Yazar "Öztürk, Ali Osman" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Alman edebiyatında sevgi, hoşgörü ve insan hakları(Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, 1999) Öztürk, Ali Osman[Abstract not Available]Öğe Alman kültüründe Türk imajı araştırmalarının etnolojik değerlendirilmesi ve bir bibliyografya denemesi(Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, 1994) Öztürk, Ali OsmanBU yazıd.a; bugünlerde ülkemizde pek· gözde olan imaj/imge araş. · tırrnalan çerçeve;lnde, ö,zellikle Alman kültüründe Türk lmajıni konu edinen .ça. hş~alar slste~atlk olarak gözden geçltilecek ve en sonunda kendi yak. laşımımız ortaya konmaya çalışılacaktır. Yapılan çalışmalann çokluğ~nda':l ötürü burada tamamına yer veremedik. Yalnızca yaklaşımımıza gerekçe olabll~ek yetkinlikte olanlara ö.ncelik tanınmış ve bunlar' olabildiğince tarih sırasına göre . 7le alınıp, bakış açıları. okuyucun.un dikkatine sunulmuştur.Öğe Almancada I?ki? Deyi?m Alman Kültüründe Türk I?majı Araştırmalarına Bir Katkı(Selçuk Üniversitesi, 1994) Öztürk, Ali OsmanAlmanca bir sözlüğü açtığımızda, saptayabildiğimiz Türk nitelemesi ile kurulu sözcüklerin cumhuriyet öncesi dönemi yansıttığını görürüz: Örn. Türkenbund (tur- ban biçiminde çiçek yaprakları olan kırmızı zambak; Türkenlilie) (1) veya Türkensitz (bağdaş kurma) (2) vs. Bugün ise, 1960'ladan itibaren yeniden canlanan Türk-Alman ilişkilerinde hakim etken; işçi göçü, işçi-işveren ilişkileri vb. olduğundan, perspektif bu yönde gelişmiş ve bazı doğrudan nitelemelerin yanında (yaşlı bir Türk gibi kokuyor) (3) daha çok eğretilemeye yönelinmiştir: Knoblauchfresser, "ganz unten' 4 vb. çünkü insanlar artık doğrudan temas halindedir ve karşılıklı duyarlılık artmıştır. Bu duyarlılık günlük yaşamda, özellikle resmi dilde kullanılan 'Gastarbeiter' (Konuk İşçi) nitelemesiyle bastırılmak isteniyorsa da, yaygın şekliyle "Ausländer (Yaban) sözcüğünde yansımaktadır (5). Ben bu yazımda özellikle Almanca konuşma dilinde kullanılan ve Türk sözcüğünün yer aldığı iki deyim üzerinde durmak istiyorum. Amacım öncelikle bu iki deyimi tarihsel ve güncel boyutu içinde ele almaktır.Öğe "Bankelsang" türü Almanca bir şarkıdakı türk motifine işlevselci bir yaklaşım(Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, 1997) Öztürk, Ali Osman[Abstract not Available]Öğe Bir sığınak yeri olarak Türkiye Alman araştırıcıların 1933-1945 göçü(Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, 1999) Öztürk, Ali OsmanNasyonal Sosyalist Almanya'yı terketmeye zorlanan birçok bilim adamı, ABD'ye ve İngiltere'ye göç etti. Bilim adamlarının Türkiye'ye göç edişleri ve buradaki araştırmalara ve eğitim-öğretime olan katkıları, şimdiye dek pek az dikkate alınmıştır. Ana dili Almanca olan göçmen bilim adamlarının 1933'ten 1945'e kadarki çalışmaları, fizikçi Albert Einstein, Max Born, James Franck'ın ABD ve İngiltere'de gerçekleşti rdikleri gibi, yenilikçi araştırma sonuçlarıyla bilinir. Gelişmekte olan ülkelere giden göçmenlerin ise farklı bir etkisi olmuştur. 64'ü hekim olan 200 kadar bilim adamı, 1933'ten itibaren Türkiye'ye göç etmişlerdir. Bu göçmenler Türkiye'de, o zamanlar araştırmalarda öncü bir konuma sahip Berlin, Breslau, Viyana ve Prag ekollerini temsil ediyorlardı. Bunların tıp eğitimi ve araştırmalarındaki ortak çalışmaları, Türk hekimliğini uluslararası bir düzeye taşımış ve Türk sağlık çalışmalarına Avrupa standardının girmesine sebep olmuştur. Bilim ve teknoloji transferi konusunda istekli olan Türk Devleti, ırkçı ve siyasal nedenlerle takibata uğrayan bilim adamlarını, bunların teknisyen kadrolarını ve yardımcı personeli ile aile üyelerini, Nazi makamlarının müdahalesinden olabildiğince korumuştur. Buna karşın, rejimin bazı ırkçı tedbirleri ta Türkiye'ye kadar uzanıyordu. Türkiye göçmenleri de, nihayet 1944'de Alman vatandaşlığından çıkarıldılar. Bu husus bir yana, Alman hekimler ve göçmen meslektaşları, Türk-Alman ortak tarihindeki faaliyetleriyle, Türkiye'nin Batılı ekonomi ve savunma blokuna katılmasında ve Türk-Alman ilişkilerinin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra pekişmesinde katkıda bulunmuşlardır.