Yazar "Özer, Füsun" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 20
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 1.3 Development of Professional Competences(2002) Plasschaert, A.; Boyd, M.; Andrieu, S.; Basker, R.; Beltran, R. J.; Blasi, G.; Chadwick, B.; Chambers, David; Christersson, Cecilia; Haddock, Fernando; Kerschbaum, Thomas; Kogon, Stan; Kovesi, Gyorgy; Özer, Füsun; Parkash, Hari; Villamil, Juanita E.; Vogel, Richard I.; Wolowski, AnneCompetency-based education, introduced approximately 10 years ago, has become the preferred method and generally the accepted norm for delivering and assessing the outcomes of undergraduate (European) or predoctoral (North America) dental education in many parts of the world. As a philosophical approach, the competency statements drive national agencies in external programme review and at the institutional level in the definition of curriculum development, student assessment and programme evaluation. It would be presumptuous of this group to prescribe competences for various parts of the world; the application of this approach on a global basis may define what is the absolute minimum knowledge base and behavioural standard expected of a 'dentist' in the health care setting, while respecting local limitations and values. The review of documents and distillation of recommendations is presented as a reference and consideration for dental undergraduate programmes and their administration.Öğe %15'lik Karbamid Peroksit İçeren Bir ağartma Ajanının Kompozit Rezin ve Bağlayıcı Ajanların Kimyasal Yapısı Üzerine Olan Etkisinin Infrared Spektrometre İle Değerlendirilmesi(2002) Altınöz, H. Cenk; Çobankara, Kont Funda; Başbozkurt, Nimet; Özer, Füsun; Tabakçı, MustafaGünümüzde kullanılan bağlayıcı ajan ve kompozitlerin klinik performanslarında önemli gelişmeler olmuştur. Bu materyaller ağız ortamından daha az etkilenmekte ve diş yapılarına daha fazla uyum göstermektedirler. Dişlerde meydana gelen renklenmeler bireyler için önemli bir estetik sorun olmaktadır. Bu sorunun giderilmesi için de kullanılan yöntemler arasında, içeriğinde çeşitli oranlarda hidrojen peroksit bulunan ağartma ajanlarının vital ve kanal tedavisi görmüş renklenmiş dişlerde kullanılması önemli bir yer tutmaktadır. Bu uygulamalar çoğu kez restore edilmiş dişlere de yapılmaktadır. Bu in vitro araştırmanın amacı vital dişlerin ağartılmasında sıklıkla "Home-bleaching" olarak adlandırılan yöntemde kullanılan %15 karbamid peroksit içerikli bir ağartma ajanının (Quasar Brite Contrast A.M., Spectrum Dental Inc., U.S.A.) bir ve iki haftalık uygulama süreleri sonucunda, bir adet kompozit rezin (Clearfil AP-X, Kuraray, Osaka, Japan) ve üç adet farklı markalardaki bağlayıcı ajanların (Clearfil Liner Bond 2V (Kuraray, Osaka, Japan), 3M Single Bond (3M, St.Paul, MN, USA), Optibond Solo (Kerr, Glendora, CA, USA)) kimyasal yapıları üzerine olan etkisinin infrared spektrometre (IR) analizi ile incelemektir. Üzerine ağartma materyali uygulanmasını takiben incelenen hidroksi, alifatik ve karbonil bağ yapıları yönünden her dönemde hibrit kompozit materyal olan Clearfil AP-X, bağlayıcı ajanlardan ise Clearfil Liner Bond 2V ve 3M Single Bond'un kimyasal yapılarının stabil olduğu, Optibond Solo' da ise 2 hafta sonunda kimyasal bağlarında kısmen bozulmalar olduğu görülmüştür.Öğe Bazı Estetik Rezin Materyallerin Diş Fırçası Aşındırmasına Karşı Dayanımlarının İncelenmesi(2000) Ünlü, Nimet; Özer, Füsun; Şengün, Abdulkadir; Öztürk, BoraBu çalışmada Clearfil AP-X, Dyract, Dyract AP ve Degufil dolgu maddelerinin aşınmaya karşı dirençleri Selçuk Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Konservatif Diş Tedavisi Bilim Dalında geliştirilen bir fırçalama aleti yardımıyla araştırıldı. Çalışma için dolgu maddeleri 2 mm. derinliğinde 10x10 mm. ebatlarında kare örnekler olarak 12'şer adet hazırlandı. Polisajları yapılan örnekler 48 saat distile suda 37 C'de bekletilmelerini takiben, elektronik hassas terazide tartıldı ve fırçalama işlemini yapacak alete parafin mum içerisinde sabitlendi. 