Yazar "Akbulut, Hikmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çocuk acil servisine zehirlenme nedeni ile başvuran olguların geriye dönük olarak değerlendirilmesi(2017) Yorulmaz, Alaaddin; Akbulut, Hikmet; Yahya, İbaa; Aktaş, Raşit; Emiroğlu, Halil Haldun; Peru, HarunGiriş: Bu çalışmada çocuk acil polikliniğine zehirlenme nedeniyle kabul edilen hastaların demografik ve epidemiyolojik özelliklerini, klinik seyir, laboratuvar sonuçları ve prognozlarını geriye dönük olarak analiz etmeyi amaçladık.Yöntemler: Bu çalışmaya 1 ay-18 yaşları arası zehirlenme nedeni ile başvuran 430 hasta alındı. Hastaların tıbbi verileri geriye dönük olarak dosya bilgilerine göre incelendi. Hastaların yaş, cinsiyet gibi demografik verileri, olayın oluş zamanı, başvuru zamanı, ilacın alınmasından sonra ilk tıbbi müdahaleye kadar geçen süre, zehirlenme nedeni, alınan etken madde, alım şekli, alınan etken madde sayısı, hastaneye başvuru şikayeti incelendi. Bulgular: Çalışma bireyleri tüm çocuk acil servise başvuran hastaların %0,74'ünü oluşturmaktaydı. Hastalarımızın 243'ü (%56,5) kız, 187'si (%43,5) erkek idi. Hastaların yaşları 4 ay ile 220 ay (72,8966,38) arasında değişmekteydi. Hastalarımızın 113'ü (%26,3) yaz, 111'i (%25,8) ilkbahar, 110'u (%25,6) sonbahar ve 96'sı (%22,3) kış ayında başvurdu. 2014 yılında 18, 2015 yılında 193, 2016 yılında 178 ve 2017 yılında 41 zehirlenme hastası acil servisimize başvurdu. Hastalarımızın %12,3'ü 00:00-00:08 saatler, %35,1'i 08:00-16:00 saatler, %52,6'sı 16-24 saatleri arasında hastanemiz acil servisimize başvurdu. Acil servisimize başvuran hastaların 96'sı özkıyım, 334'ü kaza nedeniyle oluşan zehirlenme olduğu belirlendi. Hastalarımızın 142'sinde (%33,02) bulantı, 122'sinde (%28,37) kusma, 102'sinde (%23,72) baş dönmesi şikayetleri mevcuttu. Sonuç: Ülkemiz genelindeki zehirlenmelerin epidemiyolojik özelliklerinin kapsamlı çalışmalar ile belirlenmesinin ve toplumun dikkatinin çekilmesinin çocukluk çağı zehirlenmelerinin önlenmesine önemli katkı sağlayacağı kanısındayız.Öğe D vitamininin yenidoğan hiperbilirubinemisi üzerine etkisi(Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2016) Akbulut, Hikmet; Artaç, HasibeBu çalışmada, yenidoğan bebeklerdeki indirekt hiperbilirubinemi ile serum D vitamini düzeyi arasındaki ilişkinin ortaya koyulması amaçlandı. Yeterli miktarda ve düşük maliyetli D vitamini tedavisi ile yenidoğan döneminde en sık hastaneye yatış sebepleri arasında olan ve fototerapi tedavisi gerektirebilecek indirekt hiperbilirubineminin azaltılabileceği düşünüldü. Şubat 2015-Şubat 2016 tarihleri arasında Yenidoğan Polikliniği'ne başvuran yenidoğan sarılığı düşünülen ve/veya indirekt hiperbilirubinemi tespit edilen, 145 yenidoğan çalışmaya dâhil edildi. Hastaların cinsiyet, doğum haftası, ağırlığı ve şekli; muayene sırasındaki vücut ağırlığı, boyu ve baş çevresi, beslenme durumu; annesinin yaşı, eğitim durumu, beslenme özellikleri, gebelikte kullandığı ilaçlar, örtünme şekli, kronik hastalık durumu öğrenilerek oluşturulan formlara kaydedildi. Yenidoğanların D vitamini ile bilirubin düzeyleri arasındaki ilişki araştırıldı. 25(OH)D vitamin düzeyi <12 ng/ml altında olanlar Grup 1, 12-20 ng/ml arasında olanlar Grup 2, >20 ng/ml üzerinde olanlar Grup 3 olarak tanımlandı. Grup 1 deki hastalardan 5 ng/ml altındakiler Grup 1A, 5 ile 12 ng/ml arasında olanlar Grup 1B olarak ayrıldı. Araştırmaya katılan annelerin yaş ortalaması, anne eğitim ve giyim durumu açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark gözlenmedi (p>0,05). Yenidoğan bebeklerin 64'ü (% 47) erkek, 73'ü (% 53) kızdı. Her iki grupta ortalama doğum tartısı, muayene esnasındaki ortalama tartısı, ortalama boyu, ortalama baş çevresi, doğum sonrası ortalama yaşı ve anne karnında ortalama kalış süresi açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p>0,05). Annelerin gebelik boyunca aldığı D vitamini dozunun bebekteki D vitamini düzeyine etkisine bakıldığında anlamlı farklılık vardı (p:0,001). Gruplarda bakılan laboratuvar parametrelerinden beyaz küre sayısı, hemoglobin değeri, hematokrit yüzdesi, trombosit sayısı, alkalen fosfataz düzeyi bakımından anlamlı fark bulunmadı. Buna karşılık, Grup 