Tarih/Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Antakya Kazası’nda Ailenin Yapısı (1760-1766)(Selçuk Üniversitesi, 2023 Ağustos) Dokuzoğlu, Ece; Ürekli, BayramBir yerin aile yapısını anlamak sosyal ve ekonomik yapısını anlamak kadar önemlidir. Bu çalışmada 1760-1766 yılları arasında Antakya Kazası’nda ailenin yapısını araştırmak hedeflenmiştir. Osmanlı Devleti’nde hukuki işlemlerin kaydedildiği kadı sicilleri aile yapısı hakkında da hayli bilgi vermektedir. Bu sebeple araştırma için belirtilen tarihler arasındaki şeriyye sicillerinden faydalanılmıştır. Çalışmanın amacı 1760-1766 yılları arasında Antakya Kazası kadı sicillerindeki belgelerde ailenin oluşumu ve dağılımının yanı sıra ailenin sosyal ve ekonomik yapısı hakkında bilgileri de tespit etmektir. Ailenin yapısını iyi anlamak için nişan, evlenme, mehir, boşanma, eş ve çocuk sayılarıyla ilgili bilgiler ele alınmıştır. Ayrıca ailenin yaşam alanı ve kullanılan eşyalar tespit edilmeye çalışılmıştır. Aile oluşumunda tarafların anlaşarak nişanlanması ve bu nişanın bozulmasıyla çıkan anlaşmazlıkların mahkemeye yansıdığı, aynı zamanda boşanma için de mahkemeye başvurulduğu görülmektedir. Evlenme sırasında veya evlilik sonrasında erkeğin kadına vermesi gereken mehir miktarı ile ailenin yaşadığı mahalle, ev tipleri ve kullanılan eşyalarla ilgili bilgiler verilmiştir. Bu bilgiler Antakya Kazası’nda aile yapısı, toplumun sosyal, ekonomik ve kültürel yaşayışını belirli ölçüde de olsa ortaya koymaktadır.Öğe Sovyetleri?n I?slam Poli?ti?kası ve Orta Asya’da Di?ni? I?dare (1943-1990)(Selçuk Üniversitesi, 2022 Ağustos) Benhür, Çağatay2007 yılında Korkut Ata Kızılorda Devlet Üniversitesi Tarih ve Hukuk Fakültesinde Tarih bölümünden mezun olan Talgat Zholdassuly, daha sonra İçişleri Halk Komiserliği’nin Kuruluşu ve Faaliyeti (19341953) (Sovyet Dönemi) isimli çalışmasıyla 2008 yılında yüksek lisans tezini başarıyla savunmuştur. 2021 yılında Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalında, Orta Asya ve Kazakistan Müslümanları Diniye Nezareti (1943-1990) isimli teziyle doktor unvanı alan yazarımız, bu tezini Sovyetlerin İslam Politikası ve Orta Asya’da Dini İdare (1943-1990) adıyla kitap haline getirerek 2022 yılında okurlara sunmuştur.Öğe Millî Mücadeleyi Yargılamak(Selçuk Üniversitesi, 2021 Nisan) Benhür, ÇağatayDaha önce İşgal İstanbul’unda Tehcir Yargılamaları, Süleymaniyeli Nemrut Mustafa Paşa, Ermeni Meselesi, Dramalı Rıza Bey ve Millî Mücadeledeki Hizmetleri adlı çalışmaları bulunan Ferudun Ata, Millî Mücadeleyi Yargılamak başlığını verdiği yeni kitabını okuyucusuyla buluşturmuş ve dönem hakkındaki yayınlarına bir yenisini daha eklemiştir. Aralık 2020’de Palet Yayınları tarafından yayınlanan eser; Ön Söz, Giriş, Birinci Bölüm, İkinci Bölüm ve Sonuç kısımlarından oluşmakta, toplamda 246 sayfadan müteşekkil çalışma; Kaynakça ve Dizin ile sona ermektedir.Öğe İkinci Meşrutiyet Dönemi Aydınlarından M. Zekeriya (Sertel)’in Kadın Meselesi Üzerine Görüşleri(Selçuk Üniversitesi, 2021 Aralık) Kara, Serdar; Uyanık, Necmi23 Temmuz 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle birlikte İkinci Kuşak Jön Türk Hareketi uzun zamandır hedefledikleri siyasi inkılabı tamamladıklarına inanmışlardı. Sıra daha çetrefilli bir değişim dönüşüm sürecini içeren “İçtimai İnkılaba” gelmişti. İttihat ve Terakki Cemiyetinin güçlü olduğu Selanik’te oluşan “Yeni Hayat” çevresi bu toplumsal devrimi