Yazar "Konya, Mehmet Nuri" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Does Previous Hip Surgery Effect the Outcome of Tonnis Triple Periacetabular Osteotomy? Mid-Term Results(LIPPINCOTT WILLIAMS & WILKINS, 2016) Konya, Mehmet Nuri; Aydin, Bahattin Kerem; Yildirim, Timur; Sofu, Hakan; Gursu, SarperHip dysplasia (HD) is 1 of the major reasons of coxarthrosis. The goal of the treatment of HD by Tonnis triple pelvic osteotomy (TPAO) is to improve the function of hip joint while relieving pain, delaying and possibly preventing end-stage arthritis. The aim of this study is to compare the clinical and radiological results of TPAO to determine if previous surgery has a negative effect on TPAO. Patients operated with TPAO between 2005 and 2010, included in this study. Patients divided into 2 groups: primary acetabular dysplasia (PAD) and residual acetabular dysplasia (RAD). Prepostoperatively, hip range of motion, Harris hip score (HHS), Western Ontario and McMaster Universities Osteoarthritis Index (WOMAC) hip score, visual analog scores (VAS), impingement tests, and also the presence of Trendelenburg sign (TS) were investigated for clinical evaluation. For radiological analysis pre-postoperative, anterior-posterior (AP) pelvis and faux profile radiographs were used. Acetabular index, lateral center edge (LCE) angle, and Sharp angles were measured by AP pelvis; anterior center edge (ACE) angle were measured by faux profile radiography. All the clinical and radiological data of the groups were analyzed separately for the pre-postoperative scores also the amount of improvement in all parameters were analyzed. SPSS20 (SPSS Inc., Chicago, IL) was used for statistical analysis. Wilcoxon test, McNemar test, paired t tests, and Mann-Whitney U tests were used to compare the groups. P<0.05 were defined as statistically significant. Study included 27 patients: 17 patients were in PAD and 10 patients were in RAD. The mean follow-up period was 6.2 years (5.2-10.3 years). In all patients, the radiological and the clinical outcomes were better after TPAO except the flexion of the hip parameter. When the patient groups were evaluated as pre-postoperatively, more statistically significant parameters were found in the PAD group when compared with RAD group. Extension, impingement, TS, VAS, HHS, WOMAC score parameters in clinical outcome and LCE, ACE, Sharp angle, coverage ratio in radiological results were significantly better in PAD group postoperatively but in RAD group; only extension, VAS, HHS, and WOMAC parameters were clinically and LCE and Coverage ratio were significantly different compared with the preoperative measurements. The change of the parameters that used for the evaluation of clinical and radiological results did not show a significant difference between groups. Our data suggest that TPAO can be performed on patients with HD for both groups. Although there were fewer parameters which changed significantly after TPAO in RAD patients; the improvement of radiological and clinical results was similar for groups. Further long-term follow-up studies with large number of patients are needed to determine the proper results of TPAO.Öğe Fondaparinuksun kırık iyileşmesine gerçekten pozitif etkisi var mıdır: Sıçanlar üzerinde yapılan deneysel bir çalışma(2017) Mercan, Ahmet Şükrü; Aydın, Bahattin Kerem; Konya, Mehmet Nuri; Sofu, Hakan; Yılmaz, Ertan; Şahin, VedatAMAÇ: Antiembolik ajanlar ortopedi ve travmatoloji kliniklerin-de özellikle artroplasti, tümör ve travma cerrahilerinde embolizm problemlerini azaltmak için rutin olarak kullanılmaktadır. Fonda-parinuks’un kırık iyileşmesi üzerine etkisi belirsizdir. Bu çalışmanın amacı sıçan modeli kullanarak fondaparinuksun kırık iyileşmesi üzerine etkisinin incelenmesi ve enoksaparinin etkisi ile karşılaş-tırılmasıdır.GEREÇ VE YÖNTEM: 64 adet Wistar-Albino sekiz gruba randomize olarak ayrıldı. Genel anestezi altında sol femur kapalı standart kırıkları oluşturuldu. Kontrol