Yazar "Özer, Faruk" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 26
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Astımlı Hastalarda Sinüs BT'de Tesbit Edilen Anormallik Sıklığı ve Bunun Astım Şiddeti ile İlişkisi(2008) Yosunkaya, Şebnem; Maden, Emin; Özer, FarukAmaç: Astım ve sinüzit birlikteliği sık görülen bir durumdur. Ancak sinüzit varlığının astım için ağırlaştırıcı bir faktör olup olmadığı konusu tartışmalıdır. Çalışmamızda sinüzit astım için ağırlaştıncı bir faktör ise; daha şiddetli astımı olan kişilerde sinüslerde radyolojik anormallik daha sık olmalıdır hipotezi ile astımlı hastalanı astım ağırlık derecesine göre sınıflandınlarak sinüzit bulunma sıklığı araştırıldı. Gereç ve yöntem: Çalışmaya Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıklan Anabilim Dalı Allerji Polikliniğine başvuran 74'ü kadın, 19'u erkek 93 astımlı hasta alındı. Bulgular: Astımlı hastalar %63 oranında atopikti ve %52'sinde rinit semptomları da vardı. Doksan üç astımlı hastanın 45 (647) inin sinüs bilgisayarlı tomografisinde sinus patolojisi görüldü. Sonuç: Astımlı hastalarda belirgin semptom olmasa da radyolojik olarak sinüzit tespit edilebileceği görüldü. Astım şiddeti arttıkça sinüzit görülme sıklığı açısından bir fark oluşmamaktadır.Öğe Bilateral Plevral Tutulum ile Başvuran Multipl Miyelom Olgusu(2007) Yosunkaya, Şebnem; Maden, Emin; Toy, Hatice; Yazıcı, Raziye; Özer, Faruk; Reisli, İsmailMultipl miyelomda plevral efüzyon nispeten nadir bir bulgudur; miyelomatöz tutuluma bağlı malign plevral efüzyon ise çok daha nadir görülür. Biz bilateral miyelomatöz plevral efüzyonu olan bir olgu sunduk. Miyelomatöz etyoloji plevral sıvı protein elektroforezinde gammopatinin gösterilmesi ve plevral sıvı sitolojisinde bol miktarda atipik plazma hücrelerinin gösterilmesiyle kondu. Multipl miyeloma bağlı plevral sıvılar genellikle IgA tipi multipl miyelomlarda görülmektedir. Sunulan olgunun plevral sıvının akım sitometrik çalışmasında CD-138 pozitif hücre yüzeylerinde IgG olduğu gösterildi. Daha önce multipl miyelom tanısı almamış olan bir hastanın plevra tutulumu ile başvurabileceği, tutulumun bilateral olabileceği, tanıda akım sitometrinin kullanılabileceği vurgulandı.Öğe Bilinen risk faktörlerine bağlı astım ataklarına duyarlılık ile hasta yaşı arasındaki ilişki(2013) Doğru, Sibel; Kanat, Fikret; Özer, Faruk; Maden, Emin; Akoğlu, Sebahat; Babayiğit, CenkAMAÇ: Astım atağı nedeniyle yatırılarak tedavi edilen hastaların çeşitli risk faktörlerinin yaş gruplarına göre atak ağırlığındaki belir- leyiciliği ve ilişkisi araştırıldı.GEREÇ VE YÖNTEMLER: Astım atağı tanısıyla hastaneye yatırılan 80 hasta çalışmaya dâhil edildi. Olgular 65 yaş altı (n36; 52,57,6) ve üstü (n44; 72,55,2) olmak üzere 2 gruba ayrılarak değerlendirildi. Hastaların demografik özellikleri, astım başlangıç yaşı ve astım süresi, astım ağırlık derecesi, atak şiddeti, atopi, atopik hastalıklar, ilaç ve besin alerjisi, ek hastalıklar, son 1 ay ve 3 ay içindeki tedavi durumu, atak nedeni, yatış süresi, astım nedeniyle son 1 yıl içinde acil servis ve hastaneye yatış sayısı, astım nede- niyle yaşamı boyunca toplam hastaneye yatış sayısı kaydedildi. Hastaların yatış ve çıkışta solunum fonksiyon testleri ve arter kan gazları alındı. BULGULAR: Altmış beş yaş üstü hastalarda osteoporoz varlığı, küf mantarı için cilt testi pozitifliği, son 1 aydaki teofilin kullanımının atak ağırlığını artırdığı tespit edildi. 