Yazar "Bülbül, Sercan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bağıl güven elipsleri yöntemiyle deformasyon analizi: Ermenek Barajı örneği(Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, 2013) İnal, Cevat; Bülbül, SercanJeodezinin önemli görevlerinden biri yer kabuğunda ve yapılarda meydana gelen deformasyonları araştırmaktır. Özellikle mühendislik yapılarında gerek inşaat sırasında gerekse inşaat sonrasında kontrol ölçmeleri yapılır. Yapılan ölçüler değerlendirilir ve bir tehlike oluşup oluşmadığı araştırılır. Ölçülerin değerlendirilmesinde farklı analiz yöntemleri kullanılır. Bu çalışmada yatay yöndeki deformasyonların belirlenmesinde kullanılan statik değerlendirme yöntemlerinden bağıl güven elipsleri yöntemi teorik olarak incelenmiş, Ermenek barajında yapılan iki periyot doğrultu ve kenar ölçüsü kullanılarak analitik ve grafik yöntemle deformasyon araştırması yapılmıştır. Jeodezik ağ 13 referans noktası ve kret üzerinde bulunan 10 obje noktasında oluşmaktadır. Değerlendirme doğrultu gözlemleri ve doğrultu + kenar ölçüleri kullanılarak ayrı ayrı gerçekleştirilmiştir. Doğrultu gözlemleriyle yapılan değerlendirmede 6, 7, 8, 9, 12, 13 referans noktaları ile 104, 501 obje noktalarında, doğrultu + kenar ölçüleriyle yapılan değerlendirmede 6, 12, 13 referans noktalarında %95 istatistik güvenle deformasyona rastlanmamıştır. Deformasyona uğrayan noktalarda sadece doğrultu gözlemleriyle yapılan değerlendirmede 1.91 mm - 7.35 mm, doğrultu ve kenar ölçüleri kullanılarak yapılan değerlendirmede ise 1.46 mm - 6.60 mm arasında değişim belirlenmiştir.Öğe Hidrografik ölçmeler ile barajlardaki sediment miktarlarının belirlenmesi(Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, 2015) İnal, Cevat; Fakıoğlu, Pelin; Bülbül, SercanBarajlarda akarsuların taşıdığı sedimentin birikimi sonucu depolama kapasitelerinde kayıp oluşmaktadır. Bu kayıp barajların ekonomik ömrünün kısalmasına neden olmaktadır. Barajlar yapılmadan önce havza planlaması sırasında sediment oluşumunu önleyici tedbirlerin dikkate alınması ve barajlarda belirli aralıklarda hidrografik ölçmeler yaparak sediment miktarının hesaplanması gerekmektedir. Bu çalışmada Kayseri sarımsaklı barajında 1972, 1982 ve 2013 yıllarında yapılan hidrografik haritalardan yararlanarak sediment miktarları hesaplanmıştır. Hesaplamalarda NetCAD5.1, Global Mapper ve PDS2000 yazılımları kullanılmıştır. DSİ tarafından 1968 yılında hesaplanan 50 yıllık sediment miktarı 3.77 hm3 olarak tahmin edilmiştir. Bu tahmine göre 45 yıllık sediment miktarı 3.39 hm3 olarak hesaplanmıştır. 45 yıllık süreç içerisinde kullanılan yazılıma bağlı olarak hesaplanan sediment miktarları 4.255 hm3 ile 4.383 hm3 arasında değişmektedir. Farklı yazılımlarla hesaplanan sediment miktarları %97 oranında birbirine uyum göstermektedir. DSİ tarafından baraj tamamlandıktan sonra 50 yıldaki sediment miktarının 3.77 hm3 olduğu dikkate alınırsa farklı yazılımların ortalaması ile yapılan karşılaştırmada %78 lik bir uyum söz konusudur. Anahtar Kelimeler: Sediment, Sarımsaklı barajı, hidrografikÖğe Klasik RTK ve AĞ-RTK yöntemlerinin karşılaştırılması(Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, 2014) İnal, Cevat; Gündüz, Ahmet Mete; Bülbül, SercanGünümüzde nokta konumlarının belirlenmesinde GNSS yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu teknolojinin