Resim/Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Osmanlı Dönemi? Mi?nyatür Sanatı'nın Kaynak ve Özelli?kleri?(Selçuk Üniversitesi, 1994) Elmas, HüseyinHerbiri tarihi birer belge niteliği taşıyan Osmanlı minyatürleri günümüzde geçmişe yönelik bazı soruların aydınlatılmasında önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle Osmanlı'nın saray hayatı, muhabere-muhasara, portre ve tarihi konulan anlatan bu minyatürler, günümüzde tarihi birer belge olma niteliği dışında, herbiri birer sanat eseri özelliği de taşımaktadır. Ne yazık ki bu sanat eserlerinin büyük bir bölümü zaman içerisinde yok olup gitmiş, bir çoğuda değişik vesilelerle yabancıların ko- leksiyonlarına katılmıştır.Öğe Güzel Sanat Eserlerinde Fikri Mülkiyet Hakları ve Uygulamaları(Selçuk Üniversitesi, 2010) Eliri, İsaHer hak mutlak surette bir hukuk kuralından doğar. Başka bir deyimle; hukukun korumadığı bir menfaat ve tanımadığı bir yetki "hak" olarak nitelendirilemez. Dolayısıyla neyin hak sayılıp sayılmayacağını, hakkın unsurlarını, kapsamını ve sınırlarını belirlemek hukuk düzeninin işidir. Hızla değişen ve birçok alanda akıl almaz gelişmelerin yaşandığı günümüzde üreten bireyin düşünce ürünleri ve özgünlük ilkesinin fazlaca önem kazandığını ifade etmek gerekir. Bu nedenle, toplumlar, düşüncelerin daha düzenli ve daha hızlı bir şekilde yayılmasını sağlayacak olanakların ve araçların gelişimine de önem vermişlerdir. Fikri haklar büyük ölçüde temel insan hakları ile birlikte değerlendirildiğinden ve ayrıca toplumun ekonomik sosyal ve kültürel yaşamının yanı sıra sınaî ve teknolojik gelişimini de etkilemesi sebebiyle günümüzde son derece önem kazanmıştır. Dolayısıyla dünyamızdaki hızlı devinim ve teknolojik gelişmeler fikir ve sanat dünyasındaki ihlalleri de beraberinde getirmektedir. Yaşadığımız çağda toplumların kendi haklarını aramaları ve korumaları bir yaşam biçimine dönüşmüştür. Düşünce ürünleri üzerindeki hakların korunmasını zorunlu kılan ilk neden toplumsal adaletin gerekleridir. Adalet, kişisel ve toplumsal haklar ve yararlar arasında denge sağlanmasını gerektirir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde, kültür yaşamında aralarında denge kurulması gerekli iki yarar gurubu vardır. Eser sahipleri ve toplum. Yaratıcı düşünce için, emeğinin ürünlerinden en iyi şekilde yararlanmasını sağlayacak koşulların düzenlenmesi yanında, bu ürünlerden toplumun da en uygun koşullarla ve adalet kavramının gerektirdiği biçimde yararlanabilmesi için gerekli yol ve yöntemlerin düzenlenmesi, gerçekte toplumlara da nicelik ve nitelik bakımından daha güçlü bir düşünce ürünü zenginliğinden yararlanma olanağını sağlayacaktır. Fikri hukukta güzel sanat eseri denildiğinde “estetik bir muhtevayı bir yüzey veya cisim olarak ortaya koyan ve insanın görme duyusuna hitabeden fikri ürünler" anlaşılır. Diğer bir deyimle, insanın güzellik duygusuna hitap eden fikri ürünlere güzel sanat eserleri denilmektedir. Bu perspektiften bakıldığında Güzel sanat eserleri görme