Yazar "Çiftci, İlhan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çocuklarda özofagus yabancı cisimleri(2015) Sekmenli, Tamer; Çiftci, İlhan; Öncel, Murat; Sunam, Güven SadiSelçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi ve Göğüs Cerrahisi Kliniklerince Ocak 2013 ile Ocak 2014 tarihleri arasında çocuk hastalarda özofagus'a yabancı cisim tanısıyla yatmış ve tedavi olmuş olguların retrospektif değerlendirilmesi amaçlandı. Gereç ve yöntem: Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi ve Göğüs Cerrahisi Kliniklerince Ocak 2013 ile Ocak 2014 tarihleri arasında çocuk hastalarda özofagusda yabancı cisim tanısıyla yatmış ve tedavi olmuş olgular retrospektif değerlendirildi. Bulgular: Hastanemizde son 1 yıl içinde toplam 13 hasta, endoskopik olarak özofagusda yabancı cisim nedeniyle tedavi edildi. Ortalama yaş 4.8 yaş (6ay-12yaş) idi. Birinci darlıkda yabancı cisim 10 hastada olup 6'sında (%60) bulunan cisim paraydı. 2. darlık'da 2 olguda bu gıda artığı olup, bu iki olgunun birinde opere özofagus atrezi darlığı nedeniyle gıda artığı vardı, diğerinde ise koraziv madde içimi sonrası oluşan darlığa sekonder gıda artığı vardı. Sonuç: Özofagus yabancı cisimlerinin erken tanısı, tedavisi ciddi ve hayatı tehdit edebilecek komplikasyonlardan dolayı çok önemlidir. Yabancı cisimlerden para en sık görülümekte olup, özofagustaki yabancı cisim disk pil ise, erken dönemde çıkarılmalıdır. Çünkü ciddi yanık ve perforasyon yapabilirÖğe Çocuklarda primer böbrek tümörlerinin klinik özellikleri, tedavi yaklaşımları ve tedavi sonuçları(Selçuk Üniversitesi, 2021) Kara, Buket; Sarıkaya, Mehmet; Ertan, Kübra; Uğraş, Nevzat Serdar; Çiftci, İlhan; Yavaş, Güler; Köksal, YavuzAmaç: Bu çalışmanın amacı, çocuklarda primer malign böbrek tümörlerinin klinik özellikleri, tedavi yaklaşımları ve tedavi sonuçlarının değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: 2006 ile 2020 yılları arasında primer malign böbrek tümör tanısı alan ve izlenen çocuk hastaların onkoloji dosyaları geriye yönelik incelendi. Hastaların demografik ve klinik özellikleri ile tedavi yaklaşımları ve izlemleri not edildi. Bulgular: Bu yıllar arasında izlenen 950 malign hastalıklı çocuğun 49’unda(%5,2) primer malign böbrek tümörü vardı. Hastaların yaşı üç gün ile 13 yıl arasında değişiyordu (ortanca, 3 yıl). Erkek kız oranı 25/24’dü. En sık görülen semptom ve bulgu karında kitle idi. İki hastada bilateral hastalık vardı (%4,1). Patolojik tanılar, Wilms tümörü (n = 44, % 89,8), mezoblastik nefroma (n=2, % 4,1), böbreğin clear hücreli sarkomu (n=2, % 4,1) ve böbreğin primer sinovyal sarkomuydu (n=1, %2). Wilms tümörlü hastalardan sadece ikinde diffüz anaplazi vardı. Hastalarımızın risk grupları düşük (n = 4, % 8.3), orta (n = 35, % 72.9) ve yüksek riskli (n = 9, % 18.8) idi. Hastaların takip süreleri iki ay ile 15 yıl (ortanca, 5 yıl) arasında değişiyordu. Primer böbrek tümörlerinde genel ve olaysız sağ kalım oranları sırasıyla % 72,7 ve% 59,7 idi. Wilms tümörlü hastaların genel ve olaysız sağ kalım oranları %79 ve %63’dü. Sonuç: Primer malign böbrek tümörlerinde özellikle de Wilms tümöründe multidisipliner yaklaşımlarla başarı oranları yükselmiştir. Bundan sonra hem tedavi başarısının daha da artırılması hem de tedavi ilişkili yan etkilerin azaltılması üzerinde durulmalıdır.