Yazar "Gök, Hasan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 70
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akut kalp yetersizliği nedeni ile kardiyoloji yoğun bakım ünitesine yatırılan hastaların klinik ve demografik özelliklerinin ve bu özelliklerin hastanede kalış süresi ile ilişkisinin incelenmesi(2012) Şahin, Sami; Doğan, Umuttan; Özdemir, Kurtuluş; Gök, HasanAmaç: Görülme sıklığındaki artışa rağmen, akut kalp yetersizliği (KY) nedeniyle kardiyoloji yoğun bakım ünitesine (YBÜ) kabul edilen hastaların klinik ve demografik özellikleri ile ilgili veriler yetersizdir. Çalışmamızın amacı, bu hasta grubundaki başvuru özelliklerinin ve hastanede kalış süresini etkileyen faktörlerin incelenmesidir. Yöntemler: Birincil akut KY tanısıyla kardiyoloji YBÜ’ne yatırılan 150 hastanın dahil edildiği tek-merkezli, ileriye dönük bir çalışma düzenlendi. Kategorik ve sürekli değişkenlerin analizi için sırasıyla Ki-kare ve Student-t testleri kullanıldı. Hastanede kalış süresini etkileyen bağımsız faktörleri belirlemek için lineer regresyon analizi kullanıldı. Bulgular: Hastaların %49’unda yeni başlangıçlı KY ve %25’inde korunmuş sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (EF) tespit edildi. Hastaların %25.3’ünde, yeni başlangıçlı KY hastalarının ise %46.6’sında tetikleyici faktör akut koroner sendromdu. Korunmuş EF’li hastalarda tetikleyici faktör olarak atriyal fibrilasyon ve kalp kapak hastalıklarına düşük EF’li hastalara göre daha fazla oranda rastlandı. Lineer regresyon analizi, anemi (?1.62; %95 GA 0.08-3.15; p0.039) ve ciddi mitral yetersizliği (?2.55; %95 GA 0.06-5.05; p0.045) ile sistolik kan basıncı (?-0.03; %95 GA -0.06 -0.002; p0.039) ve kan üre azotunun (?0.034; %95 GA 0.006-0.06; p0.016) hastanede kalış süresinin bağımsız belirleyicileri olduğunu gösterdi. Sonuç: Altta yatan kardiyovasküler risk faktörlerinin, eşlik eden hastalıkların ve tetikleyici patolojilerin çeşitliliği AKY sendromlarının heterojen yapısını ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, hastane içi ölüm oranları yüksektir ve başvuru sırasındaki klinik özellikler hastane içi seyir ile önemli bir ilişki gösterir.Öğe Analysis of the Myocardial Velocities in Patients With Mitral Stenosis(MOSBY, Inc, 2002) Özdemir, Kurtuluş; Altunkeser, Bülent Behlül; Gök, Hasan; İçli, Abdullah; Temizhan, AhmetBackground: Pure mitral stenosis (MS) affects left-ventricular performance as a result of myocardial and functional factors. We planned this study to evaluate the effect of MS on right- and left-ventricular functions using Doppler tissue imaging (DTI). Methods. A total of 46 patients with an established diagnosis of MS (mean age: 41 +/- 11 years), and 40 age-matched healthy individuals (mean age: 40 +/- 9 years) were included in this study. Echocardiography equipped with DTI function was performed on each participant. The mitral valve area was measured. Myocardial velocities were recorded at 4 different sites (septum, lateral, anterior, and inferior) of the left ventricle, and the right-ventricular free wall annulus by DTI The positive systolic velocity when the mitral and tricuspid ring moved toward the cardiac apex, and 2 negative diastolic velocities when the mitral annulus moved toward the base away from the apex (I during the early phase of diastole and another in the late phase of diastole [A(m)]) were measured. The early diastolic velocity/A(m) ratio was calculated for each wall. The mean of systolic and diastolic myocardial velocities of the left ventricle was calculated. Patients with pure MS were compared with healthy participants, and the relationship of DTI variables with mitral valve area was evaluated. Results. The myocardial velocities of the left ventricle indicating left-ventricular function were found to be significantly lower in patients with pure MS. Right-ventricular annulus velocities, on the other hand, were similar in both groups. A significant positive correlation could be established between mitral valve area and mean positive systolic velocity, A(m) of the left ventricle, and right-ventricular A(m) (r = 0.50, P <.001; r = 0.48, P =.001; r = 0.45, P =.002, respectively), whereas a significant negative correlation (r = -0.42, P =.004) was established for right-ventricular early diastolic velocity/A(m) ratio. Conclusion This first study where pure MS was evaluated by DTI shows that MS affects left-ventricular performance on long axis. The results indicate that the decrease in left-ventricular performance is caused by both functional and myocardial factors.