Yazar "Artaç, Hasibe" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 23
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Acute Infantile Hemorrhagic Edema: A Clinical Perspective (Report of Seven Cases)(2009) Alp, Hayrullah; Artaç, Hasibe; Alp, Esma; Reisli, İsmailAcute infantile hemorrhagic edema (AIHE) is an uncommon cutaneous leukocytoclastic vasculitis characterized by large purpuric skin lesions, acral edema and fever. In spite of violent onset, spontaneous recovery without any sequelaes occurs within a few weeks. The causes of AIHE are unknown and there is no specific treatment. In this article, we have presented seven cases with AIHE admitted to our hospital between 2003-2006. We evaluated the effect of antihistaminic treatment on the course of the disease and we also reviewed the features of AIHE distinguishable from other purpuric diseases.Öğe Akut astım atağı ile başvuran çocukların klinik özellikleri ve risk faktörleri(2012) Karagöl, Cüneyt; Ertoy, Hacer İlbilge Karagöl; Keleş, Sevgi; Artaç, Hasibe; Reisli, İsmailGiriş: Çocukluk çağı kronik hastalıklarının en sık görüleni olan astım, morbiditesi, mortalitesi ve prevalansı artan bir hastalıktır. Akut astım atakları ise astımın mortalite ve morbiditesini belirleyen en önemli faktördür. Bu çalışmanın amacı; çocuklarda astım atağına neden olan risk faktörlerinin, astım ataklarının klinik özelliklerinin ve tedaviye yanıtın prospektif olarak belirlenmesidir. Hastalar ve Yöntem: Ocak 2008-Ocak 2009 tarihleri arasında kliniğimizde astım tanısıyla takipli ve astım atağı nedeniyle başvurmuş 40 çocuk hastanın klinik ve laboratuvar bulguları değerlendirildi. Bulgular: Çalışma grubunu oluşturan 40 çocuk hastanın 23ü erkek, 17si kız ve yaş ortalaması 7.8 1.9 yıl idi. Atağa neden olan en önemli risk faktörleri infeksiyon ve sigara dumanıyla temas; en sık yakınma ise öksürük olarak saptandı. Hastaların astım ataklarının şiddeti değerlendirildiğinde hafif atak 20 (%50) hastada, orta atak 18 (%45) hastada ve ağır atak 2 (%5) hastada mevcuttu. Astımlı hastalardan 24 (%60)ü oksijen tedavisi ve kısa etkili nebülize bronkodilatörle düzelirken, 16 (%40) hastaya sistemik steroid tedavisi uygulandı. Acil serviste uygulanan tedavi sonrası, 34 (%85) hasta evine gönderilirken, 4 (%10) hasta tedavi için yataklı çocuk servisine, 2 (%5) hasta ise yoğun bakım ünitesine yatırıldı. Sonuç: Akut astım atağına neden olabilecek risk faktörlerinin belirlenmesi, atak sıklığının ve şiddetinin azaltılmasında oldukça önemlidir. Bu nedenle, astımlı çocukların infeksiyonlardan korunmasının ve ev içi sigara dumanıyla temasın önlenmesi amacıyla aile eğitiminin çok önemli olduğu kanaatindeyiz.Öğe Alternaria and Cladosporium spores in the atmosphere of Konya and their relationship with meteorological factors(2014) Artaç, Hasibe; Kızılpınar, İlginç Temizer; Özdemir, Hülya; Pekcan, Sevgi; Doğan, Cahit; Reisli, İsmailGiriş: Bu çalışmanın amacı; Konya ili atmosferindeki Alternaria ve Cladosporium sporlarını etkileyen meteorolojik faktörleri (sıcaklık, nispi nem, rüzgar hızı, rüzgar yönü ve yağış miktarı) saptamaktır. Gereç ve Yöntem: Alternaria ve Cladosporium sporları 1 Ocak 2008-31 Aralık 2009 tarihleri arasında Burkard cihazıyla toplandı. Mikroskobik sayımlar atmos- ferik konsantrasyonlara çevrildi ve spor/m3 şeklinde ifade edildi. Bulgular: 2008-2009 yıllarında sırasıyla, 424 (%19.2) ve 3977 (%8.6) spor/m3 Alternaria sporu, 1784 (%80.8) ve 42.158 (%91.4) spor/m3 Cladosporium sporu tespit edildi. 