5 yıllık fırçalamaya eş değer olacak şekilde 6 saat boyunca fırçalandı. Üzerinden mumlan temizlenen örnekler hassas terazide tekrar tartılarak elde edilen değerler ilk değerlerden çıkarılıp aşınma miktarları bulundu. Bulunan aşınma miktarları istatistiksel olarak değerlendirildi. Araştırmanın sonucunda Clearfil AP-X ve Dyract AP dolgu maddeleri en az aşınma gösterdi (sırasıyla 0.19 0.09 mg ve 0.22 0.16 mg). Dyract ve Degufil'de ise diğer iki restoratif maddeye göre daha fazla aşınma görüldü (sırasıyla 0.69 0.65 mg ve 1.40 1.38 mg) ve aralarındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (sırasıyla p0.05, p0.001).Öğe Çürükten Etkilenmiş ve Etkilenmemiş Dentin Üzerine Uygulanan Bazı Dentin Adezivlerin Sem Gözlemleri(2003) Şengun, Abdülkadir; Öztürk, Bora; Özer, FüsunBu çalışmanın amacı; çürükten etkilenmiş ve sağlıklı dentin üzerine uygulanan dentin bonding sistemlerin dentin yüzeyi SEM görüntülerini karşılaştırmalı olarak değerlendirmekti. Bu çalışmada sekiz tanesi koronal dentin çürüklü olmak üzere toplam on altı adet çekilmiş insan III. molar dişi kullanıldı. Çürük lezyonu çevreleyen sağlıklı dentini kaldırmak için oklüzal yüzey dişin uzun aksına dik olarak aşındırıldı. Görsel inceleme ve çürük teşhis edici boyama solüsyonu birlikte kullanılarak çürük doku tamamen uzaklaştırıldı. (Kuraray Co, Ltd, Osaka, Japan). Dentin yüzeyleri 600'lük zımpara ile akan su altında düzleştirildi. Adeziv sistemler (Clearfil SE Bond, Single Bond, Prime Bond NT, Optibond Solo Plus) üretici firmanın önerilerine göre uygulandı. Örnekler bağlantı ara yüzeyine dik olarak her bir dişin çürükten etkilenmiş ve sağlıklı kısımları boyunca akan su altında, düşük hızda çalışan elmas separe kullanılarak kesildi. Bundan sonra bağlantı arayüzeyi 10 sn %10'luk fosforik asite ve 5 dak. %5'lik sodyum hipoklorite maruz bırakıldı. Bütün örnekler l dak. distile suda yıkandı ve tamamen kurutuldu. Hazırlanan örneklerin I. ve II. yüzeyleri ince bir altın filmle kaplandı ve tarama elektron mikroskobu (SEM) altında incelendi. Hem sağlıklı hemde çürükten etkilenmiş dentinde oluşturulan hibrit tabakasının asit ve diğer etkenlere karşı dirençli olduğu izlendi. Kullanılan bütün bonding sistemlerinde çürükten etkilenmiş dentinde oluşturulan hibrit tabakasının sağlıklı dentinde oluşturulana göre daha kalın olduğu bulundu. Özellikle Single Bond ve Prime&Bond NT'de oluşan resin taglarının hibrit tabakasının altında demineralize dentinal tübüllerinin hemen başlangıcında resin köprüleriyle birbirine bağlı olduğu görüldü. Sonuç olarak bu çalışma gösteriyor ki dentin tipi ve onun histolojik yapısı adeziv rezin materyallerinin bağlanma performansı üzerinde önemli bir rol oynar, ilave olarak bonding sistemin kimyasal içeriği de bağlanma mekanizmasının performansı üzerinde etkili olabilir.Öğe Dişhekimlerinin Teşhis, Koruyucu, Restoratif ve Endodontik Tedaviler Sırasındaki Yaklaşımlarının ve Malzeme Kullanımlarının İncelenmesi ile İlgili Pilot Çalışma (Dişhekimlerinin Tedavi Yaklaşımları)(2003) Altınöz, Halil Cenk; Eldeniz Ünverdi, Ayçe; Genç, Aşır; Özer, FüsunBu çalışmanın amacı bir grup dişhekiminin teşhis, koruyucu dişhekimliği, restoratif ve endodonti konularındaki malzeme kullanımı ve yaklaşımlarının değerlendirilmesidir. Konya merkezde çalışan 246 dişhekiminden tabakalı örnekleme metoduna göre seçilen 65'ine içeriğinde 18 adet soru bulunan anket çalışmacılar tarafından uygulandı. Dişhekimlerinin malzeme seçimi, kullanımı ve klinik yaklaşımları büyük ölçüde mezun oldukları dönemlere ait klinik yaklaşımlara ve zaman içerisinde kendi edindikleri tecrübelere dayandığı, bu nedenle her seviyedeki dişhekimi için ileri eğitim gerekli olduğu kanısına varıldı.