while the lifetime prevalence of specific phobia was 11.3%. The application rates for the treatment of both disorders were very low and clinicians demonstrated limited recognition of ASAD. ASAD was correlated with female gender, low income, childhood traumatic experiences, migraine presence and family history of serious illness. On the other hand, specific phobia was associated with female gender and family history of psychiatric disease. Conclusion: Despite the high prevalence of both disorders, the alarming rates of clinical recognition and treatment underscore the need to develop health policies and awareness programs aimed at promoting early diagnosis and treatment.Öğe Seyahat işletmelerinde örgüt kültürü, örgütsel yaratıcılık ve örgütsel performans ilişkisi(Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Ekici, Fatih; Sağır, MehmetÖrgütlerin ortak değerlerinin bir çatı altında toplanmalarına, işgörenlerin bir takım olarak ilerlemelerine ve örgüte olan bağlılıklarını faaliyetlerine yansıtmalarına olanak sağlayan örgüt kültürü, sürekli gelişen ve değişen rekabet koşullarına ayak uydurabilme ve pazarda yer bulabilmeleri adına örgütlere öncülük eden unsurlardan bir tanesidir. Dolayısı ile örgüt değerlerinin ortaya çıkmasında ve örgütün hedeflerini gerçekleştirme noktasında, insan sermayesi büyük önem taşımaktadır. İnsan odaklı bir yaklaşımla oluşturulan örgüt kültürü, işgörenlerine fikirlerinde yaratıcı olmaya teşvik edici nitelikte olması gerekmektedir. Örgüt kültürünün teşvik edici bir yapıda olması ve eleştiriye açık, katılımcı bir yaklaşımla yönetilmesi, işgörenlerin yaratıcılıklarını ortaya çıkarmasına olmasına da katkı sağlamaktadır. Bu nedenle, bireylerin yaratıcılığını ortaya çıkarma bağlamında, örgüt kültürü bireylerinin yaratıcılığını ortaya çıkarma noktasında, eleştirel yapıdan çok yapıcı ve destekleyici olmalıdır. Bu tür bir kültür yapısı içinde işgörenlerin yaratıcılıklarının ortaya çıkarılması hem bireysel hem de örgütsel performansın artmasına katkı sağlayacaktır. Bu çalışmada SPSS 22.0 ve AMOS 22.0 kullanılarak veriler analiz edilmiştir. Ölçeklerin geçerliğinin test edilmesi ve örgüt kültürü, örgütsel performans ve örgütsel yaratıcılık arasındaki ilişki düzeyinin tespit edilmesi amacı ile SPSS programı, örgütsel yaratıcılığın örgüt kültürü ve örgütsel performans arasında bir aracı rol oynayıp oynamadığının tespit edilebilmesi için ise AMOS programı kullanılmıştır. Bu çalışmanın amaçları dâhilinde, örgüt kültürünün örgütsel performans ve örgütsel yaratıcılık; örgütsel yaratıcılığın örgütsel performans üzerindeki etkileri araştırılmış, aralarında pozitif ve anlamlı ilişki olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, örgüt kültürünün örgütsel performans üzerindeki etkisinde örgütsel yaratıcılığın kısmi aracılık rolü oynadığı tespit edilmiştir.Öğe Tatar Di?li?ni?n Açıklamalı Sözlüğü(Selçuk Üniversitesi, 2022 Ağustos) Ekici, FatihTürk dilinin kuzeybatı grubu içerisinde yer alan Tatar Türkçesi, köklü bir sözlükçülük (leksikografi) geleneğine sahiptir. 1552 yılında Kazan’ın işgali ile birlikte Tatarların Rus egemenliği altına girmesi, beraberinde bu iki milletin birbirinin dilini öğrenip anlaması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. XVI. yüzyıldan itibaren ise dil öğretimi maksadıyla çeşitli sözlüklerin hazırlanmaya başladığı görülmektedir1. Tatarcanın ilk sözlük örneklerini Rusça-Tatarca iki dilli sözlükler oluşturmaktadır2. İki dil arasındaki bu ilişki, yöntem açısından birbirlerinin sözlükçülük geleneğine de etki etmiş, iki dilli sözlükler dışında, çıkarılan tek dilli sözlüklerde de bu etkinin izleri sürdürülmüştür. Tek dilli sözlüklerin esasını ise o dilin genel mahiyetli açıklamalı sözlükleri oluşturmaktadır.