duyumuza hitap ederek estetik bir haz uyandıran, bir yüzey üzerinde yahut cisim halinde oluşmuş fikir ürünleridir. Güzel sanat eserlerinin herhangi şekilde dil ile ifadeleri söz konusu değildir. Bunlar durağan nitelikte olduklarından, kural olarak sabit bir ifade ve tespit vasıtasına ihtiyaç gösterirler. Esere ve emeğe saygının mutlak bir toplumsal hak olduğu bilincinin tüm sosyal ve yaşamsal mercilerce benimsenmesi ve bunun bireyin mutlak bir hakkı olduğunun bilincine varılması gerekmektedir. Tüm bunları ifade ettikten sonra bireyin en temel haklarından olan uygulamaya aktarılmış estetik niteliğe haiz düşünce ürünlerinin korunmasının gerek bireysel ve gerekse devlet tarafından kanun nezdinde korunmasının bir zaruret olduğu sonucuna varmak kaçınılmaz olacaktır. Ülkemizde her geçen gün gerek uluslar arası platformda ve gerekse ulusal yasalar çerçevesinde sanatçının haklarının gözetilmesi ve korunması noktasında gelişmeler kaydedilmektedir. Ancak şu gerçekte unutulmamalıdır ki esere ve emeğe yapılan tecavüzler, düşünce ürünleri üzerindeki ihlaller, küreselleşen dünyamızda önemli bir rant kapısı haline gelmiştir ve ihlaller çok hızlı kabuk değiştirerek kendilerini mevcut yasalara göre menfi yönde güncellemektedirler. Bu sebeple her şart ve suretle toplumsal bilinci ve yasal düzenlemeleri ihlallerin ve tecavüzlerin önünde tutmak devletin, yasaların, sivil toplum kuruluşlarının, sanatçıların asli görevi olmalıdır.Öğe Türk Kültür ve Sanatındaki Horoz/Tavuk Sembolizminin Çağdaş Resim Sanatındaki Yansımaları(Selçuk Üniversitesi, 2017) Dalkıran, AhmetKöklü bir geleneğe sahip olan Türk kültür ve sanatında, oldukça zengin ve derin anlamlar taşıyan sembol grupları bulunmaktadır. Söz konusu sembol gruplarından en popüleri ise, şüphesiz Türk sanatında hayvan üslubu ismiyle de üsluplaşmış olan hayvan sembol grubudur. Bu nedenle Türk kültür ve sanatında sembolleştirilmiş birçok hayvan bulunmaktadır. Ancak konu sınırlılığı düşünüldüğünde her bir hayvan başlı başına bir araştırma konusu olduğundan ve özellikle horoz/tavuk’un Türk sanatındaki yansımaları açısından spesifik olarak incelenmediği tespit edildiğinden alan araştırması açısından önemli görülerek “Türk Kültür ve Sanatındaki Horoz/Tavuk Sembolizminin Çağdaş Resim Sanatındaki Yansımaları” başlığı altında araştırılması amaçlanmıştır. Bu bağlamda yapılan araştırma da, horoz/tavuk figürlerinin, Proto-Türk ya da Hun devrine ait Pazırık kurganlarından çıkarılan eserler arasında yer aldığı, ayrıca On iki Hayvanlı Türk Takvimi’nde yılı simgeleyen hayvanlardan birisi olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. Selçuklu ve Osmanlı dönemi minyatür, hat, fresk, maden, ahşap, taş ve halı sanatında, özellikle Selçuklu sanatının en gözde eserlerinden olan Varka ve Gülşah minyatürleri ile Osmanlı sanatına ait Hümayunname ve Zübdetü’t Tevarih minyatürlerinde çok sayıda horoz/tavuk figürüne rastlanmıştır. Yapılan inceleme de horoz/tavuk figürünün, hem Selçuklu hem de Osmanlı dönemlerinde geleneksel sembolik anlamlarıyla, kültür ve sanat alanında varlığını sürdürdüğü anlaşılmıştır. Araştırma neticesinde horoz/tavuk figürlerinin özellikle resim sanatı açısından Osmanlının Batılılaşma döneminin hemen öncesinden başlayarak Cumhuriyet sonrasında 1950’li yıllara kadarki süreçte popülerliğini yitirdiği görülmüştür. 