Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Yosunkaya, Şebnem" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 16 / 16
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Akciğer kanseri ile karışan iki endobronşial tüberküloz olgusu
    (2005) Yosunkaya, Şebnem; Gök, Mehmet
    Amaç: Nadir görülen ve klinik, radyolojik, bronkoskopik bulguları ile başka akciğer hastalıklarını taklit eden bir hastalık olan endobronşial tüberküloz (EBTB)’un tartışılması amaçlandı. Olgu: Öksürük, göğüs ağrısı, hemoptizi şikayetleri ile başvuran ve daha önce araştırıldıkları merkezlerde akciğer kanseri tanısı alan iki EBTB olgusu sunuldu. Her iki olgunun radyolojilerinde kitle görünümü vardı ve balgamlarında basil negatifti. Her iki olguya tanı bronkoskopik biopsi ve lavaj sıvısında ve post bronkoskopik balgamda teksif ile pozitiflik ve kültürlerde tüberküloz basili üremesi ile tanı kondu. Sonuç: Akciğer tüberkülozu akciğer kanseri ile benzer bulgular verebileceği için, bronş lavajında ve postbronkoskobik balgamda ARB bakılmalıdır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Association Analysis of the Gln223arg Polymorphism in the Human Leptin Receptor Gene, and Traits Related to Osas and Blood Pressure
    (Oxford Univ Press Inc, 2010) Küççüktürk, Serkan; Yosunkaya, Şebnem; Okur, H.; Demirel, S.; Özer, F.
    [Abstract not Available]
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Astımlı Hastalarda Sinüs BT'de Tesbit Edilen Anormallik Sıklığı ve Bunun Astım Şiddeti ile İlişkisi
    (2008) Yosunkaya, Şebnem; Maden, Emin; Özer, Faruk
    Amaç: Astım ve sinüzit birlikteliği sık görülen bir durumdur. Ancak sinüzit varlığının astım için ağırlaştırıcı bir faktör olup olmadığı konusu tartışmalıdır. Çalışmamızda sinüzit astım için ağırlaştıncı bir faktör ise; daha şiddetli astımı olan kişilerde sinüslerde radyolojik anormallik daha sık olmalıdır hipotezi ile astımlı hastalanı astım ağırlık derecesine göre sınıflandınlarak sinüzit bulunma sıklığı araştırıldı. Gereç ve yöntem: Çalışmaya Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıklan Anabilim Dalı Allerji Polikliniğine başvuran 74'ü kadın, 19'u erkek 93 astımlı hasta alındı. Bulgular: Astımlı hastalar %63 oranında atopikti ve %52'sinde rinit semptomları da vardı. Doksan üç astımlı hastanın 45 (647) inin sinüs bilgisayarlı tomografisinde sinus patolojisi görüldü. Sonuç: Astımlı hastalarda belirgin semptom olmasa da radyolojik olarak sinüzit tespit edilebileceği görüldü. Astım şiddeti arttıkça sinüzit görülme sıklığı açısından bir fark oluşmamaktadır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Bilateral Plevral Tutulum ile Başvuran Multipl Miyelom Olgusu
    (2007) Yosunkaya, Şebnem; Maden, Emin; Toy, Hatice; Yazıcı, Raziye; Özer, Faruk; Reisli, İsmail
    Multipl miyelomda plevral efüzyon nispeten nadir bir bulgudur; miyelomatöz tutuluma bağlı malign plevral efüzyon ise çok daha nadir görülür. Biz bilateral miyelomatöz plevral efüzyonu olan bir olgu sunduk. Miyelomatöz etyoloji plevral sıvı protein elektroforezinde gammopatinin gösterilmesi ve plevral sıvı sitolojisinde bol miktarda atipik plazma hücrelerinin gösterilmesiyle kondu. Multipl miyeloma bağlı plevral sıvılar genellikle IgA tipi multipl miyelomlarda görülmektedir. Sunulan olgunun plevral sıvının akım sitometrik çalışmasında CD-138 pozitif hücre yüzeylerinde IgG olduğu gösterildi. Daha önce multipl miyelom tanısı almamış olan bir hastanın plevra tutulumu ile başvurabileceği, tutulumun bilateral olabileceği, tanıda akım sitometrinin kullanılabileceği vurgulandı.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    EEG, EOG ve Çene EMG Sinyallerinin Zaman Domeni Özelliklerinin Uyku Evreleri ile İlişkisinin İncelenmesi
    (2009) Güneş, Salih; Polat, Kemal; Dursun, Mehmet; Yosunkaya, Şebnem
