Yazar "Ertekin, Birsen" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Acil Servise Başvuran Motosiklet ve Bisiklet Kazası Olgularının Karakteristikleri(2010) Koçak, Sedat; Uçar, Keziban; Bayır, Ayşegül; Ertekin, BirsenAmaç: Motosiklet ve bisikletin karıştığı trafik kazaları diğerlerine göre daha yüksek mortalite ve morbidite ile seyrederler. Bu çalışmada, acil kliniğine bu tip trafik kazaları ile başvuran hastaların epidemiyolojik özellikleri araştırıldı. Gereç ve Yöntem: Çalışmada Mayıs-Kasım 2008 tarihlerinde acil servise, motosiklet ve bisiklet kazaları ile başvuran hastalar, ileriye dönük olarak değerlendirildi. Yaş, cinsiyet, kazanın oluş şekli, sürücü belgesi varlığı, koruyucu önlemler, travmanın ciddiyeti, yaralanma şekilleri, hastanede kalış süresi ve mortalite oranları gibi özellikler ele alındı. Bulgular: Çalışmaya 57 hasta dahil edildi. Hastaların %91.2’si erkek, yaş ortalaması 26.815.7, ortanca değer 25 idi. Hastaların hiçbirinde kişisel koruyucu önlemler (kask, dizlik, eldiven vs) yoktu ve sürücülerin yalnızca %40’ında sürücü belgesi mevcuttu. En çok travmaya maruz kalan ilk üç sistem sırasıyla baş-boyun (%38.7), cilt-yumuşak doku (%24.0) ve alt-üst ekstremiteler (%20.1) idi. Hastaların ortalama hastanede kalış süresi 712.7 gün, ortanca değer 3 gün idi. Olguların 8’i (%14.0) hayatını kaybetti. Sonuç: Bölgemizdeki motosiklet ve bisiklet kazalarında büyük oranda genç yaş grubundaki erkekler etkilenmiştir. Kişisel koruyucu önlemlere hiç dikkat edilmediği, olguların %60’ını sürücü belgesi olmayanların oluşturduğu saptanmıştır. Kafa travmasının bu tip kazalarda önemli bir mortalite ve morbidite nedeni olduğu ortaya konulmuştur.Öğe Acil servise gastrointestinal kanama ile başvuran hastalarda hastane yatış süresini etkileyen faktörler(2011) Cander, Başar; Ertekin, Birsen; Kara, Hasan; Gül, Mehmet; Dündar, Defne; Koçak, Sedat; Girişgin, Sadıkçalışmamızda GİS kanaması ile acil servisimize başvuran hastaların başvuru anındaki CRP, lökosit değerleri, endoskopi bulguları ve sosyodemografik özelliklerinin yatış süresine etkisi incelemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Eylül 2008-Aralık 2008 tarihleri arasında Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Acil servisine başvuran ve üst gis kanamalı hastalar çalışmaya alındı. Hastalar; yaş, cinsiyet, yatış süresi, başvuru anındaki CRP, lökosit değerleri ile endoskopi bulguları yönünden değerlendirildi. Bulgular: Toplam 30 hasta çalışmaya alındı. Alt gastrointestinal sistem ve özafagus varis kanamaları olan hastalar çalışma dışı tutuldu. Gastrointestinal kanama ile başvuran hastaların %33’ü kadın, %67’si erkekti. Hastaların ortalama lökosit değerleri 11,064,06 k/uL ve ortalama CRP değerleri 35,7726,56 mg/L idi. Bu hastaların hastanede ortalama yatış süreleri 6,406,17 gün olarak tespit edildi. En sık görünen endoskopik bulgular %70.0 evre 3, %3.3 evre 2b, %6.7 evre 2a, %13.3 evre1b ve %6.7 oranında evre 1a olarak tespit edildi. Sonuç: Çalışmamızda hastaların hastane yatış süresi ile endoskopi sonuçları, lökosit ve CRP değerleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.