Yazar "Imecik, Oktay" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe The Effect of Cigarette Smoke in Bleomicyn Induced Pulmonary Fibrosis in the Rat Model(AKAD DOKTORLAR YAYINEVI, 2011) Maden, Emin; Toy, Hatice; Teke, Turgut; Korkmaz, Celalettin; Kiyici, Halil; Imecik, Oktay; Gok, MehmetThe role of cigarette smoking in the development and outcome of pulmonary fibrosis is uncertain. In this study, we aimed to assess the effect of route of bleomycin exposure in the development of pulmonary fibrosis and the effects of cigarette smoke on bleomycin-induced lung fibrosis. We studied five groups of rats; 1-control group, 2-intratracheal bleomycin (IT), 3- intratracheal bleomycin plus cigarette smoke for 4 wk (IT-S), 4- inhaled bleomycin (IN), 5- inhaled bleomycin plus cigarette smoke for 4 wk (IN-S). According to Aschoft's criteria, fibrosis score was higher in IT and IT-S compared to control, IN and INS groups. There was no significant difference between IT and IT-S groups. Histopathological evaluation of the lungs of rats revealed that neutrophils, macrophages, plasma cells and lymphocytes in alveolar interstitial space were significantly higher in IT and IT-S compared to IN and IN-S (p < 0.001). IT and IT-S showed a severe collagen, laminin, elastin, fibronectin and proteoglican levels in alveolar, vascular, airway and interstitial space. IN and IN-S showed mild inflammation in lung. There were alveolitis, edema, peribronchial fibrosis, fibroblast proliferation and emphysematous lesions in all groups except for the control group. In this study, we showed that in the development of pulmonary fibrosis in rats, intratracheal administration of bleomycin is more effective than bleomycin inhalation and smoking has no additional effect on development of fibrosis.Öğe Malignite Kaynaklı Plevra Sıvılarında Lipide Bağlı Sialik Asit Düzeyi Tayininin Tanısal Değeri(2003) Bektemür, Güven; Ozer, Faruk; Kanat, Fikret; Imecik, OktayBu çalışmada, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’nda yatırılarak tetkik edilen plevral efüzyonlu 68 hastanın plevra sıvısı ve serum lipide bağlı sialik asit (LBSA) düzeyleri ile kontrol grubu olarak seçilen 30 sağlıklı bireyin serum LBSA düzeyleri araştırıldı. Olgular plevral efüzyonun etyolojisine göre malignite kaynaklı ve malignite dışı nedenli plöreziler olmak üzere iki gruba ayrıldı. Malignite grubunda 32, malignite dışı grupta ise 36 olgu yer aldı. Gerek malignite gerekse malignite dışı hasta gruplarında ortalama serum LBSA düzeyinin kontrol grubuna göre belirgin derecede arttığı saptandı (p< 0.001, p< 0.001). Hasta gruplarının ortalama serum LBSA değerleri arasındaki fark ise istatistiksel olarak anlamlı değildi. Malignite grubunun ortalama plevra sıvısı LBSA düzeyi (23.34 mg/dL) malignite dışı grup (17.97 mg/dL) ile karşılaştırıldığında anlamlı derecede yüksek bulundu (p< 0.05). Hasta gruplarında saptanan ortalama plevra sıvısı/serum LBSA oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı gözlendi. Plevra sıvısında LBSA düzeyi ölçümünün malignite kaynaklı plevral efüzyonların ayırıcı tanısında sensitivitesi %91 ve spesifitesi %51 olarak belirlendi. Sonuç olarak, malignite kaynaklı plevral efüzyonların ayırıcı tanısında bir tümör belirteci olarak LBSA düzeyinin tanısal değeri beklenen düzeyde olmamakla birlikte, tanı zorluğu ile karşılaşılan olgularda yüksek plevra sıvısı LBSA konsantrasyonunun maligniteyi destekleyici bir parametre olarak kullanılabileceği kanısına varıldı.Öğe Transüda-Eksüda Ayrımında Plevral Sıvı Psödokolinesteraz Düzeyinin Tanısal Değeri(2003) Ozer, Faruk; Kanat, Fikret; Kalem, Abdülcelil; Imecik, OktayBu çalışmaya, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ile İç Hastalıkları Anabilim Dalı’nda 1999-2000 yılları arasında yatırılarak tetkik edilen plörezili 80 olgu ve kontrol grubu olarak seçilen 30 sağlıklı birey alındı. Plörezili olgular tanılarına göre transüda ve eksüda olmak üzere iki grupta incelendi. Transüda ve eksüda gruplarında ortalama plevra sıvısı psödokolinesteraz düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu (p< 0.001). Ortalama plevral sıvı/serum psödokolinesteraz oranı da gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermekteydi (p< 0.001). Eksüdatif sıvıların ayırt edilmesinde plevral sıvı psödokolinesteraz düzeyinin sensitivitesi ve spesifisitesi %100 olarak saptandı. Plevral sıvı/serum psödokolinesteraz oranının sensitivite ve spesifisitesi ise sırasıyla %90 ve %87 idi. Sonuç olarak, plevral sıvıların transüda-eksüda ayrımında plevral sıvı psödokolinesteraz düzeyi ve plevral sıvı/serum psödokolinesteraz oranının, tanısal değeri yüksek ve kullanılabilir bir parametre olduğu kanısına varıldı