Yazar "Özcan, Erhan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe A case report: Unusual anatomy of maxillary second molar with 3 mesiobuccal canals(MOSBY-ELSEVIER, 2009) Özcan, Erhan; Aktan, Ali Murat; Arı, HaleUnderstanding root canal morphology is one of the most important steps in successful root canal treatment. Thus, during the diagnosis and treatment phases of the maxillary molars, a clinician must be aware that anatomical variations exist. A number of studies, especially in vitro, have investigated various root canal morphologies, including aberrations of maxillary molars. This clinical case report highlights an unusual variant of a maxillary second molar with a third mesiobuccal canal. (Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod 2009;107:e43-e46)Öğe Effects of different bleaching methods on shear bond strengths of orthodontic brackets(E H ANGLE EDUCATION RESEARCH FOUNDATION, INC, 2013) Güngör, Ahmet Yalçın; Özcan, Erhan; Alkış, Hüseyin; Türkkahraman, HakanObjective: To evaluate the effects of different bleaching methods on the shear bond strength (SBS) of orthodontic brackets. Materials and Methods: Forty-five freshly extracted premolars were randomly divided into three groups (n = 15 per group). In group I, bleaching was performed with the office bleaching method. In group II, bleaching was performed with the home bleaching method. Group III served as the control. Orthodontic brackets were bonded with a light cure composite resin and cured with an LED light. After bonding, the SBS of the brackets were tested with a Universal testing machine. Results: Analysis of variance indicated a significant difference between groups (P < .001). The highest values for SBS were measured in group III (20.99 +/- 2.32 MPa). The SBS was significantly lower in groups I and II than in group III (P < .001). The lowest values for SBS were measured in group II(6.42 +/- 0.81 MPa). SBS was significantly higher in group I than in group II (P < .001). Conclusions: Both of the bleaching methods significantly affected the SBS of orthodontic brackets on human enamel. Bleaching with the home bleaching method affected SBS more adversely than did bleaching with the office bleaching method.Öğe Effects of sodium ascorbate and delayed bonding after bleaching on shear bond strengts of orthodontic brackets(TAYLOR & FRANCIS LTD, 2017) Güngör, Ahmet Yalçın; Özcan, Erhan; Alkış, Hüseyin; Türkkahraman, HakanIntroduction: The aim of the study was to determine the effects of sodium ascorbate and delaying bonding for 4 weeks after bleaching on SBS of orthodontic brackets. Methods: Sixty freshly extracted, noncarious, premolars were randomly assigned to 4 groups of 15 each. Orthodontic brackets were bonded with a composite resin and cured with a halogen light. After bonding, the shear bond strengths of the brackets were tested with a universal testing machine. Group I served as the control. In groups II, III, and IV, teeth were bleached with an office bleaching method. In group II, brackets bonded immediately after bleaching. In group III, teeth were immersed in artificial saliva of 4 weeks after bleaching before bonding brackets. In group IV, teeth were treated with 10% sodium ascorbate after bleaching before bonding brackets. Results: One-way analysis of variance indicated a significant difference between groups (P < .001). The highest values for SBS were measured in group I (11.92 +/- 0.81 MPa). The SBS was significantly lower in groups II, III, and IV than in group I (P < .001). There was no statistically significant difference between groups III and IV. Conclusions: Bleaching significantly reduced the SBS of orthodontic brackets on human enamel. If bleaching is mandatory, teeth should be treated with sodium ascorbate before bonding.