Hukuk/Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 325
  • Öğe
    Osmanlı Devletine Liberalizmin Etkileri
    (Selçuk Üniversitesi, 2000 Haziran) Ay, Nuran
    Anayasa ve anayasacılık Batı kökenli olgu ve kavramlardır. Bunların temelinde hak ve özgürlük talepleri (siyasal liberalizm) ve parlamentoculuk(demokrasi) hareketleri yatar. Hak ve özgürlük bildirgeleri İngiltere'de 13. Yüzyıldan itibaren, Kuzey Amerika ve Fransa'da 18. Yüzyılın sonlarında ortaya çıkar. İngiltere, monarşinin sınırlanması, kuvvetler ayrılığı ve parlamentoculuk alanında da öncülük ettirmiştir.. 18. Yüzyıl sonlarında hemen hemen bütün Avrupa yerel meclisler geleneğini yaşamış, ulusal parlamentolara geçiş sürecine girmiştir. Anayasacılık, bu liberal ve demokratik değişimlerin taçlandırılması ve güvenceye bağlanmasıdır.
  • Öğe
    Kolluğun Zor Kullanma Yetkisi
    (Selçuk Üniversitesi, 2000 Haziran) Cin, M. Onursal
    Son yıllarda global olarak değişen sosyo-ekonomik ve kültürel değerlere paralel olarak hemen hemen tüm dünya ülkelerinde birtakım toplumsal hareketlenmeler görülmektedir. Bunlar, bazı toplumlarda, demokrasi anlayışı tam yerleşmediğinden dolayı demokratik hakların aranması şeklinde; bazılarında ekonomik sıkıntıların protestosu biçiminde ve bir kısım toplumlarda ise özgürlük arayışları şeklinde kendini göstermektedir. Bunun doğal sonucu olarak o ülke vatandaşları ile ülkenin kamu düzeni ve şahıs emniyetini korumakla görevli kolluk teşkilatı; dolayısıyla devlet, karşı karşıya gelmektedir. İnsanların hak arama mücadelelerinin yoğunlaştığı son dönemlerde bu durum halkla devletin arasını açmakta, önemli boyutlarda uçurumlar ortaya çıkarmakta ve bu vakıalar gerek yerel gerek uluslararası medya tarafından körüklenmektedir.
  • Öğe
    Müşterek Mülkiyetin Sona Ermesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2000 Haziran) Sarıhan, B. Banu
    Müşterek mülkiyet, bir eşya üzerindeki mülkiyet hakkının üzerinde, tasarruf edilmesi mümkün paylara ayrılmış olarak birden fazla kişiye ait olmasıdır. Müşterek mülkiyet ilişkisi tarafların iradesiyle veya kanun hükmü gereği yahut yetkili bir makamın kararı sonucunda ortaya çıkabilir.
  • Öğe
    Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde ve Türk Anayasasında İfade Hürriyetinin Korunması
    (Selçuk Üniversitesi, 2000 Haziran) Sunay, Reyhan
    Çoğu hürriyetin kullanımında temel araç fonksiyonu gören ifade hürriyetinin, hürriyet problemi içindeki farklı konumu, onu sadece iç hukukun değil, uluslararası hukukun da üzerinde titizlikle durulan bir konusu haline getirmiş bulunmaktadır. Uluslararası alandaki koruma sistemleri arasında ağırlıklı bir yer teşkil eden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesinde ifade hürriyetiyle ilgili esaslar düzenlenmiştir. Fakat ifade hürriyeti konusundaki temel esaslar hukuken bağlayıcı karar alma yetkisine sahip olan Divan içtihatlarıyla açıklığa kavuşturulmaktadır. 1 Kasım 1998'de yürürlüğe giren 11 Nolu Protokolden (D)önceki dönemde mevcut koruma mekanizmasına Komisyon da dahil olduğundan bu organın karar ve içtihatları da sözüedilen süreçte önemli bir fonksiyon icra etmiştir.
  • Öğe
    İslam Hukuku ve Klasik Dönem Osmanlı Uygulamasında Zimmîlerin Hukuki Statüsü
    (Selçuk Üniversitesi, 2000 Haziran) Yurtseven, Yılmaz
    İslam tarihi boyunca gayrimüslimlerin müslümanlarla ilişkileri, İslam hukukçularını oldukça fazla ilgilendiren bir konu olmuştur. Gerek asli kaynaklarda gerek mezhep içtihatlarında gayrimüslimlerin müslümanlarla ilişkilerinin sınırları, İslam topraklarında yaşayan gayrimüslimlerin hukuki statüsünün ne olacağı meseleleri ayrıntılı olarak incelenmiştir. İslam devletinde gayrimüslimlere bazen İslam hukuku, bazen de kendi hukukları uygulanmıştır. Özellikle Klasik Dönem Osmanlı uygulamasında Osmanlı vatandaşı olan gayrimüslimler (zimmîler), baskılardan uzak, din, inanç ve geleneklerini rahatça yaşama imkanı bulmuşlar, bu durum günümüze kadar kendi benliklerini koruyabilmeleri sonucunu doğurmuştur.