65 yaş üstünde astım ağırlığın- dan bağımsız olarak atak şiddetinin daha ağır olduğu tespit edildi. Son 1 ay ve son 3 ayda her iki yaş grubundaki hastaların düzensiz tedavi aldığı belirlendi. SONUÇ: Yaşlı astım hastalarında teofilin kullanımı, küf mantarı duyarlılığı, biomas maruziyeti gelecekteki astım ataklarını önle- mek için daha dikkatli sorgulanmalı ve rehberler doğrultusunda gerekli koruyucu önlemler önerilmelidir.Öğe Bonded Surface Area and Bond Strength: A Micro-Shear Test(Int Amer Assoc Dental Researchi A D R/A A D R, 2002) Şengün, A.; Özer, Faruk; Ceylan, N.[Abstract not Available]Öğe Clinical Evaluation of a Compomer Resin in Class V Abrasion Lesions: Four Years Results.(Int Amer Assoc Dental Researchi A D R/A A D R, 2002) Ünlü, Nimet; Belli, Sema; Özer, Faruk[Abstract not Available]Öğe CT Diagnosis of Granulomatous Mediastinitis due to Tuberculosis(ELSEVIER SCI IRELAND LTD, 1996) Ödev, Kemal; Özer, Faruk; Ceran, Sami; Karabacakoğlu, Aydın; Vural, AlaaddinTuberculosis is an important cause of mediastinal granuloma with fibrosing mediastinitis [1,2]. Fibrosing mediastinitis is a chronic process and a late manifestation of mediastinal granuloma. Chronic granulomatous inflammation is characterized by slow progression of fibrosis and fibrocaseous granulomas which develop in the regional mediastinal lymph nodes [2,3]. Plain chest radiograph often confirms the presence of a widened mediastinum but rarely helps in defining the etiology. Cross-sectional imaging of the mediastinum by computed tomography (CT) has become the method of choice for further investigation of a mediastinal abnormality [4]. Magnetic resonance imaging (MRI), on the other hand, can show the vasocompressive effects of fibrosis without the need for intravenous contrast opacification [5]. We report two cases of chronic fibrosing mediastinitis, which is one of the late manifestations of tuberculous infection.Öğe Diagnostic Value of Uric Acid to Differentiate Transudates and Exudates(Walter De Gruyter & Co, 2000) Uzun, Kürşat; Vural, Hüseyin; Özer, Faruk; İmecik, OktayUric acid is known to be an end product of purine metabolism. Increases in uric acid may be found in clinical conditions associated with tissue hypoxia. We have investigated the value of uric acid to differentiate between a transudate and exudate. In this study, we measured uric acid in the pleural fluid and the serum of 110 patients, 30 women and 80 men with a mean age of 49.5+/-19 years. Light's criteria were used to differentiate between a transudate and exudate. Mean serum uric acid was 496.7 +/- 153.4 mu mol/l in patients with transudates and 291.3 +/- 143.1 mu mol/l in patients with exudates. Mean pleural fluid uric acid was 487.7 +/- 165 mu mol/l in patients with transudates and 279.9 +/- 142.1 mu mol/l in patients with exudates. These data showed that the levels of serum and pleural uric acid were higher in transudates than exudates (p<0.01). However, there was no significant difference between pleural fluid/serum uric acid ratio of the two patient groups (p>0.05). The specificity and sensitivity of pleural uric acid for diagnosis of transudate effusions were 73% and 80.6%, respectively. The specificity and sensitivity of pleural uric acid for dia gnosis of transudate effusions from exudates without malignancy were 71.8% and 91.7%, respectively. The sensitivity and specificity of pleural lactate dehydrogenase for diagnosis of exudates were 82% and 89%; the sensitivity and specificity of pleural fluid/serum lactate dehydrogenase