gerçekleştirmek üzere çıkardıkları yayınlarda çeşitli konuları işlemeye başlamışlardı. Bunlardan birisi sosyal inkılabın önemli bir parçası olarak gördükleri kadın meselesiydi. Selanik’teki Yeni Hayat çevresi içerisinde yer alan ve yazılarıyla içtimai inkılaba yön vermeye çalışan isimlerden birisi de M. Zekeriya idi. Sonraki yıllarda M. Zekeriya Sertel olarak Türk basın tarihinin önemli isimlerinden birisi haline gelecek olan M. Zekeriya, Yeni Felsefe Mecmuası, Hayat ve Şebab adlı çalışmalarında kadın meselesine değinmiştir. M. Zekeriya, dönemin Türk düşünce dünyasına büyük etkileri olan Fransız sosyolog Emile Durkheim’ın etkisiyle bu meseleye organizmacı bir bakış açısıyla yaklaşmıştır. Kadın meselesini kendi başına bir problem olarak sınırlandırmamış, bu meselenin doğrudan milletin geleceğiyle ilgili olduğunu önemle vurgulamıştır.Öğe Anadolu Selçukluları -Bir Hanedanın Evrimi-(Selçuk Üniversitesi, 2018 Ekim) Aksoy, HaticeAnadolu Selçukluları ile ilgili olarak günümüze kadar pek çok eser kaleme alınmıştır. Bu eserlerden biri de Songül Mecit'in 2014 yılında "The Rum Seljuks, Evolution of a Dynasty" adıyla İngilizce olarak kaleme aldığı, Özkan Özpınar tarafından "Anadolu Selçukluları Bir Hanedanın Evrimi" adıyla çevrilen eseridir. 2015 yılına kadar Edinburgh Üniversitesi'nde araştırmacı ve öğretim üyesi olarak çalışan Songül Mecit, Ortadoğu ve Türkiye'nin Ortaçağ ve modern tarihi ile Batı Avrupa'da yaşayan Ortadoğu diyasporası ve transnasyonel toplumlar alanlarında uzmandır. Anadolu Selçukluları konusuna farklı bir bakış açısıyla yaklaşan Mecit'in bu eseri, 2017 yılında İletişim Yayınları vasıtasıyla tarih literatürüne kazandırılmıştır.Öğe Öğe Şer'iye Si?ci?lleri?nde Bulunan Konya Vakfi?yeleri? (1650-1800)(Selçuk Üniversitesi, 2007) Çetin, CemalTürk-İslam ülkelerinde VIII. yüzyıl ortalarından XIX. yüzyıl sonlarına kadar önemini koruyan dinî , hukukî , sosyal ve iktisadî müesseseler olan vakıflar, bilhassa Osmanlı toplumunda sosyal, ekonomik, kültürel ve dinî hayatın gelişmesinde önemli bir yere sahiptir. Bu bakımdan Osmanlı tarihçileri vakıflara özel bir ilgi göstermektedirler. Vakıfların incelenmesi için ana çıkış noktası ise vakıf kuranların vakfettikleri arazi, bina, mal, eşya ve paraların hangi amaçlar doğrultusunda kullanılacağını belirttikleri vakfiyelerdir. Selçuk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, ögretim üyelerinden Yard. Doç. Dr. İzzet Sak da Osmanlılar Devrinde en büyük şehirlerden birisi olan Konya'da, 1650-1800 yılları arasında, vakfiyeler yoluyla kurulmuş olan vakıfları inceleyerek, Osmanlı toplum hayatının bu yönüyle analiz edilmesi hususunda iyi bir hizmet sunmuş bulunmaktadır.Öğe Süleymani?yeli? Nemrut Mustafa Paşa -Bi?r I?şbi?rli?kçi?ni?n Portresi?-(Selçuk Üniversitesi, 2008) Benhur, ÇağatayDoğum tarihi kesin olarak bilinmeyen Babanzade ailesine mensup Mustafa Paşa, XIX. yüzyılın ortalarında Süleymaniye' de doğmuştur. 1882 tarihinde Piyade subayı olarak Osmanlı ordusuna katılmıştır. 1889 yılında Kıdemli Yüzbaşılığa terfi etmiş ve Hicaz bölgesinde çeşitli görevler üstlenmiştir. Bu dönemde Mustafa Paşa'nın Osmanlı topraklarından ayrılan Mısır yöresinde önemli faaliyetler gerçekleştirdiği ve bazı bölgeleri tekrar Osmanlı nüfuzuna geçirdiği söylenmektedir. Bölgenin haritasının çıkarılması konusundaki hizmetleri ise oldukça faydalıdır. 