Öğe Çocukluk çağında gonad tümörleri(2012) Çiftci, İlhan; Köse, Doğan; Köksal, Yavuz; Günel, EnginGiriş: Testis ve over tümörleri nadir görülen tümörlerdir ancak çocuklarda sıklığı yetişkinlere oranla daha yüksektir. İki taraflı da görülebilirler ancak sağ tarafı tercih ederler. Dördüncü dekatta pik yapmalarına rağmen her yaşta görülebilirler. Ergen ve çocuklarda en sık rastlanan genital neoplazma ise germ hücreli tümörlerdir. Akciğer, meme, kolon ve pankreas kanserlerinden sonra ölümlerin en sık nedenidir. Metod: Bu çalışmamızda retrospektif olarak Çocuk Onkoloji ve Çocuk Cerrahisi Kliniklerine son yedi yılda gonadal kitle nedeni ile başvuran hastaların epidemiyolojik ve klinik özellikleri gözden geçirilmiştir. Sonuç: Gonadal tümör teşhisi erkeklerde oldukça kolaydır. Dikkatli fizik muayene ile testiste kitle tespit edilebilir, hidrosel gibi, testiste kitle yapan hastalıklardan ayırt edil- melidir. Kızlarda şikâyetler belirsiz olduğu için teşhis genellikle kitle etkisi nedeni ile konulmaktadır. Bu nedenle yaş olarak daha geç tanı almaktadırlar. Kliniğe üriner sistem semptomları yada kabızlık ile gelen hastalarda mutlaka sorgulama ve fizik muayene dikkatle yapılmalı, gonadal tümörler unutulmamalıdır.Öğe Çocukta diyafragmatik morgagni hernisinin laparoskopik onarımı(2012) Çiftci, İlhan; Gündüz, MetinMorgagni Hernisi; anteriyor, anteromediyal, parasternal veya retrosternal herni olarak bilinir. Konjenital diyafram hernisinin sık rastlanan tipidir. Tüm opere edilen olguların %4-6 sını oluşturur. Standart tedavisi açık cerrahi uygulamadır. Biz laparoskopik olarak 5 yaşındaki çocuk olguya başarılı tedavi uyguladık. Laparoskopik onarımı güvenli alternative metod olarak tavsiye ederiz. Bu yakla- şımın minimal invasive metod olması ve kozmetik açıdan mükemmel görünüm oluşturması gösterilmiştir.Öğe Deneysel nekrotizan enterekolit modelinde selektif ve nonselektif nitrik oksit sentaz enzim inhibitörlerinin intestinal hasara etkisi(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2002) Çiftci, İlhan; Dilsiz, AlaeddinNO'nun NEK etyopatogenezinden sorumlu olabileceği daha önce yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Bu çalışmada NEK modeli üzerinde selektif ve nonselektif İNOS inhibitörlerinin etkisi araştırılmıştır. AG selektif, LNAME ise nonselektif iNOS inhibitörü olarak kullanıldı. Deneysel NEK oluşturmak için yenidoğan ratlar formül mama karışımı ile beslendi. Termdeki ratlara 1 Ü. Pitocin infilrasyonu yapılarak doğum sağlandı. Doğan ratlar 5 gruba ayrıldı. 1. grup Kontrol, olarak belirlendi anne ratın yanında bırakılarak anne sütü ile beslenmeleri sağlandı. 2. grup (NEK grubu), hiç anne sütü almadan anne ratın yanından alınarak formül mama karışımı ile beslendi. 3. grup (NEK Şem grubu), yine anne ratın yanından alınarak formül mama karışımı ile beslendi ek olarak o.l mi %0,9 NaCl verildi. 4. grup (Aminoguanidine grubu), yine formül mama karışımı ile beslendi ek olarak 0,1 mi %0,9 NaCl içinde 10 mg/kg/gün Aminoguanidine HC1 verildi. 