Yazar "Cenik, Ziya" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 12 / 12
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Angiosarcoma of the Submandibular Salivary Gland: Case Report and Review of the Literature(Taylor & Francis as, 2003) Ülkü, Çağatay Han; Cenik, Ziya; Avunduk, Mustafa; Arbağ, HamdiObjectives-The purpose of this report is to describe an example of angiosarcoma (AS) of the submandibular salivary gland. The clinical and immunohistopathologic features of these lesions are also reviewed. Material and Methods-A 17-year-old male high school student was admitted to our clinic with a 1-year history of a slow growing, tender mass in the left submandibular region. Physical examination on initial presentation revealed a diffuse soft tissue mass 6 cm in diameter involving the left submandibular region. MRI analysis revealed a mass located superolateral to the submandibular salivary gland, measuring 4.0 x 2.0 cm(2). The mass was excised completely together with the left submandibular salivary gland. Histopathologic analysis led to a diagnosis of AS. Immunohistochemical studies were also used to determine endothelial cell differentiation. Owing to the lateralized nature of the lesion, a left functional neck dissection was performed and postoperative radiotherapy was planned. Results-AS is a malignant tumor of endothelial cell origin that may occur in any region of the body. The commonest sites include the extremities and the retroperitoneal space, with only 4% of AS tumors arising in the head and neck area. The submandibular salivary gland is an extremely rare location for this tumor. Based on a literature review, this case report represents only the second reported case of AS of the submandibular salivary gland. Conclusions-In most cases, radical surgery and postoperative radiotherapy are advocated to treat patients with AS tumors, with lymph node clearance recommended in cases of lateralized lesions. In some patients, distant metastasis may occur after many years, which necessitates long-term follow-up. The prognosis is poor in most cases of AS.Öğe Bilateral ranula in an elderly patient: A case report(2006) Yaman, Hüseyin; Arbağ, Hamdi; Cenik, Ziya; Öztürk, Kayhan; Toy, HaticeRanula sublingual bezden gelişen ekstravazasyon kistidir. Genellikle ağrısız, fluktuan şişlik olarak görülür. Sıklıkla genç erişkinlerde görülür ve unilateraldir. Bilateral ranula nadirdir. Elli üç yaşında kadın hasta, 6 aydır bulunan ve zamanla büyüyen ağız tabanında bilateral şişlik şikayeti ile başvurdu. Lezyonlar intraoral yolla total olarak çıkartıldılar. Postoperatif dönemde komplikasyon görülmedi ve 7 aylık takip süresinde rekürrens yoktu.Öğe Büyük Jüvenil Nazofaringeal Angiofibromaların Tedavisi(1995) Uyar, Yavuz; Erongun, Uğur; Karaköse, Serdar; Cenik, Ziya; Özer, Bedri; Kocaoğullar, Yalçın; Sağlam, Kaan; Güney, ÖnderJuvenil Nazofaringeal Angiofıbromalar, adölesan dönemi erkek çocuklarında sık görülen benign bir tümördür. Ancak kafa kaidesinde çeşitliforaminalar vefıssürler yoluyla yayıldıklarından tedavileri bir problem teşkil eder. Bu özellikteki 4 olgumuzun semptomları, tümörün yaygınlığı, uyguladığımız yöntemler ve kompUkasyonlan sunulmuş olup, literatür gözden geçirilerek sonuçlar değerlendirilmiştir.Öğe A case of invasive meningioma involving the maxillary sinus(2008) Öztürk, Kayhan; Akbay, Ercan; Cenik, ZiyaMeningiomlar primer beyin tümörlerinin yaklaşık %15’ini oluşturmalarına karşın, ekstrakraniyal tutulum çok nadirdir. Bu yazıda invaziv maksiller sinüs meningiomlu bir olgu sunuldu. Elli yaşında bir erkek hasta sol yanak bölgesinde şiddetli ağrı ve hassasiyet şikayeti ile kliniğimize başvurdu. Öyküsünde, sol frontal lobda yerleşik bir meningiom için sekiz ay önce geçirilmiş bir ameliyat vardı. Fizik muayene ve bilgisayarlı tomografi ile sol maksiller sinüste bir kitle saptandı. Caldwell-Luc yöntemiyle alınan biyopsinin histopatolojik sonucu invaziv meningiom olarak bildirildi. Kitle sinüs mukozasıyla birlikte çıkarıldı. Cerrahi örneğin histopatolojik tanısı invaziv anjiyoblastik meningiom idi. Hastaya, rezidüel intrakraniyal tümör nedeniyle ameliyat sonrasında radyoterapi uygulandı. On bir aylık takip süresi içinde nüks görülmedi.