Öğe Angioplasty of Subclavian Artery Stenosis: Report of Two Cases and Review of the Literature(Thieme Medical Publishers, Inc., 1998) Gök, Hasan; Korkut, Bayram; Sarıgüzel, M. AsımIn this study we present two patients who underwent successful percutaneous transluminal angioplasty of a symptomatic left subclavian artery stenosis. We have compared our data with the data obtained from the current literature.Öğe Aort Yetmezliğinin Derecelendirmesinde Kullanılan Ekokardiyoğrafik Yöntemlerin Birbirleriyle Korelasyonu ve Sol Ventrikül Relakasyon Bozukluğunun Bu Yöntemler Üzerindeki Etkisi(2001) Sökmen, Gülizar; Korkut, Bayram; Özdemir, Kurtuluş; Tokaç, Mehmet; Sökmen, Abdullah; Gök, HasanAMAÇ: Kronik AY'nde yetmezliğin derecesinin doğru tayin edilmesi klinik takip ve tedavi için oldukça önemlidir. PHT, JY/LVOT çapı ve . ölçümü bu amaçla pratikte sık kullanılan kantitatif yöntemlerdendir. LVRB kronik AY'de sıkça karşılaşılan bir durum olup yetmezliğin derecelendirmesinde kullanılan eko parametrelerini etkileyebilir. Bu çalışmada AY şiddetini değerlendiren farklı eko yöntemlerinin birbirleri korelasyonunu ve L VRB 'nün bu yöntemler üzerindeki etkisini araştırmayı amaçladık. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmaya ekokardiyografık inceleme için başvurup çeşitli derecelerde A Y tesbit edilen toplam 38 hasta alındı. Hasta transmitral E / A, EDZ, IVRT ve TDIE /A parametreleri kullanılarak LVRB olan (n-19) ve olmayanlar (n19) olmak üzere iki gruba aynldı. Tüm hastalarda PHT, RF ve JY / LVOT çapı hesaplandı. Parasternal uzun aks ve apikalbeş boşluk pencerelerinden renkli akımla jet uzunluğu ölçüldü. BULGULAR: AY derecelendirmesinde kullanılan kantitatif eko yöntemleri birbirleriyle anlamlı düzeyde korele bulundu. Daha önceki çalışmalar anjiyografik AY derecelendirmesi ile korele olmadığı gösterilen jet uzunluklarının bu çalışmada kantitatif yöntemlerle anlamlı derecede korele olduğu görüldü. LVRB, kullanılan tüm parametreleri az çok etkilemekte idi ancak en belirgin etki PHT ve apikal jet uzunluğu üzerinde gözlen LVRB'nun etkilemediği RF ile bu iki parametre arasında LVRB (-) olan grupta anlamlı bir korelasyon gözlenirken, LVRB () olan grupta anim bir korelasyon tesbit edilemedi. SONUÇ: PHT, LVRB olan AY hastalarında yetmezliği doğru derecelendirmek için uygun bir metod değildir. LVRB diğer parametreleri istatistiksel olarak anlamlı olmasa da değişen derecelerde etkilediği için bu tip olgularda yetmezlik değerlendirilirken mümkün olduğu kadar fazla metodun kombinasyonunu kullanmak uygundur.Öğe Arrhythmia due to reperfusion after thrombolytic therapy in patients with acute myocardial infarction(2004) Tavlı, Talat; Avşar, Alaettin; Korkut, Bayram; Doğan, Abdullah; Demir, Sedat; Sarı, Refik Ali; Gök, HasanObjective: The aim of this study was to determine the relation between the incidence and frequency of ventricular arrhytmias and the time course of ST-segment changes in patients with successful thrombolysis. Method: This study included 46 patients (31 males 53±12years) with acute myocardial infarction (MI) who were treated with streptokinase (SK Group) and 41 MI patients (27 males 55±12 years) who did not receive any thrombolytic agent (Control Group). Electrocardiograms were obtained 90 minutes 6, 12, 18, 24, 48 and 72 hours after thrombolytic therapy and reduction in ST elevation at 90 minutes was calculated. All patients had wall motion abnormalities. Results: Overall arrhythmias were observed in 67%(n: 31) of patients in SK group compared to 63% (n:26) in control group (p=0.05). In subgroup analysis of SK group ventricular tachycardia (VT) was more frequent (37%) in patients with more than 50% reduction in ST elevation at 90 minutes compared with in other subgroups of patients (p<0.01). Postinfarction angina and systolic dysfunction were more frequent in the control group compared to the SK group (p<0.05). Conclusion: Our results suggest that reperfusion with fibrinolytics or the faster ref low may induce ventricular arrhythmias. However, it can also prevent the impairment in systolic function of the left ventricle.