Yazar "Kara, Medine" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çocuklarda adenoidektominin ses ve yumuşak damak fonksiyonları üzerine etkinliğinin objektif ses analizi ve nazometre ile değerlendirilmesi(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2010) Kara, Medine; Özer, BedriSes ve konuşma insan sosyal yaşamında önemli bir iletişim aracıdır. Üst solunum yollarını ilgilendiren cerrahi operasyonlardan sonra sesin rezonans özelliklerinde değişiklikler olabilir. Kullanımı giderek yaygınlaşan ses analiz yöntemleri, sesin normal olup olmadığını saptamak, eğer patolojik ise patolojinin derecesini belirlemek ve mevcut olan patolojik durumun hangi mekanizmalar ile oluştuğunu daha iyi anlayabilmek için kullanılmaktadır. Nazal rezonans; velofarengeal fonksiyona, nazal ve oral kavitelerin rölatif impedansına ve nazofarenksin şekline bağlıdır. Çalışmamızda adenoid vejetasyon nedeniyle adenoidektomi ameliyatı yapılan hastalarda, bu ameliyatın ses kalitesi üzerine etkisinin akustik ses analizi, spektrografik analiz ve nazometre ile objektif olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Kulak Burun Polikliniğine 2008- 2009 yılları arasında başvuran, adenoid hipertofisi semptom ve muayene bulguları olan 6-12 yaş arasındaki çocuklarda çekilen lateral sefalometrik grafilerinde hesaplanan ANO değeri 0.60 ve üzerinde olan 40 çocuk hastaya adenoidektomi yapıldı. Postoperatif kontrollere gelen 36 hastanın (20 erkek, 16 kız) istatistik verileri değerlendirildi Adenoid semptom ve bulguları olmayan 6-12 yaş arasındaki 50 sağlıklı çocuk (23 erkek, 27 kız) kontrol grubu olarak alındı. Çalışma grubunun yaş ortalaması 8.22±1.86, kontrol grubunun yaş ortalaması 8,54±1.92 idi. Kontrol grubu ile çalışma grubu hastalarımız arasında yaş ve cinsiyet olarak istatistiksel anlamlı fark yoktu. (P>0.05) Lateral sefalometrik grafilerden elde edilen ANO değerleri çalışma grubunda (0.79±0.96), kontrol grubuna (0.45±0.14) göre anlamlı derecede yüksek olduğu görüldü. (P<0.05) Ses analizleri için; Kay Elemetrics Corp. tarafından geliştirilen MDVP (Multi Dimensional Voice Program) Model 5105, Real-Time Pitch Model 5121, Real-Time Spektrogram Model 5129 ve nazalans değerlendirmesi için Nazometre II-Model 6400 programları kullanıldı. Elde edilen veriler SPSS 13.0 for Windows (SPSS Inc., USA) veri analizi programında analiz edildi. İstatistiksel olarak anlamlılık seviyesi P<0.05 (Bonferroni düzeltmesinde p<0.017) olarak kabul edildi. Çalışma grubunun F0, Jitter %, RAP, Shimer %, APQ, NHR değerleri sağlıklı çocuklarla karşılaştırıldığında anlamlı fark olmadığı (P>0.05), adenoid hipertrofili çocuklarda adenoidektomi sonrası da bu değerlerde istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı (P>0.05) ve yine kontrol grubu değerleri ile çalışma grubunun postoperatif 3. ay değerleri arasında anlamlı fark olmadığı görüldü. (P>0.05) Real-Time Spektrogram programı ile F1, F2, F3, F4 frekansları değerlendirildi ve adenoid hipertrofisi olan çocukların preoperatif formant değerlerinin sağlıklı çocuklarla karşılaştırılmasında F2, F3, F4 değerinin istatistiksel olarak anlamlı yüksek olduğu bulunmuştur. (P<0.05) F3 ve F4 değerlerinin adenoidektomi öncesi ve sonrası değerleri karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir artış olduğu saptanmıştır. (P<0.05) Yine adenoidektomi sonrası üçüncü ay kontrolleri ile sağlıklı çocukların F2, F3, F4 değerleri arasında anlamlı fark saptanmıştır. (P<0.05) Adenoid hipertofisi saptanan çocukların nazometre ile ölçülen nazalans değerleri, sağlıklı çocuklarla karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı düşük olduğu görüldü. (P<0.05) Yine adenoid hipertrofili çocukların preoperatif nazalans değerleri ile postoperatif değerleri karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı yükselme olduğu saptandı. (P<0.05) Çalışmamızda ölçülen minimum ve maksimum pitch değerleri açısından sağlıklı çocuklar ile adenoid grubunun preoperatif değerleri arasında ve adenoid grubunun preoperatif ve postoperatif değerleri arasında, çalışma grubu ile adenoid grubunun geç dönem sonuçları arasında istatistiksel olarak fark saptanmadı. (P>0.05) Adenoidektomi yapılan hastalarda akustik ses parametrelerinde değişiklik saptanmamış olmakla birlikte nazal rezonansta görülen değişiklikler açısından operasyon öncesi hasta yakınları bilgilendirilmelidir. Bu durum özellikle profesyonel ses kullanıcıları için önemlidir.