2008 yılında Cladosporium konsantrasyonuyla günlük ortalama sıcaklık (r 0.181, p 0.045), maksimum sıcaklık (r 0.193, p 0.033) ve rüzgar hızı (r 0.242, p 0.007) arasında pozitif korelasyon; nispi nem (r -0.215, p 0.017) ile negatif korelasyon saptandı. 2009 yılında ise Alternaria ve Cladosporium spor konsantrasyonlarının, günlük ortalama sıcaklık (r 0.44, p 0.001; r 0.44, p 0.001), minimum sıcaklık (r 0.46, p 0.001; r 0.44, p 0.001) ve maksimum sıcaklık (r 0.40, p 0.001; r 0.43, p 0.001) ile pozitif ilişkili olduğu; nispi nem ile (r -0.29, p 0.001; r -0.37, p 0.001) negatif korelasyonu olduğu bulundu. Sonuç: Konya ili atmosferindeki Alternaria ve Cladosporium miktarı meteorolojik faktörlere göre değişiklik göstermektedir. Ayrıca, Cladosporiuma ait sporlar Alternaria sporlarından daha yoğun olarak tespit edilmiştir.Öğe Astımlı çocuklarda serum periostin ve soluk havasında nitrik oksit düzeyi(2018) Dikener, Ahmet Hakan; Özdemir, Hülya; Ceylan, Ayça; Ünlü, Ali; Artaç, HasibeAmaç: Periostin, havayolu epitelinden ve akciğer fibroblastlarından, IL-4 ve IL-13 aracılığı ile salgılanan ekstrasellüler matriks proteinidir. Eozinofilik havayolu inflamasyonun göstergesi olduğu kabul edilmektedir. Çalışmada, astımlı çocuk hastalarda serum periostin düzeyinin değerlendirilmesi ve soluk havasında nitrik oksit (FeNO) düzeyleri ile korelasyonunun belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 7-17 yaş arası, 60 intermittan ve hafif persistan astımlı (29 allerjik, 31 allerjik olmayan) ve 30 sağlıklı kontrol, toplam 90 çocuk (45 kız, 45 erkek) dahil edildi. Hastaların demografik verileri, eozinofil yüzdesi, solunum fonksiyon testi, deri prik testi ve spesifik IgE düzeyleri kaydedildi. FeNO ve serum periostin düzeyi ölçüldü. Bulgular: Çalışmaya alınan tüm bireylerde serum periostin değerlerinin yaşla anlamlı korelasyonu olduğu ve yaşla birlikte azaldığı görüldü (6-12 yaş grubunda 59.0812.79 ng/dl, 13-18 yaş grubunda 46.1811.64 ng/dl, p0.001). Serum periostin düzeyi allerjik astımlı hastalarda 52.1013.93 ng/dl, allerjik olmayanlar da 54.6113.05 ng/dl olup anlamlı fark saptanmadı. FeNO değerleri hasta ve sağlıklı kontrol grubu ile karşılaştırıldığında farklı değildi (15.5 ppb ve 14.0 ppb, p0.486). Hasta grubunda sadece allerjik hastaların FeNO ve periostin değerleri arasındaki korelasyon değerlendirildiğinde istatistiksel olarak anlamlılık saptanmadı (r0.327, p0.077). Ayrıca, serum periostin düzeyi sadece polen duyarlılığı olan grupla karşılaştırıldığında polisensitize olan astımlı çocuklarda daha yüksekti ancak fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (58.215.1 ve 44.658.3, p0.065). Sonuç: Bu çalışma ile yeni biyobelirteç olan serum periostin düzeyi çocukluk çağındaki astımlı hastalarda değerlendirildi ve yaşla anlamlı korelasyonunun olduğu gösterildi. İntermittan ve hafif persistan astımlı hastalarda serum periostin düzeyinde anlamlı değişiklik saptanmadı. Çocukluk çağında orta ve ağır persistan astımda, serum periostin düzeyinin değerlendirilmesi için ayrıca çalışmalara ihtiyaç vardır.Öğe B cell aplasia and hypogammaglobulinemia associated with levetiracetam(K FAISAL SPEC HOSP RES CENTRE, 2018) Özdemir, Hülya; Sümer, Sua; Karabağlı, Hakan; Akdemir, Gökhan; Calışkaner, A. Zafer; Artaç, HasibeLevetiracetam (LEV) is a second-generation antiepileptic drug approved for the treatment of several types of epilepsy. We report a 45-year-old female who developed hypogammaglobulinemia and B cell aplasia during LEV treatment. The Naranjo probability score for an adverse drug reaction was 6. After LEV discontinuation, the number of B cells gradually increased and reached normal levels within two months. This case suggests that monitoring of immunoglobulin levels and lymphocyte subsets analysis is important in patients treated with LEV, especially in cases of prolonged infections.