Yazar "Kaya, Dudu Erkoç" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe IRS1 gene polymorphisms Gly972Arg and Ala513Pro are not associated with insulin resistance and type 2 diabetes risk in non-obese Turkish population(Elsevier, 2014) Arıkoğlu, Hilal; Hepdoğru Aksoy, Melda; Kaya, Dudu Erkoç; Aşık, Aycan; İpekçi, Süleyman Hilmi; İşçioğlu, FundaInsulin receptor substrate 1 (IRS1), plays a critical role in insulin signaling and its control has an important place in the development of insulin resistance. The tyrosine phosphorylation of IRS1 serves as docking molecules for downstream effectors such as Phosphatidylinositol 3-kinase and phosphotyrosine phosphatase-2. We focused on the Gly972Arg and Ala513Pro variants of the IRS1 gene, since these specific allelic variants are located near the Tyr-Met-X-Met (YMXM) motifs around Tyr987 and Tyr612. Thus, we aimed to investigate the effects of Gly972Arg/Ala513Pro polymorphisms in IRS1 gene on development of insulin resistance and the risk of type 2 diabetes in a non-obese Turkish population. This work included 306 individuals comprising 178 subjects with type 2 diabetes and 128 healthy subjects matched for body mass index. Gly972Arg/Ala513Pro polymorphisms had no effect on type 2 diabetes risk and its phenotypes (P. > 0.05). Although IRS1 gene and its variants are associated with type 2 diabetes and insulin resistance in several studies worldwide, our data showed that there is no association between Gly972Arg and Ala513Pro variants in IRS1 and disease in Turkish population. © 2014.Öğe Konya bölgesi popülasyonunda CAPN10 genindeki SNP-43 polimorfizmi Tip 2 Diabetes riski ile ilişkilidir(Selçuk Üniversitesi, 2021) Turhan, Ahmet Bülent; Gönen, Mustafa Sait; Uçaryılmaz, Hülya; Kaya, Dudu Erkoç; Arıkoğlu, HilalAmaç: Kalpain-10 (CAPN10), Ca+2 bağımlı intrasellüler sistein proteazlar ailesinin atipik bir üyesidir. Birçok dokuda eksprese edilir ve başta insülin sekresyonu ve aktivitesi olmak üzere çok çeşitli hücresel fonksiyonlar için gereklidir. Tanımlanan ilk Tip 2 diyabet (T2D) yatkınlık genidir. Çalışmamızda bir Türk popülasyonunda CAPN10 gen polimorfizmleri (SNP-44, -43 ve -137) ile artmış T2D riski arasındaki ilişkinin analiz edilmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 149 T2D’li hasta ve 48 sağlıklı birey dahil edildi. Genotiplendirme PCR-SSCP tekniği kullanılarak yapıldı, dizi analizi ile doğrulandı. CAPN10 genotiopleri ile T2D gelişimi ve klinik özellikler arasındaki ilişki istatistiksel olarak analiz edildi. Bulgular: Hastalıkla genotip arasındaki ilişkiyi belirlemek için yapılan odds analizi sonuçlarına göre; SNP-44 ile hastalık arasında ilişki gözlenmezken (OR: 1.417 CI:0.452-4.436, P=0.740), SNP-43 ile hastalık arasında anlamlı ilişki bulundu (OR: 0.455 CI:0.235-0.881, P=0.028). SNP-137 genotip dağılımı tüm hasta ve kontrol bireylerde C/C olarak tespit edildi. Taranan SNP’ler ile klinik parametreler arasında herhangi bir ilişki bulunmadı (P>0.05).Öğe Konya bölgesinde tip 2 diabetes mellitus hastalarında TCF7l2 (Transcription factor 7 like-2) gen polimorfizmlerinin taranması ve hastalık ile ilişkilerinin ortaya konulması(Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2012) Kaya, Dudu Erkoç; Arıkoğlu, HilalTip 2 Diabetes Mellitus (T2DM) 21.yüzyılın en zorlu sağlık sorunlarından biridir ve endişe verici bir biçimde artmaktadır. Malesef Türk populasyonu da bu eğilimin dışında değildir. T2DM, birçok genetik ve çevresel faktörün etkileşimi sonucunda ortaya çıkan oldukça kompleks bir hastalıktır. Bugüne kadar T2DM yatkınlığı oluşturduğu düşünülen aday genler arasında, TCF7L2 (Transkripsiyon faktörü 7 benzeri 2) geni birçok farklı populasyon çalışmasının oldukça tutarlı sonuçları ışığında T2DM ile en güçlü ilişkilendirilmiş olan gendir. TCF7L2 geni, hücre büyümesi ve gelişiminin temel düzenleyicisi olan Wnt sinyal yolağında iş gören bir transkripsiyon faktörünü kodlar. Wnt sinyalizasyonu endokrin pankreas gelişimini etkiler ve insülin salgılanması, sağkalım ve proliferasyon gibi olgun ß-hücre fonksiyonlarını değiştirir. TCF7L2 geninin özellikle intron 3 (rs7903146 C>T) ve intron 4 (rs12255372 G>T) bölgelerinde yer alan tek nukleotid polimorfizmlerinin (single nucleotide polymorphism-SNP) T2DM riski ile ilişkili oldukları gösterilmiştir. Biz de bu çalışmamızda TCF7L2 geninin Türk populasyonunda, T2DM riski ile ilişkisini ortaya koymayı amaçladık. Çalışmamızda, TCF7L2 genindeki en yaygın altı polimorfizm (rs7903146 C>T, rs12255372 G>T, rs7901695 T>C, rs11196205 G>C, rs11196213 C>T ve rs3814573 C>T dönüşümleri) 169 diyabetik ve 119 sağlıklı bireyde genotiplendi. Tüm hasta ve kontrollerin açlık plazma glukoz, açlık insülin, Homa-IR, HbA1c ve c-peptid değerleri ölçüldü. Kontrol grubuna oral glukoz tolerans testi (OGTT) uygulandı. Genotiplendirme PZR-RFLP ve PZR-SSCP teknikleri kullanılarak yapıldı. rs7901695 T>C, rs11196205 G>C, rs11196213 C>T ve rs3814573 C>T polimorfizmleri ile biyokimyasal parametreler ve genotip-fenotip frekanslarında hasta ve kontrol grupları açısından istatistiksel önemde bir farklılık bulunmadı (p ? 