Öğe An evaluation of the effects of adenoidectomy on voice and speech function in children(2013) Kara, Medine; Öztürk, Kayhan; Özer, BedriAmaç: Bu çalışmada adenoidektominin ses ve konuşma fonksiyonu üzerindeki muhtemel etkileri değerlendirildi. Hastalar ve Yöntemler: Adenoid hipertrofisi tanısı konulan 36 çocuk (20 erkek, 16 kız; ort. yaş 8.221.86 yıl) ve 50 sağlıklı çocuk (23 erkek, 27 kız; ort. yaş 8.541.92 yıl) çalışmaya dahil edildi. Adenoidektomi ameliyatı yapılan çocuklarda ve kontrol grubunda ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası birinci hafta ve üçüncü ay akustik ve spektrografik analizler, ses analizi ve nazalans değerlendirmeleri yapıldı. Bulgular: Adenoidektomi yapılan çocuklarda ses nazalansı ve F3 ve F4 formant değerlerinde anlamlı bir değişiklik gözlendi. Objektif ses analizi ile değerlendirildiği üzere, F0, shimmer %, amplitüd pertürbasyon oranı (APQ), jitter %, rölatif ortalama pertürbasyon (RAP), harmonik gürültü oranı (NHR) ve F1 ve F2 formant değerlerinde anlamlı bir değişikliğe rastlanmadı. Sonuç: Çalışma bulgularımız, adenoidektominin nazofarenks ve üst solunum yolunun şekil ve boyutunu değiştirerek sesin rezonans ve nazalansı üzerinde etkili olabildiğini göstermektedir. Adenoidektominin ses kalitesinde anlamlı bir değişikliğe neden olmadığı ve güvenle uygulanabileceği görülmektedir.Öğe Ghrelin levels in children with adenoid or chronic tonsil hypertrophies before and after surgery(ELSEVIER IRELAND LTD, 2009) Koc, Sema; Ozturk, Kayhan; Buyukbas, Sadik; Kocabas, Volkan; Ozer, Bedri; Kara, MedineObjective: We aimed to evaluate the ghrelin levels in the children with adenoid or tonsil hyperthrophies. Methods: The Study included 27 children (17 boys and 10 girls). Mean age was 6.9 +/- 3.5 years, ranging from 3 to 16. Ghrelin levels in the patients and their weight and height measurements were evaluated before surgery and after 3 months later of the operation. Results: While 18 (67%) children were operated for adenoid hypertrophy, 9 (33%) children were operated for adenoid and tonsil hypertrophy. it was found that postoperative ghrelin levels were significantly decreased whereas weight and BMI scores were significantly increased (p < 0.01). A weak correlation was observed between preoperative ghrelin and weight (r = -0.29), This negative Correlation became more profound at the postoperative 3rd month examination (r = 0.85) (p < 0.01). Conclusions: The present Study showed that the surgical treatment provides positive contributions on the growing of children with adenoid and tonsil hypertrophies. The ghrelin levels were significantly decreased at the postoperative period in the children, and a negative relationship was observed between the ghrelin levels and the weight, These findings Suggest that blood ghrelin levels may be useful as a parameter for following the development of the children. (c) 2009 Elsevier Ireland Ltd. All rights reserved.Öğe Perikraniyal-Subgaleal Flep ile Frontal Sinüs Obliterasyonu(2010) Öztürk, Kayhan; Duran, Mutlu; Arbağ, Hamdi; Keleş, Bahar; Kara, Medine; Uyar, YavuzAmaç: Bu çalışmada, vaskülarize perikraniyalsubgaleal flep ile frontal sinüs obliterasyonu uygulanan hastaların sonuçları değerlendirildi. Hastalar ve Yöntemler: Haziran 2001 - Ocak 2008 tarihleri arasında kliniğimizde çeşitli endikasyonlar nedeniyle perikraniyal-subgaleal flep ile frontal sinüs obliterasyonu uygulanan sekiz hastanın (7 erkek 1 kadın; ort. yaş 40.517.1 yıl; dağılım 9-61 yıl) dosyaları geriye yönelik olarak incelendi. Hastaların yaşı, cinsiyeti, endikasyonları, ameliyat sonrası erken ve geç komplikasyonları kaydedildi. Hastalar kliniğe çağırılarak kontrol fizik muayeneleri yapıldı ve bilgisayarlı tomografileri çekildi. Dört hastaya frontal sinüs ön-arka duvarı kırığı, iki hastaya frontal sinüs mukoseli, bir hastaya frontal sinüs mukopiyoseli ve bir hastaya frontal sinüs ostiumuna uzanan ön duvar kırığı nedeniyle frontal sinüs obliterasyonu uygulandı. Tüm hastalara standart bikoronal insizyon ile yaklaşıldı ve frontal sinüs lateral saplı perikraniyal-subgaleal flep ile oblitere edildi. Bulgular: Ameliyat sonrası dönemde, açık frontal sinüs ön-arka duvar kırığı olan bir hastada iki gün süren rinore ve menenjit, frontal sinüs ön duvar kırığı olan bir hastada ise sağ frontal cilt bölgesinde hipoestezi gelişti. Diğer hastalarda herhangi bir komplikasyon izlenmedi. Sonuç: Perikraniyal-subgaleal flep iyi vaskülarize, cerrahi alana yakın, çok yönlü bir flep olup frontal sinüs obliterasyonunda kullanılabilecek ucuz, güvenilir ve efektif bir dokudur.