were 85% and 890/0; the sensitivity and specificity of pleural fluid/serum protein were 91% and 89%, respectively. Using all three of Light's criteria together, the sensitivity was 91% and its specificity was 94%. Our findings indicate that determination of uric acid in pleural fluid may be of diagnostic value in differential diagnosis of transudates and exudates. The sensitivity of pleural uric acid measurement was higher for exudates without malignancy. However, Light's criteria remain the best means of separating transudates from exudates.Öğe Diffüz Malign Plevral Mezotelyomalı Olgularımız(1997) Gök, Mehmet; Bektemür, Güven; Özer, FarukAmaç: Çalışmada, kliniğimizde son beş yıl içinde takip ve tedavi edilen diffüz malign plevral mezotelyomalı olguların epidemiyolojik, klinik ve radyolojik bulgularının değerlendirilmesi amaçlandı. Yöntem: Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Kliniğinde 1992-1997 yılları arasında takip ve tedavi edilen 26 diffüz malign plevral mezotelyomalı olgunun dosyaları retrospektif olarak incelendi. Epidemiyolojik bilgiler yaş, cinsiyet, meslek, yaşama yerleri, aktoprak temas özellikleri ve sigara alışkanlıkları belirlendi. Bulgular: 15 erkek, 11 kadın olgunun ortalama SS yaşı 59.3 12.6 (38-80) olup olguların büyük kısmı Konya’nın Ereğli bölgesindendi. 22 olgunun hikayesinde evlerinin ak toprakla badana yapıldığı öğrenildi. Olguların hiçbirisinde asbestle ilişkili meslek hikayesi yoktu. Sonuç: İç Anadolu Bölgesinden plevral efüzyon nedeniyle tetkik edilen olgularda malign plevral mezotelyoma akla gelmeli ve ak toprakla temas mutlaka sorgulanmalıdır.Öğe The Disappearance of Pulmonary Artery Aneurysms and Intracardiac Thrombus With Immunosupressive Treatment in a Patient With Behcet's Disease(Clinical & Exper Rheumatology, 2002) Düzgün, N.; Anıl, C.; Özer, Faruk; Acıcan, Turan[Abstract not Available]Öğe The Effect of Additional Enamel Etching and a Flowable Composite to the Interfacial Integrity of Class Ii Adhesive Composite Restorations(OPERATIVE DENTISTRY INC, 2001) Belli, Sema; Inokoshi, S; Özer, Faruk; Pereira, PNR; Ogata, M; Tagami, JThis in vitro study evaluated the interfacial integrity of Class II resin composite restorations. The influence of a flowable composite and additional enamel etching was also evaluated. Deep, saucer-shaped Class LI cavities were prepared in the mesial and distal proximal surfaces of 25 extracted human molars and assigned to five treatment groups. The gingival margins were extended to approximately 1 mm above the CEJ in 40 cavities and below the CEJ in 10 cavities. The prepared cavities were then restored with a self-etching primer system (Clearfil Liner Bond LT) and a hybrid resin composite (Clearfil AP-X), with and without a flowable composite (Protect Liner Fl and additional enamel etching with 37% phosphoric acid gel (K-etchant). After finishing, polishing and thermocycling (4 and 60 degreesC, x300), the samples were longitudinally sectioned through the restorations and resin-tooth interfaces were observed directly under a laser scanning microscope. Statistical analysis indicated that the use of a flowable composite produced significantly more (p=0.04) gap-free resin-dentin interfaces than teeth restored without the flowable composite. However, both flowable composite and enamel etching could not prevent gap formation at enamel-resin interfaces and crack formation on enamel walls.