Yazar "Etöz, Osman A." seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Arylesterase and Paraoxonase-1 Activities in Female Patients With Temporomandibular Disorders(2009) Etöz, Osman A.; Ataoğlu, Hanife; Herken, Emine Nur; Çelik, HakimObjective: The aim of this study was to assess a possible relationship between temporomandibular disorders [TMD] and serum levels of sulfhydryl [SH] groups and ceruloplasmin [CP], paraoxonase-1 [PON1], and arylesterase [ARE] activities. Method: This study included patients with TMD and healthy normal controls [HNC]. After clinical and radiographic examinations, the patient group was given a visual analog scale to determine severity of pain. Serum samples of the subjects were obtained to calculate certain antioxidant components. The CP, PON1, and ARE activities and serum levels of SH groups were measured. Results: There were 31 patients with TMD and 35 HNC. Serum levels of SH and ARE activity of the TMD group were significantly lower than those of the HNC group [P < 0.05]. The difference between CP and PON1 activity of the TMD and HNC groups were not statistically significant [P > 0.05]. No association was found between antioxidant levels and severity of pain and the type of the TMD. Conclusions: Antioxidant components may be associated with TMD, implying possible systemic inflammatory and oxidative aspect of TMD.Öğe Diagnosis of Stafne's Bone Cavity With Dental Computerized Tomography(2009) Dolanmaz, Doğan; Etöz, Osman A.; Pampu, Alper A.; Kılıç, Erdem; Şişman, YıldırayStafne's bone cavity(SBC) is asymptomatic radiolucent lesion of the lower jaw and generally seen incidentally during routine radiographic examinations. Diagnosis of this lesion is essential because of its similarity with other odontogenic pathologies. We present three cases of SBC which was firstly diagnosed with plain radiographs that were confirmed with dental computerized tomography. Asymptomatic radiolucent lesions of the mandible should be confirmed with advanced imaging techniques in order to avoid unnecessary surgery.Öğe Experimental Evaluation of Acute Molding of the Regenerate in Mandibular Distraction Osteogenesis in a Rabbit Model(Mosby-Elsevier, 2010) Çandırlı, Celal; Dolanmaz, Doğan; Etöz, Osman A.; Avunduk, Mustafa CihatObjectives. The aim of this study was to investigate the possible effect of acute regenerate molding (ARM) on bone healing in mandibular distraction osteogenesis (DO). Study design. Nine white New Zealand rabbits underwent unilateral mandibular lengthening via DO. Three groups were created: The first underwent 15 degrees ARM, the second group underwent 30 ARM after the distraction period, and the third group served as control without molding. After 1 month of consolidation, all of the animals were killed and histomorphometric evaluation was performed. Results. New bone formation was uneventful in all of the groups. In the ARM groups, the amounts of osteoblasts and newly formed bone areas were higher in compressed areas than in stretched ones (P < .05). The regenerates in the control group and stretched regenerate areas of the ARM groups were similar regarding new bone formation (P > .05). Conclusion. Acute regenerate molding could be safely applied immediately after the distraction period to correct postdistraction deformities without compromising bone healing.Öğe Temporomandibular düzensizliği olan bireylerin triptofan hidroksilaz gen polimorfizmi ve ağrı algısı açısından değerlendirilmesi(Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2006) Etöz, Osman A.; Ataoğlu, HanifeTemporomandibular düzensizlikler (TMD), çene eklemi ve/veya çigneme kaslarında agrı ve/veya fonksiyon bozuklugu ile karakterize genis bir yelpazede ele alınan, toplumda yaygın olarak görülen bir rahatsızlıktır. Ne var ki, TMD'nin nedenleri halen netlik kazanmadıgı gibi kesinlesmis bir tedavi yöntemi de söz konusu degildir. Agrı, TMD'li bireyin esas bulgularından bir tanesidir. Ancak agrı, öznel bir bulgu olup nesnel olarak degerlendirilmeye ihtiyacı vardır. 