Öğe Akut tromboembolik olaylarda iskemi modifiye albümin (İMA)'in tanısal değeri(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2011) Ertekin, Birsen; Koçak, SedatAmaç: Akut tromboembolik bir hadise şüphesi ile acil kliniğine gelen hastalarda standart belirteçler ile İMA'nın tanısal değerini ve karşılaştırmalı değerlendirme ile hangi tromboembolik olayda daha fazla tanısal değer taşıdığını ortaya koyabilmektir. Gereç ve yöntem: Çalışmaya Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Acil Tıp Ana Bilim Dalı'na akut tromboembolik bir olayla başvuran erkek ve kadın, 18 yaş üzerindeki hastalar ardışık olarak dahil edildi. Çalışma kontrol grubu ve dört hasta grubu (akut koroner sendrom, akut pulmoner emboli, akut iskemik strok, akut periferik damar hastalığı) olmak üzere beş grupta yürütüldü. Mart 2009 `da çalışmaya başlanıldı ve her bir grupta hedeflenen hasta sayısı 30 idi. Grupların hasta sayısı 30'ar hastaya ulaşınca çalışma sonlandırıldı. Gruplardan alınan kan örneklerinde spektrofotometrik yöntem ile serum İMA düzeyleri ölçüldü. ROC eğrisine göre grupların ayrı ayrı sensivite ve spesifisite değerleri hesaplandı. Gruplar arası İMA değerleri karşılaştırıldı ve İMA değerlerinin Troponin, CRP, WBC ve D-dimer ile korelasyonu değerlendirildi. Bulgular: Hasta gruplarının İMA değerleri ile kontrol grubu İMA değerleri karşılaştırıldığında, 4 grubun IMA değerleri kontrol grubundan istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulunmuştur (p<0.001). Buna ek olarak, kontrol grubuna göre en anlamlı IMA yükselmesi AİS grubunda (p<0.001), en az yükselme ise PDH grubunda tespit edilmiştir (p<0.001). AKS grubunda optimum İMA cutoff değeri 0,94 ABSU için sensitivite:% 83, spesifisite: %90, AİS grubunda İMA cutoff değeri 0,93 ABSU için sensitivite:% 86, spesifisite: %87, PE grubunda İMA cutoff değeri 0,90 ABSU için sensitivite:% 83, spesifisite: %77 ve PDH grubunda İMA cutoff değeri 0,85 ABSU için sensitivite:% 76, spesifisite: %60 idi. Gruplar arası karşılaştırmada, AKS ve PDH grubunda AKS, AİS ve PDH grubunda AİS, PE ve PDH grubunda ise PE grubu İMA değerleri anlamlı olarak daha yüksek tespit edilmiştir (p=0.034, 0.002, 0.024). İMA'nın Troponin, CRP, WBC ve D-dimer ile arasında anlamlı bir korelasyon bulunamamıştır. Sonuç: Çalışmamızda PDH dışındaki grupların (AKS, AİS, PE) ROC eğrisine göre ölçülen sensitivite ve spesifisite değerlerinin yüksek olması İMA'nın iskemik olaylarda kullanılabilir bir belirteç olduğunu düşündürmektedir. Yine de akut tromboemboli ile seyreden hastalıkların tanısında IMA'nın tanısal değeri konusunda kapsamlı çalışmalara ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz.Öğe Efficacy of Use of Red Cell Distribution Width as a Diagnostic Marker in Acute Appendicitis(AVES, 2017) Ertekin, Birsen; Kara, Hasan; Erdemir, Esma; Doğan, Emine; Acar, Tarık; Demir, Lütfi SaltukAim: We aimed to investigate the increase in values of red cell distribution width (RDW) and also the dependence of RDW on leukocyte count (WBC) and C-reactive protein (CRP) values in acute appendicitis (AA). Materials and Methods: This study includes data collected from 407 patients who were admitted between January 2012 and July 2014 to the emergency service and underwent an operation owing to a diagnosis of AA confirmed by a pathology report. These patients were divided into two groups, namely, non-complicated and complicated appendicitis, according to the results of the operation. The control group consisted of 100 adult patients with similar complaints not having acute abdominal conditions. The age, gender, and WBC, RDW, and CRP levels of the patients on admission were recorded retrospectively. Results: A total of 350 (86%) of the patient group were diagnosed with non-complicated appendicitis, 34 (8.4%) with plastron appendicitis, and 23 (5.6%) with perforated appendicitis. No significant difference was observed with