Yazar "Karahan, Nebi Salih" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 6102 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNU KAPSAMINDA MUHASEBE ALANINDA VE FİNANSAL TABLOLARDA MEYDANA GELEN YENİLİKLER(2015) Karahan, Nebi Salih6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun kabulüyle ülkemizdeki ticari hayatın uluslararası entegresyonu amaçlanmıştır. Böylelikle özellikle muhasebe alanında önemli değişim ve yenilikler getirilmek suretiyle muhasebe sistemimizin dünya çapında geçerli olan bir yapıya kavuşması hedeflenmiştir. Bu hedefler doğrultusunda Yeni TTK ile uyulması zorunluluğu kabul edilen Türkiye Muhasebe Standartları hayatımıza girmiş olup 01.01.2013 tarihinden itibaren ülkedeki tüm ticari işletmelerin bu standarda uygun olarak muhasebe sistemini dizayn etmeleri zorunlu ko- şulmuştur. Bu çalışmada, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanununun muhasebe bilgi sistemi üzerine olan etkileri üzerinde durulmuştur. Ayrıca, çalışmada kanunun muhasebenin çeşitli alanları üzerinde meydana getirdiği yenilikler incelenerek açıklanmıştır.Öğe 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Muhasebe Uygulamalarına Getirdiği Yeniliklerin Uygulayıcılar (SM, SMMM, YMM) Tarafından Algılanma Düzeyi: Konya Yerelinde Bir Araştırma(Selçuk Üniversitesi, 2016) Karahan, Nebi Salih; Karasioğlu, Fehmi1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlülüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret kanunu ile birlikte halka açık veya kapalı bütün şirketler, TMSK (Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu) tarafından yayımlanan, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları ile (UFRS) uyumlu olan Türkiye Muhasebe Standartlarını (TMS) muhasebe ve finansal raporlama konularında uygulamak ile sorumlu kılınmıştır. Bu kanun şirketlerin yanı sıra, denetim elemanlarına ve muhasebe meslek mensuplarına da yeni sorumluluklar yüklemiştir. Fakat yeni Türk Ticaret Kanunu uygulamada, meslek mensupları tarafından farklı algılanabilmektedir. Bu bağlamda çalışmanın amacı, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun finansal tablolar alanına, bağımsız denetim alanına ve defter tutma yükümlülüğüne getirdiği yeniliklerin muhasebe meslek mensupları tarafından nasıl algılandığını ortaya koymaktır. Bu amaçla meslek mensubu olan 65 kişiye ulaşılmış bunlardan 34 tanesi anketi cevaplamıştır. Elde edilen veriler SPSS 15.0 istatistik paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Bu analiz neticesinde şu sonuçlara ulaşılmıştır. 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun finansal tablolar alanına, bağımsız denetim alanına ve defter tutma yükümlülüğüne getirdiği yeniliklerin doğru ve gerekli olduğunu düşünen katılımcı sayısı yanlış ve gereksiz olduğunu düşünen katılımcı sayısından fazladır. Finansal tablolara getirilen yenilikler kısmındaki 1. Madde(Finansal tabloların, ticari işletmenin tüm varlıklarını, borçlarını, peşin ödenen giderler ile peşin tahsil edilen gelirleri, teknik terimle dönem ayırıcı hesapları, bütün gelir ve giderleri doğru şekilde değerlendirilmiş olarak göstermesi zorunluluğu doğru ve gereklidir) dışında meslek mensuplarının görüşleri meslek grubuna göre farklılık göstermemektedir. Serbest muhasebeci ve Serbest Muhasebeci mali müşavirlerin tamamı bu maddeye katılmışlardır. Yeminli mali müşavirlerin tamamı ise bu maddeye katılmamışlardır. Meslek mensuplarının 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunun da yapılan değişiklikleri algılama düzeyleri hemen hemen aynıdır. Bağımsız denetim alanında değişiklik yapılması ve finansal tabloların şeffaflığının artması ülkemizde sermaye yatırımı yapacak uluslararası şirketler açısından büyük oranda özendirici olacağı için katılımcılar Türk Ticaret Kanununda yapılan değişiklikleri desteklemişlerdir. Türk Ticaret Kanunu güncel hali ile günümüzde ortaya çıkan ihtiyaçlarına cevap veren, kurumsal yönetim ilkelerini ön plana çıkaran, şeffaflığa önem veren önemli bir düzenlemedir.Öğe Firmaya Serbest Nakit Akımları, Özsermayeye Serbest Nakit Akımları Ve Ekonomik Katma Değer Yöntemleri İle Firma Değerlemesi: Borsa İstanbulda Karşılaştırmalı Bir Uygulama(Selçuk Üniversitesi, 2016) Altan, Mikail; Karahan, Nebi SalihBir firmanın değeri çeşitli yöntemlerle belirlenebilmektedir. Analistler genellikle temel analiz yöntemlerini kullanmaktadırlar. Bu yöntemlerin başında ise İndirgenmiş Nakit Akımları (İNA) yöntemi gelmektedir. İNA, firmaya serbest nakit akımları yöntemi (FCFF), özsermayeye serbest nakit akımları (FCFE) ve EVA olmak üzere üç farklı boyutta hesaplanabilmektedir. Çalışmada, FCFF, FCFE ve EVA firma değerleme yöntemleri kullanılarak gıda, enerji, teknoloji ve ulaştırma sektörlerinin firma değerleri belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmanın amacı, firma değerleme yöntemlerinden hangisinin hangi sektörde piyasa fiyatına daha yakın sonuçlar verdiğini ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda, her sektörden beşer firmanın 2010-2014 yılları arasındaki firma değerleri hesaplanmıştır. 2010, 2011, 2012,2013 ve 2014 yıllarındaki firma değerleri her yıl için üç yöntemle de hesap edilmiş ve sektörlerin firma değeri bulunmaya çalışılmıştır. Her yıl için bulunan sektör değerlerinin ortalaması alınmış ve sektörün 2010-2014 yılları arasındaki değeri üç yöntemle de bulunmuştur. FCFF, FCFE ve EVA yöntemleri ile bulunan değerler piyasa değerinden çıkarılmış ve farkı en düşük olan yöntemin o sektörde oluşan piyasa değerini en sağlıklı şekilde açıklayacağı kanaatine varılmıştır. Çalışma neticesinde, EVA’ nın enerji, teknoloji ve ulaştırma sektörlerinde piyasa değerine en yakın sonucu verdiği, FCFF’ nin ise gıda sektöründe piyasa değerinin tespit edilmesinde kullanılmasının daha uygun olacağı sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Türkiye’nin Finansal Risk Haritası(Selçuk Üniversitesi, 2016 Nisan) Altan, Mikail; Şekeroğlu, Gamze; Karahan, Nebi SalihFinansal risk parayla ilgili her türlü riski kapsar. Ülke düzeyinde oldukça önemli olan finansal riskin unsurları ise; düşük GSMH, döviz kurlarındaki dalgalanma, yüksek borç oranı, yüksek işsizlik oranı, yüksek enflasyon oranı ve sorunlu kredi oranlarındaki yüksekliktir. Çalışmada bu unsurlar esas alınarak Türkiye’nin finansal risk haritası çıkarılmak amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda 2008-2014 yılları arasında kesintisiz olarak yayımlanan işsizlik oranları, enflasyon oranları ve sorunlu krediler analize dahil edilmiştir. Analizde kullanılan veriler ?BBS-2 (İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması) düzeyindeki 26 bölge için ayrı ayrı toplanmıştır. Verilere göre her bir bölge; hem tüm yıllar için ayrı ayrı, hem de 7 yılın ortalamasındaki en yüksek, en düşük, ortalama ve standart sapma değerlerine göre yüksek, orta ve düşdük riskli olarak gruplandırılmıştır. Sonuçta tüm veriler göz önünde bulundurularak, Türkiye’nin yüksek, orta ve düşük riskli bölgelerinin belirlendiği bir finansal risk haritası oluşturulmuştur.