Öğe B-Cell Maturation and Antibody Responses in Individuals Carrying a Mutated CD19 Allele(Nature Publishing Group, 2010) Artaç, Hasibe; Reisli, İsmail; Kara, R.; Pico-Knijnenburg, I.; Adın, Suzan Çınar; Pekcan, Sevgi; Jol-Van der Zijde, C. M.; Van Tol, M. J. D.; Bakker-Jonges, L. E.; Van Dongen, J. J. M.; Van der Burg, M.; Van Zelm, M. C.Homozygous CD19 mutations lead to an antibody deficiency due to disruption of the CD19 complex and consequent impaired signaling by the B-cell antigen receptor. We studied the effects of heterozygous CD19 mutations on peripheral B-cell development and antibody responses in a large family with multiple consanguineous marriages. Sequence analysis of 96 family members revealed 30 carriers of the CD19 mutation. Lymphocyte subset counts were not significantly different between carriers and noncarriers in three different age groups (0-10 years; 11-18 years; adults). B cells of carriers had reduced CD19 and CD21 median expression levels, and had reduced proportions of transitional (0-10 years) and CD5(+) B cells (adults). CD19 carriers did not show clinical signs of immunodeficiency; they were well capable to produce normal serum Ig levels and had normal responses to primary and booster vaccinations. The frequency of mutated V(kappa) alleles was not affected. Heterozygous loss of CD19 causes some changes in the naive B-cell compartment, but overall in vivo B-cell maturation or humoral immunity is not affected. Many antibody deficiencies are not monogenetic, but likely caused by a combination of multiple genetic variations. Therefore, functional analyses of immune cell function should be carried out to show whether heterozygous mutations contribute to disease.Öğe CD19 Molekül Eksikliği: Bir Köy Taraması(Kare Publishing, 2009) Reisli, İsmail; Artaç, Hasibe; Pekcan, Sevgi; Kara, Reyhan; Yümlü, Kadir; Karagöl, Cüneyt; Çimen, Ömer; Şen, Metin; Artaç, MehmetAim: We identified a new CD19 deficient case who was a relative of the first CD19 deficient patient and lived in the same village. These cases suggested that other patients with CD19 deficiency or carriers could be found in this village. The aim of this study was to assess the warning signs of primary immunodeficiency and the CD19 molecule deficiency in this population. Material and Method: The relatives of CD19 deficient patients and controls were examined for the warning signs of primary immunode- ficiency using a questionnaire form. Blood samples were taken from these subjects. CD19 and CD21 expressions (median fluorescent intensity, MFI) were analyzed by flowcytometry in these samples. Results: A total of 208 subjects (59 families, 126 females, 82 males) including 129 children 9.5±3.7 years and 79 adults (37±13 years) were evaluated. A new case with CD19 deficiency was not detected. There was at least one warning sign for immunodeficiency in 67 subjects (57 children and 10 adults). CD19 median expression value was lower than 60 MFI value in 20 subjects, which was known as in the carriers who were detected to have heterozygous mutation. Conclusions: Our findings suggested that CD19 median expression might be a diagnostic tool for the subjects who have CD19 heterozygous mutations. Mutation analyses are planned for the confirmation of CD19 heterozygous mutation in these subjects who have low CD19 median expression.