Yazar "Kara, Buket" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çocuklarda primer böbrek tümörlerinin klinik özellikleri, tedavi yaklaşımları ve tedavi sonuçları(Selçuk Üniversitesi, 2021) Kara, Buket; Sarıkaya, Mehmet; Ertan, Kübra; Uğraş, Nevzat Serdar; Çiftci, İlhan; Yavaş, Güler; Köksal, YavuzAmaç: Bu çalışmanın amacı, çocuklarda primer malign böbrek tümörlerinin klinik özellikleri, tedavi yaklaşımları ve tedavi sonuçlarının değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: 2006 ile 2020 yılları arasında primer malign böbrek tümör tanısı alan ve izlenen çocuk hastaların onkoloji dosyaları geriye yönelik incelendi. Hastaların demografik ve klinik özellikleri ile tedavi yaklaşımları ve izlemleri not edildi. Bulgular: Bu yıllar arasında izlenen 950 malign hastalıklı çocuğun 49’unda(%5,2) primer malign böbrek tümörü vardı. Hastaların yaşı üç gün ile 13 yıl arasında değişiyordu (ortanca, 3 yıl). Erkek kız oranı 25/24’dü. En sık görülen semptom ve bulgu karında kitle idi. İki hastada bilateral hastalık vardı (%4,1). Patolojik tanılar, Wilms tümörü (n = 44, % 89,8), mezoblastik nefroma (n=2, % 4,1), böbreğin clear hücreli sarkomu (n=2, % 4,1) ve böbreğin primer sinovyal sarkomuydu (n=1, %2). Wilms tümörlü hastalardan sadece ikinde diffüz anaplazi vardı. Hastalarımızın risk grupları düşük (n = 4, % 8.3), orta (n = 35, % 72.9) ve yüksek riskli (n = 9, % 18.8) idi. Hastaların takip süreleri iki ay ile 15 yıl (ortanca, 5 yıl) arasında değişiyordu. Primer böbrek tümörlerinde genel ve olaysız sağ kalım oranları sırasıyla % 72,7 ve% 59,7 idi. Wilms tümörlü hastaların genel ve olaysız sağ kalım oranları %79 ve %63’dü. Sonuç: Primer malign böbrek tümörlerinde özellikle de Wilms tümöründe multidisipliner yaklaşımlarla başarı oranları yükselmiştir. Bundan sonra hem tedavi başarısının daha da artırılması hem de tedavi ilişkili yan etkilerin azaltılması üzerinde durulmalıdır.Öğe Çocuklarda primer böbrek tümörlerinin klinik özellikleri, tedavi yaklaşımları ve tedavi sonuçları(Selçuk Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2021) Kara, Buket; Köksal, YavuzAmaç: Bu çalışmanın amacı, çocuklarda primer malign böbrek tümörlerinin klinik özellikleri, tedavi yaklaşımları ve tedavi sonuçlarının değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: 2006 ile 2020 yılları arasında primer malign böbrek tümör tanısı alan ve izlenen çocuk hastaların onkoloji dosyaları geriye yönelik incelendi. Hastaların demografik özellikleri, klinik özellikleri, tedavi yaklaşımları ve izlemleri not edildi. Bulgular: Bu yıllar arasında izlenen 950 malign hastalıklı çocuk 49'u primer malign böbrek tümörlüydü (%5,2). Hastaların yaşı üç gün ile 13 yıl arasında değişiyordu (ortanca, 3 yıl). Erkek kız oranı 25/24'dü.En sık görülen semptom ve bulgu karında kitle idi.İki hasta da bilateral hastalık vardı (%4,1).Patolojik tanılar, Wilms tümörü (n = 44, % 89,8), mezoblastik nefroma (n=2, % 4,1), böbreğin clear hücreli sarkomu (n=2, % 4,1) ve böbreğin primer sinovyal sarkomuydu (n=1, %2).Wilms tümörlü hastalardan sadece ikinde diffüz anaplazi vardı. Hastalarımızın risk grupları düşük (n = 4,% 8.3), orta (n = 35,% 72.9) ve yüksek riskli (n = 9,% 18.8) idi.Hastaların takip süreleri iki ay ile 15 yıl (ortanca, 5 yıl) arasında değişiyordu. Genel ve olaysız sağkalım oranları sırasıyla% 72,7 ve% 59,7 idi.Wilms tümörlü hastaların genel ve olaysız sağ kalım oranları %79 ve %63'dü. Sonuç: Primer malign böbrek tümörlerinde özellikle de Wilms tümöründe multidisipliner yaklaşımlarla başarı oranları yükselmiştir. Bundan sonra hem tedavi başarısının daha da artırılması hem de tedavi ilişkili yan etkilerin azaltılması üzerinde durulmalıdır.Öğe Çocukluk Çağı Karsinoid Tümörleri: Tek Merkez Deneyimi(Selçuk Üniversitesi, 2019 Aralık) Kara, Buket; Gündüz, Metin; Köksal, Yavuz; Madenci, HasanAmaç: Karsinoid tümörler (KT), 15 yaş altı çocuklarda 1-1.4/1.000.000 sıklıkta görülmektedir. Akciğer ve gastrointestinal sistemin diğer bölgelerinde de görülmekle beraber çoğunlukla apendikste görülür. Bu çalışmada kliniğimizde KT tanısı ile izlenen hastaların epidemiyolojik ve klinik özellikleri ile tedavileri retrospektif olarak değerlendirildi. Gereç ve Yöntem: Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Onkoloji Kliniği’nde 2010-2017 arasında KT tanısı ile tedavi edilen hastaların dosyaları retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Tanı alıp, tedavisi ve izlemi yapılan 10 KT hastası çalışmaya dâhil edildi. Hastaların 7’si kız (% 70) ve 3’ü erkekti (% 30). Hastaların yaşları 10-17 yıl arasında değişiyordu (ortanca yaş:15 yıl). Tümör yerleşimleri apendiks (n: 9, % 90) ve akciğerdi (n: 1, % 10). Apendiks kaynaklı KT hastaların hepsinde başvuru şikâyeti karın ağrısı olup akut apendisit tanısıyla ameliyat edilmişti. Tümör çapları 0,3-2,5cm arasında değişiyordu (ortanca 0,7 cm). Beş hastada tümör apendikste sınırlı iken2 hastada tümör apendiks serozasını aşmıştı. Bu hastalarda tümör çapı 1,7 cm ve 2,5 cm idi. Tümör çapı 2,5 cm olan hastaya sağ hemikolektomi yapıldı. Apendiks kaynaklı KT hastaların hepsi hastalıksız olarak izlemleri devam etmektedir. Akciğer kaynaklı KT hastası, geçmeyen öksürük şikâyeti ile başvurmuş, yapılan bronkoskopide sol akciğer alt lobda KT saptanmıştır. Bu hastaya, lobektomi yapıldı. Bu hasta da halen hastalıksız olarak izlemi devam etmektedir. Hastaların hiçbirinde karsinoid sendrom bulguları yoktu. Sonuç: Çocukluk çağında nadir görülen karsinoid tümörlerin tanısı insidantel olarak konduğu için akut apandisit tanısı ile ameliyatedilen hastaların patolojik incelemelerinin takibi önemlidir.