Öğe A Giant Unilateral Pulmonary Artery Aneurysm: Case Report(1996) Cin, Veli Gökhan; Özer, Faruk; Deveci, Ahmet; Yaşar, SavaşA 65-year-old man presented with a left-sided pulmonary artery aneurysm with a fusiform shape. He was considered to be inoperable. Pulmonary hypertension is common with right heart enlargement, as in the present case. Posttraumatic aneurysms have also been reported. Differential diagnosis must distinguish between these two conditions. If 2D echo and CT have failed to distinguish the condition then right heart catheterization and pulmonary angiography are the methods of choice.Öğe Malign plörezilerin tanısında plevra sıvısı fukoz düzeyi tayininin değeri(1995) Özer, Faruk; Karasüleymanoğlu, Aynur; Çağlayan, Osman; Can, Gülsüm; İmecik, Oktay[Abstract not Available]Öğe Malignite Kaynaklı Plevra Sıvılarında Lipide Bağlı Sialik Asit Düzeyi Tayinin Tanısal Değeri(2003) Bektemür, Güven; Özer, Faruk; Kanat, Fikret; İmecik, OktayBu çalışmada, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı'nda yatırılarak tetkik edilen plevral efüzyonlu 68 hastanın plevra sıvısı ve serum lipide bağlı sialik asit (LBSA) düzeyleri ile kontrol grubu olarak seçilen 30 sağlıklı bireyin serum LBSA düzeyleri araştırıldı. Olgular plevral efüzyonun Biyolojisine göre malignite kaynaklı ve malignite dışı nedenli plöreziler olmak üzere iki gruba ayrıldı. Malignite grubunda 32, malignite dışı grupta ise 36 olgu yer aldı. Gerek malignite gerekse malignite dışı hasta gruplarında ortalama serum LBSA düzeyinin kontrol grubuna göre belirgin derecede arttığı saptandı (p 0.001, p 0.001). Hasta gruplarının ortalama serum LBSA değerleri arasındaki fark ise istatistiksel olarak anlamlı değildi. Malignite grubunun ortalama plevra sıvısı LBSA düzeyi (23.34 mg/dL) malignite dışı grup (17.97 mg/dL) ile karşılaştırıldığında anlamlı derecede yüksek bulundu (p 0.05). Hasla gruplarında saptanan ortalama plevra sıvısı / serum LBSA oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı gözlendi. plevra sıvısında LBSA düzeyi ölçümünün malignite kaynaklı plevral efüzyonların ayırıcı tanısında sensitivitesi %91 ve spesifitesi %51 olarak belirlendi. Sonuç olarak, malignite kaynaklı plevral efüzyonların ayırıcı tanısında bir tümör belirteci olarak LBSA düzeyinin lanısal değeri beklenen düzeyde olmamakla birlikte, tanı zorluğu ile karşılaşılan olgularda yüksek plevra sıvısı LBSA konsantrasyonunun maligniteyi destekleyici bir parametre olarak kullanılabileceği kanısına varıldı.Öğe Malignite kaynaklı plevra sıvılarında sialik asit düzeyi tayininin tanısal değeri(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 1990) Özer, Faruk; İmecik, OktayPlörezilerde etyolojik nedenin bulunması bazen kolay olmayabilir. Malignite kaynaklı plörezilerin ayırıcı tanısında diğer tanı yöntemlerinin yanında plevra sıvısında bazı biyokimyasal ürünlerin araştırılması üzerinde de durulmaktadır. Bu çalışmada 1989-1990 yıllarında Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalında yatırılarak tetkik edilen plörezili 70 hastanın plevra sıvısı ve serum sialik asit düzeyleri ile kontrol grubu olarak seçilen sağlıklı 20 kişinin serum sia lik asit düzeyleri araştırıldı. Plörezi, olgularımızın 26'sında büyük çoğunluğu akciğer kanseri olmak üzere, malignite kaynaklı, 44'ünde ise malignite dışı nedenlere bağlı idi. Maligniteli hastalarda serum sialik asit düzeyinin, kontrol grubu ve malignite dışı hastalıklardakinden yüksek olduğu tesbit edildi. Ma lignite dışı hastalıklarda serum sialik asit düzeyinin kontrol grubuna göre arttığı