Öğe Effect of Artificial Aging Regimens on the Performance of Self-Etching Adhesives(WILEY-LISS, 2010) Ülker, Mustafa; Özcan, Mutlu; Şengün, Abdulkadir; Özer, Füsun; Belli, SemaThis in vitro study was performed to compare the microtensile bond strengths (MTBS) of current self-etching adhesives to dentin and to evaluate the effects of artificial aging [(thermocycling (TC) and/or mechanic loading (ML)] on MTBS and on nanoleakage of self-etching adhesives. Two-step (AdheSE Bond, Clearfil Protect Bond, Clearfil SE Bond, Optibond Self-Etch) and one-step (Hybrid Bond, G-bond, Clearfil Tri-S Bond, and Adper Prompt L-Pop) self-etching adhesives were tested. Resin composite build-ups were created, and the specimens were subjected to 10(4) TC, 10(5) ML, and 10(4)/10(5) TC/ML. Non-aged specimens served as controls. In the control group, no significant differences were found among the MTBS of the one-step self-etching adhesives and among those of three two-step self-etching adhesives (AdheSE Bond, Clearfil Protect Bond, and Clearfil SE Bond) (p > 0.05). The MTBS of AdheSE Bond and Clearfil Protect Bond were higher than were those of all one-step self-etching adhesives and than those of Optibond Self-Etch. The MTBS of Clearfil SE Bond was higher than were those of two one-step self-etching adhesives (Adper Prompt L-Pop, G-bond) (p < 0.05). Compared with the non-aged controls, TC did not decrease (p > 0.05), but ML and TC/ML significantly decreased the MTBS of the adhesives tested (p < 0.05). Two-step self-etching adhesives tended to fail more cohesively in dentin. Transmission electron microscopy revealed different nanoleakage patterns in the adhesive and hybrid layers of all adhesives examined, and signs of additional silver-filled water channels were more readily detectable after TC/ML.Öğe Effect of home bleaching agents on the microhardness of human enamel and dentin(WILEY, 2004) Ünlü, Nimet; Çobankara, Funda Kont; Altınöz, C.; Özer, FüsunIn this study, the effects of home bleaching agents that contains carbamide peroxide (in different concentrations such as 10 and 15%) on the surface hardness of human enamel and dentine were evaluated. The buccal surfaces of 90 recently extracted human mandibular anterior teeth were used. The specimens in the dentine group were ground to expose of dentine surface. Then, samples in both enamel and dentine group were randomly divided into six main groups with 15 in each group. In the group 1 and 4, 15% carbamide peroxide was applied to the enamel and dentine surfaces and then the teeth were left in an incubator at 37 degreesC and 100% humidity for 4 h first, then left 28 h after repeating the same procedures seven times. The teeth were treated with 10% carbamide peroxide in groups 2 and 5 and distilled water in groups 3 and 6 (control groups), using the same procedures. Vicker's microhardness of enamel and dentine were assessed on each tooth before and after each treatment period (4 and 28 h). The hardness of control group specimens was also obtained after 4 h in distilled water and then after 28 h. For statistical analysis one-way anova and post-hoc Tukey tests were used. For both 10 and 15%, there were no statistically significant differences between the untreated control specimens and the specimens treated with the bleaching materials for enamel and dentine at any given measurement time (P > 0.05). Nevertheless, in vivo use of bleaching agents on tooth hard tissues requires further analysis.