Yazar "Tokgöz, Osman Serhat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bilateral putaminal and optical involvement after low dose of methanol exposure: Case report(2012) Tokgöz, Osman Serhat; Güney, Figen; Kamış, Ümit; Paksoy, YahyaMetanol nadir fakat ciddi santral sinir sistemi etkileri olan bir toksindir. Ağır görme bozuklukları ve ölüme neden olabilir. Bu yazıda ispirto ile diş pansumanı sonrasında gelişen bilateral total görme kaybı nedeniyle kliniğimize başvuran 44 yaşın- da bir erkek hasta sunuldu. Pansumandan sonra gelişen ka- rın ağrısı, bulantı, kusma, halsizlik, dengesizlik ve iki taraflı görme kaybı şikayetleri ile metanol intoksikasyonu tanısı alan hastanın bilinci açıktı. Muayenesinde gözde ışık persepsiyonu yokluğu ve ışık refleksinde bilateral zayıflık belirlendi. Görsel uyarılmış potansiyel (P100) elde edilemedi. Manyetik rezo- nans görüntülerinde bilateral putamen lokalizasyonunda hipe- rintens lezyonlar ve fundus fotoğrafında bilateral papil ödemi izlendi. Hastaya metil prednizolon ve intravenöz B1 vitamin tedavisi verildi. Görme bulgularındaki dalgalanmaları takiben beşinci günde ışık refleksi kaybı ve pupilla dilatasyonu gelişti. Birinci ve altıncı aylardaki muayenesinde total görme kaybı ve bilateral optik atrofi tespit edildi. Oldukça düşük doz metanol maruziyeti sonrası bilateral putaminal tutulumu olduğunu gös- termesi açısından örnek bir vakadır.Öğe Bilateral Putaminal and Optical Involvement After Low Dose of Methanol Exposure: Case Report(2012) Tokgöz, Osman Serhat; Güney, Figen; Kamiş, Ümit; Paksoy, YahyaMethanol is a toxin with rare but serious effects on the central nervous system. It may cause severe visual dysfunction and mortality. This study presents the case of a 44-year-old man admitted to our clinic with bilateral amaurosis which developed after dental intervention for gingivitis. The patient was conscious and presented with stomach ache, nausea, vomiting, weakness, imbalance, and bilateral amaurosis; methanol poisoning was diagnosed. Upon examination, the absence of light perception in the eye and bilateral weakness in light reflexes were detected. Visually-evoked potentials (P100) could not be obtained. Hyper-intense lesions with bilateral putaminal localisation were observed on magnetic resonance imaging and bilateral pupil oedema was observed by fundus photography. The patient was treated with methyl prednisolone and intravenous vitamin B1. On the fifth day after admission, fluctuations in visual findings were observed, and light reflex loss and pupillary dilatation developed. Upon examination one and six months later, bilateral (total) amaurosis and bilateral optic atrophy were detected. This case demonstrates bilateral putaminal involvement after exposure to a very low dose of methanol.Öğe Dislipidemik erişkinlerde, antihiperlipidemik ilaç tedavilerinin optimal etki ve nörolojik yan etki yönünden değerlendirilmesi(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2005) Tokgöz, Osman Serhat; Öğmegül, AyşegülAntihiperlipidemik ilaç gruplarının birbirleri arasında etki yan etki profilinde bir fark olup olmadığını araştırmak amacıyla, Nöroloji ve Kardiyoloji anabilim dalları polikliniklerine başvuran 37-77 yaşlan arasında 129 (42 kadın, 87 erkek) dislipidemik hasta çalışmaya alındı. Çalışmaya alman hastalar 5 gruba ayrıldı. Tüm hastalara ideal kilolarına ulaşmaları ve standart lipidden fakir beslenme tarzı önerildi. Çalışmamız 10 mg atorvastatin (67 kişi), 10 mg pravastatin (13 kişi), 10 mg simvastatin (10 kişi), 200 mg fenofıbrat (15 kişi), 10 mg atorvastatin + 200 mg fenofıbrat (24 kişi) gruplarından oluşuyordu. Tedavi öncesi ve tedavi sonrası 3., 6. ve 12. aylarda lipid değerleri "TK, LDL-K, HDL-K, TG" ve CK, SCOT, SGPT enzimleri biyokimyasal olarak takip edildi. Grupların istatistiksel olarak değerlen karşılaştırıldı. 1 yıllık takip sonunda; TK seviyelerindeki düşmeye olan etkilerinde, istatistiksel olarak bir fark gözlenmedi (p^-0.05). 