Yazar "Kanat, Ozgur" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Comparison of Thermographic Imaging and Other Diagnostic Techniques in Diagnosis of Cattle with Laminitis(UNIV FED RIO GRANDE DO SUL, 2018) Arican, Mustafa; Hatipoglu, Fatih; Erol, Hanifi; Kanat, Ozgur; Yavuz, Orhan; Parlak, Kurtulus; Koc, OsmanBackground: Lameness results in major economic losses on dairy farms. The proportion of lameness in cows are between 4-55%, the origin of 90% lameness are caused by foot diseases. Hoof abnormalities such as laminitis are major contributors to lameness. Aim of the study, compared with thermographic imaging (IRT) and radiographic, magnetic resonans (MR), computer tomography (CT), histopathological analysis on the diagnosis of laminitis. Materials, Methods & Results: Preliminary, the animals (20 Holstein-Fresian) were selected by lameness examination for evaluation of the for any obvious signs of disease. The animals were examined when rising and walking of the free stalls. Walking was very painful and clinical symptoms of general distress become present for laminitic group. The cows were scored on a 1 to 5 scale for their locomotion (1 = normal locomotion; 5 = severely lame). Thermographic examinations were performed the all animals after the routine clinical examination methods. The infrared images were taken from the dorsal view of all hooves to monitor the temperature of coronary band. All images were scanned using a hand-held portable infrared camera (Wahl, Thermal Imager HSI3000 Series), which was calibrated to ambient temperature and absorptive conditions. Incentives radiological examinations, dorso-palmar and latero-medial shooting was done for using of (Regius Model 110 Konica, Minolta) 70 kV and 30 mAs for each claws. MRI images of all isolated digits were performed at the Department of Radiology, by using Siemens Symphony Erlangen, Germany. Continuous series of transversal, sagital and dorsoplantar scan were obtained from all digit. Computer tomography (CT), isolated digits were performed at the Imaging Department of Radiology, by using Siemens Symphony Erlangen, Germany. CT scanner was used to obtain contiguous slices from the region of the proximal sesamoid bones to the toe. Anterior side (laminar and perilaminar tissues) of the claws was uncovered with electric wheel. Tissue samples were taken 10% buffered formaldehyde solution after establishing a routine laboratory procedure following the prepared paraffin blocks 5 micrometers thick sections with hematoxylineosin dye method according to the staining. It was finally examined by light microscopy. The computer soft ware of the infrared thermal camera showed increased local temperature, by 0.5-1.5 degrees C, between the normal and suspected regions for laminitic cases. Clinically, animals suspected of laminitis were showed general stiffness, lameness during walking difficulty. Examination of the claws was demonstrated of rings and plump appearance was evident in paries ungulae. The main damage was seen during trimming of the sole from no hemorrhages or discoloration of control group. The transversal MRI images provided excellent depictions of anatomical structures when compared to their corresponding pictures. Identifiable anatomic structure was labeled on the line drawings of the limb sections and on the corresponding CT images. Twenty out of 30 claws (65%) were shown laminitis statistical with histopathological examination. In histopathological examination; mononuclear cells and neutrophil granulocytes infilrations and edema, haemorrhagia, mild hyperemia in the lamellar region was remarkable in laminitic cases. Discussion: As a results, thermographic examination may have potential as a detection tool for laminitis. MR transversal images provided excellent depiction of anatomical structures and many biometric research in the bovine hoof can be easily investigated. The usefulness of IRT, MRI, CT in evaluating laminitis in the acute patient remains stil open. The use of diagnostic techniques during the initial active phase of laminitis as a means to increase the understanding of the disease and also serves as a justification for the development of an experiment involving live cows induces laminitis.