1950’li yıllarda ise Türk resminde geleneksel kaynaklara yönelişin başlaması ile birçok ressamın eserlerinde çoğu kültürel motif gibi araştırma konusu olan horoz/tavuk motifinin de, bazen geleneksel kültürdeki sembolik anlamları ile bazen de plastik bir ifade aracı olarak yerini aldığı anlaşılmıştır. Ancak konu sınırlılığı göz önüne alınarak araştırma konusu kapsamında istikrarlı çalışmaları bulunan ressamlardan Cevat Dereli, Fikret Mualla, Mehmet Pesen, Orhan Peker, Şeref Bigalı ve İsmail Avcı’nın eser örnekleri incelenerek değerlendirilmiştir.Öğe Çağdaş Türk resminde hayvan mücadele sahneleri(2018) Dalkıran, AhmetTürk mitolojik sisteminde, tanrılar, ruhlar ya da hayvanlar gibi birçok unsuriyi?kötü, aydınlık?karanlık vb. gibi birbirine zıt sıfatlarla nitelendirilerek yine birbirine zıt yer ve gök ana unsurları içerisinde değerlendirilmiştir. Söz konusu unsurlar kendilerine ait alanlardaki düzeni sağlarken birbirleriyle de kıyasıya bir mücadelenin içerisinde olmuş? lardır. Türk mitolojisindeki zıt unsurların sanat alanındaki tezahürü de, yine yer ve gök arasın? daki mücadelenin yansıması olarak; Türk sanatında bir döneme damgasını vurmuş olan ‘Hayvan Mücadele Sahneleri’nde kendisini göstermiştir. Hun, Selçuklu, Osmanlı ve daha başka birçok köklü Türk medeniyetinin sanatında görülmekte olan hayvan mücadele sahneleri çağdaş Türk resminde de özellikle 1950’li yıllarda sanatçıların geleneksel kay? naklara yönelmesi ile bazen geleneksel kültürdeki sembolik anlamları ile bazen de plastik birifade aracı olarak birçok eserde yerini almıştır. Bu bağlamda; Avni Arbaş, Cevat Dere? li, Rauf Tuncer, Can Göknil, Turhan Ekici, Şaban Okan, Murat Tolga, Durmuş Ali Akça, Esat Acet Nuhoğlu ve İlham Enveroğlu’nun eser örnekleri konu kapsamında incelenerek değerlendirilmiştir. Söz konusu sanatçıların, ya günümüze ulaşan eski eserler üzerindeki hayvan mücadele sahnelerinin biçim ve stilizasyonlarını koruyarak kompozisyonlarında yorumladıkları ya da horoz dövüşü ve boğa?at?deve güreşi gibi Türk halk kültürüne yansıyan geleneksel hayvan güreşlerini kompozisyonlarında yorumladıkları tespit edil? miştir. Genel tarama modelinin esas alındığı çalışmada, nitel araştırma yöntem ve teknikleri kullanılmıştır.Öğe Dijital baskı teknolojilerinin Türk resim sanatındaki yeri(2018) Özmen, Ahmet Fatih; Dalkıran, Ahmet“Dijital Baskı Teknolojilerinin Türk Resim Sanatındaki Yeri” konulu makale çalışması kapsamında baskı teknolojilerinin resim sanatındaki kullanımına dair örneklerin araştırılması amaçlanmıştır. Zira, içerisinde yaşanılan teknoloji çağında birçok resim sanatçısının eserlerini üretirken farklı teknolojik teknikleri geleneksel yöntem ve tekniklere tercih