Öğe Asemptomatik tip II diabetli olgularda sessiz koroner arter hastalığının prevalansı ve buna etki eden faktörler(1997) Korkut, Bayram; Gök, Hasan; Sardohan, Özcan; Altınbaş, Ahmet; Zengin, NazmiBu klinik çalışmamızda, asemptomatik tip II diabet (NIDDM) olgularında egzersiz stres testi (EST) ve koroner anjiyografi yöntemleriyle; sessiz ancak önemli tıkayıcı (P/o50) koroner arter hastalığının (KAH) prevalansım ve buna etki eden faktörleri, araştırmayı a-maçladık. Çalışma grubunu NIDDM nedeniyle takip ve tedavi gören 35'i (%52.2) erkek ve 32'si (%47.8) kadın 67 olgu oluşturmaktaydı (yaş ortalaması 55.38.7 yıl). EST pozitifliği tesbit edilen 31 (%46) olgunun yapılan koroner anjiyogr afisinde, 9 (%13.4) olguda tıkayıcı KAH saptandı. EST'nin gerçek pozitifliği %29, yanlış pozitifliği %70.9 NIDDM'lulardaki sessiz KAH prevalansı ise %13.4 idi. Tıkayıcı KAH olanlarda, olmayanlara göre sigara içimi (p0.05) ve insulin tedavisi (p0.01) istatistiki olarak daha yüksek orandaydı. Sessiz KAH, sigara içen NIDDM'lularda içmeyenlere göre 6.6 kez (p0.05) daha yüksek oranda saptandı. Diğer faktörler bu açıdan istatistiki olarak anlamlı bir fark oluşturmadı. Sonuç olarak; NIDDM'lularda sessiz tıkayıcı KAH, ihmal edilemeyecek oranda belirlendi (%13.4). Çalışmamızda bu hastalardaki sessiz KAH'ndan, özellikle sigara olmak üzere, diğer aterosklerotik risk faktörlerinin varlığı ve diabetin tüm seyri boyunca gliseminin yetersiz kontrolü sorumluydu.Öğe The Association of Glomerular Filtration Rate and Erectile Dysfunction with Severity of Coronary Artery Disease in Patients Presenting with Chest Pain(SPRINGER, 2010) Solak, Yalçın; Akıllı, Hakan; Atalay, Hüseyin; Kayrak, Mehmet; Gök, Hasan; Türk, SüleymanBackground The most common cause of death in patients with chronic kidney disease is cardiovascular. Coexistence of reduced estimated glomerular filtration rate (eGFR) and erectile dysfunction (ED) may predate severe underlying coronary artery disease (CAD). The aim of this study was to evaluate the predictive value of presence and severity of ED and reduced estimated eGFR in the risk stratification of CAD in patients with chest pain. Methods Two hundred and sixty-five consecutive male patients with chest pain were included. All patients underwent exercise stress test (EST), of whom those with positive EST underwent coronary angiography. eGFR was calculated and sexual health inventory for men (SHIM) form was applied to evaluate ED. The relation between SHIM scores, eGFR and the number of arteries with significant lesions was evaluated. Results Of the 265 male patients, 105 had positive EST while the remaining 160 patients had negative EST. ED was present in 62 patients (38.8%) in the EST (-) group and in 64 patients (61%) in the EST (+) group (P = 0.000). In the EST (+) group, coronary angiography (CAG) revealed normal coronary anatomy or insignificant coronary lesions in 19 (18%), one-vessel disease in 45 (43%), two-vessel disease in 22 (21%) and three-vessel disease in 19 (18%) patients, respectively. The lowest ED prevalence (36.8%) was seen in patients who had normal coronary anatomy or insignificant coronary lesions while the highest prevalence was in those with three-vessel disease (89.5%). When eGFR were taken into account, there was a significant difference between the groups as well (107.2 +/- 19.2 ml/min in the EST (-) group versus 94.1 +/- 20.0 ml/min in the EST (+) group; P = 0.001). Conclusion The presence and severity of ED and reduced eGFR are associated with the severity of underlying CAD in patients presenting with chest pain, and they could be implemented in the risk stratification of these patients.Öğe Atorvastatin did not prevent recurrence of atrial fibrillation in addition to antiarrhythmic therapy after electrical cardioversion(OXFORD UNIV PRESS, 2007) Can, İlknur; Demir, Kenan; Özdemir, Kurtuluş; Altunkeser, Bülent Behlül; Tokaç, M.; Gök, Hasan[Abstract not Available]Öğe Can P Wave Parameters Obtained From 12-Lead Surface Electrocardiogram be a Predictor for Atrial Fibrillation in Patients Who Have Structural Heart Disease?