5. grup (LNAME grubu), anne ratı yanından alınan yenidoğan ratlara formül mamaya ek olarak 0,1 mi %0,9 NaCl içinde l0mg/kg/gün LNAME verildi. Denekler 4. gün öldürülerek ileoçekal valvin 1 cm proksimalinden 2 cm lik kısım morfolojik inceleme için, geri kalan yaklaşık 10 cm lik kısım Nitrit+Nitrat ölçümü için cam tüplere alındı. Değerlendirme kriterleri olarak ağırlık değişimi, sağ kalım oranlan, makroskopi, morfolojik inceleme, Nitrit+Nitrat değerleri incelendi. Ağırlık değişimi açısından Kontrol grubu ile diğerleri arasında anlamlı fark mevcut iken NEK, NEK Şem, Aminoguanidine, LNAME grupları arasında fark yoktu. Sağ kalım oranları LNAME grubunda mortal ite fazla, NEK, NEK Şem, Aminoguanidine, Kontrol grupları arasında fark bulunamadı. Makroskopik incelemede Kontrol grubunda tüm barsaklar normaldi, NEK, NEK Şem'de 4, Aminoguanidine grubunda 2, LNAME grubunda 5 ratın barsaklarında mavi-siyah renk değişimi ve nekroz görüldü. Mikroskopik incelemede NEK, NEK Şem ve LNAME grublarında Kontrol grubuna göre şiddetli hasar fazla görülürken, Aminoguanidine tedavisi hasarı azaltmıştır. NO üretimi (Nitrit+Nitrat seviyesi) NEK ve NEK Şem gruplarında kontrollere göre anlamlı olarak yüksek bulundu. Aminoguanidine ve LNAME gruplarında ise NO üretiminin azaldığı saptandı. Sonuç olarak Aminoguanidine NEK modelinde İNOS indüksiyonunu azaltarak intestinal hasarı azaltmıştır. LNAME İNOS ve cNOS inhibisyonu ile NO üretimini azaltmış, ancak lokal intestinal hasarda bir değişiklik göstermemiş, mortaliteyi ise artırmıştır. Buna göre İNOS indüksiyonu NEK'li barsakta hasarı artırırken, cNOS barsaklar için koruyucu ve normal fizyolojiden sorumlu NO üretimini sağlamaktadır.Öğe Hemogram tetkiki atıklarında mikrokirleticilerin incelenmesi(Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2021) Çiftci, İlhan; Kara, Fatih; Vatansev, HüsamettinTarımsal/endüstriyel faaliyetler ve tatlı suyun evsel kullanımı, uygun arıtma yapılmadan su ortamına deşarj edildiğinde mikro kirleticiler içeren atık su üretir ve bu da ciddi çevre ve insan sağlığı sorunlarına yol açar. Mikro kirleticiler, çevrede çok düşük konsantrasyonlarda (ngL-1) bulunan geniş bir kimyasal madde grubudur. Kanserojen, teratojenik ve ciddi sağlık sorunları oluşturan ağır metaller, besin zinciri kanalıyla insan vücudunda birikebilir. Bu nedenle ağır metallerle kirlenmiş atık suların arıtılması gerekmektedir. Bu çalışmada amacımız, hemogram cihazı atık sularından, 7 farklı günde alınan örneklerin bazı ağır metal miktarlarını ICP-MS ile tayin etmektir. Toplanan 28 numune 0,45 µm gözenekli selüloz membran filtreler kullanılarak ayrı ayrı süzülmüştür. ICP-MS ile 10 farklı ağır metalin (Al, As, Cd, Cr, Cu, Mn, Ni, Pb, V,Zn) miktar analizi yapılmış ve sonuçlar ppb cinsinden elde edilmiştir. Al (135,9 µg/L), Cr (29,5 µg/L), Mn (41,8 µg/L), Ni (103,4 µg/L), Cu (2776,1 µg/L), Zn (9662,9 µg/L), As (1,3 µg/L), Cd (0,2 µg/L) ve Pb (202 µg/L) olarak tespit edilmiştir. Ölçümlerin hiçbirinde Vanadyum'a rastlanmamıştır. Al, As, Cr ve Cd elementleri mikrokirletici seviyelerinin altında iken Mn ve Ni elementlerinin miktarı mikrokirletici seviyelerinin üzerinde tespit edilmiştir. İnsan ve çevre sağlığına ciddi toksik etkileri olan Cu, Zn ve Pb elementlerinin miktarları mikrokirletici seviyelerinin çok çok üzerinde bulunmuştur. Sonuç olarak hemogram cihazı atık sularının direkt yeraltı sularına deşarj edilmemesi, öncesinde uygun arıtım sistemlerinden geçirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.