0,05). Bununla birlikte, rs7903146 ve rs12255372 T2DM ile (OR:1.9 ? 95% CI: 1.15-3.19 ? p=0.005 ve OR:2.1 ? 95% CI: 1.25-3.55 ? p=0.002 sırasıyla) ve ayrıca rs7903146 açlık glukoz düzeyleri ile anlamlı şekilde (p< 0.05) ilişkiliydi. Çalışmamızın sonuçları, rs12255372 ve rs7903146 polimorfizmlerinin hastalıkla ilişkisini bildiren önceki çalışmaları destekler yöndedir ve TCF7L2 geninin T2DM gelişiminde güçlü bir aday olabileceğini göstermektedir.Öğe PPARG genindeki Pro12Ala polimorfizmi, Türk populasyonunda insülin direnci ve tip 2 diyabet ile ilişkili değildir: Bir vaka-kontrol çalışması(Selçuk Üniversitesi, 2021) İşçioğlu, Funda; İpekçi, Süleyman Hilmi; Baldane, Süleyman; Kaya, Dudu Erkoç; Arıkoğlu, HilalAmaç: Tip 2 diyabet (T2D), diyabetin en sık görülen türüdür ve tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. İnsülin sekresyonunun azalması ve/veya insülin direnci (IR) gelişimi, T2D patogenezinde yer alan iki ana bozukluktur. Kromozom 3p25’te yer alan peroksizom proliferatör aktive reseptör gama (PPARG) geni tarafından kodlanan ve esas olarak adipositlerde eksprese edilen PPARG2, glikoz ve lipid metabolizmasının düzenlenmesinde yer alan çok sayıda anahtar geni düzenler. Fonksiyonel önemi dolayısıyla, T2D gelişimi ile ilişkisi ilk rapor edilen aday gen PPARG2 (Pro12Ala varyantı)’dir. Çalışmamızda, PPARG genindeki Pro12Ala’nın IR gelişimi ve T2D riski üzerine etkilerini Konya bölgesinde yaşayan 387 (181 non-obez/ 206 obez) T2D ve 264 (137 non-obez/127 obez) sağlıklı birey olmak üzere toplam 650 kişide değerlendirmeyi amaçladık. Yöntem: Bireylerden alınan kan örneklerinden, T2D ilişkili biyokimyasal parametreler analiz edildi ve sonrasında HOMA-IR (HOMA indeksi) hesaplandı. HOMA-IR indeksi 2.5’ten yüksek olan kişiler insüline dirençli olarak kabul edildi. İzole edilen DNA örneklerinde, Pro12Ala genotiplendirmesi RT-PCR tekniği ile yapıldı. İstatistiksel analiz için SPSS18.0 programı kullanıldı. P<0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular: Obez hasta grubu dışında diğer hasta ve kontrol grupları Hardy-Weinberg dengesinde değildi (p<0.05). Dominant, resesif ve additif modeller kurularak yapılan ilişkilendirme analizine göre Pro12Ala polimorfizminin T2D riski ve ilişkili biyokimyasal parametreler üzerine bir etkisi bulunmadı (p>0.05). Sonuç: Hastalığın poligenik doğası ve çevresel faktörlerin karmaşıklığı, genlerin T2D patogenezindeki etkisinin anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle, PPARG’nin hastalığın genetik zeminindeki olası rolünü ortaya çıkarmak için daha büyük popülasyonlarda daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Çalışma Türk toplumunda PPARG ve T2D ilişkisi bakımından sunulan ilk rapordur.Öğe Tip 2 diyabetin moleküler genetik temeli; Son gelişmeler(2015) Arıkoğlu, Hilal; Kaya, Dudu ErkoçTip 2 Diabetes Mellitus, prevalansındaki çarpıcı artış, etkilenen doku ve organların çeşitliliği ve bunların sağlık sistemine getirdiği ekonomik yük nedeniyle dünya genelinde ciddi bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir. Kompleks bir metabolik hastalık olan tip 2 diyabetin klinik heterojenitesi, hastalığın ortaya çıkışında rol oynayan çevresel ve genetik faktörlerin çeşitliliğinden ve birbirleriyle etkileşimlerinden kaynaklanmaktadır. Bugüne kadar aday gen yaklaşımı ve genom boyu ilişki çalışmaları ile yaklaşık 70 yatkınlık geni tip 2 diyabet ile ilişkili olarak tanımlanmıştır . Hastalığın genetik mimarisinin anlaşılması, risk profillerinin belirlene- rek tanıdan tedaviye klinik yararlanımda kullanımına katkı sağlaması bakımından önem arz etmektedir. Bu derlemede, son 20 yıldır hastalığın genetik arka planını ortaya koymaya yönelik gerçekleştirilen çalışmalar ele alınarak hedeflenen klinik yararlanımda gelinen mevcut durum tartışılmaktadır.