Öğe CD19 molekül eksikliği: Bir köy taraması(2009) Reisli, İsmail; Artaç, Hasibe; Pekcan, Sevgi; Kara, Reyhan; Yümlü, Kadir; Karagöl, Cüneyt; Çimen, ÖmerAmaç: CD19 eksikliğinin ilk kez tanımlandığı bir olgunun köyünde yaşayan ve akrabası olan bir olguda daha CD19 eksikliği tanımlandı. Bu olgular, bu köyde yaşayan başka olguların ve taşıyıcıların da olabileceğini düşündürdü. Bu amaçla köy halkı immün yetersizlik düşündüren klinik bulgular ve CD19 molekül eksikliği yönünden değerlendirildi. Gereç ve Yöntem: CD19 eksikliği olgularının akrabaları ve kontrol grubu, anket formları ile birincil immün yetersizlik hastalıklarının klinik belirtileri için sorgulandı. Olgulardan alınan kan örneklerinde, CD19 ve CD21 molekül varlığı akış sitometri ile incelendi. Bulgular: Toplam 59 aileden 129 çocuk (9,53,7 yıl) ve 79 yetişkin (3713 yıl) olmak üzere 208 olgu (126 kadın, 82 erkek) değerlendirildi. Yeni bir CD19 eksikliği olgusu saptanmadı. Anket formları ile 67 olguda (57 çocuk, 10 yetişkin) en az bir uyarıcı immün yetersizlik bulgusu vardı. CD19 mediyan ekspresyon değeri (MFI) 20 olguda, CD19 yönünden heterozigot taşıyıcı olan bireylerden elde edilen 60 MFI değerinin altındaydı. Çıkarımlar: Bulgularımız CD19 eksikliği heterozigot “taşıyıcılığı” açısından, CD19 taşıyan B lenfosit oranının değil, CD19 mediyan ekspresyon düşüklüğünün yol gösterici olduğunu düşündürmüştür. CD19 mediyan ekspresyon değerine göre taşıyıcı oldukları belirlenen bu olguların, mutasyon tetkiklerinin yapılarak taşıyıcı olduklarının doğrulanması planlanmıştır.Öğe Clinical features and risk factors for childhood asthma exacerbations(WILEY-BLACKWELL, 2010) Karagöl, Cüneyt; Keleş, Sevgi; Göktürk, B.; Kirac, M.; Artaç, Hasibe; Reisli, İsmail[Abstract not Available]Öğe Değişken İmmün Yetersizlikli Çocuk Hastalarda Klinik ve Laboratuvar Özellikler(2007) Artaç, Hasibe; Keleş, Sevgi; Kara, Reyhan; Reisli, İsmailDeğişken immün yetersizlik (DİY), bozulmuş antikor yanıtı ile belirgin, nedeni bilinmeyen birincil bir immün yetersizliktir. Bu çalışmanın amacı, DİY'li çocuk hastaların klinik ve laboratuvar özelliklerinin değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Şubat 2002-Haziran 2006 tarihleri arasında, ortalama 29,717,4(2-51) ay, DİY tanısıyla takip ve tedavi edilen 10 çocuk hastanın dosya kayıtları gözden geçirildi. Bulgular: Hastaların yedisi kız, üçü erkek olup, tanı yaşları ortalama 9,45,1 (3-18) yıldı. Hastaların hepsi tekrarlayan alt solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle başvurmuşlardı. Dokuz olguda kronik akciğer hastalığı mevcuttu ve bunların üçü lobektomi geçirmişti. Dört hastanın IgG düzeyi 200 mg/dl'nin altındaydı. Altı hastada en az iki immünglobulin düzeyinde azalma vardı. IgG düzeyi normal olan dört olgunun ikisinde IgA düşüklüğü ve diğer ikisinde ise IgM düşüklüğü saptandı. Tüm hastaların tanı anında B lenfosit oranı düşük bulundu (%1,6-8,9; 5,32,8). Sekiz olguda CD4/CD8 oranı tersine dönmüştü. Çıkarımlar: "Heterojen" bir immün yetersizlik olan bu hastalığın kronik akciğer hastalığı olan olgularda araştırılması gerektiğini düşünüyoruz.