(Westminster Publ Inc, 2003) Altunkeser, Bülent Behlül; Özdemir, Kurtuluş; Gök, Hasan; Temizhan, Ahmet; Tokaç, Mehmet; Karabağ, TurgutThis study was planned to investigate the parameters detecting risk of developing atrial fibrillation (AF) in patients with sinus rhythm with structural heart disease. Forty-five patients with AF and 37 patients without AF but with structural heart disease (Group I) were included in this study. Thirty-eight patients (Group II) had successfully undergone medically or electrically cardioversion after transesophageal echocardiography. The restoration of sinus rhythm could not be achieved in 7 patients who were excluded from this study. After providing sinus rhythm, amiodarone was given orally to the patients to prevent recurrences. Left ventricular ejection fraction (LVEF) was calculated and left atrial diameter (LAD) was measured by echocardiography in group I and in group II after cardioversion. A 12-lead electrocardiography (ECG) was simultaneously obtained from all the patients. In these ECG recordings, maximum P wave duration (P max), minimum P wave duration (P min), and P wave dispersion (P dispersion) were calculated. P dispersion was expressed as "P max-P min." Also, the highest P wave voltage is expressed as P amplitude maximum (P amp max), the lowest P wave as P amplitude minimum (P amp min), and P amplitude dispersion (P amp dispersion) was calculated as the difference of both. In univariate analysis, P max, P dispersion, P amp max, P amp dispersion, LAD, LVEF, and old age were significant predictors of chronic AF (p < 0.001, p < 0.01, p < 0.01, p < 0.01, p = 0.003, p = 0.02, and p = 0.01, respectively). However, in multivariate analysis, P max and LAD were independent predictors of chronic AF in patients with structural heart disease (r = 0.39, p < 0.05; r = 0.34; p < 0.05, respectively). In conclusion, in estimating the risk of developing chronic AF, P max and LAD are predictive parameters in patients with sinus rhythm with structural heart disease.Öğe A Case of Catecholamine Induced Heart Failure With Left Ventricular Hyphertrophy Accompanied by Mid-Ventricular Obstruction(Japan Heart Journal, Second Dept of Internal Med, 2002) Gök, Hasan; Özdemir, Kurtuluş; Altunkeser, Bülent Behlül; Mil, Sibel; Kayrak, Mehmet; Yalın, SevgiA 36 year old Turkish female patient complaining of widespread redness of the skin, shortness of breath, palpitations, nausea, hum and reverberation in the head was examined. The patient was diagnosed with catecholamine induced hypertension, which was caused by paraganglionoma. In addition, left ventricular concentric hypertrophy accompanied by systolic gradient in mid-ventricle, which is rarely observed, was determined by echocardiography. Hypertensive attacks and mid-ventricular systolic gradient disappeared after surgery. This case shows that one of the causes of the heart failure due to catecholamine releasing tumors can be left ventricular obstruction.Öğe A case of exercise-induced sinus node deceleration without evident coronary artery disease(AVES YAYINCILIK, 2009) Kayrak, Mehmet; Alihanoğlu, Yusuf İzzettin; Arı, Hatem; Sönmez, Osman; Keser, Ahmet; Gök, Hasan[Abstract not Available]Öğe Comparison of Pulmonary Venous Flow Velocities and Left Ventricular Diastolic and Ejection Time in Patients With Moderate Mitral and Aortic Stenosis - Pulmonary Venous Flow Velocities in Mitral and Aortic Stenosis(Kluwer Academic Publ, 2003) Altunkeser, Bülent Behlül; Özdemir, Kurtuluş; İçli, Abdullah; Gök, HasanBackground: Doppler pulmonary venous flow velocities (PVFV) pattern are useful parameters in assessing the left ventricular diastolic functions. Both mitral stenosis (MS) and aortic stenosis (AS) lead to diastolic dysfunction. We compared PVFV and left ventricular diastolic and ejection time (ET) in patients with moderate MS and AS. Methods: Forty-three patients with moderate MS (group 1), 65 patients with moderate AS (group 2), and 33 healthy subjects as controls (group 3) were included in this study. After obtaining standard measurements echocardiographically, diastolic period (DP), ET, the ratio of the DP to the ET (DP/ET) isovolumetric contraction time (ICT), isovolumetric relaxation time (IRT), peak systolic flow velocity (PS), peak antegrade diastolic flow velocity (PD) peak reversal flow velocity at atrial contraction (PRA), the ratio of the peak systolic to the diastolic flow velocity (PS/PD), deceleration time of the antegrade diastolic flow (PDDT), and pressure half time of the peak antegrade diastolic flow velocity (PDPHT) were measured. Mitral valve area (MVA), aortic valve area (AVA), systolic pulmonary artery pressure (PAP), peak and mean gradients were calculated with standard formulas. Results:In univariate analysis, MVA was correlated with PDPHT and PDDT (r = -0.41; p < 0.01, r = -0.36; p < 0.05, respectively), also it was correlated with DP/ET (r = -0.57; p < 0.001). Mitral peak and mean diastolic gradient were correlated with PS/PD (r = -0.43; p < 0.01, r = -0.36; p < 0.05, respectively) and DP/ET (r = 0.51; p < 0.01, r = 0.46; p < 0.01, respectively). AVA was only correlated with DP/ET (r = 0.38; p < 0.05). Aortic peak and mean systolic gradient were correlated with PS/PD (r = -0.29; p < 0.05, r = -0.27; p < 0.05, respectively) and DP/ET (r = -0.38; p < 0.01, r = -0.40; p < 0.01, respectively). In the same analysis, PAP in patients in group 1 and 2 was correlated with PS/PD (r = -0.42; p < 0.01 and r = -0.40; p < 0.01, respectively) and also it was correlated with PD (r = -0.37; p < 0.05 and r = -0.27; p < 0.05, respectively) in both groups. Conclusion : Moderate MS and AS similarly affect the PVFV and PS/PD correlates with hemodynamics similarly both in MS and AS. Nevertheless, PDDT and PDPHT correlate with solely MVA. IRT higher in AS than MS, though DP/ET and ICT higher in MS than AS, and DP/ET relates with the severity of both MS and AS.Öğe Discrete Type Subaortic Stenosis in Dextrocardia with Situs Inversus Totalis(Thieme Medical Publishers, Inc., 1998) Korkut, Bayram; Altınbaş, Ahmet; Sarıgüzel, Asım; Özergin, Ufuk; Gök, HasanThis paper presents the case report of a patient with discrete type subaortic stenosis in dextrocardia and its associated clinical manifestations.Öğe Diyabetik atriyal fibrilasyonlu hastalarda HbA1C ve TGF-ß1 düzeylerinin kardiyoversiyon sonrası sinüs ritminin idamesi üzerine olan etkisi(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2011) Gök, Hasan; Duman, ÇetinAmaç: Bu çalışmamızda diyabetik hastalarda inflamasyon ve kalp fibrozis belirteçi olan TGF-ß1 ve HbA1c düzeylerinin elektiriksel kardiyoversiyon sonrası atriyal fibrilasyon (AF) rekürrensi üzerine etkisini araştırmayı amaçladık. Materyal ve Metod: Çalışmaya kliniğimizde persistan non-valvüler AF nedeniyle kardiyoversiyon uygulanıp sinüs ritminin sağlandığı 25 diyabetik ve 25 non-diyabetik, ortalama yaşları 61,8±9,8 olan 21 erkek ve 29 kadın toplam 50 hasta dahil edildi. Her iki gurupta başarılı kardiyoversiyon sonrası rekürrens üzerine etkili faktörler değerlendirildi. Altıncı ay sonunda rekürrens olanlarla, olmayanların bazal HbA1c ve TGF-ß1 düzeyleri karşılaştırıldı. Bulgular: Diyabetik hastalarda rekürrens oranı iken non-diyabetiklere göre anlamlı olarak fazlaydı (%56'ya karşın %32, sırasıyla) (p=0.05). Diyabetik persistan AF'li grubta rekürrens gelişen hastaların TGF-ß1 seviyeleri ve HBA1c ortalamaları sinüs ritmini koruyanlara göre anlamlı olarak yüksekti (TGF-ß;Ort:10,4±2,1(ng/ml);p:0,003; HbA1c;7,2±0,8(%);p:0,001). Non diyabetik grupta rekürrens olanlarla, sinüs ritmini koruyanların TGF-ß1 düzeyleri benzerdi. Rekürrens olan hastalarda, TGF- ß1, Hs-CRP, HbA1c seviyeleri, SA çapı sinüs ritmini koruyanlara göre daha yüksekti (TGF-;Ort:8,2±3,9(ng/ml);p:0,008;HbA1c;6,57±1,11(%)p:0,002; hs-CRP Ort:10,5±5(mg/l): p:0,001; SA çapı Ort: 4,55±0,49 (cm): p:0,01). DM olan hastalarda HbA1c seviyelerine göre 6.ayda rekürrens oranlarına bakıldığında, HbA1c 6,5 olan 14 hastanın 13'ünde AF gelişti. HbA1c<6,5 olan 11 diyabetik hastanın ise sadece 1`inde AF ortaya çıktı. TGF-ß1 ile sürekli değişkenler arasındaki doğrusal ilişki incelendiğinde, HbA1c ile güçlü pozitif korelasyon olduğu tespit edildi (r:0,51, p:0,009 ). Tek değişkenli regresyon analizinde VKİ, DM süresi, HT süresi, TGF-ß1, hs-CRP, HbA1c ve sol atriyum çapı bağımsız öngördürücü iken, çoklu regresyon analizi yapıldığında, hs-CRP, HbA1c ve sol atriyum çapının rekürrensin bağımsız öngördürücüleri olduğu tespit edildi. Regresyon modeli sadece diyabetik hastalara uygulandığında, tek değişkenli regrasyon analizinde HbA1c, DM süresi, TGF-ß1, hs-CRP bağımsız öngördürücü iken, çoklu regresyon analizi yapıldığında DM süresi ve TGF-ß1 rekürrensin bağımsız öngördürücüsü olarak tespit edilmiştir. Sonuç: Israrcı AF'nin, elektriksel kardiyoversiyonundan sonra 6 aylık takibinde AF rekürrensi ile hs-CRP, HbA1c ve SA çapı bağımsız ilişkili olduğu saptanmıştır. Tüm hasta grubundan farklı olarak diyabetik alt grupda ise rekürrensin bağımsız değişkenleri DM süresi ve TGF-ß1 olduğu görülmüştür.