    Sleep staging has an important role in determining sleep disorders such as sleepiness, human fatigue etc. Sleep staging is generally done according to Rechtschaffen and Kales standard (RKS) using EEG signal obtained from PSG signals taken from patient subjects who come with any sleep disorders. Sleep stages are generally divided into three stages including awake, REM and N-REM (stage 1, stage 2, and stage 3). In this study, time domain features of EEG, EOG of right and left eyes, and chin EMG signals belonging to sleep stages were investigated and correlation between these time domain features and sleep stages was calculated. The used time domain features are mean value, standard deviation, peak value, skewness, kurtosis, and shape factor belonging to EEG, EOG of right and left eyes, and chin EMG signals. In experimental studies, PSG recordings of 3 subjects were taken and average recording time of 6.22 h, total recording time was 18.67 h. When investigated correlation coefficients, it is seen that skewness feature in time domain features of EEG signal, standard deviation feature in time domain features of EOG signals belonging to right and left eyes, and mean value feature in time domain features of chin EMG signal were more correlated with sleep stages than other features. Consequently, a feature vector can be constituted combining features determined from time domain features of EEG, EOG belonging to right and left eyes, and chin EMG signals. This obtained feature vector can be easily used in distinguishing sleep stages.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Efficient Sleep Stage Recognition System Based on EEG Signal Using K-Means Clustering Based Feature Weighting
    (Pergamon-Elsevier Science Ltd, 2010) Güneş, Salih; Polat, Kemal; Yosunkaya, Şebnem
    Sleep scoring is one of the most important methods for diagnosis in psychiatry and neurology. Sleep staging is a time consuming and difficult task conducted by sleep specialists. The purposes of this work are to automatic score the sleep stages and to help to sleep physicians on sleep stage scoring. In this work, a novel data preprocessing method called k-means clustering based feature weighting (KMCFW) has been proposed and combined with k-NN (k-nearest neighbor) and decision tree classifiers to classify the EEG (electroencephalogram) sleep into six sleep stages including awake, N-REM (non-rapid eye movement) stage 1, N-REM stage 2, N-REM stage 3, REM, and non-sleep (movement time). First of all, frequency domain features belonging to sleep EEG signal have been extracted using Welch spectral analysis method and composed 129 features from EEG signal relating each sleep stages. In order to decrease the features, the statistical features comprising minimum value, maximum value, standard deviation, and mean value have been used and then reduced from 129 to 4 features. In the second phase, the sleep stages dataset with four features has been weighted by means of k-means clustering based feature weighting. Finally, the weighted sleep stages have been automatically classified into six sleep stages using k-NN and C4.5 decision tree classifier. In the classification of sleep stages, the k values of 10, 20, 30, 40, 50, and 60 in k-NN classifier have been used and compared with each other. In the experimental results, while sleep stages has been classified with 55.88% success rate using k-NN classifier (for k value of 40), the weighted sleep stages with KMCFW has been recognized with 82.15% success rate k-NN classifier (for k value of 40). And also, we have investigated the relevance between sleep stages and frequency domain features belonging to EEG signal. These results have demonstrated that proposed weighting method have a considerable impact on automatic determining of sleep stages. This system could be used as an online system in the automatic scoring of sleep stages and helps to sleep physicians in the sleep scoring process.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Konya il merkezi ilkokul çağı çocuklarda tüberkülin deri testi sonuçları