Öğe The effect of allergic rhinitis treatment on serum ischemia modified albumin levels in children with allergic rhinitis(WILEY-BLACKWELL, 2013) Vatansev, Hüsamettin; Akyürek, Fikret; Artaç, Hasibe; Atıcı, Seval; Öztürk, B.; Sivrikaya, Abdullah[Abstract not Available]Öğe Evaluation of Hematologic Parameters in Children with Down Syndrome(Selçuk Üniversitesi, 2022) Özdemir, Hülya; Artaç, HasibeObjective: Congenital hematological disorders are frequently observed in patients with Down syndrome (DS). In this study, we aimed to investigate peripheral blood-derived inflammation biomarkers such as neutrophil-lymphocyte ratio, platelet-lymphocyte ratio, and eosinophilmonocyte ratio in patients with Down syndrome. Material and Methods: Ninety-eight patients with karyotypically ascertained DS and 103 healthy controls were included. All subjects were divided into three age groups: 0-2 years (34 patients, 34 controls), 2-6 years (32 patients, 33 controls), and >6 years (32 patients, 36 controls). Demographic, clinical, and laboratory data of patients with DS who were admitted between June 2010 and December 2021 were reviewed from the file records from the pediatric allergy and immunology department. Results: Lymphocyte, eosinophil, and eosinophil-monocyte ratio were found to be significantly lower in children with DS compared to controls in group 2 (2-6 years) and group 3 (>6 years). Platelet-lymphocyte ratio was found to be higher in children with DS in group 2 and group 3. There was no statistically significant difference between DS and controls in group 1 (<2 years) in terms of all parameters. In group 2 (2-6 years) and group 3 (>6 years), there was a statistically significant difference between DS and controls in terms of lymphocyte, eosinophil, platelet-lymphocyte ratio, and eosinophilmonocyte ratio variables (P>0.05). Conclusion: We found significant differences among lymphocyte, eosinophil, platelet-lymphocyte ratio, and eosinophil-monocyte ratio in patients with DS. As a result, these parameters should be evaluated carefully for clinical outcomes.Öğe Identification of a Novel Mutation in the Complement Factor 3 Gene in a Patient With Recurrent Pneumococcal Pneumonia(Springer/plenum Publishers, 2012) Santos-Valente, Elisangela; Reisli, İsmail; Artaç, Hasibe; Ott, Raphael; Sanal, Özden; Boztug, KaanPurpose Immunological and molecular evaluation of a pa tient presenting with recurrent infections caused by Strepto coccus pneumoniae and low complement component 3 (C3) levels. Methods Immunological evaluation included complement components and immunoglobulin level quantification as well as number and function of T cells, B cells and neutro phils. Serotype-specific immunoglobulin G antibodies against S. pneumoniae capsular polysaccharides were quan tified by ELISA in serum samples before and after vaccina tion with unconjugated polysaccharide vaccine. For the molecular analysis, genomic DNA from the patient and parents were isolated and all exons as well as exon-intron boundaries of the C3 gene were sequenced by Sanger sequencing. Results A 16-year-old male, born to consanguineous parents, presented with recurrent episodes of pneumonia caused by S. pneumoniae and bronchiectasis. The patient showed severely reduced C3 and immunoglobulin A levels, while the parents showed moderately reduced levels of C3. Mutational analysis revealed a novel, homozygous missense mutation in the C3 gene (c. C4554G, p. Cys1518Trp), substituting a highly conserved amino acid in the C345C domain of C3 and interrupting one of its disulfide bonds. Both parents were found to be carriers of the affected allele. Vaccination against S. pneumoniae resulted in considerable clinical improvement.