Yazar "Erdoğan, Kemal" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aile hukukundan doğan uyuşmazlıkların alternatif çözüm yolları(2015) Uyumaz, Alper; Erdoğan, KemalAlternatif uyuşmazlık yöntemleri, tarafsız bir üçüncü kişinin taraflara uyuşmazlığı çözme konusunda yardımcı olduğu, taraflar arasındaki uyuş- mazlığın ortadan kaldırılması için çözümler üreten, yargı organı yanında varlığını sürdüren seçimlik nitelikteki yollardır. Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları, müzakere, tarafsız ön değerlendirme, vakıaların saptanması, kısa duruşma, uzlaştırma ve arabuluculuktur. Ancak, bu yollar sınırlı sayıda değildir. Ülkemizde de 7.6.2012 tarihinde Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu kabul edilerek, uyuşmazlıkların mahkeme önünde gitmeden alternatif ve daha etkili bir şekilde çözümü amaçlanmıştır. Kanunun kapsamı, 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtildiği üzere, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarıdır. Bu çalışmada, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden kısaca bahsedildikten sonra, aile hukuku uyuşmazlıkları ve bu uyuşmazlıkların arabuluculuğa elverişliliği incelenmeye çalışılmıştır.Öğe Araştırma-Geliştirme Sözleşmesi(Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Erdoğan, Kemal; Akkurt, Sinan SamiBu çalışmanı konusunu, araştırma ve geliştirme sözleşmeleri oluşturmaktadır.Araştırma ve geliştirme sözleşmeleri uygulamanın ihtiyaçları sonucunda ortaya çıkan isimsiz sözleşmelerdir ve temelde "karşılıklı Ar-Ge sözleşmesi" ve ortak Ar-Ge sözleşmesi olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır.Dört bölümden oluşan bu çalışmanın ilk bölümünde araştırma ve geliştirme sözleşmesinin tanımı türleri konusu, unsurları, hukuki niteliği benzer sözleşmelerle karşılaştırılması ve sözleşmeye uygulanacak hükümler inceleme konusu yapılmıştır.Araştırma-Geliştirme Sözleşmesinin Hükümleri başlıklı ikinci bölümde, Ar-Ge tarafları ile ortaklarının hak ve yükümlülüklerine değinilmiştir.Ar-Ge yapanın borçları bağlamında Ar-Ge sonucu üzerindeki hak sahipliği incelenmiş ve bu çerçevede fikrî sınaî mülkiyet hukukunda hak sahipliği çalışanların buluşları yükseköğretim kurumlarında gerçekleştirilen buluşlar kamu destekli projelerde ortaya çıkan buluşlar konu ile ilgili olduğu kadarıyla ele alınmıştır.Çalışmanın üçüncü bölümü, Ar-Ge sözleşmesinin sona ermesi ve bunun hukukî sonuçlarına ilişkindir.Çalışmanın dördüncü ve son bölümünde ise Ar-Ge sözleşmesinin rekabet hukukunun bakımından özellik eden noktalarına temas edilmiştir.Öğe Görüntü işleme uygulamaları için FPGA geliştirme kartı tasarımı ve gerçekleştirilmesi(Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-07-16) Erdoğan, Kemal; Yılmaz, NihatBu yüksek lisans tez çalışmasında, görüntü işleme uygulamalarında kullanılabilecek bir FPGA geliştirme kartının tasarımı yapılmıştır. Tasarlanan bu kartın Terasic firmasının ürettiği TRDB-D5M model kamera ile birlikte kullanılması planlandığından dolayı tasarımlarda yine aynı firmanın ürettiği ?DE0 Nano Board? isimli geliştirme kartı örnek alınmıştır. Ayrıca tasarlanan geliştirme kartına aynı firmanın ürettiği TRDB-LTM isimli LCD panel bağlanmış ve görüntüler bu ekran üzerinde gösterilmiştir. Kartın tasarımında Altera marka Cyclone-IV ailesinden, 22,320 lojik elemana sahip bir FPGA kullanılmıştır. Bu çalışma kapsamında üretilen geliştirme kartının üzerinde çalıştırılması amacıyla Terasic firmasının hazırladığı örnek bir uygulama düzenlenip geliştirilerek kullanılmıştır. Çalışma sırasında öncelikle tasarlanan kartın devre şeması ve bağlantıları çizilmiş, baskı devresi hazırlanmıştır. Daha sonra Verilog dili kullanılarak yazılan hedef uygulama geliştirilmeye çalışılmış ve görüntü