Yazar "Karaca, Fikret" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Düvelerde Östrüsün Belirlenmesinde Kullanılan Pratik Yöntemlerin Karşılaştırılması(2002) Ataman, Mehmet Bozkurt; Kaya, Abdullah; Karaca, Fikret; Çoyan, KenanIn this study, detection of estrus was compared using the different estrus detection methods. A total of 19 Brown Swiss heifers aging between 18-24 months were used as materials. Heifers were examined two times with 10 days interval to detect ovarian activity. After that, a prostaglandin analogue of cloprostenol was injected two times with 11 days interval intramuscularly at a dose of 500 u.g per animal. The estrus cycle of each heifer was determined by observation of estrus signs, measurement of vaginal temperature and resistance, vaginal and transrectal examination after the second PGF2cl injections every 12 hr in a day for 4 days. Estrus detection rates were 63.1 % (observation of estrus signs), 36.8 % (vaginal temperature), 63.1 % (vaginal resistance), 63.1 % (vaginal examination) and 78.9 % (rectal examination), respectively. The differences of the estrus rates among the groups were not significant (p>0.05). As a conclusion, different estrus detection methods could be used to detect the estrus in heifers. Additionally, using of different method may prevent infertility resulting from suboestrus or inadequacy of estrus detection.Öğe Effect of site of insemination on bovine fertility(1997) Ataman, Mehmet B.; Taşal, İbrahim; Aksoy, Melih; Karaca, Fikret; Kaya, Abdullah; Tekeli, TevfikBu çalışmada, suni tohumlama yapılan inek ve düvelerde sperma bırakılma yerinin gebelik oranları üzerine etkisi araştırıldı. Çalışmada 82 baş inek ve 18 baş düve olmak üzere toplam 100 baş hayvan cervical, corpus uteri, Graaf folliküiünün iokalizasyonuna göre ipsilateral ve kontralateral cornu tohumlama bölgesi olmak üzere 4 eşit gruba ayrılarak tohumlandılar. Gebelik oranları gruplarda sırasıyla %88, %72, %84 ve %72 olarak tespit edildi. Sonuç olarak, spermanın corpus uteri veya ipsilateral cornuya depo edilmesinin gebelik oranını arttırdığı, cervical yolla tohumlamanın herhangi bir avantajı olmadığı kanısına varıldı.Öğe FGA tedavisi uygulanan anöstrüsteki koyunlarda eCG ve PGF2?’nın farklı zamanlarda uygulanmasının fertilite üzerindeki etkisi(Selçuk Ünivesitesi, 2015) Doğruer, Gökhan; Ergün, Yaşar; Sarıbay, Mustafa Kemal; Ateş, Cafer Tayyar; Karaca, FikretAmaç: Çalışmada FGA içeren süngerlerle östrüsleri uyarılan anöstrüsteki İvesi koyunlarında, eCG ve PGF2? enjeksiyonlarının süngerlerin çıkarıldığı anda veya 48 saat öncesinde uygulanmasının fertilite üzerindeki etkilerinin incelenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışma 80 İvesi koyun üzerinde yürütüldü. Süngerler vaginada 12 gün tutuldu. Grup 1’deki (n=40) koyunlara süngerlerin çıkarıldığı anda, Grup 2’deki (n=40) koyunlara ise süngerlerin çıkarılmasından 48 saat önce 400 IU eCG ve 125 mcg kloprostenol kas içi yolla enjekte edildi. Ayrıca her iki gruptaki koyunlara süngerlerin çıkarılmasından 40 saat sonra 5 mcg buserelin asetat kas içi yolla uygulandı. Bulgular: Östrüs başlangıç zamanı Grup 1 ve 2’de sırasıyla 35.08±1.75 ve 32.12±1.41 saat olarak saptandı. Östrüs, gebelik ve konsepsiyon oranları Grup 1’de sırasıyla %68.4, %55.2, %80.7 olarak hesaplanırken; Grup 2’de %89.4, %76, %85.2 olarak belirlendi. Kuzulama oranları Grup 1 ve 2’de sırasıyla %95.2 ve %100 olarak belirlendi. İkizlik oranı ve kuzu verimleri sırasıyla Grup 1’de %50 ve %150 iken, Grup 2’de %31 ve %131 olarak tespit edildi. Grup 2’nin östrüs oranı Grup 1’den istatistik olarak yüksek (P<0.05) bulunmasına rağmen Gruplar arasında diğer fertilite parametrelerinde fark tespit edilmedi (P>0.05). Öneri: Koyunlarda süngerlerin çıkarıldığı anda eCG ve kloprostenolün enjekte edilmesiyle işgücü yönünden avantaj sağlayacağı ifade edilebilir.Öğe Koçlarda testis ve epididimislerdeki fizyolojik ve patolojik değişikliklerin ultrasonografi ile belirlenmesi(Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 1997) Karaca, Fikret; Çoyan, KenanBu çalışmada, koçların aşım sezonunda ve aşım sezonu dışında skrotal yapıların ultrasonogram görünümü, testis ve epididimislerdeki patolojik lezyonların belirlenmesinde ultrasonografinin kullanılabilirliği, testis büyüklüğündeki mevsimsel değişikler ve testis ölçüleri arasındaki ilişkinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Materyal olarak Konya Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü'ne ait, yaşları 1-7 arasında değişen 101 baş koç kullanıldı. Koçların tamamında aşım sezonu dışında (Nisan-Mayıs.1995) skrotal yapıların klinik ve ultrasonografik muayenesi yapıldı. Patolojik lezyon tespit edilen 20 koçta bu muayeneler aşım sezonunda (Ekim-Kasım 1995) tekrarlandı. Bu koçların 18 1 kestirilerek skrotal yapılar makroskobik ve mikroskobik olarak incelendi. Klinik ve ultrasonografik muayenelerde normal olan 2.5 yaşlı ve benzer kon- disyonlu 8 baş merinos koç seçilerek, aşım sezonu dışında 4 (Aralık- Mayıs) ve aşım- sezonu içerisinde 4 (Ağustos - Kasım) kez olmak üzere fiziksel (testis hacmi, skrotal sirkumferens, testis uzunluğu, testis çapı) ve ultrasonografik (testis çapı, mediastinum testis çapı) testis ölçümleri yapıldı. Ultrasonografik mauyenede skrotum derisi ve altındaki katlar birbirinden ayırt edilemeyen hiperekojenik bir bant şeklinde, testis paranşimi homojen yapıda ve orta de recede ekojenik olarak gözlendi. Mediastinum testis, testisin merkezinde hiperekojenik çizgi şeklinde görüldü. Kauda epididimis testis paranşimine göre ekojenitesi daha az, hafif heterojen yapıda ve rutin olarak görüntülendi. Kaput epididimis testis paranşimine göre daha hipoekoik ve homojen yapıdaydı. Ancak pleksus pampiniformisler bazen kaput epididimisin görülmesini engellemekteydi. Pleksus pampiniformisler teslislerin prok- simalinde çevresi ekojenik iç kısmı anekoik tubuler yapılar olarak gözlendi. Korpus epididimis ve duktus deferens ultrasonografik muayenede görüntülenemedi. Sekiz vakada meydana gelen değişiklikler hem klinik hem de ultrasonografik olarak belirlendi. Ancak 12 vakada skrotal yapılardaki değişiklikler sadece ultrasonografiyle tespit edilebildi. Klinik değişiklikler gözlenen vakaların postmortem makroskobik ve mikroskobik muayenesinde spermatikgranulom,varikosel, periorşitis epididimitis, subskrotal ve skrotal apse teşhis edildi. Ultrasonografik olarak teşhis edilen lezyonların postmortem makroskobik ve mikroskobik incelemelerinde bir vakada kauda epididimiste spermatik granulom, diğerlerinde ise testis