Öğe ILC3 deficiency and generalized ILC abnormalities in DOCK8-deficient patients(Blackwell Publishing Ltd, 2019) Eken, Ahmet; Cansever, Murat; Okuş, Fatma Zehra; Erdem, Şerife; Nain, Ercan; Azizoğlu, Zehra Betül; Haliloğlu, Yeşim; Karakukçu, Musa; Özcan, Alper; Devecioğlu, Ömer; Aksu, Güzide; Ayyıldız, Zeynep Arıkan; Topal, Erdem; Aydıner, Elif Karakoç; Kıykım, Ayça; Metin, Ayşe; Çipe, Funda; Kaya, Ayşenur; Artaç, Hasibe; Reisli, İsmail; Güner, Şükrü; Uygun, Vedat; Karasu, Gülsün Tezcan; Altuntaş, Hamiyet Dönmez; Canatan, Halit; Oukka, Mohamed; Özen, Ahmet; Chatila, Talal A.; Keleş, Sevgi; Barış, Sefa; Ünal, Ekrem; Patıroğlu, TürkanBackground: Dedicator of cytokinesis 8 (DOCK8) deficiency is the main cause of the autosomal recessive hyper-IgE syndrome (HIES). We previously reported the selective loss of group 3 innate lymphoid cell (ILC) number and function in a Dock8-deficient mouse model. In this study, we sought to test whether DOCK8 is required for the function and maintenance of ILC subsets in humans. Methods: Peripheral blood ILC1-3 subsets of 16 DOCK8-deficient patients recruited at the pretransplant stage, and seven patients with autosomal dominant (AD) HIES due to STAT3 mutations, were compared with those of healthy controls or post-transplant DOCK8-deficient patients (n = 12) by flow cytometry and real-time qPCR. Sorted total ILCs from DOCK8- or STAT3-mutant patients and healthy controls were assayed for survival, apoptosis, proliferation, and activation by IL-7, IL-23, and IL-12 by cell culture, flow cytometry, and phospho-flow assays. Results: DOCK8-deficient but not STAT3-mutant patients exhibited a profound depletion of ILC3s, and to a lesser extent ILC2s, in their peripheral blood. DOCK8-deficient ILC1-3 subsets had defective proliferation, expressed lower levels of IL-7R, responded less to IL-7, IL-12, or IL-23 cytokines, and were more prone to apoptosis compared with those of healthy controls. Conclusion: DOCK8 regulates human ILC3 expansion and survival, and more globally ILC cytokine signaling and proliferation. DOCK8 deficiency leads to loss of ILC3 from peripheral blood. ILC3 deficiency may contribute to the susceptibility of DOCK8-deficient patients to infections. © 2019 EAACI and John Wiley and Sons A/S. Published by John Wiley and Sons Ltd.Öğe İmmünglobulin A eksikliğinde atopi ve allerjik hastalıklar/Atopy and allergic diseases in immunoglobulin A deficiency(2012) Artaç, Hasibe; Keleş, Sevgi; Karagöl, Cüneyt; Göktürk, Bahar; Reisli, İsmailGiriş: İmmünglobulin (Ig) A eksikliği özellikle okul öncesi çocukluk çağında morbiditeye neden olan yaygın bir immün sistem bozukluğudur. Bu çalışmanın amacı, IgA eksikliği olan olguları atopi ve allerjik hastalık yönünden yaş gruplarına göre değerlendirmek, bu eksikliğin dört yaş altında ve üstündeki klinik sonuçlarını belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Kasım 2001-2007 tarihleri arasında 272 parsiyel ve 23 selektif IgA eksikliği olan toplam 295 hasta retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Hastaların tanı yaşları 64.3 43 (4-204) ay, infeksiyonların başlangıç yaşı 29.5 36 (1-168) ay idi. Tanı yaşı dört yaş altında 121 hasta mevcuttu. Başvuru sebepleri sırasıyla tekrarlayan bronşit (%40), tonsillofarenjit (%33), sinüzit (%6), pnömoni (%4), otit (%2), akut gastroenterit (%0.3) ve boyun apsesi (%0.3) olarak kaydedildi. Olguların %25’inde eozinofili ve %38’inde artmış IgE düzeyi ve aralarında ilişki belirlendi. Hastaların %31’inde spesifik IgE ve/veya deri testi pozitifliğiyle atopi saptandı. Allerjik hastalık sıklığı %78 oranında bulundu (%60 astım, %15 allerjik rinit, %8 atopik dermatit, %6 ürtiker, %0.7 allerjik konjunktivit). Klinik izlemde IgA düzeyinin normal sınırlara ulaşma zamanı 17 14 ay olup, 3-60 ay arasında değişmekteydi. Selektif IgA eksikliği olan üç hastada bronşektazi mevcuttu. Sonuç: Serum IgA düzeyi yalnızca tekrarlayan infeksiyon durumlarında değil, allerjik semptomlarla başvuran hastalarda da değerlendirilmelidir.