Öğe Farklı irrigasyon solüsyonlarının MTA Fillapex kanal patının bağlanma dayanımı üzerine etkisi(2013) Özcan, Erhan; Çapar, İsmail Davut; Çetin, Ali Rıza; Arı, Hale AydınbelgeAMAÇ: Bu in vitro çalışmanın amacı, farklı irrigasyon so- lüsyonlarının MTA Fillapex kanal patının bağlanma daya- nımına etkisini push-out testi ile değerlendirmektir. GEREÇ VE YÖNTEM: Bu çalışmada 40 adet çekilmiş insan daimi üst kanin dişi kullanıldı. Dişler uygulanacak son irrigasyona göre rastlantısal olarak dört gruba ayrıldı (n10). Grup 1: 5 ml %1.3 NaOCl, Grup 2: 5 ml %17 EDTA, Grup 3: 5 ml %17 EDTA5 ml %2lik CHX ve Grup 4: 5 ml MTAD. Kök kanalları MTA Fillapex kanal patı ve güta-perka ile lateral kondensasyon yöntemi kullanılarak dolduruldu. Kanal pa- tının sertleşmesi beklendikten sonra örneklerden 2 mm ka- lınlığında kesitler elde edildi ve push-out testi uygulandı. Elde edilen verilerin istatiksel analizi tek yönlü varyans analizi ANOVA ve Tukey post-hoc testleri ile gerçekleştirildi. BULGULAR: MTAD solüsyonunun kullanıldığı grupta bağ- lanma dayanımının, test edilen diğer gruplara göre anlamlı şekilde düşük olduğu gözlendi (p0.05). Diğer gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark gözlenmedi (p0.05). SONUÇ: Bu çalışmanın koşulları altında MTAD solüsyonun kullanımının MTA Fillapex kanal patının bağlanma dayanımını olumsuz etkilediği saptanmıştır. Bundan dolayı kök kanal patı olarak MTA Fillapex kullanılacağı zaman, kök kanalının irrigasyonu için MTAD kullanılması tavsiye edilmemelidir.Öğe Farklı kök kanal dolgu maddelerinin bakteriyel sızıntıyı engelleme ve rezidüel bakterileri uzaklaştırmaktaki etkinliklerinin in-vitro olarak değerlendirilmesi(Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2009) Özcan, Erhan; Aydınbelge, Hale ArıBu çalışmanın amacı iki farklı kök kanal patı (AH Plus ve GuttaFlow) ve beş farklı kanal dolgu yöntemi (devamlı ısı ile kondensasyon, ProTaper Thermafil, lateral kondensasyon, ProTaper güta-perka, ProTaper güta-perka lateral kondensasyon) kullanılarak yapılan kök kanal dolgularının bakteriyel sızıntıyı engelleme yeteneklerinin ve deneysel olarak enfekte edilen dentin tübüllerindeki bakterileri elimine etme yeteneklerinin incelenmesidir. Bakteriyel sızıntının değerlendirilmesinde; 174 adet tek köklü insan dişi rastlantısal olarak 10 test (n=15) ve iki kontrol grubuna (n=12) ayrıldı. Pozitif kontrol grubunda kök kanalları boş bırakılırken, negatif kontrol grubunda tüm kök yüzeyi odalar arasındaki bağlantının sızdırmazlığını kontrol etmek için yapıştırıcı mum ile kaplandı. İki farklı kök kanal patı ve beş farklı kanal dolgu yöntemi kullanılarak doldurulan diş kökleri, iki odalı bakteriyel sızıntı düzeneğine alındı ve üst odaya E. faecalis yerleştirildi. Tüm örneklerin alt odalarındaki besiyerinde bakteriyel sızıntının bir göstergesi olan bulanıklık deney süresi boyunca (100 gün) her gün gözlendi ve bulanıklığın görüldüğü gün kaydedildi. Elde edilen verilerin istatistiksel analizi Kaplan-Meier ve Log Rank testi kullanılarak gerçekleştirildi. Enfekte dentin blok modeli çalışması için; 120 adet tek köklü insan dişi rastlantısal olarak 10 test ve iki kontrol grubuna (n=10) ayrıldı. Diş kökleri, negatif konrol grubu hariç, 21 gün boyunca E. faecalis ile enfekte edildi. Daha sonra bu diş kökleri, pozitif konrol grubu hariç, iki farklı kök kanal patı ve beş farklı kök kanal dolgu yöntemi kullanılarak dolduruldu. Pozitif kontol grubundaki örnekler ise doldurulmadan bırakıldı. Steril diş kökleri negatif kontrol olarak kullanıldı. Tüm örneklerden Gates-glidden frezler kullanılarak dentin tozu elde edildi (300?m derinliğinde) ve sulandırılarak ekimleri yapıldı. Her bir örnek için oluşan bakteri kolonilerinin sayısı (CFU) belirlendi. Elde edilen veriler Kruskall-Wallis ve Mann-Whitney U testi kullanılarak değerlendirildi. Bu çalışmada AH Plus ve GuttaFlow kök kanal dolgu patlarının benzer kapatma yeteneklerine sahip olduğu belirlendi. Devamlı ısı ile kondensasyon yönteminin, bakteriyel sızıntıyı engelleme açısından, test edilen diğer kanal dolgu yöntemlerinden başarılı olduğu gözlendi. AH Plus, kök kanal patının dentin tübüllerindeki E. faecalis hücrelerini tamamen ortadan kaldırdığı, ProTaper Thermafil grubu hariç, ve GuttaFlow kök kanal dolgu patının bu mikroorganizma üzerinde etkisiz olduğu, BeFill 2in1 grubu hariç, tespit edildi. Bu çalışmada kök kanalındaki rezidüel mikroorganizmaların eliminasyonunda kanal dolgu yönteminin değil, seçilen kök kanal patının önem taşıdığı sonucuna varıldı.