paranşimlerinde farklı derecede dejenerasyon, kalsifikasyon, nekroz ve bağ doku artışı olduğu gözlendi. Fiziksel testis ölçümlerinde ise skrotal sirkumferens, testis hacmi, testis uzunluğu ve testis çapının aşım sezonu içerisindeki fiziksel ölçüm ortalamaları, aşım sezonu dışındaki ortalamalarından daha yüksek ve ölçümler arasındaki fark önemli bulundu (P<0.05). Ultrasonografik testis çapı ile mediastinum testis çapının sezon içi ortalamaları, sezon dışı ortalamlarından daha yüksek olmasına karşılık fark önemli bulunmadı (P> 0.05). Fiziksel (skrotal sirkumferens, testis hacmi, testis uzunluğu, testis çapı) ve ultrasonla (testis çapı) yapılan testiküler ölçümler arasında pozitif yönde korelasyon bulundu (P<0.001). Mediastinum testis çapı ile bu parametrelerden sadece fiziksel ve ultrasonografik testis çapı arasında korelasyon bulundu (P< 0.001). Fiziksel testis uzunluğu ve testis çapı ile ultrasonografik testis çapı ve mediastinum testis çapının sağ testise ait ölçümleri sol teslisten daha yüksek bulunmasına karşılık, ölçümler arasındaki fark önemli değildi (P<0.05). Sonuç olarak, ultrasonografi testis ve epididimisteki fizyolojik ve patolojik değişikliklerin belirlenmesinde klinik muayenelere ilave olarak kullanılabileceği, koçlarda mevsimin testis büyüklüğünü etkilediği ve testiküler ölçüler arasında önemli bir korelasyon bulunduğu, bazı testiküler ölçümlerin belirlenmesinde ultrasonografiden yararlanılabileceği kanısına varıldı.Öğe Konya Hayvancılık Merkez Araştırma Ensti?tüsü'ne Ai?t Çeşi?tli? Irklardan Koçların Spermatolojik Özelli?kleri? Üzeri?nde Araştırmalar(Selçuk Üniversitesi, 1994) Aksoy, Melih; Ataman, M. Bozkurt; Kaya, Abdullah; Tekeli, Tevfik; Karaca, FikretIn the present study dermatological features of Awassi, Akkaraman, Corriedale and Merino rams. a total of 20 animals. in a flock of Konya Central Animal Research Institute were determined. Semen samples of rarns were collected by artifical vagina and examined for semen volume, individual motility, sperm concentration, liveldead and abnormal spermatozoon rates. As a result, all features of the semen samples were in normal limits but there were some differences in characteristics between the breeds.Öğe Konya Merinosu koyunlarında melatonin,progesteron-PMSG ve koç etkisi uygulamalarının erken anöstrüs döneminde bazı üreme parametrelerine etkileri(1998) Kaya, Abdullah; Ataman, Mehmet B.; Karaca, Fikret; Yıldız, Cengiz; Çoyan, Kenan; Aksoy, Melih; Ergin, AliBu çalışma, erken anöstrüs dönemindeki koyunların ovaryum fonksiyonlarının uyarılması ve bazı reprodüktif parametreleri üzerine melatonin ile koç etkisi kombinasyonu, progesteron - PMSG ve koç etkisi uygulamalarının etkilerini araştırmak amacıyla yapılmıştır. Araştırmada ( Şubat - Nisan ayları arasında ) 3 - 6 yaşlı toplam 76 baş Konya Merinos ırkı koyun ve 8 baş koç kullanıldı. Koyunların yaşları esas alınarak yaş gruplarının eşit dağılımı için random usulüne göre 4 gruba ayrıldı. Birinci gruptaki koyunlara (n20) 18 mg melatonin ( Regulin, Hoechst) implante edildi ve 30 gün sonra kombine etki için 14 gün süre ile koç katıldı. İkinci gruptaki koyunlara (n22), 40 mg florogeston asetat içeren vaginal süngerler (Syncro - Part, DİF) 14 gün süreyle uygulandı. Daha sonra süngerler çıkarılarak 600 İ.