Öğe In Vivo Modulation of the Expressions of Fas and CD25 by Intravenous Immunoglobulin in Common Variable Immunodeficiency(Springer-Verlag Italia Srl, 2010) Artaç, Hasibe; Kara, Reyhan; Reisli, İsmailAlthough the presence of physiologic anti-CD95 (Fas, APO-1) autoantibodies in intravenous immunoglobulin (IVIG) preparations is known, the effects of these antibodies in patients with common variable immunodeficiency are unclear (CVID). The aim of the study was to assess the effects of IVIG in Fas expression, activation markers and the subsets of T cells in patients with CVID. We studied 15 cases with CVID and 10 healthy controls with no signs of immunodeficiency. The Fas expression of T cells, activation markers (CD25, CD69 and HLA-DR) and T-cell subsets were analyzed by four-color flow cytometry. We found that the Fas expression of CD3(+) T cells in patients was significantly higher than in controls. In addition, there was a significant increase in the Fas expression of CD3(+) T cells and CD4(+) T cells, and the CD25 expression of CD3(+) and CD4(+) T cells after IVIG supplementation (P < 0.05). The CD69 and HLA-DR expressions of T cells and CD8(+) T cells were not affected by IVIG infusion. Our observation showed that IVIG replacement causes an increase in the Fas and CD25 expressions in patients with CVID. These data suggest that the Fas protein may have an important role in the effects of IVIG for the control of autoimmunity in patients with CVID, as well as in the generation of autoimmune disease.Öğe Increased Fat Graft Survival with Mesenchymal Stem Cell Recruiting Effect of PRP: In Vitro and In Vivo Study of Application Techniques(Selçuk Üniversitesi, 2022) Yıldıran, Gökçe; Çiçek, Gülsemin; Artaç, Hasibe; Uçaryılmaz, Hülya; Duman, Selcuk; Sütçü, Mustafa; Aktan, Tahsin Murad; Tosun, Zekeriya; Akdağ, Osman; Çelik, Z. EsinAim: Adding platelet-rich plasm (PRP) or mesenchymal stem cells are the most accepted methods to increase fat graft’s permanence. However, there is no consensus on timing and whether the effect of stem cells or PRP is observed more in the recipient area or in the donor area. It is aimed to present the application method and localization of PRP to be combined with fat graft to increase the survival. Material and Methods: in vitro part: Fat grafts were kept in a medium containing PRP. Cell output from the fat graft to the Petri dishes was examined every day. The time to recruit the maximum number of stem cells to the medium was determined (day 10). in vivo part: Eight group of rats were received PRP in different concentrations either to recipient or donor areas of fat grafts. After ten days, fat grafts were transferred to the recipient area. Ninety days after the transfer, histopathological examination and immunohistochemical staining were performed. Results: The group which had received the full-dose PRP to the recipient area showed the highest cellular integrity and vascularity (p< 0.05). Vascularity was superior in the half-dose PRP group compared to the control group (p< 0.05); cellular integrity did not increase. Donor site groups did not show increase in cellular integrity. Conclusion: Although PRP starts to increase fat graft permanence by increasing vascularity, it acts by preserving the cellular integrity of the fat cells as the concentrations increase. The PRP injection to the recipient area 10 days before fat grafting may provide higher survival rates.