  • Öğe
    İdare Hukukunda Yetki ve İmza Devri
    (Selçuk Üniversitesi, 2000 Haziran) Açdoyuran, S. Burak
    Yetki devri ve imza devri kavramları hukukumuzda pek üzerinde durul- mayan, iki önemli kamu yönetimi tekniğidir. Başarılı bir idareci astlarına yetki ve imza devri yapabilen idarecidir. Ancak astlarına yetki ve imza devri yapabilen bir idareci, kendisini rutin ve önemsiz işlere boğulmaktan kurtarabilir ve asıl ilgilenmesi gereken önemli işlerle ilgilenebilir. Sosyal Devlet ilkesi gereği devletin faaliyet alanlarının genişlediği bugün, kamu yönetiminin, bu tekniklerden yararlanılmadan başarılı bir şekilde yürütülebilmesi mümkün değildir.
  • Öğe
    Roma ve Türk Hukukunda Vekalet Sözleşmesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2000 Haziran) Savaş, Abdurrahman
    Bir iş görme borcu doğuran vekalet sözleşmesi, Roma hukukundaki en ilginç ve önemli sözleşmelerden birisidir. Bu sözleşme, Roma hukukunun gelişim süreci içerisinde zamanla değişikliğe uğramış, Roma hukukundan etkilenen modern hukuk sistemlerinde de bu değişiklik devam etmiştir. İnsanlar günlük hayatlarında başkalarının istekleri doğrultusunda belli bir iş yapmayı üstlenirler. Bu iş görme borcu, hizmet yada istisna sözleşmelerinde olduğu gibi, ücret karşılığında veya bazen de vekalet sözleşmesinde olduğu gibi ücretsiz olarak yerine getirilebilir. Roma hukukunda bu sözleşmenin ücretsiz olması asıl iken Türk hukukunda ücretli de olabilir.
  • Öğe
    Bilişim Suçları
    (Selçuk Üniversitesi, 2000 Haziran) Bozdoğan Akbulut, Berrin
    İnsanlar bilginin işlenmesi, saklanması ve ona erişilmesiyle uzun yıllardan beri uğraşmaktadırlar. Zaman içinde bu konuda kolaylık sağlayacak çalışmalar yapılmıştır. 20. yüzyılın ortalarına gelindiğinde bilginin işlenmesi ve değerlendirilmesi konusunda büyük bir gelişme olmuş ve bilgisayarlar üretilmeye başlanmıştır.
  • Öğe
    Sektörel Yapıya İlişkin Plan Hedefleri ve Rant Kollama
    (Selçuk Üniversitesi, 2000 Haziran) Taşar, M. Okan
    Ekonomik gelişme ve sektörel yapının değişimi arasında önemli bir bağ bulunmaktadır. Sektörel yapıda meydana gelen değişmelerin tanımlanarak, ekonomik gelişme doğrultusunda yönlendirilmesi bu noktada önem taşımaktadır. Bilindiği gibi, kalkınma planlarının da temel işlevi; sektörel gelişimin kalkınma amacına uyumlu bir şekilde sağlanmasıdır.
  • Öğe
    Mahkumiyet Kararının Tecil Edilmesinin Belediye Başkanı Seçilme Yeterliliğine Etkisi
    (Selçuk Üniversitesi, 2000 Haziran) Kaya, Cemil
    Ceza hukukunda, "erteleme, işlediği suçtan dolayı mahkum edilen suçluya ait cezanın infazının belirli bir süre ile geri bırakılması ve suçlu bu süre içinde yeniden bir suç işlemediği takdirde suçun ya işlenmemiş veya hükümlülüğün gerçekleşmemiş ya da cezanın çekilmiş sayılmasıdır" diye tanımlanabilir". Diğer bir ifadeyle, cezanın askıya alınması anlamına gelen tecil, aynı zamanda cezanın sanığın kişiliğine uydurulmasını sağlayan yargısal bir şahsileştirme kurumudur.