1893 tarihinde Hoy ve Selmas Şehbenderliğine (Konsolosluğuna) atanan Mustafa Paşa, 1894 tarihinde bölgenin Baş Şehbenderliğine (Başkonsolos) ve 1896 yılında ise Kars Şehbenderliğine atanmıştır. Bu dönemde yaptığı hizmetlerden dolayı kendisine çeşitli devlet nişanları da verilmiştir.Öğe Muallim Mehmet Cevdet I?nançalp'in Feri?dun Nafi?z Uzluk'a Gönderdi?ği? Bazı Mektuplar(Selçuk Üniversitesi, 2003) Yörük, Doğan; Ürekli, BayramThe contents of the letters written to each other by the people who have an effect on the society have been a curiosity for the next generations. From the contents of the letters of M. Cevdet to F. Nafiz Uzluk, it is understood that he has a deep respect to Uzluk, has filled with admiration for 17th century wise-man Kâtip Çelebi but he dislikes İbnü'l-Emin Mahmud Kemal Inal intellectual of the period. Besides, M. Cevdet tells his life, his profession life and his health; also gives information about the old documents in Ayasofya Church and Deed Office and the documents sold to Bulgaria. M. Cevdet who has devoted his life to science, education and boks is one of the few people who put up Turkish archive. Also he has substantial effects on appreciating the importance of the historical papers and documents. He worked so as to preserve and manipulate our national culturel inheritance and realized several duties in order to prevent the loss of historical documents through his life. His main contribution to Turkish culture is the donation of his library which he arranged through his short life of fifty years to Municipal Revolution Museum and Library without any per sonel advantage.Öğe Takkeli? Dağ (Kevele Kalesi?) ve Konya Tari?hi? Bakımından Önemi?(Selçuk Üniversitesi, 1994) Bahar, Hasanİç Anadolu Bölgesinde yer alan Konya vilayetinin şehir merkezinden yaklaşık 10 km. batıda yer alan, ikiz tepelerden doğuda olanına, yöre halkı tarafından "Takkeli Dağ" denilmektedir (Bkz. Hrt., 1). Takkeli Dağ tarih içinde bir çok isimler almıştır. Bizans Dönemi kaynaklarında adından Kaballa olarak sözedilmektedir (1). Calder ve Bean, Anadolu'nun klasik dönemini gösteren haritalarında Caballa'nın (Kaballa) Konya'nın yaklaşık 8 mil batı- kuzey-batı istikametinde ve 5.300 fit'lik yükseklikte olduğunu belirtmişlerdir (2). Anadolu'nun Türkler tarafından fethinden sonra Kaballa Kevele şekline dönüştürülerek kullanılmaya başlanmıştır. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Kevele ya da Kevale olarak kullanılan isim (3) günümüzde de kullanılmaktadır. Anomik Selçukname'de Süleymanşah'ın Konya'yı Martavkosta'dan, Gevale kalesini de Romanus Makri'den aldığı belirtilmiştir (4). I. Hakkı Konya'lı Kevele adının Frig tanrıçası Kübele'den (Sibel) geldiğini ileri sürmüştür (5).Öğe M.Ö.ii. Bi?nyıl Başlarında Anadolu-Mezopotamya Arasındaki? Ti?caret Hayatı(Selçuk Üniversitesi, 1994) Bahar, Hasanİlim Dünyasına "Kapadokya Tabletleri' olarak geçen ve Mezopotamya ile Anadolu arasındaki ticaret ilişkilerini konu edinen, M.Ö.II. Binyılın başlarındaki ticaret hayatına ait yazılı kil tabletlerin çoğu Kayseri'nin 20 km. doğusundaki Kültepe'de ortaya çıkarılmıştır. Bu belgeler Asurlu tüccarlarla yapılan ticareti yansıttığından bu döneme arkeologlar ve tarihçiler tarafından 'Asur Ticaret Kolonileri Çağı" (M.Ö. 1950-1750) denilmiştir (1).