Öğe Kendinden bağlanabilen yeni bir akışkan kompozitin sitotoksisitesinin dentin bariyer testi ile değerlendirilmesi(2013) Ülker, Hayriye Esra; Ülker, Mustafa; Özcan, ErhanAMAÇ: Bu çalışmanın amacı kendinden bağlanabilen yenibir akışkan kompozitin (Vertise Flow) sitotoksisitesini,sığır dental pulpasından elde edilmiş hücrelerin üç-boyutlukültürlerinin kullanıldığı bir dentin bariyer test düzeneği iledeğerlendirmektir.GEREÇ VEYÖNTEM: Yapay hücre kültürü perfüzyon odaları500 µm kalınlığındaki dentin diskleri ile iki kompartımanaayrıldı. Alt kompartımanda, üç-boyutlu hücre kültürleri dentine temas edecek şekilde yerleştirilerek pulpa odası kısmıoluşturuldu. Üst kompartımanda ise test materyalleri,dentin diskinin kavite kısmı üzerine üretici firmanın önerdiği şekilde uygulandı. Negatif ve pozitif kontrol materyalleri sırası ile President ve Vitrebond idi. Daha sonra, pulpalkısımdaki hücre kültürlerinin kültür ortamı ile perfüzyonlarısağlandı. Yirmi dört saat sonra hücre canlılığı MTT testi iledeğerlendirildi. Veriler Kruskal Wallis ve Mann Whitney Utestleri kullanılarak istatistiksel olarak analiz edildi.BULGULAR: Vertise Flow ve Vitrebond (pozitif kontrol) gruplarının hücre canlılık oranları arasındaki fark istatistikselolarak anlamlı idi (p0.05). Ancak, Vertise Flow ile President (negatif kontrol) gruplarının hücre canlılık oranlarıarasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p0.05)SONUÇ: Vertise Flow, sığır dental pulpasından elde edilmişhücrelerin canlılığı üzerine negatif kontrol grubuna benzerbir etki gösterdi. Kalan dentin tabakası kalınlığının en az0.5 mm olması durumunda, Vertise Flow'dan salınmasımuhtemel biyololojik olarak aktif bileşenlerin pulpa hücrelerini etkilemeyebileceği düşünülmektedir.ANAHTARKELİMELER: Dental adezivler; dentin bariyer testi;diş pulpası; kendinden bağlanabilen akışkan kompozit;sitotoksisiteKAYNAKGÖSTERMEKİÇİN: Ülker HE, Ülker M, Özcan E.Kendinden bağlanabilen yeni bir akışkan kompozitinsitotoksisitesinin dentin bariyer testi ile değerlendirilmesi.Acta Odontol Turc 2013;30(3):140-4Öğe Meziyobukkal kökünde üç kanal bulunan üst birinci büyük azı dişinin endodontik tedavisi: Bir olgu sunumu(Selçuk Üniversitesi, 2015) Kolcu, Mukadder İnci Başer; Özcan, ErhanÜst birinci büyük azı dişi, en karmaşık kök ve kanal anatomisine sahip dişlerden birisidir. Bu dişin meziyobukkal kökünde üç ayrı foramen ile sonlanan üç kanal bulunması ise oldukça nadir görülen bir olgudur. Böyle bir dişe endodontik tedavi uygulanacağı zaman, klinik ve radyografik anatomisinin farkında olunmalıdır. Klinikte nadir olarak karşılaşılan morfolojilerin, tam bir değerlendirilmesinin yapılabileceği en önemli tanı araçlarından biri konik ışınlı bilgisayarlı tomografidir. Bu makalenin amacı meziyobukkal kökünde ayrı foramenler ile sonlanan, üç kanal bulunan üst sol birinci büyük azı dişine ait bir olguyu sunmak ve kök kanal anatomisi hakkında tam bir bilgiye sahip olmanın önemini vurgulamaktır.Öğe Travma geçirmiş anterior dişlerde gelişen kök kırıklarında restoratiftedavi yaklaşımı (üç olgu nedeniyle)(2013) Çetin, Ali Rıza; Özcan, ErhanAmaç: Travma sonucu meydana gelen kök kırıkları ağrı, fonksiyon kaybı ve kötü estetiğin yanı sıra hastada psikolojik sorunlara da yol açabilmesi itibariyle hızlı bir şekilde tedavi edilmesi gereken bir sorundur. Kırığın lokalizasyonuna göre farklı tedavi stratejileri geliştirilebilir. Olgu: Bu vaka raporunda üst çene lateral kesici dişlerin koronal üçlüsünde gelişen horizontal kırıkların tedavisinde kron parçalarının polietilen fiber post ve kompozit ile köke yapıştırılması ve üst çene santral kesici dişin apikal üçlüsünde gelişen kök kırığı sebebiyle çekilmesi sonrasında hastadaki diş eksikliğinin fiber ile güçlendirilmiş adeziv köprü ile geçici olarak restore edilmesi anlatıldı.Sonuç: Vakalarda yapılan radyolojik ve klinik kontroller vakaların iyi bir stabilizasyona, estetiğe ve periodontal sağlığa sahip olduğunu gösterdi.