1'de total ve indirekt bilirubin düzeyleri anlamlı olarak yüksek iken; Grup 2'de total ve indirekt bilirubin düzeylerinin düşük olduğu saptandı (p:0,003). Bu çalışmada D vitamini düzeyi düşük olan yenidoğanlarda sarılık düzeyi yüksek bulundu. Ayrıca annelerin gebelik döneminde aldıkları vitamin D takviyesi ile yenidoğan bebeklerdeki bilirubin değerlerinin arasında negatif korelasyon olduğu gözlendi. Ülkemizde annelerde ve çocuklarında D vitamini eksikliği önemli bir sorundur. Çalışmanın sonuçlarına göre Sağlık Bakanlığı'nın yürütmekte olduğu D vitamini desteği programına uyulması ve annelerin düzenli D vitamini almalarının sağlanması gerektiğini düşünüyoruz.Öğe Evaluation of hematological parameters in children with FMF(SPRINGER LONDON LTD, 2019) Yorulmaz, Alaaddin; Akbulut, Hikmet; Taş, Suna Adeviye; Tıraş, Merve; Yahya, İbaa; Peru, HarunIn this study, we aimed to investigate whether neutrophil/lymphocyte ratio (NLR), platelet/lymphocyte ratio (PLR), and mean platelet volume (MPV) might be helpful in the diagnosis of subclinical inflammation of familial Mediterranean fever (FMF). Clinical, laboratory, and genetic results of the patients who were followed up with the diagnosis of FMF were obtained retrospectively from the hospital files and recorded to standardized form. Age- and sex-matched healthy subjects were included as the control group. Eighty-three of the 143 patients (58.0%) were male and 60 (42.0%) were female. The mean age of our patients was 164.62 +/- 51.20months and the mean age of the control group was 164.92 +/- 51.10months. The mean diagnosis age of our patients was 98.10 +/- 49.11months. The mean follow-up time of the patients was 66.03 +/- 36.37months. 91.60% of our patients had abdominal pain, 78.32% fever, and 28.67% joint pain. The mean NLR of the patients was significantly higher than the mean levels at attack-free period and the control group. However, no statistically significant difference was found between the mean levels at attack-free period and the control group. MPV levels were statistically significantly high during acute attack when compared with the control group. However, they showed no statistically significant difference between acute attack and attack-free period. NLR is a useful marker to predict inflammation in FMF patients. However, our results did not support the idea that MPV might reflect acute attack and attack-free period.Öğe İnvajinasyon nedeniyle opere olan Henoch-Schönlein purpuralı bir olgu sunumu(2014) Sekmenli, Tamer; Akbulut, Hikmet; Emiroğlu, Halil HaldunHenoch-Schönlein purpurası karın ağrısı, kusma, melena, artralji, purpurik döküntü ve hematüri ile seyreden; çocukluk çağında en sık görülen, küçük damar vasküliti ile karakterize bir hastalıktır. İlkbahar ve sonbahar aylarında daha sık görülen bu hastalığın tanısı klinik verilerle konulur ancak nadiren tanı için biyopsi gerekebilir. Hastalığın akut dönemde seyrini gastrointestinal tutulum belirler- ken kronik dönemde böbrek tutulumu belirler. Hastalık çoğu kez kendini sınırlasa da invajinasyon gibi operasyona neden olabilecek durumlara da yol açabilir. Bu olgu; Henoch-Schönlein purpurası tanısı alan hastalarda gelişebilecek, çoğu zaman cerrahi gerektiren bir bulgu olan invajinasyona dikkat çekmek amacıyla yazılmıştırÖğe Konya il merkezinde bulunan sağlık kurumlarında üst solunum yolu teşhisi ile düzenlenen reçetelerin akılcı ilaç kullanımı yönünden değerlendirilmesi(Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2008) Akbulut, Hikmet; Baş, Ahmet Levent; Tuncer, İnciBu çalışmanın amacı Konya merkez ilçelerine bağlı sağlık ocakları ve uzman hekimlere muayene olan çocuklarda akılcı antibiyotik kullanımında hekimlerin davranışlarını belirlemeye yönelik olmuştur. Çalışmada ocak-mart 2005 tarihleri arasında Karatay-Meram-Selçuklu'ya bağlı 4 sağlık ocağı ve uzman hekimlerden 7-14 yaş grubuna dahil çocuklara verilen 1016 pratisyen hekim ve 168 uzman hekim reçete örneği değerlendirildi. Bu zaman diliminde bu sağlık ocaklarına ÜSYE yakınmasıyla başvuran aynı yaş grubu çocukların boğaz kültürleri de incelemeye alınmıştır. Çalışmanın sonucunda her iki grup hekiminde %90'a yakın antibiyotik kullandığını ve ilk seçenek olarak penisilin+ß laktamaz inhibitörü içeren ilaçları sonrasında da penisilinleri tercih ettiği tespit edildi. Ayrıca incelenen boğaz kültürü-antibiyogram teslerinde de %11 A Grubu Beta Hemolitik Stereptokok (AGBHS) ürediğini ve bunların hepsinin penisiline duyarlı olduğu saptandı. Sonuç olarak ÜSYE gibi bir enfeksiyondan dolayı en çok başvuru alan sağlık ocağı pratisyen hekimlerinin ve daha özelleşmiş olan 2.