sensöründen alınıp ekrana verilen renkli görüntünün bir dip anahtar vasıtasıyla siyah-beyaz görüntüye dönüştürülmesi uygulaması hazırlanmıştır. Bu uygulama düzenlenirken ve denemeleri yapılırken Quartus II 10.1 Web Edition programı, devre bağlantıları ve baskı devre çizimlerinde Proteus 7 programı kullanılmıştır. Tez kitapçığında çalışma süresince ve öncesinde yapılan araştırmalara yer verilmiş, yapılan tasarımda kullanılan elemanlar, birimler ve üzerinde çalışan uygulama ile ilgili hususlar detaylı bir şekilde anlatılmaya çalışılmıştır. Hazırlanan kartta QFP tipi FPGA'ların teminindeki zorluk nedeniyle FBGA paket yapısına sahip FPGA kullanılmıştır.Öğe İnşaat Kazalarından Doğan Hukukî Sorumluluk(2015) Uyumaz, Alper; Erdoğan, KemalTeknolojinin gelişmesi, inşaatların şeklini ve büyüklüğünü etkilemiştir. Bu sayede, insanlar eskiden yapamadıkları yapıları yapar hâle gelmiştir. Ne yazık ki, bu değişim, inşaat kazalarının şeklini değiştirmiş ve meydana gelme sıklığını arttırmıştır. Diğer taraftan, yaşanan bir inşaat kazasında zarara uğrayan kişiler, çok farklı kişiler olabilmektedir. Bu kişiler, iş yerinde çalışan bir işçi olabileceği gibi, inşaatın yapıldığı araziye komşu olan taşınmazın maliki veya inşaat ile hiç ilgisi olmayan üçüncü bir kişi de olabilmektedir. Bu durum, inşaat kazaları sonucunda ortaya çıkacak sorumluluk türlerinin değişmesine neden olmaktadır. Bu çalışmada, inşaat kazasından doğan hukukî sorumluluk ve zarara uğrayan kişilerin başvurabilecekleri hukukî yollar incelenmeye çalışılmıştır. Bu sebeple, işverenin, yapı malikinin ve taşınmaz malikinin sorumlulukları, bu sorumluluk türlerinin şartları farklı görüşler dikkate alınarak incelenmiştir. Bu sorumluluk türleri arasında, işverenin sorumluluğunun hukukî niteliği konusundaki tartışmalara yer verilmiştir. Sorumluluğun şartları açıklandıktan sonra, oluşan zararlar miktarının nasıl tespit edileceği ve davanın açılabilmesi için izlenecek hukukî prosedür açıklanmaya çalışılmıştır. Diğer taraftan, bir şeyin "yapı eseri" sayılabilmesi için inşaatın tamamlanmasının gerekip gerekmediği konusunda öğretideki farklı görüşlere yer verilmiştir.Öğe KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA VE TÜRK HUKUKUNDA HUKUK EĞİTİMİ VE HUKUK KLİNİĞİ(2015) Uyumaz, Alper; Erdoğan, KemalHukuk, bir iyilik ve hakkaniyet sanatıysa; insanlar arasında adaletin en iyi şekilde gerçekleşmesi gerektiğini amaçlamayan bir hukuk sisteminde hukuktan bahsetmek imkânsızsa, hukuku özüne, yani adalet ve hakkaniyete döndürecek hukukçulara ihtiyaç duyulduğuna olan inançtan yola çıkarak hukuk eğitimi yeniden ele alınmalıdır. Özellikle, ülkemizde hukuk eğitimi alanında meydana gelen son değişiklikler ve yenilikler dikkate alınırsa, hukuk eğitimi alanında derin ve köklü bir reforma gidilmesinin zorunlu olduğu ifade edilmelidir. Bu noktada, hukuk fakültesi kontenjanlarının artırılması, neredeyse her üniversite bünyesinde yeni hukuk fakültelerinin kurulması isabetli olmamıştır. Kontenjan artırımı ve öğrenci kabulünde taban puanların düşmesi, göreceli de olsa hukuk eğitimi için yeterli donanıma sahip olmayan öğrencilerin hukuk fakültesine kabulü anlamını taşımaktadır. Fiziksel alt yapı yetersizliği ile kurulan bu yeni fakültelerde ciddî öğretim üyesi eksiklikleri de bulunmakta, bu fakülteleri kazanan öğrenciler kimi zaman taşıma eğitim ile başka şehirlerdeki fakültelerde eğitim görmektedirler. Bu arada, hukuk eğitiminde klasik yöntem olan salt takrir sistemi ile eğitimden vazgeçilerek pratiği de kapsayan, hatta teoriden çok pratiğe eğilerek öğrenciye bir bilgiyi ezberletmek yerine fikir üretme, muhakeme yapma, uyuşmazlık üzerine yaratıcı düşünme teknikleri öğretilmelidir. Pratik ders olarak ifade bulan uygulama çalışmalarında varsayıma dayalı, masa başında üretilmiş senaryolardan uzaklaşılarak, gerçek hukukî uyuşmazlıklar üzerine çözüm üretme yeteneğini geliştirecek bir öğretme tekniği benimsenmelidir. Hiç şüphesiz, bu da hukuk kliniğinin bir kurum ve yöntem olarak hukuk eğitiminde tüm hukuk fakülteleri bünyesinde hayata geçirilmesiyle gerçekleşecektir.