Öğe Effect of home bleaching agents on the roughness and surface morphology of human enamel and dentine(WILEY, 2004) Çobankara, Funda Kont; Ünlü, Nimet; Altınöz, Halil Cenk; Özer, FüsunAims: Carbamide peroxide (CP) containing bleaching agents are now widely used in different concentrations. In this study, the effect of 10% and 15% CP containing home bleaching agents on the surface roughness and morphology of human enamel and dentine were evaluated in vitro. Methods: 90 non-carious human mandibular incisors were divided randomly into two equal groups (enamel and dentine). The dentine group specimens were ground to expose dentine surfaces. The samples in both groups were then randomly divided into three main groups and then divided into three subgroups, according to bleaching application times (n=15). The samples in both enamel and dentine groups were treated with 10% CP at Group 1 and 4,15% CP at Group 2 and 5 and distilled water at Group 3 and 6. The surface roughness of the samples was analysed before bleaching (11 a, 2a, 3a for enamel, 4a, 5a, 6a for dentine), after 4hr (1b, 2b, 3b for enamel, 4b, 5b, 6b for dentine) and after 28hr of bleaching application (1 c, 2c, 3c for enamel, 4c, 5c, 6c for dentine) using a computerised roughness tester. The surface morphologies of treated and control specimens were also examined by SEM. Results: There were no statistically significant differences between the surface roughness of untreated control specimens and the specimens treated with the bleaching materials (10% and 15% CP) for both enamel and dentine at any given measurement time (p > 0.05). Conclusion: Under the careful guidance of a dentist, home bleaching can be thought a reliable treatment for both stained enamel and dentine, regardless of whether 10% or 15% CP is used.Öğe Farklı Adeziv Rezinler Kullanılarak Uygulanan Amalgamın Dentine Bağlanma Dayanımının İncelenmesi(2002) Şengün, Abdülkadir; Karakaya, Şölen; Özer, Füsun; Kuşdemir, MahmutBu çalışmada bir one - bottle adeziv sistem (Single bond), bir dual-cure adeziv sistem (Clearfil Liner Bond 2 V) ve bir dual-cure kompozit rezin luting siman (Panavia F) ile beraber kullanılan amalgam restorasyonların dentine bağlanma dayanımı, sadece amalgam kullanılan restorasyon-1 larla push-out test metodu kullanılarak karşılaştırıldı. 52 adet yeni çekilmiş insan 3. molar azı dişleri kullanıldı. Dentini düz bir yüzey halinde çıkartmak için okluzal yüzeyler aşındırıldı. Okluzal yüzeye dik bir şekilde tungsten karbit frez ile pa-ralelometre kullanılarak 2.2 mm çapında ve 3 mm derinliğinde standart kaviteler açıldı. Bütün materyaller üretici firmaların direktifleri doğrultusunda uygulandı ve amalgam kondanse edildi. Kondansasyondan 24 saat sonra örneklerden 2 mm kalınlığında amalgam restorasyon içeren dentin diskleri kesit makinesi yardımıyla alındı. Dentin diskleri bir Universal Test cihazına yerleştirildi ve amalgam kaviteden bütünüyle çıkana kadar 1 mm/dk'lık hız ile silindirik metal bir uç vasıtasıyla kuvvet uygulandı. İstatistiksel analizler için Krusskal Wallis One Way ANOVA ve Mann Whitney-U testleri kullanıldı. Sadece amalgam restorasyon uygulanan grup, diğer bütün adeziv sistem uygulanmış amalgam restorasyonlu gruplardan önemli derecede daha küçük bağlanma dayanımı gösterdi (p0.05). Sonuç olarak, bu çalışmada kullanılan adeziv sistemlerin amalgam bonding için faydalı ve etkin olduğu saptandı.Öğe Farklı sayıda termal siklus uygulamasının bir kompozit rezinin marjinal sızıntısı üzerine etkisi(2005) Şengün, Abdülkadir; Öztürk, Bora; Ülker, Mustafa; Dişçioğlu, Feridun; Özer, FüsunAmaç: Bu çalışmanın amacı, sınıf V kavitelerde bir kompozit rezinin kenar sızıntısı üzerine farklı sayıda termal siklus uygulamasının etkisini in vitro olarak değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada 40 adet çekilmiş insan molar dişi kuşanıldı. Standart sınıf V kaviteler dişlerin bukkal ve lingual yüzeylerine oklüzal marjini minede ve servikal marjini ise dentinde olacak, şekilde hazırlandı. Dişler total-etch (Optibond Solo Plus, Kerr, Calif. A.B.D.) bir adeziv sistem ve hibrit bir kompozitle (Point 4, Kerr, Calif. A.B.D.) restore,edildi. Örnekler