6. aydan sonra fenofibratm pravastatine oranla istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde TG'de düşme sağladığını gözlemledik (p<0.05). Diğer ilaç gruplarının TG değerleri üzerine etkisinde bir fark yoktu (p>0.05). Özellikle ilk 3 ayda atorvastatinin fenofıbrata oranla LDL-K değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı bir düşme sağladığı görüldü (p<0.05). Diğer gruplar arasında LDL-K değerleri üzerine etki yönünden bir fark yoktu (p>0.05). İlaç grupları arasında HDL-K değerlerini artırma yönünden anlamlı bir farklılık tespit edilmedi (p>0.05). 79 Tüm ilaç gruplarında yaklaşık 3. aydan sonra kan lipid seviyelerinin stabil bir seyir izlediğini gözlemledik. İlk 6 ayda pravastatinin atorvastatine oranla CK seviyelerinde istatistiksel olarak anlamlı artışa neden olduğu tespit edildi (p<0.05). Birçok yayında hidrofilik yapısı nedeniyle diğer lipofiiik ilaçlara göre yan etki profilinin düşük olduğu söylenen pravastatin, bizim çalışmamızda CK'yi daha fazla arttırdı. Diğer ilaç grupları arasında CK'yi yükseltme oranları arasında bir fark tespit edilmedi (p>0.05). Pravastatinin miyalji yapma oram diğer gruplara göre daha yüksekti ancak pravastatin de dahil tüm ilaç grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilmedi (p>0.05). Karaciğer fonksiyonları üzerine tüm grup ilaçların etkisinin olmadığı gözlendi. Çalışmamızda bazı nörolojik hastalıkların tedavisinde önem kazanmaya başlayan antihiperlipidemik ilaç tedavi ve takiplerinin önemini vurgulamayı amaçladık.Öğe İskemik İnmede Penumbral Alanın Sonuç İnfarkt Hacmi ve Klinik Prognozu Üzerine Etkisi(Selçuk Üniversitesi, 2020 Mart) Şap, Hatice; Çorbacıoğlu, Muazzez Betigül Yürüten; Tokgöz, Osman SerhatAmaç: Klinik seyir üzerine yapılan çalışmalar inme progresyonunu takip etmede çok önemli bir yer tutar. Perfüzyon MR görüntülemelerinin akut iskemik inmede kullanıma girmesi penumbral alanın tespiti ve kurtarılması adına önemli bir köşe taşı olmuştur. Gereç ve Yöntem: İlk 24 saat içinde akut iskemik inme atağı geçiren hastaların geliş difüzyon ve perfüzyon ağırlıklı manyetik rezonans görüntülemeleri (MRG) tespit edildi. Perfüzyon-difüzyon uyumsuzluğu ciddi, orta-hafif ve olmama durumlarına göre 3 gruba ayrıldı. İyi klinik yanıt (İKY)gelişip gelişmediği başlangıç ve 15. gün klinik skorları (The National Institute of Health Stroke Scale, European Stroke Scale and Modified Rankin Scale) kullanılarak tespit edildi. Finalde lezyon hacim (FLH) büyümesi tespiti için 15. gün çekilen T2 ağırlıklı MRG ile başlangıç difüzyon ağırlıklı MRG hacim farkları alındı. Bulgular: Ciddi uyumsuzluğun olduğu grupta FLH de büyüme, hafif-orta uyumsuzluk olan gruba ve uyumsuzluğu olmayan gruba göre anlamlı derecede yüksek idi (sırasıyla, median: 37 cm3, %95 CoI: 26.0-55.0; median: 10 cm3, %95CoI: 0-16.0; median: - 1.50 cm3, %95 CoI: -4.0 /8.0, χ2 = 8.294, p=0.017). Uyumsuzluk ciddiyetinin İKY ile sonlanmaya etkisi ise istatistiksel olarak anlamlı değildi (χ2:1.959, p:0,162). İKY’nin elde edilme oranı FLH de büyüme olmayan grupta büyüme olan gruba göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulundu (χ2:7,62, p:0,02). Ancak ile İKY elde etme adına FLH hacim değişiminin bağımsız bir prediktör özelliği bulunmamıştır (p:0.086, OR:0.972, %95CI:0.942-1.004). Sonuç: Bu çalışmanın sonuçları şiddetli difüzyon-perfüzyon uyumsuzluğu olan akut iskemik inmeli hastaların radyolojik ve klinik gidişatları daha ciddi olabilir ve tedavide daha dikkatli olunmalıdır.Öğe Movement Releated Cortical Potentials Obtained by Saccadic Eye Movements In Multiple Sclerosis(Selçuk Üniversitesi, 2022) Gündüz, Zahide Betül; Eğercioğlu, Tomris Uğur; Tokgöz, Osman Serhat; Akpınar, ZehraIntroduction Movement Related Cortical Potentials (MRCP) are a non-widespread electrophysiological study of clinical use.It demostrates brain mechanisms that appear in cortex during planning and preparing movement by electrophysiologic findings.We aimed to evaluate MRCP that occur due to saccadic eye movement in Multiple Sclerosis (MS). Material and methods: Twenty-five patients in 18-55 age group and with well cognitive functions who were diagnosed as multiple sclerosis according to Mc Donalds criteria with 0-5 Expanded Disability Status Scala (EDSS) and 20 healthy volunteers in a similar age range were included. Results: We could not distinguish clearly all the previously reported components of the MRCP in the