Yazar "Hidayetoğlu, Taha" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Anti-D Uygulamasına Cevap Veren Refrakter İmmün Trombositopenik Purpura Olgusu(2003) Kurtoğlu, Erdal; Hidayetoğlu, TahaAmaç: Immün trombositopenik purpura (İTP), trombositlerin yüzeyinde yer alan proteinlerin henüz tam olarak bilinmeyen nedenlerden dolayı antijenik bir özellik kazanması ile karakterizedir. Bu durum otoantikor oluşumuna yol açarak trombositopeni ve kanamaya eğilim ile sonuçlanır. Trombosit sayısı çok düşük olan hastalarda seyrek de olsa ciddi kanamalar görülebilir. Bu nedenle hastaların trombosit sayısının en kısa zamanda yükseltilmesi şarttır. Tedavi amacıyla hastalara glukokortikoid, intravenöz immünglobulin, anti-D ve splenektomi uygulamaları gündeme gelebilir. Bu tedaviler içinde, yalnızca Rh () hastalara uygulanabilen anti-D çok geniş bir kullanım alanı bulamamıştır. Olgu sunumu: Trombositopeni ile başvuran 24 yaşındaki bayan hastanın 8 yıldır kesin tanısının konulamadığı anlaşıldı. Hastaya ITP tanısı konularak intravenöz metilprednizolon, oral deksametazon ve intravenöz immünglobulin gibi etkinliği kanıtlanmış tedaviler uygulandı. Ancak yanıt alınamadı. Bunun üzerine standart tedavilere yanıt vermeyen olgularda kullanılabilen anti-D ile hastanın trombosit sayısı normale döndürüldü- Sonuç: Olgumuz uzun süre ITP tanısı kesinliğe kavuşturulamayan, ITP tanısı konulduktan sonra standart tedavilere cevap vermeyen, bu nedenle sık kullanım alanı bulamamış olan anti-D'ye verdiği olumlu cevap nedeni ile sunulmuştur.Öğe Konya metropolünde'ki alışveriş merkezlerinde diabet ve ilgili risk faktörlerinin toplum tabanlı taranması(2004) Gönen, M. Sait; Kısakol, Gürcan; Dikbaş, Oğuz; Güngör, Kağan; Koruk, İbrahim; Hidayetoğlu, Taha; Poçan, EmelDiabet ve komplikasyonları dünya genelinde morbidite ve mortalitenin önemli nedenleri arasında yer alır. Yaptığımız çalışmada, nüfusuyla bir milyona yaklaşan Konya metropolündeki diabet ve ilgili risk faktörlerinin sıklığını belirlemeyi amaçladık. Bu amaçla Konya'da farklı yerlerde bulunan üç büyük alışveriş merkezinde kurduğumuz standlarda toplum tabanlı tarama çalışması gerçekleştirdik. Bu çalışma Ramazan ayında gerçekleştirilmiştir ve bu sayede çok sayıda aç ve tok olgunun kısa zamanda taranması mümkün olmuştur. Çalışmada 3474 olgu tarandı. Bu olguların 255 adedi daha önceden bilinen diabet hastalarından oluşmakta idi. Olguların % 29.09'sında obezite izlendi. Abdominal obezite olguların % 33.48'sında var idi. Hastaların % 7.3'ü daha önceden bilinen diabetik, % 2.2'si yeni tanı diabetik, % 3.2'si IGT, % 8.3'ü IFG olarak saptandı. Olguların 32.85'inde arteryel hipertansiyon bulundu. Olguların yaş gruplarına göre dağılımı, 40 yaşından sonra diabet insidansinda istatistiksel olarak anlamlı artış olduğunu ve 80 yaşına kadar devam ettiğini gösterdi (pearson chi square: 210.91, df:4, p0.001) Ailede diabet, obezite, hipertansiyon ve viseral obezite olan grupta olmayan gruba göre diabet insidansının daha fazla olduğu izlendi (p0.001) Bu çalışma Konya'da gerçekleştirilen toplum tabanlı diabet ve ilgili risk faktörleri ile ilgili ilk taramadır. Türkiye'de, literatürde diabetle ilgili yapılmış olan toplum tabanlı tarama çalışmasına rastlayamadık. Çalışma sonucunda, diabet, obezite ve hipertansiyonun yüksek bulunmasının; Konya'nın coğrafik yapısı, beslenme alışkanlıkları ve toplumun daha hareketsiz bir yaşam tarzına sahip olması ile ilgili olabileceğini düşündük. Çalışmada taranan olgu sayısının fazla olması, toplumu temsil etme bakımından önemlidir. Bu nedenle, bulgularımızdan yola çıkarak, bu kadar yaygın olan diabet ve ilgili risk faktörlerinin önüne geçmek için halkın diabet konusunda bilinçlendirilmesi, yaşam tarzı değişikliğinin öneminin vurgulanması, akdeniz tipi beslenme şekli, fizik aktivitenin artırılması, kilo verme gibi bazı tedbirlerin alınması ve hızla hayata geçirilmesi gerekmektedir.Öğe Kronik Idyopatik Ürtikerli Hastalarda Helikobakter Pilori(2003) Polat, Hakkı; Balevi, Şükrü; Güney, İbrahim; Hidayetoğlu, Taha; Kayaçetin, ErtuğrulAmaç: Kronik ürtiker sık görülen bir deri hastalığıdır ve prevalansı % 15-25'dir. Helikobakter pilori (Hp)'ye bağlı gastointestinal inflamasyonun kronik ürtiker etyolojisinde önemli rolü olabileceği çeşitli çalışmalarda öne sürülmüştür. Kronik idyopatik ürtikerli hastalarda helikobakter pilori sıklığını ve arasındaki ilişkiyi araştırmak amaçlanmıştır. Yöntem: Etyolojik nedeni belirlenemeyen 31 kronik ürtikerli hasta çalışma grubu, dispeptik şikâyetleri olan, ancak endoskopik görünümleri normal bulunan yaş ve cinsiyet bakımından uygun 24 hasta kontrol grubu olarak alındı. Endoskopik yöntem ile mide antrumundan alınan 2 adet biyopsiden birine üreaz (CLO) testi uygulandı, diğeri histopatolojik değerlendirmeye alındı. Hp ()'liği histolojik ve/veya üreaz () olanlar kabul edildi. Bulgular: Histopatolojik ve/veya üreaz testi ile ele alınan 31 hastanın 20'sinde Hp (), 11 'inde Hp (-) idi. 24 kişilik kontrol grubunda altı hastada Hp (), 18'inde Hp (-) bulundu. Sonuç: Kronik idyopatik ürtikerli hastalarda Hp sıklığı normal bireylere göre yüksektir.