Öğe Maden hakkını devir sözleşmesi ile rödövans sözleşmesi arasındaki ayırım(2018) Erdoğan, KemalTarım ve madencilik, ekonominin iki temel ham madde üreten sektörleri konumundadır.Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan madenlerin işletilebilmesiiçin, maden ruhsatına sahip olmak gerekir. Kanun ve/veya maden ruhsatından madencilehine doğan hak ve yükümlülükler topluluğu maden hakkı olarak isimlendirilmektedir.Maden hakkına sahip olan kişi, maden sahasını bizzat işletebileceği gibi; sahipolduğu hakkın kullanımını rödövans sözleşmesiyle bir üçüncü kişiye de bırakabilir.Diğer taraftan, madencinin hakkını, maden hakkını devir sözleşmesiyle bir üçüncükişiye devredebilmesi de mümkündür. Ancak, birbirinden farklı olan bu iki sözleşmeteori ve uygulamada karıştırılmaktadır. Bu nedenle, çalışmamızda söz konusu iki sözleşmeninarasındaki sınırın tespiti amaçlanmaktadır.Öğe Müteahhidin Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden Doğan Alacak Hakkının Üçüncü Kişiye Devri(Selçuk Üniversitesi, 2015) Erdoğan, Kemal; Arıkan, MustafaSosyal ve ekonomik ihtiyaçlar, uygulamada arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi adı verilen bir sözleşme tipinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu sözleşme tipi sayesinde, çoğu zaman yeterli parası olmayan arsa sahibi, arsasından belli payları müteahhide devrederek daire sahibi olmakta, müteahhit de kendisine düşen bağımsız bölümleri satarak kâr elde etmektedir. Müteahhidin bağımsız bölümlerin maliki olduktan sonra söz konusu bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması durumunda herhangi bir hukukî sorunla karşılaşılmayacaktır. Buna karşılık, müteahhidin inşaat henüz bitmeden ve bağımsız bölümün maliki olmadan ileride sahip olacağını düşündüğü daireleri satması uygulamada bir takım problemlere yol açmaktadır. Müteahhidin arsa sahibine karşı ileri sürebileceği bu hakkını üçüncü kişilere satması, hukuken alacağın temliki olarak isimlendirilmektedir. Müteahhidin arsa payı alacağını üçüncü bir kişiye devredebilmesi için “geçerli bir sözleşme”, “devredilen alacağın mevcudiyeti” ve “devir engelinin bulunmaması” gerekmektedir. Devir anlaşmasının geçersizliğinin arsa sahibi tarafından üçüncü kişiye karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği, alacağın devrinin mücerret veya illî olmasına göre değişiklik gösterecektir. Müteahhidin alacağını devretmesinin birincil sonucu, devir sözleşmesi uyarınca devredilen arsa payı alacağının müteahhidin malvarlığından çıkıp, devralan üçüncü kişinin mal varlığına geçmesidir. Bu konuda, taraflar, devir sözleşmesine devrin kapsamına ilişkin hüküm koymazlarsa, Türk Borçlar Kanunundaki yedek hukuk kuralı uygulama alanı bulacaktır. Borçlar hukukunda kabul edilen ilkeye göre, alacağın devri, borçlunun durumunu ağırlaştıramaz. Arsa sahibi, borcun kaynaklandığı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini iptal etmeye, sözleşmeden dönmeye veya borcun miktarını azaltmaya yönelik haklarını, alacağın devrini öğrenmesinden sonra da müteahhide karşı kullanabilir ve bunu üçüncü kişiye savunma olarak ileri sürebilir. Diğer taraftan, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi, iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Bu sebeple, müteahhit, kendi edimini ifa etmeden kendi alacağının ifasını arsa sahibinden isteyemeyecektir (TBK.m.97). Böylece, arsa sahibi, müteahhide karşı sahip olduğu def’i ve itirazları bağımsız bölüm alan üçüncü kişiye karşı da ileri sürebilir. Sonuç olarak, bu çalışmada, müteahhidin alacağını üçüncü kişilere devredebilmesi için gerekli olan şartlar, alacağın temlikinin kapsamı, alacağın temlikinin arsa sahibi, müteahhit ve üçüncü kişi bakımından sonuçları incelenmeye çalışılmıştır.