rastgele 4 gruba ayrıldı (n20) ve elektronik bir termal siklus cihazında (Nova, Konya, Türkiye) farklı sayıda termal siklusa maruz bırakıldı. Kontrol; termal siklus yok, Grup 1; 1000 termal siklus, Grup 2; 5000 termal siklus, Grup 3; 10000 termal siklus (5 C, oda ısısı ve 55 C; bekleme süresi 30 s). Termal siklus uygulandıktan sonra'örnekler % 0.5 bazik fuksin solüsyonu içinde 24 saat 37 "C'de bekletildi. Her bir diş bukko lingual yönde kesildi ve boya penetrasyonu x20 büyütmede stereomikroskop altında skorlandı. Bulgular: Sonuçlar, 10000 termal siklus uygulamasının diğer termal siklus uygulamalarından mikrosızıntıyı daha fazla arttırdığını gösterdi (p0.05). Hiçbir grupta mine marjinlerinde sızıntı görülmeksizin dentin marjinlerinde her zaman sızıntı oluştuğu bulundu. Sonuç: Yüksek sayıda uygulanan termal siklusun dentin marjinlerinde mikrosızıntının artmasına yol açtığı söylenebilir.Öğe Florlu ve florsuz dişmacunu kullanmanın tükürük akış hızı, tamponlama kapasitesi, kalsiyum, fosfor, total protein ve flor konsantrasyonlarına etkisi(2001) Ünlü, Nimet; Özer, Füsun; Ünlü, AliBu çalışmanın amacı, florlu ve florsuz olmak üzere iki tip dişmacunun, tükürük akış hızı, pH'sı, tamponlama kapasitesi, F, Ca, P ve total protein konsantrasyonları üzerine etkisini incelemekti. Bu amaçla düzenli olarak dişlerini fırçalayan, tükürük akımı ve özelliğini değiştirebilecek sağlık problemi olmayan, herhangi bir ilaç kullanmayan, kooperasyon sağlayabileceğimizi düşündüğümüz Diş hekimliği Fakültesi öğrencisi olan 20 birey hem kontrol hem de deney grubu olarak seçildi. Çalışmaya katılan bireylere dişleri, kontrol grubu olarak flor içermeyen bir diş macunu ve deney grubu olarak da flor içeren bir dişmacunuyla ikişer hafta boyunca her öğün yemeklerden sonra 2'şer dakika ayna karşısında fırçalattırıldı. İkişer haftalık fırçalama periyotlarının sonunda kontrol ve deney gruplarının tükürük verileri elde edildi. Tükürük akım oranlan 1 mg tükürük 1 ml kabul edilerek darası alınmış tüplerde tartılarak belirlendi. Akış hızı belirlenen tükürük örneklerinin pH'ları derhal ölçüldükten sonra tükürük tamponlama kapasiteleri Ericsson metoduna göre değerlendirildi. Ca, P ve total protein konsantrasyonları bir otoanalizörde mg/dl cinsinden hesaplandı. Tükürük flor konsantrasyonları ise bir iyon analizöründe değerlendirildi. Çalışmanın sonunda florlu grup Ca, P ve F konsantrasyonu, florsuz gruptan daha yüksek bulundu. Total protein değerlerinde kontrol ve deney gruplarının her ikisinde de bir farklılık görülmedi. Tükürük akış hızında ise gruplar arasında önemli bir fark bulunmadı. Sonuç olarak bu çalışmada üç öğün düzenli olarak florlu dişmacunu kullanmanın diş çürüğünün önlenmesi ve durdurulması açısından tükürük yapısı üzerine faydalı etkileri olabileceği gözlemlendi.Öğe Influence of Dentinal Regions on Bond Strengths of Different Adhesive Systems(Wiley, 2003) Özer, Füsun; Ünlü, Nimet; Şengün, A.This in vitro study assessed comparatively the shear bond strengths of three composite resins, 3M Valux Plus (3MVP), Herculite (H), Clearfil AP-X (CAP-X), a polyacid modified composite resin Dyract (D), and a resin modified glass-ionomer materials Vitremer (V), to cervical and buccal dentine regions of extracted human molar teeth. Four different bonding systems, 3M ScotchBond Multipurpose (SB), Clearfil Liner Bond 2 (LB2), Opti Bond (OB), and Prime & Bond 2.1 (PB 2.1) were used with the manufacturer's respective composite and compomer materials. One hundred freshly extracted mandibular molar teeth were selected for this study. Flat buccal dentine surfaces were created on 50 teeth and cylindrical rods of the five materials were bonded to the dentine surfaces. For assessment of cervical bond strengths, the materials were bonded to mesial and distal enamel bordered occlusal dentinal surfaces