    (Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 1998) Yosunkaya, Şebnem; Özer, Faruk
    Bu çalışmada, Konya il merkezindeki ilkokul birinci ve beşinci sınıf öğrencileri incelenerek bölgede aşılama çalışmalarının durumu, aşılı ve aşısız bireylerdeki tüberkülin reaksiyonları ve buna bağlı olarak aşılı çocuklarda doğal enfeksiyonu ayırt etmeyi sağlıyacak tüberkülin reaksiyonunun büyüklüğünün saptanması ile bölgedeki tüberküloz enfeksiyonunun durumunun araştırılması amaçlandı. Çalışmaya 1995-1996 eğitim yılı başında ilkokul birinci ve beşinci sınıflara devam etmekte olan 1313'ü erkek, 1249' u kız 2652 öğrenci alındı. Öğrencilerden 1374* ü (%53.6) birinci ve 1 188' i (%46.4) beşinci sınıfa devam etmekteydi. Çalışmaya alman öğrencilerden 414' ünün (%16.2) hiç aşılanmadığı ve bunlardan 234' ünün (%56.8) birinci, 180' inin (%53.5) beşinci sınıf öğrencisi olduğu saptandı. Aşılı 2148 öğrenciden 2029' u (%79.2 ) bir kez ve 119' u (%4.6 ) iki kez aşılanmıştı. Bir aşılıların %83' ü birinci sınıf ve %74.8' i beşinci sınıf öğrencisiydi. Beşinci sınıf öğrencilerinden 119' unun (%10.1) iki aşılı olduğu saptandı. Ortalama tüberkülin endurasyonu aşısız öğrencilerde 1.186+ 2.188 mm, bir aşılı öğrencilerde 4.894 ±4.643 mm ve iki aşılılarda 10.890± 4.037 mm olarak bulundu. Ayrıca aşısız 414 kişinin 9' una (%2.2) karşılık, bir aşılı 2029 kişinin 438'i (%21.6), iki aşılı 119 kişinin 85' i (%70.5) 10 mm ve üzeri reaksiyon gösterdiği bulundu. Bir aşılı öğrencilerde doğal enfeksiyonu ayırt edecek tüberkülin reaksiyonu büyüklüğü 14< mm olarak saptandı. Enfeksiyon oranı aşısızlardan 7 yaş grubu öğrencilerde %1.3, 11 yaş grubunda %3.3 olarak bulundu. Bir aşılılarda ise 7 yaş grubu için %3.1, 11 yaş grubu için %5.1 olarak saptandı. Tüm öğrenciler dikkate alındığında enfeksiyon oranının %4.2 olduğu görüldü. Aşısızlarda YER 7 yaş grubunda 0.22 ve 1 1 yaş grubunda 0.31 olarak hesaplandı. Sonuç olarak, çalışmamızda Konya bölgesinde yenidoğan dönemi aşılama çalışmalarının başarılı fakat 7 yaş grubu yeniden aşılama çalışmalarının yetersiz olduğu saptanmıştır. Çalışmamızda ayrıca BCG uygulamasının tüberkülin reaksiyonunu arttırdığı ve bir aşılılarda tüberkülin pozitiflik sınırının 14< mm olduğu görüldü. Çalışmamız sonucu bölgemiz için elde edilen enfeksiyon oranlan ve YER' nin ülke genelindeki verilerle uygunluk gösterdiği belirlenmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Mediastinal Ödem: Bir Olgu Sunumu
    (2007) Teke, Turgut; Uzun, Kürşat; Yosunkaya, Şebnem; Aydın, Nihal; Korkmaz, Celalettin; Ödev, Kemal
    Amaç: Mediastinal ödem konjestif kalp yetmezliğinde (KKY) çok nadir görülen bir klinik durumdur. Bu makalede KKY’ne sekonder mediastinal ödem gelişen 54 yaşında bir kadın hasta sunulmuştur. Olgu sunumu: Uzun süre nefes darlığı, ortopne ve bacaklarında şişlik şikayeti olan hastanın bir gün önce aniden başlayan sırta ve karna yayılan göğüs ağrısı şikayeti başlamış. PA akciğer grafisinde plevra efüzyonu bulguları ile birlikte kardiyomegali ve mediastinal genişleme vardı. Toraks BT’sinde plevra efüzyonu ve mediastende aort etrafında plevra boşluğu ile devamlılık gösteren ve sıvı dansitesi ile uyumlu kitle tespit edildi. KKY tanısından dolayı uygulanan diüretik tedavisi ile hastanın klinik ve radyolojisinde düzelme gözlendi. Bir ay sonra çekilen PA akciğer grafisi ve toraks BT görüntülemelerinde lezyonda tamamen gerileme vardı. Sonuç: KKY’li hastalarda plevral efüzyon ile birlikte nadir de olsa mediastende sıvı birikebileceği ve bu durum diüretik tedavisi ile düzelebileceği için invaziv tanı yöntemleri akut kardiyak olay düzelene kadar ertelenmelidir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Multi-Class F-Score Feature Selection Approach to Classification of Obstructive Sleep Apnea Syndrome
