Yazar "Gederet, Yavuz Turgut" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Diyabetik Olmayan Akut Koroner Sendromlarda Erken Dönem Yeni Bir Risk Önbelirleyicisi Olarak "Geliş İnsülin Rezistans İndeksi (GİRİ)’nin" Değerlendirilmesi(2002) İçli, Abdullah; Gök, Hasan; Altunkeser, Bülent Behlül; Özdemir, Kurtuluş; Gürbilek, Mehmet; Gederet, Yavuz Turgut; Sökmen, GülizarAmaç: İnsülin rezistansı birçok kardiyovasküler hastalık için bir risk göstergesidir. Ancak, bazılarının etyoloji ve prognozu üzerinde etkisi tam olarak açığa kavuşmamıştır. Bu çalışmamızda, insülin rezistansının pratik olarak belirlenmesinde yeni sunulmuş olan "Geliş İnsülin Rezistans İndeksi (GİRİ)'nin" diyabetik olmayan akut koroner sendromlarda erken dönem yeni bir risk önbelirleyicisi olup olmadığını araştırmayı amaçladık. Yöntem: Çalışmamıza akut miyokard infarktüsü (AMİ) (Grup I, yaş ortalaması 5812 yıl olan 72 hasta) ve kararsız angina pektoris (KAP), (Grup II, yaş ortalaması 5810 yıl olan 88 hasta) tanılarıyla koroner yoğun bakım ünitesine yatırılan ve koroner anjiyografi (KAG) yapılan 160 diyabetik olmayan hasta dahil edildi. Tüm hastalarda geliş insülin ve glukoz değerlerinin çarpımının, normal glukoz düzeyi (5mmol/L) ve insülin düzeyinin (5mU/L) çarpımına bölünmesiyle GİRİ hesaplandı. Hastaların ekokardiyografik olarak sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (SVEF), duvar hareket skor indeksi (SVDHSİ) ve KAG'lerinden Gensini skor indeksi belirlenerek 30 gün boyunca major kardiyak olaylar (kalp yetersizliği, atriyal fibrilasyon, reinfarktüs, ciddi ventriküler aritmiler, atriyo-ventriküler blok, revaskülarizasyon gereksinimi ve mortalite) bakımından izlemleri yapıldı. Bulgular: Grup I'de GİRİ daha yüksek bulundu.(7.25.3'e karşın, 5.24.4, p0.01). Grup I'de GİRİ ile Gensini skoru ve SVDHSİ arasında pozitif (sıra ile; r0.41, p0.01; r0.48, p0.001), SVEF arasında ise negatif korelasyon (r-0.37, p0.001) tespit edildi. Ayrıca Grup I'de çok değişkenli regresyon analizinde, GİRİ ile Gensini skor indeksi (r0.23, p0.01) ve SVDHSİ (r0.43, p0.0001) arasındaki pozitif korelasyonun devam ettiği görüldü. Yine Grup I'de kalp yetersizliği (r0.42, p0,0001), atriyal fibrilasyon (r0.35, p0.002) ve reinfarktüs (r0.23, p0.04) arasında anlamlı korelasyon tespit edilirken, çok değişkenli regresyon analizinde de, kalp yetersizliği (r0.21, p0.007), atriyal fibrilasyon (r0.18, p0.01) ve reinfarktüs (r0.18, p0.01) ile anlamlı pozitif korelasyonun devam ettiği görüldü. Buna karşın Grup II'de GİRİ ile bu parametreler arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmedi. Sonuç: Geliş İnsülin Rezistans İndeksi, AMİ ile gelen ve diyabetik olmayan hastalarda erken dönem yeni bir risk önbelirleyicisi olarak yüksek riskli alt grupların erken belirlenmesinde kullanılabilir. Aynı zamanda GİRİ, AMİ'lü hastalarda sol ventrikül disfonksiyonunun ve koroner arter hastalığının yaygınlığını belirleyen bağımsız bir risk faktörü olarak, pratik olarak hesaplanabilen ve geniş ölçekli klinik çalışmalarda kolaylıkla kullanılabilir bir parametredir.Öğe Kardiak Kontüzyonundaki Etyolojik Faktörlerin Belirlenmesinde cTnl'nin Yeri(2002) Girişgin, Abdullah Sadık; Cander, Başar; Gederet, Yavuz Turgut; Ağralı, YunusCardiac contusion, associated with on blunt chest trauma, was investigated according to changes of CPK, CKMB, ECG and especially cTnI levels. METHODS: In this study, 88 cases with blunt traumas were evaluated prospectively. 61 cases with thoracic trauma and 27 cases without thoracic trauma as the control group were studied. RESULTS: In 12 of 61 cases with thoracic trauma cTnI was elevated. cTnI showed no increase in cases without thoracic trauma. CKMB level was high in both thoracic trauma and control groups. 11 of 12 cases with elevated cTnI were traffic accidents. cTnI did not increase in 6 cases with sternum fractures. CONCLUSIONS: We consider that decceleration wounds are the main cause of cardiac contusions. Although thoracic trauma is essential in the pathogenesis of cardiac contusion, rib fracture is not a rule. Cardiac contusion is not related directly with degrees of body and thoracic trauma. However it is more related with the degree of cardiac trauma.Öğe Kardiak Kontüzyonundaki Etyolojik Faktörlerin Belirlenmesinde cTnl'nın Yeri(2002) Girişgin, Abdullah Sadık; Cander, Başar; Gederet, Yavuz Turgut; Ağralı, YunusAmaç: Künt toraks travmalarına bağlı kardiak kontüzyonda CPK, CKMB, EKG ve özellikle cTnl seviyelerinin değişimi incelendi. Gereç ve yöntem: Yapılan çalışmada künt travmalı 88 olgu prospektif olarak değerlendirildi. Toraks travması olan 61 olgu ve kontrol grubundaki toraks travması olmayan 27 olgu çalışmaya alındı. Bulgular: cTnl sadece toraks travması olan 61 olgunun 12'sinde yükseldi. CKMB ise toraks travması olan ya da olmayan olgularda yüksek bulundu. cTnl yüksek olan 12 olgunun 11'i trafik kazası sonucu yaralanmaydı. Sternum kırığı olan 6 olguda da cTnl değeri hiç yükselmemiştir. Sonuç: Kardiak kontüzyon etyolojisinde deselerasyon yaralanmalarının asıl neden olduğunu düşündürmektedir. Kardiak kontüzyonda toraks travmasının olması şart iken kot kırığının bulunması şart değildir. Kardiak kontüzyon tüm vücuda ve toraksa olan travma şiddeti ile ilgili değildir. Daha çok kalbe olan travmanın şiddeti ile ilişkilidir.