ancak bu artışın malignitelerdeki kadar yüksek oranda ol madığı gözlendi. Maligniteli olgularımızda, plevra sıvısı sialik asit düzeyinin malig nite dışı nedenlerden kaynaklanmış plevra sıvılarındakinden yüksek olduğu belirlendi.Bu hastalarda plevra sıvısı /serum sialik asit düzeyi oram da diğer hasta grubundakinden büyüktü. Plevra sıvısı sialik asit 46 konsantrasyonunun serum sialik asit konsantrasyonu ile bağıntılı olduğu da bulgularımız arasında yer aldı. Bu bulgulara göre plevra sıvısında sialik asit düzeyi tayininin ma lignite kaynaklı sıvılarda tanısal değeri olabileceği sonucuna varıldı.Öğe Medical Treatment of Multiple Pleural Hydatid Cysts(INT UNION AGAINST TUBERCULOSIS LUNG DISEASE (I U A T L D), 2003) Özer, Faruk; Kanat, F; Aribaş, Olgun Kadir; Ödev, Kemal[Abstract not Available]Öğe Medical Treatment of Multiple Pleural Hydatid Cysts [3](2003) Özer, Faruk; Kanat, Fikret; Arıbaş, O. K.; Ödev, Kemal[Abstract not Available]Öğe Microtensile Bond Strength of a Filled Vs. Unfilled Adhesive to Dentin.(INT AMER ASSOC DENTAL RESEARCHI A D R/A A D R, 2003) Say, E. C.; Nakajima, M.; Senawongse, P.; Soyman, M.; Özer, Faruk; Ogata, M.; Tagami, J.[Abstract not Available]Öğe Microtensile Bond Strength of a Self Etching Primer to Dentin Treated With Endodontic Irrigants.(INT AMER ASSOC DENTAL RESEARCHI A D R/A A D R, 2003) Say, E. C; Şengün, A; Civelek, A; Soyman, M; Özer, Faruk[Abstract not Available]Öğe Obstrüktif Uyku Apne Sendromlu (OUAS) Hastalarda Kardiyovasküler Hastalıklar İçin Risk Faktörü Olan C-Reaktif Protein ve Homosistein Düzeyleri(2010) Yosunkaya, Şebnem; Özer, Faruk; Yüzbaşıoğlu, DemetAmaç: C-reaktif protein (CRP) ve homosistein aterosklerozis ve koroner arter hastalıkları için önemli risk faktörleridir. Bu çalışmada, OUAS'lı hastalar ile vücut kitle indeksi, yaş ve cinsiyet olarak eşleştirilmiş kontrol grubu arasında, ek hastalık, ilaç kullanma ve sigara içme durumlarının etkisini de dışlayarak, CRP ve homosistein seviyelerini ve bunların ilişkili olduğu parametreleri araştırmayı amaçladık. Gereç ve yöntem: Bu çalışma Ocak 2006-Ocak 2009 tarihleri arasında, bir vaka-kontrol çalışması olarak yürütüldü. OUAS şüphesi olan, 987 erkek hastaya gece boyu polisomnografi yapıldı. Dışlama kriterleri uygulandıktan sonra 230 kişi CRP ve homosistein ölçümleri için uygun bulundu. Vakalar apne-hipopne indeksine (AHİ) göre sınıflandırıldı: 36 kontrol (AHİ5), 84 hafif-orta OUAS (30AHİ5) ve 110 ağır OUAS (AHİ30). Gruplar arasında vücut kitle indeksi açısından farklılığı ortadan kaldırmak için ağır OUAS'lı grupta 10 aşırı kilolu vaka çalışmadan çıkarıldı. Sabah 07.00-08.00 arasında venöz kan örnekleri alındı. Bulgular: Plazma CRP seviyesi her iki OUAS grubunda, kontrol grubundan anlamlı olarak daha yüksek tespit edilmiştir (p0.001). Ancak homosistein seviyeleri açısından gruplar arasında fark bulunmamıştır (p0.163). Aşamalı (step-wise) regres-yon analizi ile, serum CRP seviyelerinde artışı esas açıklayan değişkenler bel çevresi (p0.220 p0.002) ve gece 90 ile üzeri satürasyonda geçen süre (p-0.145, p0.039) olarak, serum homosistein seviyesi ise Epworth uykululuk skalası (EUS) değerleri (p0.160 p0.015) ile ilişkili bulunmuştur. Sonuç: Bu çalışmada OUAS?lı hastalarda CRP yüksekliği ile belirlenen düşük düzey bir enflamasyonun olduğu ve bunun gece 90 ile üzeri satürasyonda geçen süre ve bel çevresi ile ilişkili olduğu belirlendi. Ayrıca, OUAS homosistein artışı yaparak bir kardiyovasküler risk yaratmıyor gibi görünmektedir.Öğe