5 Hidroksitriptamin (5-HT) olarak da bilinen serotonin bir agrı inhibitörü olarak görev aldıgı gibi agrının yanısıra istah, uyku, cinsel fonksiyon gibi bir çok hayati aktivitenin düzenlenmesinde de önemli rol oynar. TMD'de de önemli rolü oldugu bildirilen serotonin, triptofandan, triptofan hidroksilaz (TPH) enzimi ile sentezlenir. Bu basamak serotonin sentezinin hız kısıtlayıcı basamagı olup TPH enzimini kontrol eden genin polimorfizminin serotonin sentezini etkiledigi kanıtlanmıstır. TPH geni 11. kromozomda yer almakta olup bu gen ile ilgili birçok polimorfizm tanımlanmıstır. Ancak, intron 7'deki A218C polimorfizminin pekçok psikiyatrik ve davranıssal rahatsızlıklarla iliskili oldugu saptanmıs olup gen ifadesinde önemli rol, oldugu bildirilmistir. Bu çalısmanın amacı, TMD'li bireylerin TPH gen polimorfizmi açısından degerlendirilmesinin yanısıra TMD'li bireylerle saglıklı bireyler arasında genel agrı algısı açısından farklılık olup olmadıgının arastırılmasıdır. Arastırma grubunu olusturacak temporomandibular bölgede agrı sikayeti dısında herhangi bir sistemik rahatsızlıgı olmayan 50 birey (9 erkek, 41 kadın) ile kontrol grubunu olusturacak 45 saglıklık birey (8 erkek, 37 kadın) çalısmaya dahil edildi. Klinik ve radyografik degerlendirmeler sonucunda bireylere TMD teshisi kondu. Bireylerin öznel agrıları 0-100 mm'lik görsel analog ölçülü (GAÖ) ile degerlendirildi. Yazılı ve sözlü onayları alındıktan sonra bireylerden 7 ml kan örnegi alınıp PCR yöntemi ile TPH genotipleri belirlendi. Ayrıca bireylerin sol ellerinin hipotenar bölgesinden mekanik bir algometre ile üç kez basınç agrı esikleri (BAE) ölçüldü ve kg/cm2 olarak hesaplanan ortalama deger bireyin genel agrı esigi olarak kabul edildi. Arastırma grubundaki bireylerin 11 tanesinde myofasiyal agrı, 17 tanesinde agrı ile birlilkte redükte olabilen disk yer degistirmesi (RDYD), 22 tanesinde ise redükte olamayan disk yer degistirmesi (RODYD) mevcuttu. Ayrıca hasta bireyler TPH gen polimorfizmi açısından degerlendirildiginde 11 tanesinin ?AA?, 19 tanesinin ?AC? ve 20 tanesinin de ?CC? genotipinde oldukları görüldü. Kontrol grubunda ise 13 tane ?AA?, 25 tane ?AC? ve 7 tane ?CC? genotipinde birey bulunmaktaydı. ?CC? genotipi ve ?C? aleli hasta grubundaki bireylerde anlamlı derecede fazla görüldü (p<0.05). Bireyler agrı algısı açısından degerlendirildiginde TMD'li bireylerin genel agrı esiklerinin saglıklı bireylere göre anlamlı derecede düsük oldugu bulunmustur (p<0.01). Ayrıca kadınların agrı esiklerinin de erkeklerden daha düsük oldugu görülmüstür (p<0.05). Bunun yanısıra, arastırma grubundaki bireylerden agız açıklıgında kısıtlanma olanların agrı esiklerinin kısıtlanma olmayanlardan düsük oldugu tespit edilmistir (p<0.05). Bireylerin genotipleri ve agrı esikleri arasında bir iliski bulunamamıstır (p>0.05). Arastırma grubundaki bireylerin GAÖ degerleri ile BAE degerleri arasında bir iliski bulunmamasına ragmen GAÖ degerleri 50 mm'den büyük olanların çogunlugun (%73.9) BAE degerlerinin 6.0 kg/cm2'den düsük oldugu tespit edilmistir. Yukarıdaki sonuçlara göre serotonerjik sistemin önemli bir elemanı olan TPH gen polimorfizminin TMD'nin etyolojisinde önemli bir etken olabilecegi düsünülmektedir. ?CC? genotipi ve ?C? aleli, TMD açısından bir risk faktörü olarak degerlendirilebilir. TMD'li bireyin klinige basvurmasının sebebi olan agrı ve/veya fonksiyon bozuklugu gibi bulguların altında yatan neden, fiziksel unsurların yanısıra bireyin düsük agrı esigi de olabilir. Bir baska deyisle bireyin siddetli agrı tariflemesinin nedenlerinden biri düsük agrı esigine sahip olması olabilir. Bireyin agrı algısı ve genetik özellikleri, bireyin TMD açısından degerlendirilmesinde göz önünde bulundurulmalıdır.