Öğe Di?l Yönüyle Türk ve Alman Halk Türküleri? Üzeri?ne Bi?r Araştırma(Selçuk Üniversitesi, 1992) Öztürk, Ali OsmanAlman ve Türk halk türkülerinin karşılaştırılması konusunda şimdiye kadar iki önemli bilim adamı görüşlerini ortaya koymuştur; Bunlardan Pertev Naili Boratav ıl936 yılında Konya’nın “Yeni Ses Gazetesi”nde yayımladığı üç yazıda özellikle motif benzerliğine değinmiştir (1). Aynı konuyu 1941’de “Türkülerde insanların sesi” başlıklı başka bir yazısında ele alarak, bu paralel motiflerin hangisinin eski olduğunun araştırılmasının gereksizliği fikrine varmıştır, çünkü O’na göre burada daha çok bir “tevarüt” olayı söz konusudur.Öğe Erkek-kadın ilişkisi açısından "Rose Bernd" ve halk türküsünün işlevi(Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, 1998) Öztürk, Ali Osman[Abstract not Available]Öğe Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Çalışanlarının Örgütsel Vatandaşlık Davranışının İş Doyumuna Etkisi (Konya İli Örneği)(Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2022) Öztürk, Ali Osman; Demirel, HavvaBu araştırmada Konya ilinde görev yapan Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü çalışanlarının sergilemiş oldukları örgütsel vatandaşlık davranışlarının iş doyumuna olan etkisini ölçmek amaçlanmıştır. Araştırmada Podsakoff ve ark (1990) tarafından geliştirilen, Bitmiş ve ark (2014) tarafından geçerlik güvenirlik çalışması yapılan Örgütsel Vatandaşlık Ölçeği ile Çetinkanat (1995) tarafından geliştirilen iş doyumu ölçeği 145 kurum çalışanı üzerinde uygulanmıştır. Bu araştırma nicel araştırma yöntemleri ile yapılmıştır. Araştırmada değişkenler arası farklılığı göstermek amacıyla t-testi ve ANOVA uygulanmıştır. Yapılan analizler sonucunda çalışanların iş doyumu yaş, cinsiyet, aylık gelir, eğitim düzeyi, mezuniyet alanı, mesleki tecrübe, yöneticilik deneyimi ve kurum dışı mesai arkadaşlarıyla vakit geçirme değişkenlerinde anlamlı farklılık görülmemiştir. Fakat medeni hal, istihdam durumu, çalışma yılı, çalıştığı birim ve statü gibi değişkenlerde anlamlı düzeyde farklılaşmıştır. Çalışanların sergilediği örgütsel vatandaşlık davranışı puan düzeyleri incelendiğinde yaş, medeni hal, aylık gelir, eğitim düzeyi, mezuniyet alanı, istihdam durumu, çalışma yılı, mesleki tecrübe, yöneticilik deneyimi, çalıştığı birim, statü ve kurum dışı mesai arkadaşlarıyla vakit geçirme değişkenlerinde anlamlı farklılık görülmemiştir. Fakat cinsiyet değişkeninde kadınların puan ortalamasının erkeklerin puan ortalamasından yüksek olduğu ve anlamlı düzeyde farklılaştığı görülmüştür. Sonuç olarak kişilerin görev yaptıkları kurumlarda daha başarılı olmaları, öncelikle kişinin işine olan bağlılığından geçmektedir. Kişiler çalıştıkları işyeri ve verilen göreve olan bağlılıkları ile hem kişisel başarılarını hem de kurum başarısını arttırabilirler. Bununla birlikte kişilerin işten aldıkları doyum seviyesi de artacaktır. Bu yüzden kişiler işe yalnızca ekonomik kazanç olarak değil, psikolojik ihtiyaçlarını da düşünerek bakmalıdır. Bu sayede hem kişisel başarısını hem de örgüt başarısını sağlayabilirler.Öğe Liebesgedichte unpolitisch? Oder politisierung der liebe(Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, 2002) Öztürk, Ali Osman[Abstract not Available]Öğe Luise Rinser'de I?nsan Sevgi?si?ni?n Temeli?