Öğe Diyabetik Olmayan Akut Koroner Sendromlarda Erken Dönem Yeni Bir Risk Önbelirleyicisi Olarak "Geliş İnsülin Rezistans İndeksi (GİRİ)’nin" Değerlendirilmesi(2002) İçli, Abdullah; Gök, Hasan; Altunkeser, Bülent Behlül; Özdemir, Kurtuluş; Gürbilek, Mehmet; Gederet, Yavuz Turgut; Sökmen, GülizarAmaç: İnsülin rezistansı birçok kardiyovasküler hastalık için bir risk göstergesidir. Ancak, bazılarının etyoloji ve prognozu üzerinde etkisi tam olarak açığa kavuşmamıştır. Bu çalışmamızda, insülin rezistansının pratik olarak belirlenmesinde yeni sunulmuş olan "Geliş İnsülin Rezistans İndeksi (GİRİ)'nin" diyabetik olmayan akut koroner sendromlarda erken dönem yeni bir risk önbelirleyicisi olup olmadığını araştırmayı amaçladık. Yöntem: Çalışmamıza akut miyokard infarktüsü (AMİ) (Grup I, yaş ortalaması 5812 yıl olan 72 hasta) ve kararsız angina pektoris (KAP), (Grup II, yaş ortalaması 5810 yıl olan 88 hasta) tanılarıyla koroner yoğun bakım ünitesine yatırılan ve koroner anjiyografi (KAG) yapılan 160 diyabetik olmayan hasta dahil edildi. Tüm hastalarda geliş insülin ve glukoz değerlerinin çarpımının, normal glukoz düzeyi (5mmol/L) ve insülin düzeyinin (5mU/L) çarpımına bölünmesiyle GİRİ hesaplandı. Hastaların ekokardiyografik olarak sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (SVEF), duvar hareket skor indeksi (SVDHSİ) ve KAG'lerinden Gensini skor indeksi belirlenerek 30 gün boyunca major kardiyak olaylar (kalp yetersizliği, atriyal fibrilasyon, reinfarktüs, ciddi ventriküler aritmiler, atriyo-ventriküler blok, revaskülarizasyon gereksinimi ve mortalite) bakımından izlemleri yapıldı. Bulgular: Grup I'de GİRİ daha yüksek bulundu.(7.25.3'e karşın, 5.24.4, p0.01). Grup I'de GİRİ ile Gensini skoru ve SVDHSİ arasında pozitif (sıra ile; r0.41, p0.01; r0.48, p0.001), SVEF arasında ise negatif korelasyon (r-0.37, p0.001) tespit edildi. Ayrıca Grup I'de çok değişkenli regresyon analizinde, GİRİ ile Gensini skor indeksi (r0.23, p0.01) ve SVDHSİ (r0.43, p0.0001) arasındaki pozitif korelasyonun devam ettiği görüldü. Yine Grup I'de kalp yetersizliği (r0.42, p0,0001), atriyal fibrilasyon (r0.35, p0.002) ve reinfarktüs (r0.23, p0.04) arasında anlamlı korelasyon tespit edilirken, çok değişkenli regresyon analizinde de, kalp yetersizliği (r0.21, p0.007), atriyal fibrilasyon (r0.18, p0.01) ve reinfarktüs (r0.18, p0.01) ile anlamlı pozitif korelasyonun devam ettiği görüldü. Buna karşın Grup II'de GİRİ ile bu parametreler arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmedi. Sonuç: Geliş İnsülin Rezistans İndeksi, AMİ ile gelen ve diyabetik olmayan hastalarda erken dönem yeni bir risk önbelirleyicisi olarak yüksek riskli alt grupların erken belirlenmesinde kullanılabilir. Aynı zamanda GİRİ, AMİ'lü hastalarda sol ventrikül disfonksiyonunun ve koroner arter hastalığının yaygınlığını belirleyen bağımsız bir risk faktörü olarak, pratik olarak hesaplanabilen ve geniş ölçekli klinik çalışmalarda kolaylıkla kullanılabilir bir parametredir.Öğe Diyastolik mitral akım örneklerinin sol ventrikül içindeki seyrinin diyastolik fonksiyonları değerlendirmedeki yeri(1997) Korkut, Bayram; Şenkaya, Emine; Gök, Hasan; Küçük, A. Kemal; Tokaç, MehmetBu klinik çalışmamızda, normal kalplerde varolan intraventriküler pozitif basınç gradiyentinin sol ventrikül (LV) diyastolik disfonksiyon (DDF) durumlarında azaldığının hayvan deneylerinde bulunmasından yola çıkarak,PW-Doppler Ekokardiyografi ile mitral kapaktan apekse doğru gidildikçe diyastolik mitral akım örneklerinde (DMAÖ) oluşan değişiklikleri inceleyerek;(a) intraventriküler pozitif basınç gradiyentinin varlığını veya yokluğunu ,(b) DDF'lerde intraventriküler pozitif basınç gradiyentinin ve bu gradiyentinin indirekt etkilerinin nasıl değiştiğini, (c) böyle bir etki varsa,bu etkinin DMAÛ'nin diyastolik fonksiyonları değerlendirmede yetersiz kaldığı olgularda kullanışlı olup olamayacağını araştırmayı amaçladık. Çalışmaya 54'ü (% 56.2) erkek, 42'si (% 43.7) kadın ve yaş ortalaması 53.310.4 yıl olan 96 olgu alındı.Çalışma sağlıklı kişilerden oluşan kontrol grubuyla (n:27), psödonormalizasyon (PN)-grubu (n: 17),diyastolik disfonksiyon (DDF)-grubu (n:19) ve atrial fıbrilasyon (AF)-grubundan (n:28) oluşan hasta grupları (n:64) arasında gerçekleştirildi. Sol ventrikül boyutlarıfranksiyonel kısalma ve duvar hareket bozukluğu indeksi gibi LV sistolik fonksiyon parametreleri, DDF-grubu hariç diğer hasta gruplarında kontrol grubuna göre istatistiki anlamlılıkta bozuktu.DMAÖ 'nden E velositesi kontrol grubunda LV içinde azalmazken, DDF'lilerde intraventriküler 3.cm'de istatistiki olarak anlamlı oranda azaldığı saptandı (p0.01). PN ve AF gruplarında böyle bir azalma yoktu.A velositesi ise kontrol grubu (p 0.05) ve DDF-grubunda (p0.02) LV içinde istatistiki olarak anlamlı oranda (p0.05) azalma gösterdi.