records.However,it was observed that the latency of the BP group(Bereitshaftpotential, preparation potential) of both groups was longer in the patient group when the latency values were consistent with the values reported in the literature.The amplitude of the PP(peak-pit),which can be regarded as a component of NS(negative slope) and MP(motor potential),is higher in the patient group and may indicate that the target is more difficult in the patient group. Conclusions: Studies on cognitive impairment in multiple sclerosis have generally been conducted through neuropsychological tests.However,the small number of patients was one of the biggest factors that limited us.The mean EDSS score in our patient group was also low.Although we could not obtain a record that corresponds to the typical MRCP pattern in the literature,we believe that we can make a small contribution by adding new question marks to the MRCP studies with the results we obtained.Öğe Multipl Sklerozlu Hastalarda Kan Diurnal Melatonin Seviyesi ile Görsel Uyarılmış Potansiyel Latans Değişiklikleri ve Kan Lipid Profili İlişkisi(2007) Tokgöz, Osman Serhat; Akpınar, Zehra; Okudan, Nilsel; Gökbel, HakkıAmaç: Bilateral görsel uyarılmış potansiyel (GUP) P100 latansları uzun ve bilateral GUP P100 latansları normal olan multipl sklerozlu (MS) hastalarda serum melatonin diurnal seyrinin farklı olup olmadığını, serum melatonin ve serum lipid seviyeleri arasında ilişki bulunup bulunmadığını araştırmak. Yöntem: Bu çalışmaya akut MS atağı nedeniyle nöroloji servisine yatırılan 25 hasta (16 kadın, 9 erkek) alındı. Steroid tedavisi verilmeden önce 03.30 ve 10.00’da melatonin seviyelerine bakmak amacıyla hastalardan kan alındı. Serum melatonin seviyesine, lipid profili ve GUP P100 latanslarına bakıldı. Bulgular: GUP P100 latansları 110 milisaniyenin altında olan 8 hasta ile GUP latansları 110 ve 120 milisaniyenin üzerinde olan sırasıyla 17 ve 11 hasta arasında gece-gündüz serum melatonin ortalamaları ve gece-gündüz melatonin seviyeleri arasındaki düşme (baskılanma) oranları açısından anlamlı fark görülmedi. Kan lipid profili ile melatonin seviyeleri arasında anlamlı korelasyon bulunmadı. Sonuç: Gece-gündüz melatonin baskılanma oranları GUP P100 latansı yüksek olanlarda normale göre biraz düşük olsa da, fark anlamlı değildi. Bunda örnek sayısının az olmasının rolü olabilir. Bazı yayınların aksine kan lipid seviyeleri ile melatonin seviyeleri arasında ilişki bulunmadı.Öğe P-wave Dispersion for Predicting Paroxysmal Atrial Fibrillation in Acute Ischemic Stroke(IVYSPRING INT PUBL, 2012) Doğan, Umuttan; Doğan, Ebru Apaydın; Tekinalp, Mehmet; Tokgöz, Osman Serhat; Arıbaş, Alpay; Akıllı, Hakan; Özdemir, KurtuluşBackground: Detection of paroxysmal atrial fibrillation (PAF) in acute ischemic stroke patients poses diagnostic challenge. The aim of this study was to predict the presence of PAF by means of 12-lead ECG in patients with acute ischemic stroke. Our hypothesis was that P-wave dispersion (P-d) might be a useful marker in predicting PAF in patients with acute ischemic stroke. Methods: 12-lead resting ECGs, 24-hour Holter recordings and echocardiograms of 400 patients were analyzed retrospectively. PAF was detected in 40 patients on 24-hour Holter monitoring. Forty out of 360 age and gender matched patients without PAF were randomly chosen and assigned as the control group. Demographics, P-wave characteristics and echocardiographic findings of the patients with and without PAF were compared. Results: Maximum P-wave duration (p=0.002), P-d (p<0.001) and left atrium diameter (p=0.04) were significantly higher in patients with PAF when compared to patients without PAF. However, in binary logistic regression analysis P-d was the only independent predictor of PAF. The cut-off value of P-d for the detection of PAF was 57.5 milliseconds (msc). Area under the curve was 0.80 (p<0.001). On a single 12-lead ECG, a value higher than 57.5 msc predicted the presence of PAF with a sensitivity of 80% and a specificity of 73%. Conclusion: P-d on a single 12-lead ECG obtained within 24 hours of an acute ischemic stroke might help to predict PAF and reduce the risk of recurrent strokes.