(Selçuk Üniversitesi, 2000) Öztürk, Ali OsmanEdebiyat genel anlamıyla zaten sevgi, hoşgörü ve insan haklarını kapsar.. Edebiyat tarihi de bir anlamda bu kavramların tarihidir. Bu yönüyle edebiyat tarihi, kültür tarihinin üst yapıyla ilgili bölümünün yazıyla estetize edilmiş halini anlatır. Başka bir deyişle, edebiyat bir yandan içinde oluştuğu kültürle beslenirken, diğer yandan kendisi de bu kültürü besler. Batı kültürünü, dolayısıyla edebiyatını besleyen üç önemli damardan söz edebiliriz: 1. millî özellikler, 2. Antik kültür, 3. Hıristiyanlık. Avrupa tarihine bakılırsa, belirli dönemlerde bu üç unsurdan birinin vurgulanmış olduğu görülür. Tıpkı bizde olduğu gibi. Değil mi ki, bazen din, bazen milli gurur bazen de Batı kültürü ağırlıklı olarak kültür politikamıza yön verir.Öğe Meistersang und Seine Darstellung Im Schimpfspiel Von Andreas Gryphius(Selçuk Üniversitesi, 2002) Öztürk, Ali OsmanBu yazıda, yazarın 1985'te SÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü'ne sunulmuş olan doktora ön hazırlık çalışması özetlenmiştir. Çalışma; Orta Çağ lirik edebiyat gelene- ğini, öykünmeci bir yaklaşımla devam ettiren El Zanaatkârı edebiyat erbabının, tiyatro oynama çabalarını eleştirel biçimde işleyen Barok yazarı Andreas Gryphius'un, "Absurda Comica oder Herr Peter Squentz. Schimpfspiel" (1648-50 arası yazılıp, 1658'de basılmıştır) adlı oyununu konu almaktadır.Öğe Neuruppin resim albümü (Neuruppiner Bilderbogen)nden Türk konulu resimlerin etnolojik çözümlemesi(Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, 1993) Öztürk, Ali Osman[Abstract not Available]Öğe Rüzgargülü- Windrose. Deutsch-Türkisches Liederbuch(ERICH SCHMIDT VERLAG, 1991) Öztürk, Ali OsmanMit seinem Anliegen, für die infolge der zunehmenden Zahl ausländischer Kinder und Jugendli- cher vor neue Aufgaben gestellte kulturpädagogische Arbeit und damit für ein besseres Verständ- nis und die Solidarität zwischen den Ausländern und den deutschen Einwohnern einen Beitrag zu leisten, soll dieses Liederbuch laut Adamek der erste Band eines durch die Kulturkooperative Ruhr, das Kulturamt Dortmund und das Internationale Jugend- und Begegnungszentrum Kiebitz (Duisburg)" unterstützten Projektes sein. Das Projekt stellt seinerseits das Ergebnis der Idee eines Liederatlas' [dar], in dem aus jedem europäischen Land, natürlich West- und Osteuropa, ein paar Lieder aufgenommen und in alle Nachbarsprachen singbar übersetzt sind" (S. 6). So scheinen die Hrsg. auf dem bereits von Cesar Bresgen (Europäische Liebeslieder aus acht Jahrhunderten, hrsg. von Michael Korth, München 1978) und Veronika Hinkelbein (Südeuropäi sche Volkslieder. 72 Lieder und Hintergrundinformationen aus Griechenland, Italien, Jugoslawien, Portugal, Spanien und der Türkei, Freiburg 1986) eingeschlagenen Weg einen Schritt weiter zu gehen, indem sie zunächst je sechs türkische und deutsche Lieder, bei deren Auswahl eine breite Volksliedauffassung (alles, was gesungen wird; S. 7) und die Kriterien Schlichtheit, Singbarkeit für beide Seiten, Übersetzbarkeit, tänzerische und instrumentale Realisierbarkeit u. ä. entscheidend sein sollten, zusammen mit erklärenden Notentafeln abdrucken. Jedem Lied folgen dann Hin- weise bezüglich Inhalt, Verbreitung, Aufführungspraxis und Spieltechnik bei Gitarre und Bağlama (türk. Langhalslaute). Das Buch ist außerdem durch Spielanleitungen für Saz und Gitarre von Sabri Uysal und Peter Bursch sowie Praxishilfen für Schule und Bildungsarbeit von Irmgard Merkt ergänzt und mit einem Nachwort von S. Uysal versehen, in dem dieser über die Volksmusik, ihre Quellen und Entwicklung, über die Volksliedtradition in der Türkei und schließlich über die türkische Musik in Deutschland kurze Auskünfte gibt.