    (PERGAMON-ELSEVIER SCIENCE LTD, 2010) Güneş, Salih; Polat, Kemal; Yosunkaya, Şebnem
    In this paper, a new feature selection named as multi-class f-score feature selection is proposed for sleep apnea classification having different disorder degrees (mild OSAS, moderate OSAS, serious OSAS, and non-OSAS). f-Score is used to measure the discriminating power of features in the classification of two-class pattern recognition problems. In order to apply the f-score feature selection to multi-class datasets, we have used the f-score feature selection as pairwise (in the form of two classes) in the diagnosis of obstructive sleep apnea syndrome (OSAS) with four classes. After feature selection process, MLPANN (Multi-layer perceptron artificial neural network) classifier is used to diagnose the OSAS having different disorder degrees. While MLPANN obtained 63.41% classification accuracy on the diagnosis of OSAS, the combination of MLPANN and multi-class f-score feature selection achieved 84.14% classification accuracy using 50-50% training-testing split of OSAS dataset with four classes. These results demonstrate that the proposed multi-class f-score feature selection method is effective and robust in determining the disorder degrees of OSAS.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Obstrüktif Uyku Apne Sendromlu (OUAS) Hastalarda Kardiyovasküler Hastalıklar İçin Risk Faktörü Olan C-Reaktif Protein ve Homosistein Düzeyleri
    (2010) Yosunkaya, Şebnem; Özer, Faruk; Yüzbaşıoğlu, Demet
    Amaç: C-reaktif protein (CRP) ve homosistein aterosklerozis ve koroner arter hastalıkları için önemli risk faktörleridir. Bu çalışmada, OUAS'lı hastalar ile vücut kitle indeksi, yaş ve cinsiyet olarak eşleştirilmiş kontrol grubu arasında, ek hastalık, ilaç kullanma ve sigara içme durumlarının etkisini de dışlayarak, CRP ve homosistein seviyelerini ve bunların ilişkili olduğu parametreleri araştırmayı amaçladık. Gereç ve yöntem: Bu çalışma Ocak 2006-Ocak 2009 tarihleri arasında, bir vaka-kontrol çalışması olarak yürütüldü. OUAS şüphesi olan, 987 erkek hastaya gece boyu polisomnografi yapıldı. Dışlama kriterleri uygulandıktan sonra 230 kişi CRP ve homosistein ölçümleri için uygun bulundu. Vakalar apne-hipopne indeksine (AHİ) göre sınıflandırıldı: 36 kontrol (AHİ5), 84 hafif-orta OUAS (30AHİ5) ve 110 ağır OUAS (AHİ30). Gruplar arasında vücut kitle indeksi açısından farklılığı ortadan kaldırmak için ağır OUAS'lı grupta 10 aşırı kilolu vaka çalışmadan çıkarıldı. Sabah 07.00-08.00 arasında venöz kan örnekleri alındı. Bulgular: Plazma CRP seviyesi her iki OUAS grubunda, kontrol grubundan anlamlı olarak daha yüksek tespit edilmiştir (p0.001). Ancak homosistein seviyeleri açısından gruplar arasında fark bulunmamıştır (p0.163). Aşamalı (step-wise) regres-yon analizi ile, serum CRP seviyelerinde artışı esas açıklayan değişkenler bel çevresi (p0.220 p0.002) ve gece 90 ile üzeri satürasyonda geçen süre (p-0.145, p0.039) olarak, serum homosistein seviyesi ise Epworth uykululuk skalası (EUS) değerleri (p0.160 p0.015) ile ilişkili bulunmuştur. Sonuç: Bu çalışmada OUAS?lı hastalarda CRP yüksekliği ile belirlenen düşük düzey bir enflamasyonun olduğu ve bunun gece 90 ile üzeri satürasyonda geçen süre ve bel çevresi ile ilişkili olduğu belirlendi. Ayrıca, OUAS homosistein artışı yaparak bir kardiyovasküler risk yaratmıyor gibi görünmektedir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Obstrüktif Uyku Apne Sendromu Erkeklerde Erken Yaşta Osteoporoz Gelişimi için Bir Risk Faktörü Olabilir Mi?