Öğe Reshapıng Human Intentıon On Human-Machıne Interactıon By Usıng Holograms(Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, 2020) Erdoğan, Kemal; Durdu, Akif; Ceylan, RahimeDecision making could be critically important for people in some situations. People have intentions to choose a side if it is time to make decision. These intentions are strongly related to the knowledge and experience. But sometimes outer effects could reshape their intentions easily. In this paper, an experimental work is studied for Human-Machine Interaction in which if holograms could change or affect the human intention. And also the question which asks whether people trust on a hologram agent while making decision or not is researched. To study this research, a memory game application is developed and this application is run on Microsoft Hololens device. Hololens is used to maintain the Augmented Reality (AR) environment with holograms. An algorithm with a Finite State Machines (FSM) is developed to manage the response of hologram agent while giving hint to the confused users. The accuracy of the hints changes nonlinearly. 3 different game stages are trained on users to see how they are affected by both virtual and real world noises. According to the results, intention of majority of users was affected by the hologram while making the decisions. Also it is observed that some users who were concentrated too much to memorize the order of objects did not realize the hologram, and some few could not understand the actions of hologram.Öğe Taahhütlü Abonelik Sözleşmesinin Sona Ermesi ve Sonuçları(Selçuk Üniversitesi, 2018 Aralık) Erdoğan, KemalBir sektörde faaliyet gösteren şirket sayısının fazlalığı ve gelişen teknolojinin sağladığı imkanlar, şirketleri agresif büyüme stratejileri izlemeye zorlamaktadır. Şirketlerin bu amaçla kullandıkları yollardan birisi de taahhütnamede belirtilen süre kadar abone kalma sözü veren müşterilere, sözleşme konusu mal ve/veya hizmet bedelinden indirim yapmaktır. Bu amaçla akdedilen sözleşmelere “taahhütlü abonelik sözleşmesi” adı verilmektedir. Taahhütlü abonelik sözleşmesinin ortaya çıkışı, tüketiciyi daha dezavantajlı bir duruma düşmüştür. Bu nedenle, Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği’nin dördüncü bölümünde taahhütlü aboneliğe ilişkin esaslar belirlenmek suretiyle bu tür sözleşmelere taraf olan tüketiciler korunmak istenmiştir. Bu konuda uygulamada en fazla uyuşmazlığın çıktığı husus, sözleşmenin sona ermesi ve sonuçlarıdır. Bu çalışmada da taahhütlü abonelik sözleşmesine ilişkin kavramsal bir çerçeve çizildikten sonra, sözleşmenin sona ermesi ve sonuçları üzerinde durulacaktır.Öğe Tarım Arazi?leri?ni?n Mi?ras Yoluyla I?nti?kali?(Selçuk Üniversitesi, 2016 Kasım) Erdoğan, KemalTarım arazilerinin parçalanmasının engellenmesi, tarım sektörü ve ülke ekonomisi bakımından büyük önem taşımaktadır. Devlet, tarım arazilerinin parçalanarak küçülmesini engellemelidir. 4721 sayılı Medenî Kanuna bu amaçla konulan hükümler (MK.m.659-668) tamamlayıcı nitelik taşıması nedeniyle tarım arazilerinin parçalanmasına engel olamamıştır. Bu nedenle, 5437 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda 6537 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve MK.m.659-668 hükümleri yürürlükten kaldırılarak, yerine emredici hükümler getirilmiştir. Bu düzenlemeyle, tarım arazilerinin parçalanarak küçülmesini engellemek amaçlanmıştır.