of the remaining 50 teeth. The five groups of restorative procedures were applied as follows; Group 1: SB + 3MVP, Group 2: LB2 + CAP-X, Group 3: OB + H, Group 4: PB2.1 + D, Group 5: Vitremer primer (VP) VP + V. Each restorative procedure thus had 20 specimens (10 buccal + 10 cervical). After 24 h of water storage (37 degreesC), the specimens were tested on a Universal Testing machine in shear with a cross head speed of 0.5 mm min(-1) . The bond strength values were calculated in MPa and the results were evaluated statistically using Kruskal-Wallis one-way/anova and Mann-Whitney U -tests. It was found that the bond strengths of SB + 3MVP, LB2 + CAP-X and VP + V to buccal dentine surfaces were significantly stronger (P < 0.05) than those to the occluso-cervical dentine floors. When the bond strengths to the occluso-cervical dentine and buccal dentine surface were compared, there was no significant difference between the materials (P > 0.05). Vitremer was found the least successful adhesive material in terms of shear bond strength on both buccal and occluso-cervical dentine surfaces.Öğe Influence of Primer Application Times on Bond Strength to Abraded Dentin(Int Amer Assoc Dental Researchi a D R/a a D R, 2003) Ünlü, Nimet; Karakaya, S.; Say, E. C.; Özer, Füsun; Soyman, M.; Tagami, J.[Abstract not Available]Öğe Kavite şekli faktörü ve bir ara rezin kavite örtücü materyalin kalınlığının, gerilim kuvvetleri altında bağlanma dayanımlarına etkisi(1998) Belli, Sema; Sano, Hidehiko; Özer, Füsun; Pereira, Patricia; Prisco, Davide; Tagami, JungiKompozit materyallerin polimerizasyonları sırasında oluşabilecek polimerizasyon büzülme stresleri, ara rezin kompozit (bonding) materyaller ve kavite şeklinin değiştirilmesi ile azaltılabilir. Bu çalışmada ara rezin kompozit materyal kalınlığı ve gerilim direnci arasındaki ilişki olasılığı araştırılmış ve ayrıca kavite şekli faktörü de değerlendirilmiştir. Molar dişlerin aproksimal yüzlerinde iki değişik derinlikte açılan Black 2 kaviteler, iki farklı teknikle restore edilmiş ve gerilim stresleri karşısında gingival duvarda bağlanma dayanımları değerlendirilmiştir.İstatistiksel analizler sonucunda kavite şekli faktörünün bağlanma direncine etkisi olmadığı ve ara rezin örtücü materyal kalınlığının bağlanma dayanımı ile ilişkisi olmadığı gözlenmiştir. Bu sonuçların alınmasında, ara rezin kavite örtücü materyalin elastik bariyer olarak etkisi olduğu sanılmaktadır. SEM sonuçlarına göre en fazla kırılmanın ara rezin kavite örtücü materyal içinde olmasının ise materyalin aşın kalınlıkta kullanımından kaçınılması gerektiği sonucunu vermektedir.Öğe Kompozit ve Seramik İnleyler ile Direk Kompozit Restorasyonların Marjinal Sızıntılarının Karşılaştırılması(2003) Öztürk, Bora; Öztürk, Nilgün; Özer, Füsun; Şengün, AbdülkadirBu çalışmanın amacı seramik inley, kompozit inley ve posterior kompozitlerin 5. sınıf kavitelerdeki sızıntılarını değerlendirmektir. 44 adet premolar dişin vestibül ve lingual köle bölgesinde standart 5. sınıf kaviteler hazırlandı. Bu çalışmada kullanılan seramik inleyler (Vitadur Alpha), kompozit inleyler (Estenia) ve iki farklı markada kompozit rezin (Clearfil Photo Posterior, Aelite) kavitelere uyg0ulandı, inleyler dual sertleşen bir rezin siman ile (Panavia F) yapıştırıldı. Direkt kompozit rezinler kendi dentin bonding sistemleri ile (Clearfil SE Bond, One Step Plus) kullanıldı. Örneklere 500 kez termalsiklus uygulandı. Dişler boya penetrasyonuna tabi tutulduktan sonra vertikal olarak ikiye ayrıldı ve sızıntı skorları bir stereomikroskop yardımıyla skorlandı. Bu çalışmanın sonuçları dentin marjinlerindeki mikro sızıntının mine marjinlerinden daha fazla olduğunu gösterdi (p0,05). Ancak mine marjinlerinde çalışmada kullanılan materyallerin mikrosızıntı değerleri arasında önemli bir farklılık yoktu (p0.05). Dentin marjinlerinde kompozit grupları arasında istatistiksel olarak önemli bir fark olmadığı görüldü (p0.05). Genel olarakda kompozitlerin mikrosızıntısı inley restorasyonlarınkinden daha fazlaydı (p0,05). İnley grupları arasında ise dentin marjinlerinde önemli bir fark gözlenmedi (p0.05). Sonuç olarak, kompozit ve seramik inley restorasyonların marjinal mikrosızıntıyı önleme açısından direkt uygulanan posterior kompozit materyallerden daha başarılı sonuçlar verdiği görüldü.