Yazar "Keser, Ahmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe A case of exercise-induced sinus node deceleration without evident coronary artery disease(AVES YAYINCILIK, 2009) Kayrak, Mehmet; Alihanoğlu, Yusuf İzzettin; Arı, Hatem; Sönmez, Osman; Keser, Ahmet; Gök, Hasan[Abstract not Available]Öğe Epicardial Fat Tissue Predicts Increased Long-Term Major Adverse Cardiac Event in Patients With Moderate Cardiovascular Risk(SAGE PUBLICATIONS INC, 2015) Ulucan, Seref; Kaya, Zeynettin; Efe, Duran; Keser, Ahmet; Katlandur, Huseyin; Aygun, Fatih; Ulgen, Mehmet SiddikWe investigated the relationship between epicardial fat volume (EFV) measured by multislice computed tomography (MDCT) and long-term major adverse cardiac events (MACEs). Consecutive patients (n = 564) were enrolled in this retrospective study. Patients were divided into tertiles according to EFV. Patients were followed up for an average of 18 months. Patients in each tertile were similar in terms of gender and risk factors. Patients with greater EFV in the third group were more likely to be overweight (P = .001) and older (P = .001). High-density lipoprotein cholesterol levels were relatively lower in the third tertile (45 +/- 9, 45 +/- 11, and 43 +/- 9 mg/dL, respectively; P = .018). The third group had a significantly higher rate of myocardial infarction (0.6%, 1.1%, and 3.7%, respectively; P = .043). The incidence of MACEs during the follow-up period was highest in the third group 15.9% (4.1%, 7.7%, and 15.9%, respectively; P = .001). Epicardial fat volume measured by MDCT was associated with increased long-term cardiovascular risk.Öğe Koroner arter hastalığında fibrinojen ve faktör VII'nin rolü(1997) Altınbaş, Ahmet; Gök, Hasan; Korkut, Bayram; Keser, AhmetBu prospektif klinik çalışmamızda; plazma fibrinojen ve faktör VII seviyelerinin KAH oluşumuna etki edip etmediğini, eğer böyle bir etki varsa bunun bağımlı mı yoksa bağımsız bir etki mi olduğunu, fibrinojen ve faktör VII ile diğer atherosklerotik risk faktörleri arasındaki korelasyonları araştırmayı amaçladık. Çalışma, klinik olarak KAH tanısı konularak koroner anjiyografısi çekilen ve koroner arterlerinde tıkayıcı lezyon (%50) tespit edilen 29 olgu (KAH grubu) ile klinik olarak sağlıklı olan bireylerden oluşan 17 olguda (kontrol grubu) yapıldı. Atherosklerotik risk faktörleri (yaş, cinsiyet, obesite, sigara içimi, hipertansiyon, diabet ve heredite) yönünden değerlendirildikten sonra, çalışmaya alınan olguların hepsinden açlık total kolesterol, LDL, HDL, TG, fibrinojen ve faktör VII seviyeleri tespit edildi. KAH grubundaki olgularda KAH'nın yaygınlığının bir ölçüsü olan Reardon 'un modifiye şiddet skoru hesaplandı ve KAH kantitatij olarak bu skor ile ifade edildi. Çalışmaya 41'i (%89.1) erkek, 5'i(%10.9) kadın ve yaş ortalaması 54.61.3 yıl, yaş aralığı 36-66 yıl olan 46 olgu alındı. KAH grubu 26'sı erkek (%89.6), yaş ortalaması 55.211.7yıl olan 29 olgudan; kontrol grubu ise 17'si erkek (%88.2) ve yaş ortalaması 53.61.9 yıl olan 17 olgudan oluşmaktaydı. Çalışma grubumuzu oluşturan 2 grup arasında yaş ve cinsiyet yönünden ileri derecede benzerlik vardı. KAH ve kontrol grupları arasında BMI, hipertansiyon, diabet, heredite gibi risk faktörleri yönünden fark yoktu. KAH grubunda sigara skoru (p0.02), total kolesterol (p0.0002), LDL (p0.01), TG (p0.01), fibrinojen (p0.00001) ve faktör VII düzeyleri (p0.0001) kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksekti. Kantitatij olarak Reardon 'un modifıye şiddet skoru ile ifade edilen KAH ile risk faktörlerinden TG (p0.05), fibrinojen (p0.05) ve faktör VII (P0.01) arasında korelasyon (pozitif) vardı. KAH üzerine bağımsız etki eden risk faktörü belirlenmedi. KAH grubunda hem fibrinojen hem de faktör VII ile diğer risk faktörleri korelasyon göstermedi. Sonuç olarak, bu çalışmada; KAH grubunda kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek olan plazma fibrinojen ve faktör VII seviyeleri ile Reardon'un modifıye şiddet skoru ile kantitatif olarak ifade edilen KAH yaygınlığı arasında çoklu regresyon analizinde istatistiksel anlamlı ilişki tespit edilmezken, korelasyon analizinde anlamlı bir ilişki belirlendi. Fibrinojen ve faktör VlI'nin diğer risl faktörleriyle korelasyonunda ise istatistiksel olarak anlamlı ilişki tespit edilmedi. KAH'da koagülasyon faktörü düzeylerinin tutular, damar ile ilişkisini araştıran yeni ve geniş çalışmaların yapılması gerektiği kanaatine varıldı.Öğe The Relationship among Thiazide Like Diuretic, Uric Acid and Erectile Dysfunction in Hypertensive Subjects(ELSEVIER SCIENCE INC, 2013) Arıbaş, Alpay; Kayrak, Mehmet; Ulucan, Şeref; Keser, Ahmet; Demir, Kenan; Alibaşiç, Hayruddin; Akıllı, Hakan[Abstract not Available]Öğe The relationship between uric acid and erectile dysfunction in hypertensive subjects(TAYLOR & FRANCIS LTD, 2014) Arıbaş, Alpay; Kayrak, Mehmet; Ulucan, Şeref; Keser, Ahmet; Demir, Kenan; Alibaşiç, Hayruddin; Akıllı, HakanBackground. Endothelial dysfunction plays a major role in erectile dysfunction (ED). Uric acid (UA) is a marker of endothelial dysfunction. We hypothesized that increased UA levels may be associated with ED and aimed to investigate whether there is a relationship between, UA and ED in hypertensive patients. Methods. A total of 200 hypertensive patients who have a normal treadmill exercise test were divided into two groups based on the Sexual Health Inventory for Men (SHIM) test (<21 defi ned as ED n = 110, and >= 21 defi ned as normal erectile function n = 90). The differences between the ED and normal erectile function groups were compared and determinants of ED were analyzed. Main results. The prevalence of ED was found to be 55.0%. Office blood pressure level was comparable between groups. UA levels were significantly increased in the ED group (6.20 +/- 1.56 vs 5.44 +/- 1.32, p = 0.01). In a regression model, age [odds ratio (95% confidence interval): 1.08 (1.04-1.14), p = 0.001], smoking [odds ratio: 2.33 (1.04-5.20), p = 0.04] and UA [odds ratio: 1.76 (1.28-2.41), p = 0.04] were independent determinants of ED. An UA level of >5.2 mg/dl had 76.2% sensitivity, 43.7% specificity, 62.9% positive and 59.4% negative predictive value for determining ED. Conclusion. UA is an independent determinant of ED irrespective of blood pressure control and questioning erectile function for hypertensive patients with increased UA levels may be recommended.