  • Öğe
    Die Technologietransferproblematik in den Internationalen Beziehungen
    (Selçuk Üniversitesi, 2000 Haziran) Mor, Hasan
    In der vorliegenden Arbeit wird versucht darzulegen, welche Kanäle der Technologietransfer auf welche Art und Weise benutzt, wie dieser finanziert wird und welche Auswirkungen der viel gelobte und kritisierte Technologietransfer auf die Volkswirtschaften, Kulturen und Menschen und schließlich dadurch auf die internationalen Beziehungen, denen er im Endeffekt zugute kommen soll, ausübt.
  • Öğe
    Rüşvet Suçları
    (Selçuk Üniversitesi, 2000 Haziran) Bozdoğan Akbulut, Berrin
    Herhangi bir görevle yükümlü olan kimsenin, görev ve yetkilerini kötüye kullanarak bir kişi veya belirli bir gruba çıkar sağlaması ve karşılığında bazı menfaatler elde etmesi olarak tanımlanabilecek rüşvet, devletin varolmasıyla birlikte ortaya çıkmış ve tarihi gelişim içinde değişik hukuk kurallarına konu olmuştur.
  • Öğe
    Demokratik Toplum Düzeninin Gerekleri ve 1982 Anayasası
    (Selçuk Üniversitesi, 2000 Haziran) Sunay, Reyhan
    Anayasanın temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması başlığını taşıyan 13. maddesinin 2. fıkrasında hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamayacağı ifade edilmektedir.
  • Öğe
    Kıdem Tazminatı Hesaplamasında Ölen İşçinin Değişik Kamu Kuruluşlarında Geçen Hizmetleri Birleştirilebilir Mi?
    (Selçuk Üniversitesi, 2000 Haziran) Uşan, M. Fatih
    İşçinin ölümü, ölüm aylığına ve toptan ödemeye hak kazandıran bir durumdur. Ölen kişinin toptan ödemeye ve yaşlılık aylığına hak kazanmış olması halinde toptan ödeme ve yaşlılık aylığı alması için hizmet akdini fiilen sona erdirmesi imkansızdır. Ölen işçinin mirasçılarına kamu kurumlarında geçen toplam hizmetleri üzerinden son kamu kuruluşu işvereni tarafından kıdem tazminatı ödenmelidir.
  • Öğe
    A Pluralist Theory of Justice: Walzer’s Spheres of Justice
    (Selçuk Üniversitesi, 2000 Haziran) Balı, Ali Şafak
    In this study, we will argue that a successful theory of justice should not be abstract in the sense that an abstracted single principle (or a set of interconnected principles) of justice applies to the distribution of all (basic or primary) social, economic and political goods across spheres and should not be universal in the sense that a single criterion (or a single set of criteria) applies across all societies regardless of cultural differences, but must be pluralistic in both aspects. This is, not only because of the cultural diversity displayed by history but also because there are, as Walzer successfully points out, different spheres of distribution to which different distributive principles of justice should apply. However, our position is neither to fully accept nor to deny the pluralist perspective that rejects the existence of any such fundamental principle or criterion. This means that we do not maintain a pluralist approach that may only be constructed as oppose to universalism or rational theorising. We think justice is complex and, thus, principles of it must be pluralist in nature, but this does not require us to deny the principles of justice suggested by the abstract and universal theories of justice altogether. What it does mean is that, firstly, each principle introduced by a different abstract theory of justice may still apply across spheres, spheres as characterised by Walzer. This implies that each specific good is not necessarily distributed according to a different principle of justice, but a set of (a certain category of) goods, for example the goods that are relevant to satisfy the basic human needs, may be distributed according to a single principle. Secondly, a distributive criterion can still remain universally applicable in that it may be applicable across societies although as intrinsic to a certain distribution sphere. Taken together, an equality principle based on the need criterion can be universally applicable within the sphere of medical care in the sense of Walzerian spheres across communities and societies. Miller believes that Walzer's theory of justice can best be used as a departing point for developing a pluralist approach to social justice. Therefore, the following subsections will explore Walzer's pluralist or, in other words, multi-criterial theory of social justice.
  • Öğe
    Avrupa Birliği’nde İnsan Haklarının Korunması
    (Selçuk Üniversitesi, 2004 Aralık) Gümüş, Ali Tarık
    Her bireyin, doğuştan kazanılmış temel hakları olduğu kabul edilmektedir. Bu durum dikkate alındığında, ülkesel farklılıkların bireylerin belirli haklardan yararlanmaması sonucunu doğurmaması, aksine her bireyin uluslararası standartlarda belirli haklara sahip olabilmesi için XX. Yüzyılın ortalarından itibaren çeşitli sözleşmelerle bölgesel veya uluslararası organlar oluşturulmutur.
