Yazar "Güneş, Mehmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Genetic Relationships Among Prunus Rootstocks for Sweet Cherry (Prunus Avium L.) Cultivars(CAMBRIDGE UNIV PRESS, 2012) Türkoğlu, Z.; Koç, Ayşen; Ercişli, S.; Bilgener, S.; Akbulut, Mustafa; Yıldırım, Nalan; Gerçekçioğlu, R.; Eşitken, Ahmet; Güneş, MehmetSweet cherries can be grafted on a wide range of rootstocks belonging to Prunus avium, Prunus cerasus, Prunus mahaleb, Prunus angustifolia or hybrids of different Prunus species. Identification of Prunus rootstocks using morphological traits is almost impossible particularly during the dormant season. However, molecular analysis carried out on actively growing shoot tips, leaves or dormant buds provides good opportunity to reliably distinguish rootstocks. In this study, DNA was extracted from the leaves of a total of 184 sweet cherry rootstock candidates belonging to P. avium L., P. cerasus L., P. mahaleb L. and P. angustifolia L. previously selected from the north-western part of Turkey. The rootstock candidates were tested with ten simple sequence repeat (SSR) primers, developed for the Prunus genus. The primers successfully identified all rootstock candidates. The results showed that the number of alleles per locus ranged from 10 (UDAp-401, UCD-CH21 and CPSCT010) to 20 (UCD-CH31) with an average of 13.3 alleles per locus, indicating that the SSRs were highly informative. Unweighted Pair-Group Method with Arithmetic mean analysis demonstrated that P. avium accessions are closely related to P. cerasus. The reference rootstocks were clustered with their associated botanical species.Öğe Kamu Özgürlüklerinin Sınırlandırılmasında Kamu Güvenliği Gerekçesinin Hukukiliği(Selçuk Üniversitesi, 2019 Aralık) Güneş, MehmetTemel hak ve özgürlükler ile kamu güvenliği arasındaki dengenin nasıl sağlanacağı konusu, insanlığın toplum halinde yaşamaya başlamasından bu yana tartışılmaktadır. Temel hak ve özgürlüklerin, kamu güvenliğinin sağlanması için nereye kadar kısıtlanabileceğine yönelik çeşitli ilke ve yorumlar getirilmiş olsa da siyasi iktidarların kamu güvenliği anlayışı ve yaklaşımı daha çok önem kazanmaktadır. Kamu gücü kullanma tekeline sahip olan devletin, kamu güvenliğinden ilk derece sorumlu olması yanında, tedbir ve uygulamalar sonrası kamu özgürlükleri etkilendiğinde, “özgürlükgüvenlik gerilimi” hangi ilkesi ve yaklaşımlarla aşılabilecektir? Kamu güvenliği ilke veya ölçütü kapsamında, toplumun güvenliğini sağlamak için sürekli bir savaşma durumunda olan ve bu sebeple toprakları üzerinde yaşayan bireyleri dost ve düşman olarak ayıran ve düşman olan bireylerle bir mücadele yürüten bir devlet modeli mi? Yoksa kamu güvenliğinin bozulması sonucu artan anarşik ortamın özgürlükleri kullanılmaz hale getirmesini izleyen ortada kalmış bir devlet modeli mi? sorusunun cevabını ararken kamu güvenliğini “hukukun bir parçası olarak” kabul etmekle başlamak gerekecektir. Hukuka bağlı devlet anlayışı ne kadar esnetilir ve işlevsizleştirilirse, devlet; hukuku, her açıdan bir amaç değil kamusal bir araç diye görürse, hukuk üreten organlar; hukuka bağlılığı sağlamada öncü olmayı düşünmezlerse, aynı şekilde kamu güvenliği de kalıcı ve sürekli şekilde sağlanamayacağından hem özgürlüğünü ve hem de güvenliğini kaybeden bir toplumla karşılaşma ihtimali artacaktır. Sözü edilen gerekçelerle şekillenen bu çalışma, kamu güvenliği sorunu ileri sürülerek, kamu özgürlüklerinde yapılacak kısıtlamaların, devletin ancak adil bir hukuk düzeni ile bütünleşmesi ve işlerlik kazanması halinde meşru hale gelecekleri, bunun için de kamu güvenliği kavramı açısından “hukukiliğinin” ilk planda ele alınması gerektiği düşüncesini savlamaktadır. Çalışmada ayrıca kamu güvenliğinde hukukiliğin nasıl sağlanabileceğine yönelik uluslararası ve ulusal yöntem ve uygulama örnekleri verilmektedir.Öğe Osmanlı Devleti’nin İç Borçlanma Kaynakları Olarak Emekli Ve Yardımlaşma Sandıkları(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2019) Güneş, Mehmet; Manav, NurselOsmanlı idaresi, değişen çağın yeni ekonomik koşullarına uyum sağlamaya çalışırken sorunlar yaşıyordu. Devlet, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, bütçe açıklarını kapatmak için borçlanma yoluna gidiyordu. Borçlanma serüveni, zamanla bir kısır döngü haline geldi ve içinden çıkılamaz hal aldı. Dış kredi bulamayan hükümet, devlet kontrolündeki sandık adı verilen kaynaklara yöneldi. Nitekim bu sandıklar, işlem koşulları bakımından diğer kredi kurumlarına göre daha avantajlıydı. Bu makale, ekonomik kriz ve borç içindeki devletin, 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra diğer finans kurumlarına kıyasla sandıklardan daha elverişli şartlarla, daha uygun faiz ve geri ödeme seçenekleriyle kredi alabildiği ve bu kredi şartlarını dilediği biçimde değiştirebildiği üzerinde durmaktadır. Bu kapsamda, örnek olarak Eytam, Ağavat, Menafi, Mülkiye Tekaüd, Mâzuliyet, Emniyet ve İlmiye Tekaüd sandıklarından hükümetin aldığı borçlar ile bu borçların koşulları incelenmektedir.