yoğun kullanımı, yüksek doğruluk ve duyarlıklı olarak gerçek zamanlı konum belirleme ihtiyacını doğurmuş ve bunun sonucu olarak öncelikle Standart (Klasik)- RTK (Real Time Kinematic) tekniği, ardından da Ağ-RTK (Network RTK) tekniği geliştirilmiştir. Günümüzde birçok ülkede sürekli gözlem yapan sabit GNSS istasyonları (CORS - Continuously Operating Reference Station) bulunmaktadır. Ülkemizde de Mayıs 2009’da faaliyete geçen, 146 istasyondan oluşan (KKTC (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti)’de 4 adet dahil) ve tüm ülkeyi kapsayan TUSAGA-Aktif (CORS-TR) istasyonları bulunmaktadır. Bu çalışmada, Klasik RTK yöntemiyle sabit istasyona olan uzaklıklar 1-10 km. arasında oluşturulan otuzar noktalı 10 bölgede, hem GPS hem de GPS+GLONASS uyduları kullanılarak nokta konumları belirlenmiştir. Elde edilen koordinatlar her bölgede yapılan ölçüler sonucu elde edilen Ağ-RTK koordinatlarıyla ve bölge ayrımı yapılmaksızın tüm noktaların koordinatları bir bütün olarak karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırma ile Klasik RTK yönteminde gezici alıcının sabit(referans) istasyonuna olan uzaklığının konum doğruluğuna etkisi araştırılmıştır. Yapılan değerlendirmeler neticesinde, konum doğruluğunu referans noktasına olan uzaklığın ve çevredeki engellerin (bina, hava alanı ve üstgeçit vb.) etkilediği görülmüştür. Test alanında yapılan ölçülerin değerlendirilmesi sonucu Ağ RTK ve Klasik RTK koordinatları arasındaki x ve y yönündeki farklar 0.2 cm. – 9.0 cm., ortalama hatalar ±1.28 cm. - ±4.39 cm, z yönündeki farklar ise 0.1 cm. – 15.7 cm., ortalama hatalar ise ±2.21 cm. - ±7.81 cm. arasında değişmektedir.Öğe Nokta Konumlarının Belirlenmesinde GZK, Ağ GZK ve Total Station Verilerinin Karşılaştırılması(2015) Bülbül, Sercan; İnal, Cevat; Yıldırım, ÖmerYakın zamana kadar detay noktalarının konumlarının belirlenmesi, genellikle total station kullanılarak kutupsal yöntemle yapılmaktaydı. Günümüzde ise açık alanlarda GZK (Gerçek Zamanlı Kinematik) ve Ağ-GZK teknikleri ile detay noktalarının yatay konumları gerçek zamanlı olarak hızlı ve doğru biçimde belirlenebilmekte; bu yöntemlerle belirlenen elipsoidal yükseklikler ise ortometrik yüksekliğe dönüştürülebilmektedir. Bu çalışmada detay noktalarının konumları GPS/GNSS (Global Positioning System/Global Navigation Satellite Systems) ölçü yöntemlerinden; Hızlı Statik, GZK ve Ağ GZK teknikleri, klasik ölçme yöntemlerinden ise Total Station ile kutupsal yöntem kullanılarak belirlenmiştir. Hızlı statik yöntemle elde edilen koordinatlar esas alınarak diğer yöntemlerin doğrulukları araştırılmıştır. Bu amaçla Selçuk Üniversitesi kampüs alanında 100 noktalı bir test bölgesinde yapılan ölçüler değerlendirilmiştir. Test alanında yapılan ölçülerin değerlendirilmesi sonucu x ve y projeksiyon koordinat eksenleri yönündeki farkların -3.70 cm ile 4.50 cm, h yönündeki farkların ise -9.10 cm ile 4.51 cm arasında değiştiği ve hızlı statik verileri ile total station verilerinin birbirine daha iyi yaklaşım gösterdiği görülmüştürÖğe Selçuk Üniversitesi kontral bazı(Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, 2015) İnal, Cevat; Bülbül, Sercan1970 li yılların başından itibaren uzunlukların ölçülmesinde elektronik uzunluk ölçerler yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu aletlerden doğru ve güvenilir sonuçlar elde etmek için