Öğe Mevlana Celaleddin-i Rumi Külliyesinin 1651-1652 Yılına Ait Muhasebe Bilançosu(Selçuk Üniversitesi, 1992-1993) Aköz, AlaaddinBu çalışmaya esas olan kayıtlar, İstanbul Başbakanlık: Arşivi, Maliyeden Müdevver Defterler Kataloğu 5926 numarada kayıtlı defterden alınmıştır (s. 2-5). Belgenin mukaddimesinden anlaşıldığına göre, Mevlana Celaleddin-i Rumi asitanesinin, vakfın mütevellisi Mehmed Çelebi dönemine ait; 15 Eylül 1651 -5 Eylül 1652 (29 Ramazan 1061 - 30 Ramazan 1062) tarihleri arasındaki muhasebe bilançosu, Darü's-'Sa'ade ağası ve aynı zamanda vakfın nazırı olan Behram Ağa tarafından tanzim edilerek, muhasebe yılı sonunda tasdik edilmek üzere divana arzedilmiştir. (1) Belgenin sonunda yer alan ve "tahriren" diye başlayan tarihten, muhasebe yılının sona ermesinden yaklaşık yedi ay sonra bilançonun tasdik edilerek son şeklini kazandiğı ve maliyenin bugün çalışmamıza kaynaklık eden ana defterine işlenerek, arşive intikal ettiği anlaşılmaktadır. Muhasebe bilançoları, üç bölüm halinde incelenebilir: Gelirler, giderler ve bakiyeler.Öğe Moderni?st - I?slâmcı Bi?r Aydın Olarak M. Şemseddi?n (Günaltay) ve Eği?ti?m Kurumlarına Bakışı (1883-1961)(Selçuk Üniversitesi, 1999) Uyanık, NecmiOsmanlı Devleti, yaşadığı parlak bir dönemin arkasından sosyal, siyasi, iktisadi ve diğer bütün yapılarıyla birlikte içine düştüğü yıpranma sürecinden bir türlü kurtulamıyor ve ezeli rakibi Batı'nın yükselmesini de içine sin- diremiyordu. Batı'nın kendi üstünlüğünü kabul ettirmesi sonucu, artık Osmanlı; içinde bulunduğu durumdan kurtulmak amacıyla, ıslahat hareketleriyle birlikte batılılaşma sürecine girişiyordu. Bu gelişme ise kendini başlangıç itibariyle askeri ve eğitim sahalarında gösteriyordu.Öğe Şer'i?yye Si?ci?lleri?ne Göre Köleleri?n Mi?lli?yet ve Eşkali? (17. ve 18. Yüzyıllar)(Selçuk Üniversitesi, 1994) Sak, İzzetOsmanlı Devleti'nde kölelerin sosyal ve ekonomik hayatta önemli bir yerleri vardı. Sosyal hayata belirli bir canlılık getirdikleri gibi ekonomik hayata da büyük ölçüde katkıda bulunuyorlardı. Çeşitli milletlere ait bu insanların savaşlar sonunda elde edildikleri veya tüccarlar vasıtası ile ülkeye getirildikleri bilinmektedir. İşte bu insanların milliyet ve fiziki yapılanı yani eşkâli bu çalışmanın konusunu teşkil et- mektedir. Bu konuda şimdiye kadar herhangi bir müstakil çalışma yapılmamıştır. Burada çeşitli milletlere ait kölelerin eşkâli şer'iye sicillerinden faydalanılarak ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Bu çalışma, bu sahada yapılmış ilk çalışma olması hase- blyle eksiklikler olacaktır. Ancak bu eksikliklere rağmen daha sonra yapılacak olan antropolojik çalışmalara bir başlangıç teşkil edeceği inancıyla bu eksikliklerin hoş karşılanacağı ümidindeyiz.Öğe Yrd.Doç.Dr.Zeki Atçeken'in Konya'daki Selçuklu Yapılarının Osmanlı Devrinde Bakımı ve Kullanılması Adlı Eseri(Selçuk Üniversitesi, 1999) Muşmal, HüseyinÜniversitemiz, Eğitim Fakültesi öğretim üyelerinden Yrd.Doç.Dr. Zeki Atçeken "Konya'daki Selçuklu Yapılarının Osmanlı Devrinde Bakımı ve Kullanılması" adlı doktora çalışmasını, Türk Tarih Kurumu yayınları arasında yayınlamış bulunmaktadır (Ankara 1998). Biz burada sayın Z.Atçeken'in bu değerli çalışmasını elimizden geldiği ölçüde tanıtmaya çalışacağız.Öğe Yrd.Doç.Dr.Mustafa Arıkan'ın Hamdi Ragıp Atademir: (Hayatı, Şahsiyeti ve Fikirleri) Adlı Eseri(Selçuk Üniversitesi, 1999) Benhür, ÇağataySelçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Mustafa Arıkan'ın Ekim 1998'de Kültür Bakanlığı Yayınları arasında çıkan "Hamdi Ragip Atademir (Hayatı, Şahsiyeti ve Fikirleri)" adlı çalışması Hamdi Ragıp Bey'in yukarıda yazdığımız sözleri ile başlar. "Biyografi 'bir insanın tarihi', 'bir şahıs hayatının tarihi', 'bir kişinin çalışmalarını, aksiyonlarını anlatarak hayatını hikaye eden yazı' olarak tanımlanmakta ve tarih ilmi şubelerinden birisi olarak kabul edilmektedir."