Ü. PMSG enjekte edildi. Üçüncü gruptaki (n20) koyunlara yalnızca 14 gün süreyle koç Katıldı. Birinci, 2. ve 3. grupların östrüs tespiti aynı dönemde arama koçlarıyla yapıldı ve fertil koçlara doğal aşım yaptırıldı. Dördüncü gruptaki (n 14) koyunlar ise kontrol olarak kullanıldı ve haftada bir kez olmak üzere ardışık 3 hafta süreyle kan örnekleri toplandı. Plazma progesteron düzeyleri ölçülerek spontan siklik aktivite oranı tespit edildi. Araştırmada 1, 2 ve 3. grupların östrüs oranlan sırasıyla % 80.0, 90.9 ve 50.0 olarak bulunmasına rağmen 4. grubun spontan siklik aktivite oranı % 14.28 olarak bulundu. Östrüs gösterenlerin gebelik oranları sırasıyla % 93.7, 70.0 ve 80.0, toplam gebelik oranları sırasıyla % 75.0, 63.6 ve 40.0 ve ikizlik oranları ise sırasıyla % 20.0, 22.7 ve 10.0 olarak bulundu. Östrüsler, 1.grupta takip edildiği dönemde 30 gün boyunca homojen bir dağılım göstermesine rağmen, 2. grupta PMSG enjeksiyonundan sonra 40 - 66. saatler arasında ve 3. grupta ise 16 - 24. günler arasında yoğunlaştı. Sonuç olarak, melatonin - koç etkisi kombinasyonunun erken: anöstrüsteki koyunlarda östrüs ve gebelik oranlan açısından diğer yöntemlere göre daha yüksek sonuçlar verebileceği kanısına varıldı.Öğe Meri?nos Koçlarda Testi?si?n Morfometri?k Ölçüleri? ve Sperma Kali?tesi? Arasındaki? I?li?şki?ni?n Araştırılması(Selçuk Üniversitesi, 1994) Aksoy, Melih; Kaya, Abdullah; Ataman, M. Bozkurt; Karaca, FikretInterrelationships between the certain morphometric sizes of testes to each others and to sperm quality were evaluated in Merino rams. The study was carried out on a total of nine rams two years old, having high fertility and nearly equal body weights. Rams were divided into three groups on the basis of testicular volume. In first (n.3) second (n.3) and third (n:3) groups testicular volume measuraments were in the range of 300-500, 500 * 700 and 700 - 900c * m ^ 3 respectively Four semen samples of each ram were collected with a weekly in- tervals and spermatologic features of rams were re corded. As a conclusion, a positive correlation between scrotal circumference, testes width and testes volume were de tected. Testes length had a nonsignificant correlation with scrotal circumference and testes volume. Although spermatologic features are not different in groups containing the rams having different testes volume, a positive cor relation was detected between testes length and sperm concentration per milliliterÖğe Merinos Koçlarda Kriptorşizm ve Testis Hipoplazisinin İnsidensi ile Fertiltiye Etkisinin Patolojik ve Androjenik Yönden İncelenmesi(Selçuk Üniversitesi, 1996) Çiftçi, M. Kemal; Çoyan, Kenan; Güven, Bülent; Yener, Zabid; Karaca, Fikret; Türkütanıt, S. SerapTotal of 5578 male merinos were evaluated for cryptorchidism and testis hypoplasia in HAYMAREN - Konya, KAE- Bandırma. and TIGEM- Altınova, born in 1 993 and 1 994, Polatlı and Karacabey in 1 994. The ineidence of cryptorchidism was 1 0.3 and 8.5% in Haymaren- Konya, 23.2 and 7.1 %in KAE- Bandı rma, 5.7 and 2.9% in Altınova, N/A and 5.6 % in Polatlı, N/A and 8.5% in Karacabey in 1 993 and 1994, respectively. The ineidence of testis hypoplasia was 5.3 and 6.3% in Haymaren- Konya, 5.7% and N/A in KAE- Bandırma, 6.7% and N/A in Altınova in 1993 and 1994, respectively. 