ölçme sistemlerinin iyi bilinmesi, ölçü sırasında gerekli tedbirlerin alınması ve kalibrasyonlarının yapılmış olması gerekir. Bu kapsamda uzunluk ölçümünde sistematik hataya neden olan sıfır noktası eki hatası, ölçek hatası ve faz farkı ölçme hatasının periyodik olarak belirlenmesi önem arz etmektedir. Alet parametreleri olarak isimlendirilen bu hatalar bu amaç için oluşturulan kontrol bazlarında belirlenebilmektedir. Alet parametrelerinin belirlenmesine yönelik ilk kontrol bazı Selçuk Üniversitesi kampus alanı içinde 1990 yılında tesis edilmiştir. Ancak 2010 yılında yeni açılan yollar ve kampus planındaki değişiklik nedeniyle kontrol bazı kullanılamaz hale gelmiştir. Hem kamu kurumları, hem de üniversitemizde bulunan uzaklık ölçerlerin kontrol ve kalibrasyonlarını yapabilmek amacıyla 2010 yılında yeni bir kontrol bazı oluşturulmuştur. Oluşturulan kontrol bazı 6 noktalı ve ~ 660 m uzunluğundadır. Bugüne kadar, oluşturulan kontrol bazında; Konya, Karaman, Aksaray, Eskişehir, Afyon gibi çevre illerde bulunan Kadastro Müdürlüklerindeki aletlerin kontrol ve kalibrasyonları yapılmıştır. Bu çalışmada, yeni oluşturulan kontrol bazının tasarımı ve teknik özellikleri anlatılmaktadır. Ayrıca, Selçuk Üniversitesi kontrol bazında alet parametrelerinin belirlenmesine yönelik Microsoft Excel 2007 ortamında bir program hazırlanmıştır. Hazırlanan program ile elektronik uzaklık ölçerlerin sıfır noktası eki, ölçek katsayısı ve faz farkıÖğe TUSAGA-aktif noktalarında renkli gürültülerden arındırılmış hız bileşenlerinin belirlenmesi(Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018) Bülbül, Sercan; İnal, CevatGünümüzde nokta konumları GNSS teknikleri ile belirli bir referans epoğunda seçilen referans noktalarına dayalı olarak belirlenebilmektedir. Bu yöntemle belirlenen nokta koordinatları kullanılarak uygun modellerle nokta koordinatlarının zamanla değişimleri (hızları) de seçilen bir referans epoğunda hesaplanabilmektedir. Nokta hızlarının belirlenmesinde dikkat edilmesi gereken önemli hususlar GNSS ölçülerini etkileyen hataların ve GNSS sinyallerinde var olduğu bilinen gürültülerin (noise) ortadan kaldırılmasıdır. GNSS ölçülerini etkileyen hatalar uygun yöntemlerle ölçü sırasında/sonrasında ortadan kaldırılabilmesine rağmen GNSS sinyallerinde var olduğu bilinen gürültülerin ise zaman serileri yardımıyla belirlenmesi ve veriden arındırılması gerekmektedir. GNSS sinyallerindeki gürültü bileşenleri veriden arındırıldıktan sonra daha gerçekçi nokta hızları hesaplanabilmektedir. Gerçekleştirilen çalışmada, 1 / 250 000 ölçekli 9 adet paftanın kapladığı İç Anadolu bölgesi test bölgesi olarak seçilmiştir. Bu bölgede bulunan TUSAGA-Aktif istasyonlarının ham verileri 2009-2015 yılları arasında eşit aralıklı olarak (her haftadan bir gün ) temin edilmiştir. Temin edilen veriler Bernese v5.2 Bilimsel GNSS yazılı ile değerlendirilmiştir. Değerlendirme sonucunda bu istasyonların 2005.00 ölçü epoğunda koordinat ve hızları elde edilmiştir. Daha sonra her bir güne ait değerlendirme sonucu elde edilen koordinatlar zaman serileri ile incelenmiş ve CATS yazılımı ile birlikte bu istasyonların her üç koordinat bileşeni içinde gürültü analizi gerçekleştirilmiştir. Gürültü analizinin gerçekleştirilmesinde beyaz gürültü (WN), beyaz gürültü ile flicker gürültü (WN+FN) ve beyaz gürültü ile random walk gürültünün (WN+RWN) etkileri araştırılmıştır. Koordinat bileşenleri için gürültü yoğunluklarına bakıldığında ve tüm istasyonlar dikkate alındığında; kuzey bileşeninin sadece beyaz gürültü ile yüklü olmadığı, noktaların ~%59.1'inin WN+ FN ile ve ~%40.9'unun ise WN + RWN ile yüklü olduğu, doğu bileşeninin ise %4.5' inin sadece WN ile yüklü olduğu, ~%40.9'unun WN+ FN ile ve %54.6'sının ise WN + RWN ile yüklü olduğu, düşey bileşenin sadece beyaz gürültü ile yüklü olmadığı, ~%86.4'ünün WN +FN ile, ~%13.6' sının ise WN+ RWN ile yüklü olduğu belirlenmiştir. Benzer şekilde gürültü genlikleri incelendiğinde, WN için; kuzey bileşeninde12.92 mm – 1.25 mm, doğu bileşeninde 9.82 mm – 1.31 mm, yükseklik bileşeninde ise 9.90 mm – 3.07 mm arasında, WN+FN için; kuzey bileşeninde 11.23 mm - 1.47 mm, doğu bileşeninde 8.97 mm -2.00 mm, yükseklik bileşeninde ise 13.27 mm -4.28 mm, WN+RWN içinde; kuzey bileşeninde 16.45 mm -1.20 mm, doğu bileşeninde 15.98 mm -1.07 mm, yükseklik bileşeninde ise 9.63 mm -1.55 mm arasında değiştiği belirlenmiştir. Ortalama hataların ise; WN de; kuzey bileşeni için ±0.5053 mm - ±0.0588 mm, doğu bileşeni için, ±0.3830 mm - ±0.0612 mm, yükseklik bileşeni için, ±0.4862 mm - ±0.1585 mm, WN+FN'de; kuzey bileşeni için ±5.3900 mm- ±0.2755 mm, doğu bileşeni için, ±2.8502 mm - ±0.2154 mm, yükseklik bileşeni için, ±2.2937 mm - ±0.9997 mm, WN+ RWN'de ise; kuzey bileşeni için ±0.7460 mm - ±0.2721 mm, doğu bileşeni için, ±1.1385 mm - ±0.3162 mm, yükseklik bileşeni için, ±2.4496 mm - ±0.5594 mm arasında değiştiği görülmüş ve yükseklik bileşeninin diğer bileşenlerden daha yüksek ortalama hataya sahip olduğu belirlenmiştir. Gürültüden arındırılmış ve arındırılmamış hızlar arasındaki farkların X bileşeninde ±0.3 mm, Y bileşeni için -0.4 mm - 0.1 mm, Z koordinat bileşeni için ±0.2 mm arasında değiştiği görülmüştür. Ayrıca, kullanılan TUSAGA-Aktif istasyonları enlem, boylam ve elipsoidal yüksekliklere göre gruplara ayrılarak, her üç koordinat bileşeni için en uygun gürültü modelinin enlem, boylam ve elipsoidal yüksekliklerle olan ilişkileri ortaya konulmuştur. İstasyonlarda en uygun gürültü modelinin enlem, boylam ve elipsoidal yükseklikle bir ilişkisinin olmadığı sonucuna varılÖğe Yatay yöndeki deformasyonların belirlenmesinde bağıl güven elipsleri ve cholesky çarpanlarına ayırma yönteminin kullanılabilirliği(Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-01-15) Bülbül, Sercan; İnal, CevatJeodezinin önemli görevlerinden biri yer kabuğunda ve yapılarda meydana gelen deformasyonları araştırmaktır. Özellikle mühendislik yapılarında gerek inşaat sırasında gerekse inşaat sonrasında kontrol ölçmeleri yapılır. Yapılan ölçüler değerlendirilir ve bir tehlike oluşup oluşmadığı araştırılır. Ölçülerin değerlendirilmesinde farklı analiz yöntemleri kullanılır. Bu çalışmada da yatay yöndeki deformasyonların belirlenmesinde kullanılan statik değerlendirme yöntemlerinden Cholesky çarpanlarına ayırma yöntemi ve bağıl güven elipsleri yöntemi teorik olarak incelinmiş, Cholesky çarpanlarına ayırma yöntemi için MATLAB 7.6.0 release 13.0 M-File ‘da bir program hazırlanmıştır. Ermenek barajında yapılan iki periyot ölçü kullanılarak, bu yöntemlerle ayrı ayrı değerlendirilmiş, deformasyon araştırması yapılmış ve elde edilen sonuçlar karşılaştırılmıştır. Karşılaştırma sonucunda her iki yöntemde de benzer sonuçlar elde edilmiştir.