Yazar "Oğuz, Hasan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Diz osteoartrozunda elektroakupunktur ile fizik tedavinin analjezik etkisinin karşılaştırılması(1998) Oğuz, Hasan; Savaş, Fatih; Tekeoğlu, İbrahim; Uğurlu, HaticeAmaç: Bu çalışmada, elektroakupunktur ile fizik tedavinin diz osteoartrozu üzerine analjezik etkilerinin karşılaştırılması amaçlandı. Yöntem: Diz osteoartrozu tanısı konan 40-65 yaş arasındaki 100 hasta randomize ve eşit olarak elektroakupunktur ve fizik tedavi gruplarına ayrıldı, ilk gruba haftada iki seans olmak üzere 15 seans elektroakupunktur uygulandı. İkinci gruba haftada 5 seans olmak üzere 15 seans fizik tedavi (hotpack, ultrason ve TENS) yapıldı. Spontan ağrı, presyonla ağrı ve hareketle ağrıdaki değişimler tedavi öncesi, tedavinin 5, 10 ve 15'inci seanslarında ve tedavi sonu i ve 2'inci aylarda kaydedildi. Bulgular: Ellişer hastadan oluşan iki grupta da spontan ağrı baştan itibaren azaldı, ancak bu azalma sadece akupunktur grubunda 5. ve 10. seanslarda bir önceki değerlendirmeye göre anlamlı düzeydeydi. Her iki grupta da presyonla ve hareketle ağrıda 5, 10 ve 15'inci seanslarda anlamlı azalma oldu. Tedavi bitiminden sonra akupunktur grubunda ağrı azalması devam ederken, fizik tedavi grubunda ağrı geriye dönmeye başladı. Sonuç: Diz osteoartrozunda elektroakupunktur, fizik tedaviye göre daha uzun analjezi sağlamaktadır.Öğe Lomber Spinal Stenoz: Klinik ve Radyolojik Özellikler Arasındaki Ilişki(2003) Oğuz, Hasan; Karaoğlu, Sibel; Levendoğlu, FundaBu çalışma lomber spinal stenozun (LSS) kliniği ile radyolojik özellikleri arasındaki ilişkiyi araştırmak için yapılmış prospektif bir çalışmadır. Metod: Çalışmaya nörojenik kladikasyo (NK)-tanımlayan 30 LSS'li hasta ve 30 kontrol grubu alındı. Hastaların vücut kitle indeksi (VKİ), bel ve bacak ağrı süresi, yokuş çıkma ve inme ile ağrının ilişkisi, nörojenik kladikasyo süreleri kaydedildi. Ağrı şiddeti VAS, ağrının günlük yaşama etkisi Oswestry ağrı sorgulama formu ile değerlendirildi. Hasta ve kontrol grubundaki olguların fleksiyon ve ekstansiyon pozisyonunda Manyetik Rezonans (MR) görüntüleri alındı. Bulgular: VKİ yüksek olan hastaların, Oswestry ağrı sorgulama skalası skorunun ve bel ve bacak ağrı sürelerinin uzun olduğu görüldü (sırasıyla p0.001,p0.02 ve p0.04). VKİ, VAS, Oswestry skoru yüksek, omurga uzunluğu kısa olan hastaların, yürüme süreleri kısa olarak bulundu (sırasıyla p0.02, p0.02, p0.000 ve p0.01). Hastalarda kontrollerle karşılaştırıldığında fleksiyon pozisyonundan ekstansiyona geçişte sadece L4-5 seviyesinde ligamentöz interfasetal çap ve lateral reses çapında anlamlı azalma tespit edildi (p0.05). LSS'li hastaların çoğunda dural alan 100 mm2'nin altındaydı. Sonuç: Yüksek VKİ, kısa spinal kanal ve ciddi ağrısı olan hastaların yürüme mesafelerinin kısa olduğunu tespit ettik. LSS'li hastalarda MR'da bulunan patolojik bulguların fazlalığına rağmen radyolojik daralmanın derecesi ile klinik bulgular arasında ilişki saptanmadı.