Öğe Konjenital Lober Amfizemi Taklit Eden Yabancı Cisim Aspirasyonu(2012) Pekcan, Sevgi; Uygun, Hasibe; Göktürk, Bahar; Altınok, Tamer; Resili, İsmail; Artaç, HasibeÖZET Giriş: Konjenital lober amfizem (KLA), süt çocuğunda solunum yetmezliğine yol açan nadir akciğer gelişim malformasyonlarındandır. Hastalar, sıklıkla yaşamın ilk 6 ayında tekrarlayan solunum sıkıntısıyla başvururlar. Yabancı cisim aspirasyonu (YCA), çocukluk çağında morbidite ve mortalitenin önemli bir sebebidir. Tekrarlayan alt solunum yolu infeksiyonu hikayesi olan ve tedaviye cevap vermeyen hastalarda YCA akla gelmelidir. Olgu Sunumu: KLAi taklit eden uzun süreli solunum şikayeti olan ve radyolojik bulguları 11 aydır havalanma farkı şeklinde sebat eden 16 aylık YCA olgusu sunuldu. Tartışma: Yabancı cismin akut ve kronik dönemdeki radyolojik bulgusu her iki akciğer arasında havalanma farkı olabilir ve bu bulgu küçük çocuklarda bazen KLAi düşündürebilir. (Gün cel Pediatri 2012; 10: 70-3)Öğe Konjenital Lober Amfizemi Taklit Eden Yabancı Cisim Aspirasyonu(Galenos Yayincilik,, 2012) Pekcan, Sevgi; Uygun, Hasibe; Göktürk, Bahar; Altınok, Tamer; Artaç, Hasibe; Reisli, İsmailIntroduction: Congenital lobar emphysema (CLE) is a rare malformation of lung development which may be the cause of respiratory insufficiency of the suckling child. Patients often present within the first 6 months of life with recurrent respiratory distress. Foreign body aspiration (FBA) is an important cause of morbidity and mortality in childhood. Foreign body aspiration should be thought in patients who have a history of recurrent lower respiratory infections and resistance to treatment. Case Report: We report a case of 16 month old girl with FBA mimicking CLE. She was suffering for persistan respiratory symptoms and radiological finding was maintaned as the difference between two sides of the lungs aeration for 11 months. Conclusion: In the acute and chronic period of FBA, the radiological finding can be different between two sides of the lungs aeration and this finding sometimes might suggest CLE in infancy.Öğe Late-Onset Adenosine Deaminase Deficiency Presenting with Heck's Disease(SPRINGER, 2010) Artaç, Hasibe; Göktürk, Bahar; Bozdemir, Şefika Elmas; Toy, Hatice; Van Der Burg, Mirjam; Santisteban, Ines; Hershfield, Michael; Reisli, İsmailFocal epithelial hyperplasia, also known as Heck's disease, is a rare but distinctive entity of viral etiology with characteristic clinical and histopathological features. It is a benign, asymptomatic disease of the oral mucosa caused by human papilloma viruses (HPV). Previous studies postulated an association between these lesions and immunodeficiency. Genetic deficiency of adenosine deaminase (ADA) results in varying degrees of immunodeficiency, including neonatal onset severe combined immunodeficiency (ADA-SCID), and milder, later onset immunodeficiency. We report a 12-year-old girl with the late onset-ADA deficiency presenting with Heck's disease. Our case report should draw attention to the possibility of immunodeficiency in patients with HPV-induced focal epithelial hyperplasia.