Öğe Disseminated metastatic transmissible venereal tumour in a bitch(Selçuk Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi, 2013) Kose, Ayse Merve; Cizmeci, Sakine Ulkum; Aydin, Ibrahim; Dinc, Dursun Ali; Maden, Mehmet; Kanat, OzgurBu vakanın materyalini doğum sonrası üç aydır devam eden kanlı vaginal akıntısı olan 4 yaşlı Sibiryan Husky ırkı dişi bir köpek oluşturdu. Yapılan fiziksel muayenede deri altında birçok noktada çeşitli büyüklükte kitlelerin olduğu, kanlı vajinal akıntının bulunduğu, vulvanın ödemli olduğu ve üzerinde dokunulduğunda kolayca kanayan karnabahar görünümlü frajil tümoral kitlelerin bulunduğu belirlendi. Vaginadaki tümoral kitlelerden hazırlanan smear preperatlarının sitolojik incelemesinde yuvarlak hiperkromik çekirdek ve çekirdekçiği bulunan ince stoplazmalı, eozinofilik vakuollü yuvarlak, oval ya da polihidral görünümlü tipik transmissible venereal tümör hücrelerine rastlandı. Ultrasonografik muayenede ise karaciğer, dalak ve sol böbreğin ekojenitelerinde değişiklik olduğu, karaciğer ve dalağın büyüdüğü ayrıca karaciğer üzerinde çok sayıda dalakta ise bir adet kitle olduğu belirlendi. Yapılan klinik, labaratuar, radyografik ve ultrasonografik muayeneler sonucunda vakada yaygın metastazlı transmissible venereal tümör (TVT) teşhis edildi. Vakanın prognozunun kötü olması nedeniyle hasta uyutuldu. Nekropsi sırasında deri, derialtı, memelerin etrafı, son kosta üzerie, abdomen, akciğer, karaciğer ve dalakta matastazik kitleler belirlendi. Genellikle benign karakterde olan ve metastazlara nadir rastlanılan TVT olgusu, bu vakada deri, derialtı dokular, meme, karaciğer, dalak ve akciğerde metastazlara yol açıp malign karaktere döndüğü belirlendi. Sonuç olarak TVT’li köpeklerde metastaz varlığının araştırılması için dikkatli bir sistematik muayene yapılmalıdır.Öğe Disseminated metastatic transmissible venereal tumour in a bitch(2013) Kose, Ayse Merve; Cizmeci, Sakine Ulkum; Aydın, Ibrahim; Dınc, Dursun Ali; Maden, Mehmet; Kanat, OzgurBu vakanın materyalini doğum sonrası üç aydır devam eden kanlı vaginal akıntısı olan 4 yaşlı Sibiryan Husky ırkı dişi bir köpek oluşturdu. Yapılan fiziksel muayenede deri altında birçok noktada çeşitli büyüklükte kitlelerin olduğu, kanlı vajinal akıntının bulunduğu, vulvanın ödemli olduğu ve üzerinde dokunulduğunda kolayca kanayan karnabahar görünümlü frajil tümoral kitlelerin bulunduğu belirlendi. Vaginadaki tümoral kitlelerden hazırlanan smear preperatlarının sitolojik incelemesinde yuvarlak hiperkromik çekirdek ve çekirdekçiği bulunan ince stoplazmalı, eozinofilik vakuollü yuvarlak, oval ya da polihidral görünümlü tipik transmissible venereal tümör hücrelerine rastlandı. Ultrasonografik muayenede ise karaciğer, dalak ve sol böbreğin ekojenitelerinde değişiklik olduğu, karaciğer ve dalağın büyüdüğü ayrıca karaciğer üzerinde çok sayıda dalakta ise bir adet kitle olduğu belirlendi. Yapılan klinik, labaratuar, radyografik ve ultrasonografik muayeneler sonucunda vakada yaygın metastazlı transmissible venereal tümör (TVT) teşhis edildi. Vakanın prognozunun kötü olması nedeniyle hasta uyutuldu. Nekropsi sırasında deri, derialtı, memelerin etrafı, son kosta üzerie, abdomen, akciğer, karaciğer ve dalakta matastazik kitleler belirlendi. Genellikle benign karakterde olan ve metastazlara nadir rastlanılan TVT olgusu, bu vakada deri, derialtı dokular, meme, karaciğer, dalak ve akciğerde metastazlara yol açıp malign karaktere döndüğü belirlendi. Sonuç olarak TVTli köpeklerde metastaz varlığının araştırılması için dikkatli bir sistematik muayene yapılmalıdır.