Öğe Kırılmış bir anterior dişin kendi kırık parçası ile restore edilmesi: 2 yıllık vaka raporu(2004) Karakaya, Şölen; Özer, FüsunDiş yaralanmaları, çocukluk yaşlarından itibaren ve özellikle sporla uğraşan genç bireylerde sıklıkla görülür. Kırılmış bir anterior diş, kırık parçasının kalan diş dokusuna adezivler aracılığı ile yapıştırılması ile restore edilebilir ve kırık parçanın kullanılması ile restorasyonun tamamlanması mükemmel sonuçlar doğurabilir. Bu vakada, 4-Meta içerikli bir adeziv rezin siman (Super-Bond C&B) kullanarak kırık parçanın dişe yeniden yapıştırıldığı konservatif bir yaklaşımdan bahsedilmektedir. Bu tedavinin 2 yıllık takibi sonrasında yapılan muayene sonucunda dişin canlılığını koruduğu, hassasiyetin olmadığı ancak kırık hattında hafif bir renk değişimi olduğu gözlendi. Bu vakanın 2 yıllık sonuçları, kron kırıklarında, bu tarz tedavilerin yapılması ile estetik ve fonksiyon yönünden başarılı sonuçlar elde edilebileceğini ortaya koymaktadır.Öğe Office-Bleaching Sonrası Geçen Sürenin Kompozit Rezinin Mineye Bağlanma Etkisi(2004) Çobankara, Kont Funda; Ünlü, Nimet; Özer, FüsunBu in vitro çalismada, %35'lik hidrojen peroksit (HP) ağartma ajani uygulanmis ine yuzeyine kompozit rezinin bağlanma dayaniminda agartma sonrasi geçen sürenin etkisi değerlendirildi. Çalismada 75 adet çürüksüz alt santral diş kullanildi. 600-grid'lik zimpara yardimiyla duz mine yuzeyleri elde edildi. Daha sonra dişler rasgele 5 gruba ayrıldi (n15) ve bukkal yuzeyleri ustte kalacak şekilde akrilik rezin içine gömüdü. Kontrol grubu örneklerine ağartma işlemi uygulanmadi. Diğer dişlere %35'lik HP içeren bir office-bleaching ajaniyla toplam 30 dak. olacak şekilde ağartma işlemi uygulandi. Deneysel gruplarda ağartma işlemi sonrasinda; hemen, 24 saat, 1 ve 2 hafta sonra olmak üzere farkli süreler sonunda standart kompozit rezin silindirler bir bonding ajan yardimiyla mine yüzeylerine yapıştırıldı. Her bir süre sonrasi kontrol ve deneysel gruplardaki makaslama dayanim testi bonding-kompozit rezin uygulamasini takiben 24 saat içerisinde yapildi. Veriler MPa olarak kaydedildi. istatistiksel analiz, test edilen gruplar arasında anlamli farklar oldugunu gosterdi. Buna göre, ağartma islemini takiben hemen ve 24 saat sonra mineye yapıştırılan kompozit rezinlerin bağlanma dayanim degerleri anlamli derecede daha düşüktü (p0.05). 1 ve 2 hafta bekletme sonrasi mineye yapıştırılan kompozit rezinlerin bağlanma dayanim degerleri ise ağartma islemi uygulanmamis kontrol grubuyla benzerdi (p0.05). Sonug olarak, mineye HP uygulanmasi sonrasi geçen süre kompozit rezinlerin mineye baglanmasini etkiledigi igin uygulanacak olan kompozit rezin restorasyonların bir hafta kadar ertelenmesi tavsiye edilir.Öğe Regional Bond Strengths of Adhesive Resins to Pulp Chamber Dentin(LIPPINCOTT WILLIAMS & WILKINS, 2001) Belli, Sema; Zhang, Yi; Pereira, Patricia N. R.; Özer, Füsun; Pashley, David H.Microleakage of oral microorganisms, which can occur due to the lack of sealing ability of permanent restorative materials, may cause failure of root canal treatments. Although a great deal of research has been done on sealing enamel and coronal dentin with resins, little research has been done on the adhesion of resins to the walls of pulp chambers. The purpose of this study was to evaluate regional bond strengths of two adhesive systems to the walls of pulp chambers. A