Yazar "Gögercin, Ahmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Claude Simon'un Gözünden Rusya Fragmanları: L'Invitation / Davet(2016) Gögercin, AhmetYazın dünyasının önemli isimlerinin farklı coğrafyalara yaptıkları seyahatlerin ardından kaleme aldıkları metinler, bugün, sadece yazın dünyası için değil, aynı zamanda sosyologlar, antropologlar, tarihçiler, siyaset bilimciler ve kültür araştırmacıları için de önemli başvuru kaynaklarını oluşturmaktadır. Yazar ve sanatçıların diğerlerinden farklı bir duyarlılık ve bakış açısıyla kaleme aldıkları gözlemleri bizlere görünenin altında gizlenen gerçeklikleri ve işleyişlerini gösterirler. Sanatçının imgelemi, bazen gerçekleri gizlese de, soyutlayıp bağlamından koparıyor görünse de, diğer birçok bilim dalının söyleyemediğini ya açıkça dile getirir ya da telkin eder. Bu açıdan bu metinler büyük önem arz etmektedirler. 1986 yılında, Gorbaçov yönetimindeki dönemin Sovyetler Birliği, Kırgızistan'ın Bişkek/Frunze ilinde, Cengiz Aytmatov'un öncülüğünde gerçekleştirilen Issık-Göl Forumu'na aralarında Claude Simon, Arthur Miller, Peter Ustinov, Federico Major, Yaşar Kemal ve Zülfü Livaneli gibi önemli isimlerin bulunduğu 15 sanatçı ve düşünürü davet eder. Çağdaş Fransız yazınının tanınmış isimlerinden, Nobel ödüllü Claude Simon bu gezi boyunca aldığı notları Fransa'ya dönüşünden sonra düzenleyerek L'Invitation/Davet ismiyle yayınlar. Simon'un yapıtı, 'Demir Perde'nin ardındaki dünyayı alaycı ve usta bir anlatımla betimlemekte, bugün bile 'kapalı kutu' olarak gizemini koruyan Sovyet rejiminin ve bu coğrafyadaki yaşam biçiminin çarpıcı görünümlerini sunmaktadır. Bu çalışmada, metnin anlatı yapısı analiz edilerek, Batılı ve özgür bir aydın olan Claude Simon'un gözünden aktarılan bu yolculuğa ve Gorbaçov yönetimindeki Sovyetler Birliğine ait fragmanlar örneklerle gösterilmeye çalışılmıştır.Öğe La Narratıon Indırect Dans La Jalousıe'd'alaın Robbe-Grıllet(Selçuk Üniversitesi, 2002) Gögercin, AhmetEllili yıllarda Fransa'da ortaya çıkan ve başta Alain Robbe-Grillet olmak üzere, Claude Simon, Claude Ollier, Nathalie Sarraute, Robert Pinget gibi yazarların oluşturduğu 'Yeni Roman' akımı sadece Fransız romanını değil, tüm dünya romanının seyrini etkilemiş, hem içerik hem biçim bakımından yeni açılımların yakalanmasında önemli rol oynamıştır. Aynı zamanda, roman sanatının alışılagelmiş kalıplarını yıkarak yenilenmesine yol açmakla kalmamış, edebiyat çevrelerinin, yaşadıkları evrene karşı yeni ve çağdaş yaklaşımlar geliştirmelerine olanak sağlamıştır. Böylelikle, romanın yapısı değişerek Balzac'ı anlayış yerini günümüzün postmodern edebiyatına varan yeni bakış açılarına bırakmıştır. Robbe-Grillet'in bu anlayış çerçevesinde oluşturduğu romanı Kıskançlık'ta ise, klasik romanın alışılagelmiş yapısını yıkarak, yerine belli bir kimliği olmayan, çevresiyle iletişim kurmakta güçlük çeken, nesneler tarafından kuşatılmış siluet insanların baş rolleri oynadığı yepyeni bir dünya kurgulamıştır. Eserde yoğun bir şekilde ‘dolaylı anlatıma' başvuran yazar, dramatik olay örgüsünü engelleyerek, çok daha durağan bir anlatı gerçekleştirmiş, böylelikle kahramanın büyüyerek tüm anlatıya hakim klasik bir roman kahramanı olmasının önüne geçmiştir. Bu çabalarının sonucunda da, modern dünyanın yeni bir yorumuna ulaşarak, kendisini saran nesnelerin kölesi durumunda olan, iletişimsiz, şüpheci, kendine güvenmeyen çağdaş insanın yeni bir sunumuna ulaşmayı başarmıştır.Öğe L’influence De ‘madame Bovary’ De Flaubert Sur L’oeuvre De Maupassant Intitulee ‘Une Vie’(Selçuk Üniversitesi, 2003) Gögercin, AhmetRoman sanatı ortaya çıktığından bu yana devamlı bir gelişim göstermiş ve bugüne kadar birçok edebi akımın etkisi altında kalmıştır. Özellikle de XIX.yy.’ın başından itibaren, Balzac, Stendhal ve Flaubert gibi büyük yazarlarla birlikte roman, edebiyatın en önemli kolu haline gelmiş ve bu yüzyılda altın çağını yaşamıştır. Fransız edebiyatının en büyük romancılarından biri olan Balzac, ‘İnsanlık Komedisi’ (La Comédie Humaine) adlı dev eseriyle yüzyıla damgasını vurmuş ve kendinden sonra gelen bir çok yazarı etkilemiştir. Balzac'tan en çok etkilenen yazarlardan biri de hiç şüphesiz Flaubert olmuştur. Ama Flaubert, Balzac'tan öğrendiklerini aynen uygulamamış ve kendi roman anlayışı çerçevesinde değiştirerek eserine yansıtmıştır. Balzac gibi, Flaubert'de kendinden sonra gelen birçok yazarı derinden etkilemiştir. Hatta, eserlerinde kullandığı roman teknikleri sayesinde modern yazının öncüsü kabul edilmiştir. Flaubert'den en çok etkilenenler arasında Maupassant en başta gelmektedir. Zira, bütün eserlerini onun titiz kontrolü altında hazırlamış ve ondan oldukça etkilenmiştir. Bu yüzdendirki, Maupassant'ın eserlerinde Flaubert'in etkisi bariz şekilde görülür. Bu etkinin en yoğun görüldüğü eseri ise ilk romanı ‘Bir Hayat’ (Une Vie) olmuştur. Özellikle tematik açıdan bakıldığında ‘Bir Hayat'ın Flaubert'in ünlü eseri ‘Madame Bovary'nin bir kopyası olduğu görülür. Her iki romanın konusu da aynıdır: Hayal ile gerçek arasında verilen amansız mücadele ve sonunda, gerçeğin kesin zaferi. Sonuç olarak diyebiliriz ki, Maupassant, ustası Flaubert'den derin bir şekilde etkilenmiştir ve bunu bariz bir şekilde eserlerine yansıtmıştır.