Öğe Histopathological and Immunohistochemical Findings in Different Tissues of Goats Infected with Small Ruminant Lentivirus(Selçuk Üniversitesi, 2023 Haziran) Kanat, Ozgur; Ataseven, Veysel Soydal; Secinti, Ilke Evrim; Incecik, Veli; Dogan, FiratAmaç: Küçük ruminant lentivirus enfeksiyonu, koyun ve keçilerde patolojik ve klinik olarak mastitis, maedi, visna ve artritise neden olan bir dizi ana hedef organı aynı anda ve immunpatojenik olarak etkileyebilen kronik ve tedavi edilemez bir karaktere sahiptir. Bu çalışmanın amacı, histopatolojik ve immunohistokimyasal olarak enfekte keçilerin farklı dokularındaki lezyonları ve hücresel dağılımını ortaya koymaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışmada, seropozitif olduğu bilinen toplam 6 adet keçi, ayrıca 1 adet abort fötus kullanıldı. Histopatolojik bulgular ve immunohistokimyasal olarak, hücresel dağılımlar tespit edildi. Bulgular: Histopatolojik olarak bronkopnömoni ve kronik intersitisyel pnömoni, enteritis, böbreklerde proksimal ve distal tubulus epitellerinde hidropik dejenerasyon ve nekroz, hiyalin damlacıkları ve hiyalin silindirleri, dalakta konjesyon ve lenfoid hücrelerde azalma, kalpte konjesyon, hiyalin dejenerasyonu ve nekroz ile karaciğerde hidropik dejenerasyon, nekroz ve hepatitis gözlendi. İmmunohistokimyasal olarak akciğerde bronş ve bronşiyollerin epitellerinde, alveoler makrofajlarda ve lenfositlerde, dalakta lenfosit ve makrofajlarda, bağırsaklarda kript ve villus epitellerinde, lenfosit ve makrofajlarda, karaciğerde ise Kupffer hücrelerinde ve lenfositlerde pozitif boyanmalar görüldü. Aksine, böbrekler ve kalpte pozitiflik görülmedi. Öneri: Sonuç olarak, keçi yetiştiriciliğinde önemli bir yeri bulunan küçük ruminant lentivirus enfeksiyonunda elde edilen veriler ve bu verilerin, yeni çalışmalarda ve geliştirilebilecek mücadele programlarında önem arz edeceği düşünülmektedir.Öğe Pathological and Microbiological Investigations on Alimentary System Lesions of Dogs: Oral, Oesophagus and Stomach(MEDWELL ONLINE, 2011) Kanat, Ozgur; Ortatatli, MustafaPathological changes along the alimentary tract (oral cavity, oesophagus and stomach with cardia, fundus and pylorus sections) were examined along with their frequency and roles in mortality among canines. This study was performed to determine the pathological changes, the incidence and the definition (macroscopic and microscopic) of these lesions in the alimentary tract of dogs. It also examined whether or not these lesions caused pathogenesis of secondary diseases or death. Total 100 dogs of various breeds aged from 1 week to 114 months (9 and a half years) were studied. For histopathological examinations, lesions in. the organs were scored in detail as mild, moderate and severe. The macroscopic lesions identified were the types of infections generally found in the gastrointestinal system. Included in these observations were focal, greyish-red and white erosions in the tongue; hyperemia and haemorrhage in the oesophagus and hyperemia, bleeding, mucosal thickening, foreign bodies (in 3 dogs) and ascarids (in 5 dogs) in the stomach. On a microscopic level, severe histopathological observations included bacterial colonies, degeneration, desquamation and necrosis in the epithelium; hyperemia, haemorrhage and fibrosis in propria; degeneration, desquamation, dilatation and hyperplasia in glands and depletion in lymphoid tissue were observed and scored. Immunohistochemistry revealed the positive staining for Canine Parvovirus-2 (CPV-2) in 90 dogs, Canine Distemper Virus (CDV) in 27 dogs and 24 dogs with both of these viruses. Parasitological investigations revealed 5 dogs with ascarids. Results from pathoanatomical diagnoses demonstrated oesophagitis in 1 0 cases, acute gastritis in 11 cases, chronic gastritis in 17 cases and eosinophilic gastroenteritis in 1 case. Thus, the collective results suggest that primarily parvovial enteritis but also other lesions and diseases in the gastrointestinal tract cause death in these dogs.