Öğe Measurement of Spinal Canal Diameters in Young Subjects With Lumbosacral Transitional Vertebra(SPRINGER-VERLAG, 2002) Oğuz, Hasan; Akkuş, Selami; Tarhan, Serdar; Açıkgözoğlu, Saim; Kerman, MemduhDespite the high prevalence of lumbosacral transitional vertebra (LSTV), little is known about the biomechanics of this condition. In addition, as previous studies have focused solely on symptomatic and elderly LSTV patients, the relationship between LSTV and congenital or developmental spinal stenosis remains uncertain. In the present study, the spinal canal diameters were measured in young subjects in whom degenerative changes have not yet become significant. Seventeen young adults with LSTV and 24 normal controls were included in this study. The spinal canal sagittal diameter, interpedicular distance, interfacet distance and lateral recess diameter were measured using CT scans. There was no significant difference in the measured values between the two groups. In conclusion, the results indicate that there is no relationship between LSTV and a congenitally narrower canal.Öğe Piston-gömlek imal eden bir işletmede yatırım analizleri için karar destek sistemi geliştirilmesi(Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010) Oğuz, Hasan; Paksoy, TuranÜlkelerin gelişmesini ve kalkınmasını sağlayan en önemli etmenlerden biride bilinçli yatırımların yapılmasıdır. Yatırım projeleri ekonomik kalkınmanın en önemli araçlarından biridir. Genel olarak yatırım projesi, belirli bir süre içerisinde belirli faaliyetleri en az maliyetle gerçekleştirmek ve bu faaliyetler sonunda en fazla faydayı sağlamak amacıyla yapılan bir plan olarak tanımlanabilir. Ekonomik koşullar dikkate alındığında, yeni bir yatırım yapmak, üzerinde iyi bir fizibilite analizi yapılmasını gerektirmektedir. Yatırım projelerinin hazırlanması zor ve zaman alan bir süreçtir. Yatırım projelerinin hazırlanması kadar değerlendirilmesi de çok önemlidir. Yatırım analizleri ile yatırımcıların herhangi bir yatırım yapmadan önce üretim sürecinin sonunda elde edilecek muhtemel sonuçları görmeleri sağlanmaktadır. Dolayısıyla, yatırım projeleri gerçekleştirilmeden önce çok dikkatli bir şekilde analiz edilmelidir. Bu çalışmanın amacı; karar destek sistemi geliştirerek yatırımcıya yatırımın yapılabilir olup olmadığı ve/veya karlılığı ile ilgili sayısal verilerle birlikte fikir vermektir.Öğe Zorlu ayak ve başparmak dorsal-plantar fleksiyon ağrısı testinin (DPFA) ameliyat olan kök irritasyonu olgularında değerlendirilmesi(1997) Şimşek, İsrafil; Oğuz, Hasan; Demir, Fethi; Acar, Osman; Bodur, SaidBu çalışmada, ayak bileği ve başparmağın zorlu dorsal ,ve plantar flekslyon hareketi ile oluşan radiküler ağrının kök irritasyonu mevcudiyetini ve seviyesini göstermedeki yeri miyelografi ve intraoperatif gözlem sonuçlarıyla belirlenmeye çalışılmıştır. Bu amaçla, disk hernisi tanısı ile ameliyat edilen 43 hastaya ameliyat öncesi zorlu ayak bileği ve başparmak dorsal ve plantar fleksiyon testi uygulandı. Ameliyat sırasındaki gözleme göre, zorlu ayak bileği ve başparmak dorsal-plantar fleksiyon ağrısı (DPFA) testinin ve miyelografinin tutarlılığı (reliability) belirlendi. Fizik muayene ile 30 olguda seviye tayin edilirken, 13 olguda kök bası seviyesi belirlenemedi. 43 olgu için tutarlılık oranları; test/miyelografi %62,79, test/cerrahi %67,44, miyelografi/cerrahi %88,37 olarak bulunmuştur. Fizik muayene ile seviye belirlenemeyen 13 olguda ise bu oranlar sırasıyla %76.92, %76,92 ve %92,30 şeklinde bulunmuştur.Testin tutarlılığı miyelografiden daha düşük olmakla birlikte kök basısının ve seviyesinin belirlenmesinde, özellikle nörolojik muayene ile seviye belirlenemeyen olgularda, yararlanılabilecek alternatif bir fizik muayene yöntemi olduğu kanısındayız.