  • Öğe
    Türk Borçlar Hukukunda Alacak Zamanaşımı
    (Selçuk Üniversitesi, 2004 Aralık) Arat, Ayşe
    Hukuk borç ilişkilerini, kendi özelliklerine göre bir takım zaman kayıtlarına tâbi tutmuştur. Kanun koyucu hem şahsa ilişkin hakların talebini, hem kamu kurumlarına düşen görevlerin yerine getirilmelerini, sosyal ilişkilerin iyi bir biçimde devamı bakımından belirli zaman dilimleri ile sınırlamış ve bu sınırlara uyulmaması hallerini çeşitli müeyyidelerle karşılamıştır. Öyleyse bir şahsın sahip olduğu haklardan faydalanabilmesi ancak o hakkın ne gibi zaman kayıtlarıyla sınırlı olduğunu bilmesine bağlıdır. Vaktinde açılmayan bir dava, zamanında yapılmayan bir müracaat esas bakımından haklı olan şahsı haksız bir duruma düşürebilir.
  • Öğe
    Karaparanın Aklanması Suçu
    (Selçuk Üniversitesi, 2004 Aralık) Coşkun, Neslihan
    Türkiye'de, özellikle son yıllarda, üzerinde en çok konuşulan ve gündemi meşgul eden konulardan biri karapara aklamadır. Karapara aklama; dünya ekonomisinin globalleşmesiyle beraber sadece ülkemizi değil, tüm dünya ülkelerini tehdit eden ciddi bir sorun haline gelmiştir. Karapara aklamanın önlenmesi çerçevesinde yapılan yasal düzenlemelerin özünde yatan düşünce, organize suçlulukla mücadeledir. Karapara aklamanın önlenmesine yönelik olarak ilk izlenen yöntem, karapara aklama fiilinin yasalarda suç olarak tanımlanmasıdır. Fakat aklama sürecinde, genellikle finansal sistem kullanılmak suretiyle karaparaya yasal bir görünüm kazandırılmaya çalışıldığı için suçun ortaya çıkarılması son derece güçtür. Bu nedenle finansal sistem içinde, karapara aklamayı önlemeye yönelik olarak düzenleyici ve denetleyici tedbirlerin alınması zorunludur. Diğer taraftan karapara aklama fiili sınıraşan bir yapıya sahiptir. Karapara aklayıcılar, genellikle finansal sistem üzerinde denetimin zayıf olduğu, karapara mevzuatının olmadığı yahut esnek olduğu ülkeleri tercih etmektedirler. Bu nedenle karapara aklama ile mücadelede uluslararası işbirliği önem taşımaktadır.
  • Öğe
    Evlilik Birliğinin Temsili ve Eşlerin Sorumluluğu
    (Selçuk Üniversitesi, 2004 Aralık) Yalman, Süleyman
    Evlilik birliği eşlerin evlenmesiyle meydana gelen birliği ifade eder (MK. m. 185). Evlenmeyle meydana gelen bu yapı eşler arasında bir hayat ortaklığı veya bir yaşam birliği oluşturur. Evlilik birliği sadece eşlerin aynı yatağı paylaşmasından ibaret değildir. Bunun yanında aynı evi paylaşma birlikte yiyip içme, birlikte sevinip birlikte üzülmek gibi insan hayatına ilişkin pek çok olayı birlikte yaşamaktan ibarettir. Ortak hayatı paylaşan eşler arasında kişisel ilişkilerin yanında ekonomik ilişkilerin ortaya çıkması tabii bir durumdur. Çünkü evlilik birliği devam ettiği sürece eşler hem birliğin ihtiyaçlarını hem de kendi kişisel ihtiyaçlarını karşılamak için para harcayarak yükümlülükler altına girerek aralarında ekonomik ilişkiler meydana getirir.
  • Öğe
    Milletlerarası Ticarî Sözleşmelerde Lex Mercatoria’nın Uygulanması
    (Selçuk Üniversitesi, 2004 Aralık) Aygül, Musa
    Uluslararası ticaret, birden fazla ülke arasında gerçekleşen ve etkilerini birden fazla ülkede meydana getiren ticarî ilişkiler olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde uluslararası ticarî ilişkilerin hacimce ve sayıca artmasına bağlı olarak, uluslararası ticarî toplum oluşmuştur. Uluslararası ticaret her biri farklı hukuk sistemine sahip olan devletler arasında gerçekleşmektedir. Devletlerin hukuk sistemleri arasında, temel politik, idarî ve yapısal farklılıklar, uluslararası ticareti engelleyen bir faktör olarak kabul görmektedir. Bu sebeple uluslararası ticaretin geliştirilmesi amacıyla, uluslararası ticarete ilişkin kuralların yeknesaklaştırılması çalışmaları yapılmaktadır.