    (2015) Aslan, Saadet Han; Yosunkaya, Şebnem; Kıyıcı, Aysel; Sarı, Oktay
    Amaç: Obstrüktif uyku apne sendromunda (OUAS) uyku esnasında meydana gelen solunumsal olaylar nedeniyle gelişen kronik aralıklı hipoksi veya arousallar nedeniyle gelişen uyku bölünmeleri direkt kemik mineral dansitesine (KMD) etki edebilir veya hormonlar üzerine etki ederek KMD'de değişikliğe yol açabilirler. Biz, OUAS'lı orta yaşlı erkek hastalarda normal kişiler ile karşılaştırıldığında, KMD değerleri veya KMD ile ilişkili olabilecek hormon seviyelerinde: büyüme hormonu (GH), insülin benzeri büyüme faktörü-1 (IGF-1), serbest testosteron, total testosteron ve seks hormonu bağlayan globulin (SHBG) değişiklik olup olmadığını araştırmayı amaçladık.Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya alınan tüm olgulara tanı için uygulanan polisomnografi sonrası sabah 07.00-08.00'de kan örnekleri alındı, GH, IGF-1, total testosteron ve SHBG düzeyleri ELISA yöntemi ile serbest testosteron düzeyi ise Radio İmmuno Assay yöntemi ile ölçüldü. KMD femur boynu ve lomber vertebra seviyelerinden Dual enerji X-ray absorbsiyometre (DEXA) yöntemi ile ölçüldü.Bulgular: İki grup arasında hormon seviyeleri ve T-skoru değerleri açısından istatistiksel bir farklılık elde edilmedi. OUAS'lı grupta, yaş ile T-skor femur (p0,001) ve T-skor vertebra (p0,017) arasında; REM uyku süresi ve T-skor femur (p0,032) arasında istatistiksel olarak anlamlı pozitif bir ilişki mevcuttu. KMD -2,5'in altında tespit edilen hasta sayısı OUAS'lı grupta (5/24) kontrol grubundan (0/22) daha fazla tespit edilmiş olsa da, gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu (p0,05).Sonuç: Bu çalışmada, OUAS'ın orta yaşlı erkek hastalarda osteoporoza bir eğilime sebep olmadığı gösterilmiştir. Ek olarak, KMD ile kronik intermitten hipoksi, apne-hipopne indeksi veya aşırı uyku hali ile direk bir ilişki tespit edilmemiştir. Ayrıca, OUAS ile KMD'ye etki edebilecek hormonal parametreler arasında açık bir ilişki ortaya konamamıştır
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Plevra sıvılarında interlökin-6 düzeyinin tanısal değeri
    (2005) Arıkan, Veysel; Gök, Mehmet; Kanat, Fikret; Yosunkaya, Şebnem; Uzun, Kürşat; İmecik, Oktay
    Amaç: Çalışmaya 78 plevral ef üzyonlu hasta ile kontrol grubu olarak 20 sağlıklı birey alındı. Gereç ve Yöntem: Hastaların 53'ü erkek 25'i kadındı ve 46'sı sigara içerken 32'si sigara içmeyenlerden oluşuyordu. Kontrol grubu ise 10 erkek ve 10 kadın bireyden oluşmaktaydı. Bulgular: Plevra sıvısı IL-6 düzeyleri her bir olguda serum düzeylerinden yüksekti. Tüm hasta gruplarında serum ortalama IL-6 düzeyleri, kontrol grubundan anlamlı derecede yüksekti. Ancak, her bir hasta grubu arasında serum ve plevra sıvısı ortalama IL-6 düzeyleri, istatistiksel olarak anlamlı fark göstermiyordu. Sonuç: Bu çalışmada serum ve plevra sıvısı IL-6 düzeylerinin belirlenmesinin ayırıcı tanıda kullanılabilecek yardımcı bir yöntem olamayacağı kanısına vardık.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Pneumothorax as an İnitial Manifestation of Obstructive Sleep Apnea Syndrome
    (Springer Heidelberg, 2010) Tülek, Baykal; Kanat, Fikret; Yosunkaya, Şebnem; Ceran, Sami; Suerdem, Mecit
    Case report A sixty-five-year-old man with bullous lung disease was admitted to emergency service with chest pain and dyspnea that developed during sleep. Pneumothorax was diagnosed both clinically and radiologically. After the chest drainage, the patient presented with a prolonged air leak that required thoracotomy. Further history and occurrence of pneumothorax during sleep suggested that obstructive sleep apnea might play a role in the development of pneumothorax. Nocturnal polysomnography later confirmed the diagnosis of severe obstructive sleep apnea syndrome. Discussion We hypothesized that obstructive sleep apnea may be a risk factor for pneumothorax especially in patients with bullous lung disease, and pneumothorax may be listed in the complications of obstructive sleep apnea syndrome.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Pozisyonel obstrüktif uyku apne sendromlu hastaların klinik ve polisomnografik özellikleri
    (2012) Yosunkaya, Şebnem; Öztürk, Kayhan