respect to WBC, RDW, and CRP levels between the AA groups (p>0.05). The WBC, RDW, and CRP values were found to be significantly different in the AA groups from the control group (p<0.05). The sensitivity and specificity of the WBC, RDW, and CRP values in the AA group were 70% and 60%, 41% and 30%, and 51% and 40%, respectively. No dependence of RDW values on WBC or CRP levels was found. Conclusion: RDW values were found to be significantly higher in the AA group than in the control group. The low sensitivity and specificity values of the RDW test reduce the possibility that it might become a hematologic marker to be used in the definitive diagnosis of AA.Öğe Kırım Kongo Kanamalı Ateşinde Hemogram Parametrelerinin Tanısal Değeri(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2021) Doğan , Emine; Girişgin, A. Sadık; Ertekin, Birsen; Demirci, Osman LütfiGiriş: Ülkemizde son yıllarda Kırım Kongo kanamalı ateşi (KKKA), yüksek mortalitesi nedeni ile dikkat çekmektedir. Amaç: KKKA’da meydana gelen inflamatuar sürecin, tam kan parametreleri üzerine olan etkisini araştırmaktır. Gereç ve Yöntem:01.01.2010 – 31.12.2011 tarihleri arasında acil servisimize, kene ile temas şikayetiyle başvuran toplam 5260 hasta retrospektif olarak incelendi. Klinik olarak şüpheli 80 vakaya yapılan serolojik inceleme sonunda KKKA tanısı için 40 hastada pozitif ve 40 hastada negatif sonuç bulundu. Sağlıklı gönüllü 40 kişiden kontrol grubu oluşturuldu. Hastalardan başvuru sırasında alınan tüm hemogram parametreleri, hasta ve kontrol grubu ile ayrı ayrı karşılaştırıldı. Bulgular: KKKA pozitif ve negatif olan hasta grubu, kontrol grubu ile kıyaslandığında; lökosit, nötrofil, red cell distribution width (RDW), mean platelet volume (MPV), nötrofil-lenfosit oranı (NLR) ve trombosit-lenfosit oranı (PLR) değerleri sadece KKKA pozitif olan grupta anlamlı tespit edildi. Oysa lenfosit ve platelet değerleri her iki grupta da anlamlı bulunmuştur (p?0.01). Sonuç: Bu çalışmada elde edilen verilere göre özellikle acil servislerde ucuz, kolay ve yaygın olarak kullanılabilecek bu tam kan parametreleri KKKA tanısında klinisyenlere yardımcı olabilir.Öğe Streptococcal toxic shock syndrome: Two case reports(2013) Cander, Başar; Çalık, Göknil; Gül, Mehmet; Ertekin, Birsen; Girişgin, SadıkStreptekoksik toksik şok sendromu (TSS), en sık deriden kaynaklanan bir streptekok enfeksiyonunun komplikasyonu sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu sendrom ateş, hipotansiyon ve çoklu organ yetmezliği ile karakterizedir. 64 yaşındaki erkek hasta yüzünde ve gözünde ani başlayan şişlik ve kızarıklık şikayeti ile başvurdu. Hastada bilateral periorbital ödem, sağ gözde pürülan akıntı ve frontal bölgeden başlayıp boynun sağ tarafına yayılan hassas bir şişlik vardı. Akıntıdan yapılan gram boyamasında bol lökosit ve gram pozitif kok görüldü. Tedavide antibiyotik, kortikosteroid, solunum ve hemodinamik destek verildi. 70 yaşında erkek hasta gözünde ani başlayan şişlik ve akıntı şikaye- ti ile başvurdu. Hastanın fizik muayenesinde bilateral kapaklarda şişlik, ödem, hiperemi, ile ısı artışı mevcuttu. Akıntıdan yapılan gram boyamada her sahada bol lökosit ve gram () kok görüldü ve antibiyotik tedavisi verildi. Streptokokların neden olduğu toksik şok sendromu ağır bir tablodur ve acil servislerde nadir görülür. Klinik tabloda agresiv yumuşak doku enfeksiyonu, şok, ARDS ve böbrek yetmezliği ile ilişkili bir bakteriyemi tablosu vardır. Agresiv tedaviye rağmen mortalite %80dir. (JAEM 2013; 12: 49-51)