ettiği görülmektedir. Söz konusu tercih çağın bir getirisi olarak bir kısım sanatçıyı isteyerek bir kısım sanatçıyı da istemeyerek de olsa kendisine dâhil etmektedir. Bu bağlamda hızla gelişmekte olan teknolojilerinden dijital baskı teknolojisi de, resim sanatında sıkça kullanılan günümüz yöntemlerindendir. Bu nedenle dijital baskı teknolojilerine ait kavramların araştırılması ve söz konusu dijital baskı teknolojilerinin resim sanatındaki yansımalarına ait örneklerin tespit edilerek bulgu ve yorumlarına ait sonuçların bir başlık altında toplanması, ilgili literatüre katkıda bulunulması ve bu yolla alan araştırmacılarına yeni bir kaynak oluşturulmasının oldukça önem arz ettiği düşünülmüştür. Araştırmada 1975?2015 yılları arasında Türk resim sanatı içerisinde eser üreten sanatçılardan; Atilla İlkyaz, Balkan Naci İslimyeli, Burhan Doğançay, Devrim Erbil, Ekrem Kahraman ve Mehmet Yılmaz’a ait dijital baskı teknolojileri etkilerinin görüldüğü eser örnekleri incelenmiştir. İncelenmek üzere seçilen sanatçıların araştırma konusu kapsamındaki istikrarlı çalışma tutumları tercih edilmelerinde referans olmuştur. Genel tarama modelinin esas alındığı araştırmada, nitel araştırma yöntem ve teknikleri kullanılmıştır.Öğe Sanatta etkileşim bağlamında van gogh ve settar behlülzade'nin resimleri üzerine(2016) Çelikbağ, Tahir; Tekin, AlparslanResim sanatı, tarih öncesinden başlayıp günümüze kadar farklı veya aynı zaman diliminde kabile, bölge, ulusal ve uluslararası düzeyde varlığını sürdürmüş ve yapılan arayışlar neticesinde oluşmuştur. Farklı çalışmaların etkisiyle oluşan üsluplar bununla birlikte sanatçıların bir araya gelerek oluşturduğu sanat akımları neticesinde gelişim göstererek günümüze kadar gelmiştir. Sanatçılar evrendeki canlı ve cansız nesneleri beyin süzgecinden geçirerek ve içselleştirerek algılamıştır. Aynı zamanda yorumladıkları görselleri farklı bir şekilde deneyimledikleri doğayı, kendi plastik üslupları ışığında kullandıkları tekniklere göre özgün bir şekilde biçimlendirmiştir. Etkileşim sonucu oluşan, sanatta görüş, duyuş, anlayış bakımından yenilikler ortaya koyan, farklılık gösteren bu değişimler nitelendirilmektedir. İzlenimciliğe tepki olarak doğan Post Empresyonizm akımı içinde yer alan Van Gogh'un resimlerinden etkilenerek ortaya çıkan birçok akım olmuştur. Bu çalışmada da Post empresyonizm akımının etkisiyle benzer sanat üslupları taşıyan Van Gogh ve Settar Behlülzade'nin seçilmesi ve eserlerinin karşılaştırmalı olarak incelenmesi sanattaki etkileşimi ve bunun doğurduğu iletişim gücünü vurgulayabilmek adına önemli görülmüştürVan Gogh'tan yarım yüzyıl sonra Azerbaycan'da doğmuş olan Settar Behlülzade gibi sanatçıların çalışmaları incelendiğinde sanat üsluplarının içerdiği benzerliklerden dolayı etkileşimin varlığından söz etmek mümkün olmuştur.