İzovolümetrik relaksasyon zamanı (IRT) ve akserelerasyon zamanının (AT) intraventriküler seyri çalışma gruplarının hiçbirinde anlamlı bir değişiklik göstermedi.Ancak AF-grubunda deselerasyon zamanının (DT),LV-içinde 1.cm'den itibaren 3.cm'ye kadar istatistiki olarak anlamlı uzama oluşturduğu ve bu uzamanın apekse yaklaştıkça istatistiki anlamlılığınınprogresif arttığı belirlendi (p0.05,p0.002 ve p0.001). Sonuç olarak, daha fazla çalışmayla desteklenmesi önkoşuluyla, klasik Eko yöntemleriyle LV diyastolik fonksiyonlarının değerlendirilemediği olgularda, mevcut yöntemlerle birlikte DMAÖ'nün LV içindeki seyrinin incelenmesinin faydalı sonuçlar vereceği ümit e-dilebilir.Öğe Does the Myocardial Performance Index Affect Pulmonary Artery Pressure in Patients With Mitral Stenosis? A Tissue Doppler Imaging Study(WILEY, 2003) Özdemir, Kurtuluş; Altunkeser, Bülent Behlül; Gök, Hasan; İçli, AbdullahBackground: The relation between systolic pulmonary artery pressure (PAP) and mitral stenosis (MS) has been poorly understood. Although the mitral valve area (WA) is an important factor affecting the PAP, there is a wide spectrum of the PAP in patients with MS despite a similar WA. So, we analyzed whether the left and right ventricular myocardial performance index (MPI) correlated with the PAP. Methods: Two-dimensional Doppler echocardiography was performed in 46 patients with MS. The left atrial diameter, mean mitral gradient, and WA were measured. The PAP was derived from the tricuspid regurgitant jet velocity. The ejection time (ET), isovolumetric relaxation time (IRT), and contraction time (ICT) were measured on annulus of interventricular septum, lateral, inferior and anterior wall of left ventricle, and right ventricle free wall from apical two- and four-chamber views in patients with MS and 40 age-matched healthy patients by tissue Doppler imaging (TDI). Then the MPI was calculated as (IRT + ICT)/ET for both left and right ventricle. The correlation of PAP with WA, mean mitral gradient, left atrial diameter, and left and right ventricular MPI was evaluated. Results: WA and PAP were measured as 1.57 +/- 0.39 cm(2) (0.8-2.5 cm(2)) and 42 +/- 16 mmHg, respectively. It was determined that the MPI increased inpatients with MS (0.59 +/- 0.1 vs 0.48 +/- 0.07, P < 0.001). It was also demonstrated that the WA, left atrial diameter, mean diastolic gradient, and left ventricular MPI were correlated with PAP (r = -0.39 (P = 0.0071, r = 0.43 (P = 0.0031,.r = 0.58 [P < 0.001), and r = 0.65 [P < 0.001), respectively). In multivariate analysis, although the PAP correlated with mean diastolic gradient and MPI (r = 0.39 (P = 0.013), and r = 0.48 [P < 0.001)), it did not correlate with left atrial diameter and MVA. The PAP also correlated with right ventricular MPI (r = 0.63 (P < 0.001)). Conclusion: This study demonstrates that the left ventricular MPI obtained by TDI is an important marker of PAP, and right ventricular MPI correlates with the PAP in patients with MS.Öğe Doksazosin'in esansiyel hipertansiyonda antihipertansif, kardiyak ve metabolik etkileri(1997) Korkut, Bayram; Ulucan, Şeref; Gök, Hasan; Sarıgüzel, AsımBu çalışmamızda, selektifpostsinaptikCLl-adrenoreseptör blokeri olan doksazosinin hafif veya orta dereceli esansiyel hipertansiyonlu olguların tedavisindeki yeri ile kardiyak ve metabolik etkilerini araştırmayı amaçladık. Çalışmaya 20'si (%58.8) kadın, 14'ü (%41.1) erkek ve yaş ortalaması 53 8.2 yıl olan hafif veya orta dereceli esansiyel hipertansiyonulu 34 olgu alındı. Oniki haftalık doksazosin tedavisi sonrasında hem diastolik kan basıncında (p0.01) ve hem de sistolik kan basıncında (p0.05) anlamlı düşme oluşurken istirahat kalp hızında önemli değişiklik gözlenmedi. Metabolik verilerden; yüksek dansiteli lipoprotein kolesterolde anlamlı artış (p0.05) ve apo-B'de ise anlamlı düşüş (p0.05) oluşmasına rağmen; açlık kan şekeri, ürik asit, total kolesterol,düşük dansiteli lipoprotein kolesterol, trigliserit ve apo-Al seviyelerin de anlamlı fark oluşmadı. Olguların ekokardi-yografik verilerinde ise mitral A velositesinde düşme (p0.05) dışında diğer parametrelerde anlamh değişiklik bulunmadı. Sonuç olarak hafif veya orta dereceli esansiyel hipertansiyon tedavisinde doksazosin; diğer antihipertansif ilaçlar gibi bazı sol ventrikül diastolik disfonksiyon parametrelerini düzeltmesinin yanında, lipid profilimde olumlu yönde etkilemektedir. Bu durum kardiyak morbidite ve mortalite üzerine daha olumlu etkiler gösterebilir.