67.7 % bilateral and 32.3 % unilateral, of which, 83.2 % was right cryptorchid testes were detected. 69.6 % bilateral and 30.4 % unilateral, of which, 64.7 % left hypoplastic testes were detected.Certain nummer of rams with cryptorchid and hypoplastic testes was selected for plasma levels of testosterone, LH, FSH and spermatologic evaluation. When the rams reached 1 year of age, they were terminated, and the testes were subjected to microscopic and macroscopic evaluations. Tubulus seminiferus contortuses were covered with foetal serteli cells, smail in diameter in cryptorchid testes. Spermatogenesis ceased at spermatid and secondary spermatocyte phases in light and moderate hypoplastic testes, respectively. Bilateral moderate degree hypoplasia was characterised by azoospermia. While plasma testosterone levels were within normal limits orhighly increased, LH levels were highly increased in cryptorchid testes. FSH levels were found to be highly i ncreased in cryptorchid and hypoplastic testes. ln this study, the ineidence of cryptorchidism was found to be high and attributed to the hereditary factors, which was thought that would be decreased by selection. Pathological changes found was not to be detectable until sexual maturity. lt was concluded that the rams must be at least 12 months old in order to detect the hypoplastic testes.Öğe Spermatic Granuloma in the Ram: Diagnosis by Ultrasonography and Semen Characteristics(American College of Veterinary Radiology, 1999) Karaca, Fikret; Aksoy, Melih; Kaya, Abdullah; Ataman, Mehmet B.; Tekeli, TevfikUltrasonographic appearance of the testis and epididymis, and seminal characteristics, with regard to localization of spermatic granuloma were studied. In rams with spermatic granuloma (n = 9), diagnosed by clinical or ultrasonographic examinations before histopathological confirmation, localization of each lesion was recorded. Epididymal granulomas, caput and cauda, were seen as anechoic or hyperechoic areas with a distinct margin with or without a hyperechoic capsule. Granulomas in the testis were microscopic and, therefore, could not be detected by ultrasonography. Enlargement in the mediastinum testis was detected in all rams when there were granulomas in the caput Heterogeneous testis parenchyma invaded by numerous hyperechoic foci, representing testicular degeneration, was associated with granulomas both in the epididymis and testis. Ultrasonographic appearance of the lesions did not differ with regard to season. Seminal characteristics varied between rams. It was concluded that ultrasonographic evaluation may give valuable information in the diagnosis of sperm granuloma in the ram.Öğe Toklularda Testisin Sezon Içi ve Sezon Dışı Morfometrik Ölçümleriyle Spermatolojik Özellikler Arasındaki Ilişkilerinin Belirlenerek Damızlık Seçiminde Kullanılabilirliğinin Araştırılması(1996) Ataman, B. Mehmet; Kaya, Abdullah; Karaca, Fikret; Yıldız, Cengiz; Çoyan, Kenan; Ergin, Ali; Aksoy, MelihBu çalışmada Merinos ırkı toklularda teslise ilişkin morf ometrik ölçüm sonuçlarının damızlık seçiminde kullanılabilirliği araştırıldı. Çalışmada, 15 aylık toplam 20 baş toklu kullanıldı. Aşım sezonu içinde (Ağustos-Aralık) ve dışında (Şubat-Nisan) testislere ilişkin ölçümler, skrotal sirkumferens, testis uzunluğu, testis kalınlığı ve testis hacmi olmak özere 15'er gün aralıklarla 4 kez yapıldı. Yinesezoniçi vedışındahertokludan üçer gün aralıklarla 4 adet sperma örneği alınarak gerekli spermatolojik muayeneler gerçekleştirildi. Asım sezonu içerisinde skrotal sirkumferens, testis uzunluğu, testis kalınlığı ve testis hacmi değerleri ile sperma miktarı, kitle hareketi, motilite ve spermatozoon yoğunluğu arasında önemli pozitif bir korelasyon bulunduğu belirlendi (P0.05). Aşım sezonu dışında ise skrotal sirkumferens, testis kalınlığı ve testis hacmi ile sperma miktarı, kitle hareketi, motilite ve spermatozoon yoğunluğu arasında; testis uzunluğu ile kitle hareketi, motilite ye spermatozoon yoğunluğu arasında önemli pozitif bir korelasyon tespit edildi (P0.05). Öte yandan skrotal sirkumferens, testis uzunluğu, testis kalınlığı ve testis hacmi değerleri ile ölü ve anormal spermatozoon oranları arasında önemli negatif korelasyon belirlendi (P0.05). Sonuç olarak; sezon içi ve sezon dışı testis ölçüm sonuçlan ile yukarıda belirtilen kimi spermatolojik özellikler arasında elde edilen önemli korelasyon bulguları göz önüne alınarak testisin morfometrik ölçüm sonuçlarının damızlık hayvan seçiminde bir kriter olarak kullanılabileceği kanısına varıldı.Öğe Üreme Sezonu Dışında Laktasyondaki? Kil Keçi?leri?nde Flourogestone Acetat I?çeren Vaji?nal Süngerlerle Östrüsleri?n Uyarılması; GnRH ve hCG Döl Veri?mi? Üzeri?ne Etki?si?(Selçuk Üniversitesi, 2008) Sarıbay, Mustafa Kemal; Doğruer, Gökhan; Ergün, Yaşar; Karaca, Fikret; Ateş, Cafer TayyarÖzet: Çalışma, üreme sezonu dışında laktasyondaki Kıl keçilerinde flourogestone acetat (FGA) içeren vaginal süngerlerle östrüslerin uyarılması ve süngerlerin çıkartılmasından 48 saat sonra GnRH ve hCG uygulamalarının dölverimi üzerine etkisini belirlemek amacıyla düzenlendi. Çalışmada kullanılan 60 baş Kıl keçisi tesadüfi örnekleme yöntemi ile üç gruba ayrıldı. Grupların tamamına 30 mg FGA içeren vaginal süngerler 14 gün süreyle uygulandı. Süngerlerin çıkartılmasından 48 saat önce keçilere 500 IU PMSG ve 0.075 mg cloprostenol kas içi enjekte edildi. Süngerler çıkartıldıktan 12 saat sonra, sürüye 9 baş fertil teke katılarak günde iki defa östrüsler tespit edildi ve aşımlar gerçekleştirildi. Süngerler çıkartıldıktan 48 saat sonra, GnRH grubuna (n=18) 5 mcg buserelin acetate, hCG grubuna (n=19) 500 IU human chorionic gonadotropin kas içi enjekte edildi, kontrol grubuna (n=18) ise hiçbir uygulama yapılmadı. GnRH, hCG ve kontrol gruplarında östrüs oranı % 100 olarak belirlendi. Östrüsler, süngerlerin çıkartılmasından 17 saat sonra başladı ve 48. saatlerde sona erdi. Keçilerin östrüs dağılımları süngerlerin çıkarılmasından sonraki 17-24. saatler arasında % 51, 25-36. saatler arasında % 11 ve 37-48. saatler arasında % 38 olarak saptandı. Gebelik oranları GnRH, hCG ve kontrol gruplarında sırasıyla % 38.9, % 36.8 ve % 33.3 olarak belirlendi. Sonuç olarak; üreme sezonu dışında laktasyondaki Kıl keçilerinde FGA,PMSG ve PGF2a kombinasyonunun östrüslerin uyarılması ve senkronizasyonunda etkili bir yöntem olduğu, ancak süngerlerin uzaklaştırılmasından 48 saat sonraki GnRH ve hCG uygulamalarının döl verimini etkilemediği tespit edildi.