Öğe Doç. Dr. Hasan Bahar'in "Demi?rçağında Konya ve Çevresi?" I?si?mli? Eseri?(Selçuk Üniversitesi, 1999) Benhür, ÇağataySelçuk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Hasan Bahar'ın 1999 yılının sonlarında Selçuk Üniversitesi Yaşatma ve Geliştirme Vakfı Yayınlarından çıkan eseri: "Demirçağında Konya ve Çevresi" adını taşımaktadır. Antik Çağda batı kesimi antik Phrygia Pararoes, merkez ovalık bölgesi Antik Lykonia, doğu kesimi Tyana ve Hupişna, güneyi ise Isauria ve Doğu Pisidia, kuzeyi ise Galatia yahut Phrygia sınırları içerisinde kalan bölgede 1988 yılından beri araştırmalarını sürdüren Doç. Dr. Hasan Bahar adı geçen tarihten beri bölgede yaptığı araştırmalarının Demir Çağını ilgilendiren kısmını son eserinde okuyucularına sunmuştur.Öğe Konya Beylerbeyi? Sarayı(Selçuk Üniversitesi, 2002) Ürekli, BayramBu çalışmanın amacı Osmanlı idaresinde Konya'da, Beylerbeyi'nin ikâmet ettikleri ve idari görevlerini yürüttükleri sarayın, belgeler ışığında yerinin ve adının tesbit edilmesi ve ayrıca zaman içerisinde bu sarayın geçirdiği tamirler, tamirler için yapılan masraflar, kullanılan malzemeler, bu malzemenin nasıl temin edildiği ele alınmaya çalışılmıştır. Ayrıca Karaman Beylerbeylerinin bu saraydan başka yaz aylarında oturdukla- rı yazlık köşkleri hakkında kısaca bilgi verilmeye çalışılmıştır.Öğe Ahi?ler Zamanında Ankara'da Sosyal, Kültürel ve I?lmî Faali?yetler(Selçuk Üniversitesi, 2002) Hacıgökmen, Mehmet AliAnkara'da sosyal, kültürel ve ilmî ortamın gelişmesi XII. yüzyıl sonu ile XIII. yüzyıl başlarına yani II. Kılıç Arslan'ın oğullarından Melik Muhiddin Mes'ud Şah (1186-1203) zamanına rastlamaktadır. Bu dönemden sonra Ankara Anadolu Sel- çuklu Devletinin uc vilayetleri arasına girmiştir. Kösedağ savaşıyla birlikte Anadolu Selçuklu Devleti ve dolayısıyla Anadolu peyderpey Moğollar'ın hegemonyası altına girmiştir. Bundan sonra, Anadolu'da Türkmenler ağır zulüm gördüler. Muhtelif zamanlarda Türkmenler Moğollar'a karşı isyan etti. Binlerce Türkmen katledildi. Bunun sonucunda bir çok Ahi ve Türkmen Ankara dahil olmak üzere Uc bölgelere göç ettiler. Ankara bölgesi Türkmen ve Ahi yerleşim bölgesi olmuştur. Ankara fetihten hemen sonra başlayıp devam eden yoğun bir kültürel ve ilmî faaliyetin yapıldığı görülmektedir. Ankara'da bir çok eser telif ve istinsah edilmiştir. Bu faali- yetlerin içinde Ahilerin çok önemli rol aldığı görülmektedir. Çalışmamızda ilk önce bunlar anlatılmış, daha sonra bu bölgedeki bazı ünlü Ahiler tanıtılmaya çalışılmıştır.Öğe Kanuni Dönemi? Elbi?stan Kazâsı'nda Yerleşme ve Nüfus (1540)(Selçuk Üniversitesi, 2000) Solak, İbrahimBugün Maraş iline bağlı büyük bir ilçe olan Elbistân, tarihi gelişimi içerisinde birçok ticaret yollarının ve askerî yolların geçtiği, orduların kışladığı ve uğradığı yer olmuştur. VII. asrın ortasından X. asrin sonuna kadar her sene Anadolu'ya yapılmakta olan İslâm gazâları neticesinde müslümanlar Anadolu'yu yakından görüp tanıma fırsatı bulmuşlardır. Elbistân bölgesi bu gazâların ilk hedef yerlerinden birisi idi. Çok defalar gâzilerin ziyaretgâhı olan Elbistân, 1085'te Anadolu Fatihi Süleyman b. Kutalmış'ın emirlerinden Emir Buldacı tarafından fethedilir'.