-3. basamak uzman hekimlerinin doğru endikasyon, doğru ilaç ve maliyet anlamında rasyonel davranmadıkları rastgele antibiyotik yazdıkları kanaatine varmak mümkündür. Rasyonel olmayan ilaç kullanımı zaman kaybını direnç gelişimini ve ekonomik sıkıntıları beraberinde getirmektedir. Bu sorunların üstesinden gelebilmek için öncelikle pratisyen hekimlerin mezuniyet öncesi ve sonrası rasyonel ilaç kullanımı konusunda eğitilmeleri şarttır. Bununla birlikte TC Hükümeti ve de Sağlık Bakanlığının sağlık-ilaç politikasını iyileştirmesinin gerekli olduğu kanaatindeyiz.Öğe Massive hemorrhage: a late complication of replacement percutaneous endoscopic gastrostomy: case report(SOC ARGENTINA PEDIATRIA, 2018) Sekmenli, Tamer; Gunduz, Metin; Akbulut, Hikmet; Emiroglu, H. Haldun; Koplay, Mustafa; Ciftci, IlhanPercutaneous endoscopic gastrostomy (PEG) is used as an alternative to enteral/nasoenteral feeding in situations where long-term oral feeding is ineffective or not tolerated. It is mostly preferred in patients with neurological conditions and also to support nutrition in patients with congenital heart diseases, cystic fibrosis, inflammatory bowel disease, and various oropharyngeal diseases. Although it is easily applicable compared to many invasive procedures, it has complications ranging from wound infection to death. PEG requires experienced medical personnel, appropriate prophylactic antibiotics and exhaustive information to the patients or their families about the procedure and subsequent care. We present a rare but important complication during the replacement of the gastrostomy tube subsequent to the "cut and push" method. The bumper portions, which should move to the distal end of the stomach, moved upwards to the proximal esophagus, caused a deep ulcer in the esophageal mucosa and a massive hemorrhage.Öğe Neurotrophins and neuroinflammation in fetuses exposed to maternal depression and anxiety disorders during pregnancy: a comparative study on cord blood(SPRINGER WIEN, 2018) Akbaba, Nursel; Annagür, Bilge Burçak; Annagür, Ali; Akbulut, Hikmet; Akyürek, Fikret; Çelik, ÇetinIn recent years, there have been changes in the approach to maternal psychiatric disorders and their effects on the fetus, with the focus redirected to the search for biological markers. Neurotrophic factors and inflammatory processes have received particular attention in the past few years. According to the Structured Clinical Interview for Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, Fourth Edition (DSM-IV), the study sample (n = 136) consisted of three groups: mothers with major depressive disorder (MDD group, n = 25), mothers with anxiety disorder (AD group, n = 18), and mothers without any psychiatric disorders (not diagnosed (ND) group, n = 93). During the delivery/cesarean section, a blood sample was obtained from the umbilical cord. Serum concentrations of BDNF, NT-3, FGF2, TNF-alpha, and neopterin were determined by enzyme-linked immunosorbent assay (ELISA), according to the manufacturer's procedure. Clinical and biochemical characteristics were assessed. We did not find a significant difference among the three study groups with regard to BDNF, NT-3, and TNF-alpha levels. The ANOVA test indicated statistically significant differences in FGF2 levels and neopterin between the study groups. The newborns of mothers with AD had significantly higher FGF2 levels and significantly higher neopterin levels when compared with those of mothers with MDD and healthy mothers. The present study sheds light on the effects of higher FGF2 and neopterin levels in fetuses exposed to AD. Our results should be replicated through further prospective studies with a larger sample size.