section was made horizontally through the middle of the pulp chamber of extracted human third molars to divide the chamber into upper and lower halves. The pulp tissue was removed and the tooth segments were then divided into treatment subgroups. The pulp chambers were bonded with C&B Metabond (Parkell) or One-Step (Bisco), with or without 5% NaOCl pretreatment. The microtensile bond strengths of these resins to four different pulp chamber regions (bottom, wall, roof, and pulp horn areas) were then measured using an Instron machine. The data were expressed in MPa and were analyzed by a three-way ANOVA. Statistically significant differences were found among the test groups (p < 0.001). One-Step produced higher bond strengths to all pulp chamber regions except the floor, compared with C&B Metabond. The results indicated that high bond strengths can be achieved between adhesive resins and the various regions of the pulp chamber. This should permit the use of a thick layer of unfilled resin along the floor of the pulp chamber and over the canal orifices as a secondary protective seal after finishing root canal therapy.Öğe Regional Bond Strengths of Adhesive Resins to Pulp Chamber Wall(Amer Assoc Dental Research, 2001) Belli, Sema; Zhang, Yi; Pereira, Patricia N. R.; Özer, Füsun; Pashley, David H.Microleakage of oral microorganisms, which can occur due to the lack of sealing ability of permanent restorative materials, may cause failure of root canal treatments. Although a great deal of research has been done on sealing enamel and coronal dentin with resins, little research has been done on the adhesion of resins to the walls of pulp chambers. The purpose of this study was to evaluate regional bond strengths of two adhesive systems to the walls of pulp chambers. A section was made horizontally through the middle of the pulp chamber of extracted human third molars to divide the chamber into upper and lower halves. The pulp tissue was removed and the tooth segments were then divided into treatment subgroups. The pulp chambers were bonded with C&B Metabond (Parkell) or One-Step (Bisco), with or without 5% NaOCl pretreatment. The microtensile bond strengths of these resins to four different pulp chamber regions (bottom, wall, roof, and pulp horn areas) were then measured using an Instron machine. The data were expressed in MPa and were analyzed by a threeway ANOVA. Statistically significant differences were found among the test groups (p < 0.001). One-Step produced higher bond strengths to all pulp chamber regions except the floor, compared with C&B Metabond. The results indicated that high bond strengths can be achieved between adhesive resins and the various regions of the pulp chamber. This should permit the use of a thick layer of unfilled resin along the floor of the pulp chamber and over the canal orifices as a secondary protective seal after finishing root canal therapy.Öğe A Simple Method for Single Anterior Tooth Replacement(2000) Belli, Sema; Özer, FüsunPurpose: This article reports a case in which a recently extracted tooth was used as a natural tooth pontic bonded to the teeth on either side of the missing tooth using a Ribbond ribbon. Materials and Methods: A bondable, reinforcing polyethylene ribbon was used to bond a natural tooth pontic to adjacent teeth. Results: Acceptable esthetics were obtained and the result was satisfactory for the patient. Conclusion: After one year of clinical use, direct construction of a single-tooth replacement using the natural tooth pontic still provided satisfactory esthetics and function. The technology which makes this adhesive restoration possible is the development of a high strength, high molecular weight, biocompatible polyethylene fiber. This easily handled material must be evaluated in long-term clinical studies.