Öğe Osmanlı Döneminde İstanbul’da vilayet idaresinin teşekkülü(Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2015) Güneş, MehmetOsmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul, 19. yüzyılda idari açıdan önemli değişiklikler yaşamaya başlamıştı. Özellikle bu yüzyılın ikinci yarısında önce merkezde ve akabinde Galata Beyoğlu bölgesinde belediye idaresi teşkil edildi. Belediye idaresine göre daha geç bir tarihte İstanbul’da vilayet idaresinin tesis edilmesi de gündeme geldi. Taşra idaresinde önemli bir yeri olan 1864 Vilayet Nizamnamesi’nden birkaç yıl sonra İstanbul’da bir vilayet idaresi kuruldu; ancak bu idare, Zabtiye’ye bağlandı ve diğer şehirlerden daha farklı bir şekil aldı. Esasen İstanbul’da vilayet idaresinin teşkili ise II. Meşrutiyet döneminde meydana geldi. Ancak bu vilayet, etkili bir şekilde idare edilemedi; böylece kısa sürede birçok idareci, devletin sonuna kadar vali ile belediye başkanı fonksiyonunu bir arada üstlenerek vilayetin işlerini yaptılar.Öğe YOKSULLUKLA MÜCADELEDE SOSYAL YARDIMLARIN BİR KAMU YÖNETİMİ POLİTİKASI OLARAK SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ(Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 2012) Güneş, MehmetYoksulluk tüm ülkelerin en çok zorlandığı konuların başında yer almaktadır. Çünkü yoksulluk şekil ve tür değiştirerek sürekli yayılmaktadır. Ayrıca yoksul olmanın kriterleri de değişmektedir. Bu yüzden kamu yönetimleri için yoksullukla mücadele gittikçe daha zor şartlarda yürütülmektedir. Yoksullukla mücadelede kamu yönetimlerinin kullandığı politikalardan biri olan sosyal yardımlarla, yoksul kesimlerin bu durumdan kurtulmaları hedeflenmektedir. Ancak sosyal yardımların her geçen gün artan maliyetleri ve kapsamı yanında sürekliliği ve sürdürülebilirliği tartışma konusu oluşturmaktadır. Sadece yoksulluğu yönetmeyi amaçlayan sosyal yardımlar sürdürülebilir yardımlar olarak kabul edilmemekte ve uzun vadede yoksulluğa çözüm üretememektedir. Türkiye’de yoksulluk, öteden beri toplumun hayırseverlik anlayışı üzerinden anlaşılmaya çalışılmıştır. Bu anlayışın bir gereği olarak devletin yoksulluğu önleme politikaları kısmi ve süreksizdir. Ayrıca Türkiye’de yoksulluk ve sosyal yardımlarla ilgili olarak yapılan çalışmalar ve analitik incelemeler çok sınırlıdır. Yapılan çalışmalarda sosyal yardımlar ile tespit edilen sorunlar; sosyal yardımdan faydalananların bu yardımları suiistimali, sosyal yardımların ulaştığı nüfusun kısıtlılığı, sosyal yardım alanında tek yetkili kamu kurumunun olmayışının yarattığı koordinasyon sorunları, sosyal yardımlar için nesnel bir yoksulluk kriterinin olmayışı, sosyal yardım faydalanıcıları ile nesnel kriter ile belirlenecek tüm yoksulların bilgilerinin bulunduğu bir veri tabanının eksikliği, sosyal yardım miktarlarının yetersizliği, istihdama teşvik eden sosyal yardım programlarının azlığı, sosyal hizmet temelli çalışmalara verilen desteğin darlığı, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliğinin eksikliği olarak görülmektedir. Bu çalışmada sosyal yardımların yukarıdaki sorunları eşliğinde yoksullukla mücadelede etkin olup olamayacağına ilişkin konular tartışılmıştır. Yardımseverlik sınırları içerisinde görülmemesi gereken sosyal yardımların etkin olabilmesinin şartları incelenmiştir. Ayrıca kamu yönetimleri için sorun oluşturan bu yardım politikasına ilişkin çeşitli çözüm önerileri getirilmiştir. Bunlar arasında sosyal yardımlarda mükerrerliğin önlenmesi amacıyla, sosyal yardım alanında faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlarla koordinasyonun sağlanması, sosyal yardımlar için çerçeve niteliği taşıyan temel bir sosyal yardım yasası çıkarılması, sosyal güvenlik tabanının mümkün olduğu kadar geniş tutulması, sosyal güvenliğe ilişkin kayıt dışı istihdamın kayıt içine alınması ve sosyal yardım kapsamının sosyal güvenlik sisteminin içinde değerlendirilmesi gibi öneriler tartışılmıştır.