Öğe Effect of left bundle branch block on systolic and diastolic function of left ventricle in heart failure(SAGE PUBLICATIONS INC, 2004) Özdemir, Kurtuluş; Altunkeser, Bülent Behlül; Korkut, Bayram; Tokaç, Mehmet; Gök, HasanThis study was designed to examine the effect of left bundle branch block (LBBB) on systolic and diastolic function of the left ventricle (LV) in patients with heart failure and in normal subjects. Thirty-six patients with heart failure and LBBB (group 1), 36 patients with heart failure with normal conduction (group 11), and 41 subjects with isolated LBBB (group 111) were compared. Coronary angiography was per-formed and LV end diastolic pressure was calculated. Echocardiography was performed on all patients. LV ejection fraction and mean rate of circumferential shortening were calculated. The following Doppler parameters were evaluated: peak rapid filling velocity (E wave), peak atrial filling velocity (A wave), E- and A-wave integrals, E-wave acceleration time and deceleration time (EDT) and rates (EAR and EDR), the E/A ratio and its integral, and diastolic flow time (DT). The ejection time, isovolumetric relaxation time (IRT), and preejection period were measured using the aortic and mitral flow. LV end diastolic pressure was calculated as 28 +/- 4 mm Hg, 22 +/- 5 mm Hg, and 15 +/- 3 mm Hg in groups 1, 11, and III, respectively. Although the systolic function parameters in group III patients were different, the diastolic function parameters of group 11 were found to be quite similar to those of group III patients. Comparison of group I patients with group 11 patients showed that there was a similarity between LV systolic function parameters while the diastolic function parameters were different (E/A, p = 0.004; EAR, p < 0.001; EDR, p < 0.001; EDT, p < 0.001; IRT, p = 0.024; DT, p = 0.03). In conclusion, this study evaluating the effects of LBBB in normal subjects (isolated LBBB) and patients with heart failure showed that LBBB causes diastolic function impairment in normal subjects similar to those of patients with heart failure, and also increases impairment of diastolic function in patients with heart failure.Öğe Effect of postmenopausal hormone replacement therapy on cardiovascular performance(ELSEVIER IRELAND LTD, 2004) Özdemir, Kurtuluş; Çelik, Çetin; Altunkeser, Bülent Behlül; İçli, Abdullah; Albeni, Havva; Düzenli, Mehmet Akif; Akyürek, Cemalettin; Gök, HasanSumm.: Postmenopausal hormone replacement therapy (HRT) has usually been evaluated the relationship with atherosclerotic disease, whereas its effect on direct cardiac functions hasn't been investigated in detail. This study was planned to investigate the long-term effects of HRT on cardiac functions and exercise performance. Methods: Thirty-six postmenopausal women (mean age: 51+/-4 years, 39-60 years) were prospectively analyzed with pulsed wave Doppler echocardiography and symptom-limited exercise stress test before HRT (oral 0.625 mg conjugated estrogen and 2.5 mg medroxyprogesteron acetate/day), and at the third and the sixth months. The effect of HRT on left ventricular ejection fraction (EF), early filling velocity (E wave) and late filling velocity (A wave), E wave deceleration time (EDT), E/A ratio, myocardial performance index (MPI), exercise duration and METS changes were examined. Results: HRT did not significantly alter the left ventricular EF. At the third month of HRT, there was an insignificant increase in E wave, EDT, and E/A ratio, whereas an insignificant decrease was noted in MPI (P > 0.05). However, at the sixth month of HRT, these changes became significant (68+/-12 vs. 75+/-13 cm/s, P < 0.01; 171+/-24 vs. 184+/-14 ms, P < 0.01; 1.01+/-0.23 vs. 1.11+/-0.27, P < 0.01, and 44+/-9 vs. 39+/-8%, P < 0.001, respectively). On the other hand, exercise duration and exercise METS values showed significant improvements at the third month of HRT (423 104 vs. 482+/-104 s, P < 0.001; 8.2+/-1.7 vs. 9.1+/-2 METS, P < 0.001). These improvements also continued at the sixth month of HRT. In conclusion, postmenopausal HRT leads to a progressive improvement on left ventricular function parameters, and in parallel, in exercise performance. (C) 2003 Elsevier Ireland Ltd. All rights reserved.