Öğe Türk halk kültüründe Karagöz-Hacivat imgesi ve Nuri Abaç'ın resimlerine yansımaları(2016) Arda, ZuhalGeleneksel kültürümüzün en öneml semboller nden b r de Karagöz Hac vat gölge oyunumuzdur. Karagöz oyunları günümüzden yüz yıllarca önce ortaya çıkmış, nsanları eğlend r rken düşündürmüş geleneksel oyunlarımızdandır. Bu karakter n gerçekten yaşayıp yaşamadığı, yaşadıysa nerede nasıl yaşadığı kes n olarak b l nmemekted r. Anlatılanlar r vayete dayanır. Karagöz Hac vat oyununda konular, yaşamdak kom kl kler, ç fte anlamlar, abartmalar, söz oyunları, ağız takl tler g b güldürü öğeler nden oluşur. Karagöz, oyununun başrol oyuncusudur. Gölge oyunumuz Hac vat Karagöz b r zamanlar toplumun en öneml eğlences yd . Çağdaş Türk Res m Sanatı ç nde geleneksel ögelerden yararlanarak res m yapan sanatçılar arasında yer alan Ressam Nur Abaç, Karagöz Hac vat mot f n m nyatür tarzındak k boyutlu çalışmalarına yansıtan en öneml sanatçılardan b r d r. Bu araştırmada res m sanatımızın gelenekten yararlanma ve halk kültünden beslenme yönünden gen ş b r yelpazeye sah p olarak Nur Abaç'ın b r d z olarak yaptığı Karagöz Hac vat res mler nden örnekler incelenmiştir.Öğe Konya'da geleneksel sanatçılar ile sözlü sanat tarihi(2009) Gökay, MelekBu çalışma içeriğinde Konya'da lise seviyesindeki öğrencilerin yerel iki zanaatkarla yaptıkları görüşme ele alınmıştır. Sanat eğitiminde sözlü sanat tarihini (görüşme tekniği) ele alan bu çalışmada öğrenciler sanatçıları çalıştıkları atölyelerde (işyerlerinde) ziyaret ederek zanaatkarların kendileri ve ortaya koydukları ürünleri hakkında sorular sormuşlardır. Geleneksel sanatçılar olarak seçilen Keçe ustası Mehmet Girgiç ve Kündekari ustası Mevlüt Çiller öğrencilere verdikleri cevaplarda samimi olmuşlar ve detaylı bilgiler vermişlerdir. Öğrencilerin atölyeleri kokusuyla, tozuyla hissetmeleri ve ürünlerin nasıl ortaya konulduğunu bu işi yapan sanatçıdan öğrenmeleri onların bu görüşmeyi unutmamalarını sağlayacaktır. Öğrencilerin yaşadıkları yörede bulunan kültür ürünlerini fark etmeleri ve sanatçıların onlarla konuşmaları geçmişlerinden bahsetmeleri, öğrenciler üzerinde etkili olmuştur. Bu görüşmeden birkaç hafta sonra görüşmeye katılan öğrenciler üzerinde yapılan anket çalışmasında öğrencilerin görüşmeyi ve gördükleri yerel sanat dalını hatırlamaya devam ettikleri gözlenmiştir. Böylece ezbersiz öğretim konusunda uygulanan yöntemlerden olan görüşme tekniğinin sanat eğitiminde kullanılabileceği görülmüştür.Öğe Kütahyalı bir sanatçı ve resim anlayışı(Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, 2007) Çaya, SinanYakupoğlu ile mülakatta onun özellikle resim sanatı anlayışı üzerinde yoğunlaştık. Sohbetin izlenimlerini kaleme almak, bizi güzel sanatlar kavramı üzerine daha ileri çağrışımlara götürdü. Ressam, Akademi tahsilinden sonra memleketine geri dönüp yerleşmiştir. Muhtemelen bu vesileyle sürekli yeni akımlar ve denemeler peşinde koşan başka tahsilli ressamlardan tamamen farklı ve klasik bir resim takdiri edinmiştir. Kültürüyle uyum içinde, sanatında çok sevdiği yöresini işlemeyi seçmiştir. Bir garip tecelli olarak, asıl bu özelliği l{endisini, sanatçılar arasında çok daha çarpıcı ve benzersiz kılar.