Yazar "Gökalp, Alparslan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Farklı Yöntemlerle Restore Edilen Sınıf II Kavitelerde Mikrosızıntının in Vitro Değerlendirilmesi(2005) Yıldırım, Sibel; Koyutürk, Alp Erdin; Şener, Yağmur; Gökalp, AlparslanAmaç: Bu çalışmanın amacı sınıf II kavitelere uygulanan farklı restoratif yöntemlerin mikrosızıntı üzerindeki etkilerinin incelenmesidir. Gereç ve föntem: Çalışmada, çekilmiş çürüksüz 65 adet üçüncü molar diş kullanıldı. Dişlerin proksimal yüzeylerine standart sınıflı kaviteler açıldı. Kaviteler her grupta onar adet diş olacak şekilde rastgele 13 gruba ayrıldı. Mezialyüzeyde açılan kavitelerde mine yüzeylerine bizotaj işlemi uygulandı. Kaide materyali olarak 3 farklı akıcı kıvamda materyal (Dyract Flow, Protect Liner, lonoliner) kullanıldı. Akıcı kaide materyalleri bizotajlı kavitelerde bizotajlanmış alan üzerine taşırılarak yerleştirildi. Bu materyaller aynı dişin diğer yüzeyindeki kavitelerde sadece dentin üzerine yerleştirildi. Kavitelerin tamamı aynı konıpozit rezin materyalle (Clearfil AP-X) restore edildi. Aynı kaide materyalini taşıyan restorasyonların yarısı soft-start sistemle, diğer yarısı ise geleneksel halojen ışıkla polimerize edildi. Kontrol grubunda ise kaide materyali kullanılmadı ve kompozit rezin restorasyon geleneksel halojen ışıkla polimerize edildi. Restore edilen dişler 30 gün süreyle oda sıcaklığında bekletildi ve ardından termalsiklusa tabi tutularak % 0,5'lik bazik fuksin boyasıyla boy andı. Dişler restorasyonların ortasından geçen meziodistal hat boyunca ikiye kesildi. Her iki kesit stereomikroskopla XI0 büyütme altında değerlendirildi ve mikrosızıntı skorları kaydedildi. Bulgular: Yapılan istatistiksel inceleme sonucunda, bizotaj yapılan, akıcı kompozit rezin kaide kullanılan ve konıpozit rezin restorasyonun geleneksel halojen ışıkla polimerize edildiği grupta okliizal mine kenarlarında daha düşük değerler elde edildi. Bununla birlikte gingival sement kenarlarında, ise aynı kombinasyon bizotajsız kavitelere uygulandığında ise daha düşük mikrosızıntı değerleri elde edildi. Sonuç: Bu çalışmada akıcı kompozit materyalin kaide olarak kullanılması, mine kenarlarının bizotajlanmasmın genelde sızıntıyı azalttığı ve kompozit rezin restorasyonun geleneksel halojen ışıkla polimerize edilmesinin sınıf II restorasyonlarda uygun işlev olacağı düşünülebilir.Öğe Konya Büyükşehir Belediyesi sınırlarındaki şebeke suyunun florür düzeyinin araştırılması(2003) Şener, Yağmur; Koyutürk, Alp Erdin; Gökalp, AlparslanKonya Büyükşehir Belediyesi, Konya Su ve Kanalizasyon idaresi (KOSKİ) aracılığıyla Konya merkezinde yer alan üç ilçenin (Selçuklu, Meram ve Karatay) içme, kullanma ve endüstri suyu ihtiyacını karşılamaktadır. Bu hizmeti gerçekleştirmek için gerekli suyun yarıya yakını Altınapa Barajı'ndan, kalan kısmı ise şehrin 250 noktasına dağılmış olan kuyulardan sağlanmaktadır. KOSKl Su Arıtma Tesisleri'nde arıtılan baraj suyu şehrin farklı noktalarında, farklı oranlarda kuyu sularıyla karışarak şehir şebeke suyunu oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacı Konya il merkezinde kullanılan şebeke suyundan ve KOSKİ Su Arıtma Tesisleri'nden alınan örneklerin florür düzeylerinin incelenmesidir. Bu çalışmada Altınapa baraj suyundan arıtma öncesi ve sonrasında, farklı günlerde alınan 15'er örnek incelendi. Ayrıca Selçuklu, Meram ve Karatay ilçelerinde belir-lenen üç noktadan da farklı günlerde 15'er örnek toplandı. Tüm gruplarda örnekler aynı günlerde alındı. Bu şekilde elde edilen 5 mi hacmindeki 75 örneğe 1/1 oranında TISAB II (Cat.No.940909, Orion Research, USA) solüsyonu ilave edildikten sonra örneklerin florür düzeyleri iyon analizörüne (EA910, Orion Research, USA) bağlanmış kombine florür elektrodu (Model 96-09, Orion Research, USA) ile ölçüldü. Altınapa baraj suyunun arıtma öncesi ve sonrasına ait örneklerinin F- düzeyleri sırasıyla 0,208\pm0,018 ppm ve 0,1750,015 ppm'dir. Karatay, Meram ve Selçuklu ilçelerinde belirlenen noktalara ait örneklerin F- düzeyleri sırasıyla 0,1330,014 ppm, 0,1910,058 ppm ve 0,1810,009 ppm olarak ölçüldü. Çalışmada incelenen tüm su kaynaklarının florür değerleri çürük prevalansını azaltmak için faydalı olan düzeyin altında bulundu.