    Amaç: Obstrüktif uyku apne sendromlu (OUAS) hastalardan, sırt üstü yatış pozisyonunda, yan yatış pozisyonuna göre, apne hipopne indeksi (AHİ) en az iki kat artan veya yan yatış pozisyonunda normalleşen (AHİ5) hastalar yani pozisyonel hastalar ile sırt üstü yatış pozisyonlarında AHİde iki kattan daha az bir artış olan pozisyonel olmayan OUASli hastaların klinik bulgularının, fizik muayene bulgularının ve polisomnografik özelliklerinin karşılaştırılması. Gereç ve Yöntemler: 2006-2008 tarihleri arasında kliniğimize başvuran ve polisomnografi (PSG) yapılarak obstrüktif uyku apne sendromu tanısı alan 500 hastanın tıbbi kayıtları retrospektif olarak incelendi; 230 hasta çalışmaya dahil edildi. PSG bulgularına göre hastalar pozisyonel (PH) ve pozisyonel olmayan (POH) olarak gruplara ayrıldı; iki grubun klinik özellikleri, fizik muayene bulguları ve polisomnografik özellikleri belirlendi ve karşılaştırıldı. Bulgular: İki yüz otuz hastanın 112si (%48,6) PH idi. PHler POHlerden daha genç, vücut kitle indeksleri ve boyun çevreleri daha düşük hastalardı ve daha hafif dereceli OUASye sahiptiler. PHlerin %31inde AHİ yan yatış pozisyonunda 5in altına iniyordu. Epworth uykululuk skalası ile değerlendirilen gündüz aşırı uyku hali PH grubunda daha hafifti. PHlerde yıl boyu süren burun tıkanıklığı şikâyeti ve muayenede konka hipertrofisi sıklığı POHye göre daha fazlaydı. Sonuç: Bu çalışmayla, iki yıllık bir süreyi kapsayan hasta kayıtlarımızdan pozisyonel OUAS tanısı alanların temel özelliklerini, hastalığın pozisyonel olup olmamasına göre gruplandırarak belgelemiş olduk. Pozisyonel hastaların bazı klinik, fizik muayene ve polisomnografik bulgularında POHye göre farklılıklar tespit edildi.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Pyoderma Gangrenosum Presenting with Pulmonary Cavitary Lesions
    (2009) Yosunkaya, Şebnem; Toy, Hatice; Genç, Emine; Akın, Bengi; Maden, Emin; Özer, Faruk
    Neutrophilic dermatoses like pyoderma gangrenosum (PG) are characterized by sterile, neutrophilic, cutaneous infiltrates. Extracutenous neutrophilic infiltrations may also be seen, but pulmonary involvement is very rare and usually characterized by patchy infiltrates or interstitial pneumonitis. In this case, a PG case who had cutenous lesions and large cavitary lung nodules, is reported. He was a 49 years old male patient whose thorax computed tomography revealed multiple pulmonary nodules with central necrosis. In his transbronchial and bronchial biopsies, nonspecific inflammatory aseptic nodules were detected corresponded to the pathologic findings of skin lesion biopsies. A dramatic response was occured after applying corticosteroid and immunesupressive treatment. In conclusion, cavitary pulmonary nodules of our case were thought to be due to pulmonary involvement of PG.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Transfusion Related Acute Lung Injury: A Severe Case Triggered with Anti-HLA Class II Antibodies in the Recipient
    (PHARMAMED MADO LTD, 2012) Borazan, Hale; Yosunkaya, Şebnem; Yosunkaya, Alper
    Transfusion-related acute lung injury (TRALI) is a serious clinical syndrome associated with the transfusion of plasma-containing blood components. The classic TRALI syndrome is characterized by the suddenly onset of respiratory failure within 2-6 hrs of the transfusion of a blood product, generally transient, resolves within 48-96 hrs spontaneously, and has a better prognosis. Nonetheless there is an expanded definition of TRALI syndrome up to 72 hrs, which is called delayed TRALI. The potential causes of TRALI can be explained by two distinct mechanism including the anti-leukocyte antibodies in donor plasma or in recipient plasma with the reverse mechanism, and biological response modifiers in susceptible individuals. This report highlights the succesful management of a classic TRALI case that was seen approximately two hours after the transfusion of a packed red blood cell and triggered with anti-HLA class II antibodies in the recipient with reverse mechanism accompanied by neutropenia together.

| Selçuk Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Selçuk Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Konya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim