Yazar "Aksoy, Metin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 15 TEMMUZ DARBE GIRIŞIMI SONRASINDA GERILEN TÜRKIYE-ALMANYA ILIŞKILERINDE GÖÇMEN MESELESI(2016) Aksoy, MetinTürkiye demokrasi tarihinde önemli bir kırılmayı temsil eden 15 Temmuz darbe girişimi ve Türk halkının buna verdiği tepki Almanya-Türkiye ilişkileri açısından da önemli bir kırılmaya denk düşmektedir. Halihazırda göçmen ve entegrasyon sorunları sebebiyle inişli çıkışlı bir seyir izleyen ikili ilişkiler Almanya'nın 15 Temmuz darbe girişimini Türkiye aleyhtarı ve tek taraflı olarak yorumlaması sonucu bir krizin eşiğindedir. Şüphesiz bu durumun Almanya'da yaşayan Türk göçmen nüfus üzerinde de etkileri olacaktır. Bu noktadan hareketle 15 Temmuz darbe girişiminin genelde Almanya-Türkiye özelde ise göçmen meselesi üzerindeki olası etkilerine yoğunlaşılan çalışmada Almanya'nın 15 Temmuz darbe girişimine verdiği tepki üzerinden bir değerlendirme yapma amacı güdülmüştür.Öğe Amerikan Diplomasisinde Değişimin ve Manevi Motivasyonun Sürekliliği: Soğuk Savaş Dönemi Örneği(Selçuk Üniversitesi, 2018) Aksoy, Metin; Avcı, YasinSömürgeciliğe karşı mücadele ile kurulan ilk devlet olarak Amerika Birleşik Devletleri (ABD); sırasıyla bölgesel, kıtasal ve küresel genişlemesi neticesinde mevcut konumuna ulaşmıştır. ABD’nin bu aşamalı yayılımını ise yalnızca güce dayalı olarak nitelendirmek, onun mevcudiyetini halen daha koruyor olmasını anlamak bakımdan yetersiz kalmaktadır. Zira yalnızca güce dayalı bir yayılımın sürdürülmesi/korunması mümkün değildir. Başka bir anlatımla tarih boyunca yönetilenler yönetenlerden niceliksel olarak daha fazla oldukları için herhangi bir tahakkümün yalnızca güce dayandırılarak sürdürülmesi mümkün değildir. Bu açıdan bakıldığında ABD’nin mevcut küresel konumunu sürdürürken kullandığı güç dışı mekanizmalara; Amerikan değerlerinin evrenselleştirilmesini veya evrensellik adı altında gizilleştirilmesini, ittifaklarla uluslararası sistem yönetimi maliyetinin diğer aktörler ile paylaşılmasını, askeri/politik/ekonomik uluslararası örgütler vasıtasıyla diğer aktörlerin karar alma süreçlerine dâhil edilmesini, menşei ABD olan çok uluslu şirketleri, yüksek teknoloji üretimini ve uluslararası medya kuruluşları gibi unsurları örnek vermek mümkündür. Bu çerçevede diplomasi de Amerikan hâkimiyetinin güç dışı unsurlarından birini teşkil etmektedir. Amerikan diplomasisini ayrıcalıklı kılan ise manevi güdüleyicisini hiç değiştirmeden bugünlere kadar gelmiş olması ve fakat maddi araçlarını kendisine biçtiği jeopolitik ödüller ve değişen uluslararası siyasal ortam kapsamında sürekli genişletmiş ve derinleştirmiş olmasıdır. Bir diğer ifadeyle Amerikan diplomasisi ABD’nin tarihsel bir misyonu olduğu iddiasından hareketle Amerikan istisnacılığını sürekli olarak gündemde tutmakta ve bahse konu tarihsel misyon çerçevesinde diplomasisinin araçlarını sürekli olarak güncellemektedir. Dolayısıyla çalışma nezdinde Amerikan diplomasisindeki süreklilik onun manevi motivasyonuna ve sürekli olarak güncellenen diplomatik araçlara ve alanlara refere etmektedir. Tüm bu noktalardan hareketle çalışmada, ABD diplomasisinin süreklilik arz eden yönleri Soğuk Savaş dönemi örneği üzerinden ele alınmıştır. Zira Soğuk Savaş ABD’nin açık bir şekilde küresel hâkimiyet mücadelesine giriştiği bir dönem olması hasebiyle hem Amerikan istisnacılığı söyleminin hem de diplomatik alan ve araçların yoğun bir şekilde kullanılmalarının gözlemlenmesine olanak sağlamaktadır. Bu minvalde çalışmanın ilk bölümü bahse konu sürekliliği vurgulamak adına Amerikan diplomasisinin küresel hâkimiyet öncesi dönemdeki eğilimlerine odaklanırken ikinci bölüm küresel hâkimiyet mücadelesini temsil eden Soğuk Savaş’ta Amerikan diplomasisinin alan ve araçlarının çeşitlendirilmesi ve Amerikan istisnacılığı söyleminin yoğunlaştırılması meselesine tahsis edilmiştir.Öğe Avusturya ve Türkiye-AB ilişkileri(Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 2011) Aksoy, MetinTürkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkileri yarım asrı geride bırakırken, bu süre zarfında duraklamalar, hızlanmalar ve yerinde sayışlar yaşansa da bir türlü 1963’de imzalanan Ankara Antlaşması’nın öngördüğü tam üyelik süreci gerçekleşememiştir. 2005’de başlayan müzakere süreci doğrultusunda Türkiye-AB ilişkileri öngörülen başlıkların akıbetine endekslenmiş konumdadır. Müzakere süreci, AB adayı bir ülkenin Birliğe “tam” üye olabilmek için ulusal mevzuatını AB müktesebatına (acquis communatiare) “tam” uyumlaştırma dönemidir. Ancak Türkiye belirtilen standart süreci normal bir aday ülke gibi yürütememektedir. Bugüne kadar toplam on üç fasıl müzakerelere açılırken sadece “Bilim ve Araştırma” faslı geçici olarak kapatılmış ve sekiz başlık ise çeşitli gerekçelerle bloke edilip müzakerelere dahi başlanamamıştır. Bu durum, Türkiye-AB ilişkilerini belirsiz bir sürece soktuğu gibi ilişkilerin geleceğiyse büyük bir tartışma konusu olmuştur. İlişkilerin belirsiz bir sürece ilerlemesindeki en büyük etkenlerden birisi de müzakereler olumlu sonuçlansa dahi Türkiye’nin AB üyeliğini referanduma götüreceğini açıklayan başta Avusturya olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinin tutumudur. Bu çalışmada Avusturya’nın Türkiye-AB ilişkilerine bakışı analiz edilerek iki ülke arasındaki ilişkilerin dünü, bugünü ve yarını değerlendirilecektir.Öğe Oxidative Stress Induced Changes of Glutathione Concentration in in Vitro Produced Bovine Blastocysts(Wiley-Blackwell, 2010) Wrenzycki, C.; Aksoy, Metin; Herrmann, D.; Niemann, H.[Abstract not Available]Öğe Redefining Diplomacy in the 21st century & examining the characteristics of an ideal diplomat(2018) Aksoy, Metin; Çiçek, Ahmet ServetThis article focuses on diplomacy and argues that conventional interpretations of diplomacyhave fallen behind the dizzying developments of contemporary international relations. And anew account of diplomacy should be given by developing, first and foremost, a morecomprehensive, inclusive, and up-to-date definition of the phenomenon. Understanding thetransformation that diplomacy has undergone in the historical cycle and exploring theexigencies of its modern incarnation is worthy of more focus in order to grasp a betterunderstanding of world politics. To this end, this contribution primarily tackles “track one” or“traditional” diplomacy and highlights a new and in-depth perspective by scrutinizingdiplomacy as the art of conducting various relations between global political actors andexamining the characteristics of an ideal diplomat. The grievous and destructive disastersexperienced throughout history have revealed that career diplomacy, i.e. the carrying out ofdiplomacy by professionals, is a unique occupation that requires tactful delicacy and expertise.Accordingly, one side of this study explores the evolution of diplomacy, examining thephenomenon along with the postmodern political environment, which corresponds to adiversification of issues in international politics especially since the 1980s. The other sideanalyzes the characteristics of an ideal diplomat in order to offer a better insight into the optimalfunctioning of this essential field.