grupları (A, B), heparin grupları (C, D), enoksaparin grupları (E, F), ve fondaparinuks grupları (G, H), sırasıyla izotonik NaCl (1cc/gün), heparin (1000 anti Xa IU/kg/gün), enoksaparin (100 anti Xa IU/kg/gün) ve fondaparinuks (0.2mg/kg/ gün) olacak şekilde 14 gün süre ile uygulandı. A, C, E, G gruplarındaki sıçanlar postoperatif 14. günün, B, D, F, H gruplarındakiler ise 28. günün sonunda sakrifiye edildiler. Tüm femurların radyolojik incelemesi standart ön-arka ve yan grafiler kullanılarak Goldberg sınıflamasına göre yapıldı. Histolojik inceleme ise Huo histolojik iyileşme sınıflamasına göre yapıldı. Bu çalışmanın istatiksel analizleri GraphPad Prisma V.3 paket programı kullanılarak yapıldı. Sonuçlarda anlamlılık p0.05 düzeyi olarak belirlendi.BULGULAR: Radyolojik incelemede, ikinci ve dördüncü hafta so-nundaki sonuçlar incelendiğinde, gruplar arasında istatiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Histolojik incelemede ise heparin almış olan H grubundaki iyileşme sonuçları diğer gruplarla karşılaştırıldı-ğında istatiksel olarak anlamlı şekilde kötü olarak saptandı. Diğer gruplar arasında histolojik açıdan, heparin grubu hariç, istatiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı. Ayrıca histolojik ve radyolojik olarak fondaparinuks ve enoksaparin grupları arasında kırık iyileş-mesi üzerine etkileri arasında istatiksel olarak anlamlı fark saptan-madı (p0.05).SONUÇ: Çalışmamızda fondaparinuksun enoksaparin ile karşılaş-tırıldığında kırık iyileşmesi üzerine herhangi ekstra olumlu etkisini saptamadık. Fondaparinuks uygulamasının kırık iyileşmesi üzerine negatif bir etkisi saptanmamış olması nedeniyle travma vakaların-da embolizm problemlerini önlemede kullanılabileceği kanaatin-deyiz.Öğe Halluks valgus cerrahi tedavisi sonrası metatars uzunluğundaki değişimin klinik sonuca etkileri(2017) Sofu, Hakan; Çamurcu, Yalkın; Kockara, Nizamettin; Konya, Mehmet Nuri; Aydın, Bahattin KeremAMAÇ: Bu çalışmanın amacı halluks valgus tanısı ile proksimal metatarsal osteotomi ya da distal metatarsal osteotomi uygulanarak cerrahi yöntemle tedavi edil-miş hastalarda metatars uzunluğundaki değişimin kli-nik sonuca etkilerini araştırmaktır.GEREÇ VE YÖNTEM: Toplam 62 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların 9 tanesi erkek ve 53 tanesi kadındı. Çalışma grubunda ameliyat esnasında ortalama yaş 45.9 yıldı. Hastaların 30 tanesine kresentik proksimal osteotomi (KPO) ve 32 tanesine distal chevron osteo-tomisi (DCO) uygulandı. Ortalama ameliyat sonrası ta-kip süresi 24.3 aydı. Ameliyat sonrası 4. haftada, 3, 6, 12. aylarda ve daha sonra yıllık takip muayenelerinde klinik ve radyolojik değerlendirme yapıldı. American Orthopedic Foot and Ankle Society (AOFAS) skoru, Vi-sual Analogue Scale (VAS) skoru, metatarsal uzunluk, halluks valgus açısı (HVA) ve intermetatarsal açı (IMA) değerlendirme kriterleri olarak belirlendi.BULGULAR: Hem distal chevron osteotomisi hem de kresentik proksimal osteotomi uygulanan hastalarda ortalama HVA ve ortalama IMA ameliyat öncesi döne-me göre ameliyat sonrası takiplerde istatistiksel olarak anlamlı düzeyde gerilemiştir. Birinci metatars uzunlu-ğundaki ortalama değişim distal chevron osteotomisi sonrası -2.8 mm iken kresentik proksimal osteotomi sonrası -1.2 mm ölçüldü. Halluks valgus açısının orta-lama düzelme miktarı distal chevron grubunda 13.6 derece ve kresentik proksimal osteotomi grubunda 20.4 derece idi. 3 mm’den fazla metatars kısalması olan hastalarda anlamlı olarak daha kötü VAS skorları tespit edildi. Çalışmamızda hiçbir hastada kaynamama veya metatars başında avasküler nekroz gözlemlenmemiş-tir. Son kontrolde DCO grubundan 8 hasta ve KPO gru-bundan 5 hasta benzer şikayetleri olan başka hastalara ameliyatı tavsiye etmeyeceğini bildirmiştir.SONUÇ: Distal chevron osteotomisi kresentik proksi-mal osteotomiye kıyasla birinci metatars uzunluğunda daha yüksek oranda kısalmaya ve bununla bağlantılı olarak daha yüksek oranda transfer metatarsaljiye yol açmaktadır.