Öğe Juvenile granulosa cell tumor and high blood ca-125 levels in children with pseudo-meigs syndrome(2013) Çiftci, İlhan; Pirgon, Mustafa Özgür; Ünlü, YasarÇocuklarda over kist ve tümörleri nadirdir. Yaklaşık olarak solit tümörlerin %1-2 kadarını oluşturur. Over tümörleri üç gruba ayrılır: epitelyal, embrionik ve sex kord stromal tumor. Sex kord stromal tümörler overin central parçasında primordial hücrel- erden oluşur. Biz iki yaşında meme büyümesi şikayeti ile gelen juvenile granüloza hücreli tümörü(JGHT) olan olguyu tespit ettik. Olguda büyük intraabdominal kitle, asit ve sağ hemitoraksta plevral efüzyon mevcuttu. Bu birliktelik Pseudo-Meigs sendromu idi. JGHT ile beraber olan Pseudo-Meigs sendromu oldukça nadir görülmektedir. Bu kadar küçük yaşta literatürde bulunmamaktadır. Sonuç olarak küçük çocukta olsa JGHT ile Pseudo-Meigs sendromu birlikteliği unutulmamalıdır.Öğe Laparoscopic-Assisted Perineal Pull-Through Vaginoplasty(W B Saunders Co-Elsevier Inc, 2012) Çiftci, İlhanHematometrocolpos is the result of vaginal obstruction and can become an emergency in the pubertal period. The treatment of imperforate hymen is well defined, but the treatment of vaginal atresia is more complex. We report a case of hematometrocolpos secondary to distal vaginal atresia that was operated on in the pubertal period. The patient had isolated distal atresia without persistence of the urogenital sinus. A combined abdominal laparoscopic and perineal approach and a posterior vaginoplasty were carried out. Finally, an abdominoperineal pull-through was successfully performed. Neovagina was successfully developed with this method. The embryology and literature are reviewed. The classification, indications, and surgical technique are discussed. We suggest that this procedure is suitable for patients with vaginal agenesis and a normal uterus.Öğe Travmatik dalak yaralanması ve akut apandisit birlikteliği: Olgu sunomu(2013) Sekmenli, Tamer; Gündüz, Metin; Çiftci, İlhanAkut apandisit her yaşta görülebilen bir akut b atın nedeni olup, puberte çağında bu nedenler arasında birinci sıradadır. Appendiks lümeni obstrüksiyonu, akut apandiste yol açan en sık sebeptir. Obstrüksiyon nedeni sıklıkla fekalom, lenjoid hiperplazi, yabancı cisimler, karsinoid tümör ve intestinal parazitlerdir. Travma ve apandisit, çocuk yaş grubunda acil serviste cerrahi konsultasyon yapılan en sık iki durumdur. Literatürde künt abdominal travma sonrası akut apandisit gelişen çok az sayıda olgu bildirilmektedir.]] ya şındaki araç dışı trafik kazası sonucu oluşan travmatik dalak laserasyonu nedeniyle operasyona alınan hastada, insidental akut apandisit tespit edilmesi üzerine splenektomi ve apendektomi yapıldı. Olgu, klinik, radyolojik ve patolojik özellikleri ile sunuldu. Karın travması nedeniyle opere edilen hastalarda eşlik edebilecek ilave anormalliklerin tespiti amacıyla ayrıntılı batın eksplorasyonu yapılmalıdır.