Öğe A case of invasive meningioma involving the maxillary sinus(2008) Öztürk, Kayhan; Akbay, Ercan; Cenik, ZiyaMeningiomas account for nearly 15% of primary brain tumors, but extracranial meningiomas are very rare. We presented a case of invasive maxillary sinus meningioma. A 50-year-old man presented with facial tenderness and severe pain in the left cheek. He had a prior surgery for a meningioma in the left frontal lobe eight months before. Physical examination and computed tomography showed a mass in the left maxillary sinus. Histopathological result of the biopsy obtained via the Caldwell-Luc approach was invasive meningioma. The mass was removed with the sinus mucosa. The histology of the resected specimen was compatible with invasive angioblastic meningioma. Postoperative radiotherapy was administered because of residual intracranial tumor. No recurrence was detected over an 11-month follow-up period.Öğe Çocuklarda Adenoid Hiperplazinin Değerlendirilmesinde Adenoidal-Nazofarenjeal Oranın Yeri(2000) Eyibilen, Ahmet; Cenik, Ziya; Özer, Bedri; Öztürk, KayhanAmaç: Çocuklarda adenoid dokusunun büyüklüğünün objektif olarak değerlendirilmesinde adenoidal-nazofarenjeal oranın (ANO)değerini belirlemek. Hastalar ve Yöntemler: Anamnez ve kliniği ile adenoid hiperplazi öntanılı 100 çocukta, ameliyat öncesi lateral kafa grafileri çekilerek ANO hesaplandı. Adenoidektomi sonucu elde edilen adenoid dokusunun ağırlığı bulundu. Adenoidal-nazofarenjeal oran ile adenoid ağırlığı arasındaki ilişki, anamnez ve klinik bulgularla karşılaştırılarak araştırıldı. Bulgular: Adenoidal-nazofarenjeal oranın ortalaması 0.740.08, adenoid ağırlığı ortalaması 1.960.63 gr bulundu. Adenoidal-nazofarenjeal oran ile adenoid ağırlığı arasında anlamlı bir ilişki saptandı (r0.46, p0.001). Sonuç: Adenoidal-nazofarenjeal oranının adenoid büyüklüğünün belirlenmesinde güvenilir, objektif bir yöntem olduğu sonucuna varıldı.Öğe Çocuklarda Adenoid Hiperplazisinin Maksiller Sinüzit Etyolojisindeki Rolü(1999) Eyibilen, Ahmet; Cenik, Ziya; Özer, BedriAmaç: Çocuklarda adenoid hiperplazisinin maksiller sinüzit etyolojisindeki yerini tespit etmek. Yöntem: Adenoid hiperplazisi bulunan 100 çocukta yumuşak doku dozunda lateral kafa grafisi ve Water's grafisi çekildi. Bir hasta maksiller sinüslerde havalanma olmadığı için çalışmaya dahil edilmedi. Lateral kafa grafisinde adenoidal-nazofarengeal oran (ANO) hesaplandı. ANO ile maksiller sinüzit arasındaki ilişki araştırıldı. Bulgular: ANO 0.74 0.08 idi. 45 hastada sinüzit bulundu. ANO sinüziti olan hastalarda ANO 0.73 0.07, sinüziti olmayanlarda ise 0.74 0.08 idi (P 0.05). Sonuç: Adenoid hiperplazisinin maksiller sinüzit oluşumunda etkisi yoktur.Öğe Çocukluk çağı sinüzitlerinde predispozan faktörler ve Water's grafisinin tanı değeri(1999) Öztürk, Kayhan; Cenik, Ziya; Özer, Bedri; Eyibilen, AhmetBu çalışmada pediyatrik sinüzitli hastalardaki klinik ve radyolojik özellikler; amoksisilin-klavulanat potasyum ile tedavi edilen vakaların tedavi öncesi ve sonrası semptom, bulgu ve radyolojik sonuçlar;predispozan faktörler araştırılmıştır. Sonuç olarak; akut maksiller sinüzitli çocuklardaki en sık görülen semptomlar burun tıkanıklığı, öksürük, burun akıntısı ve baş ağrısıdır. En sık tespit edilen bulgular burun mukozasında hiperemi veya ödem, postnazal akıntı, septonazal deviasyon ve sinüs vakalarında hassasiyet olduğu bulunmuştur.Septonazal deviasyon ve adenoid hipertrofisi, çocukluk çağı akut maksiller sinüzitlerinde önemli predispozan faktörlerdendir. Ve tedavinin sonucu üzerinde etkilidir. Water's grafisi akut maksiller sinüzitli çocukların değerlendirilmesinde ve özellikle tedavinin takibinde değerli bir metottur.Öğe Evaluation of c-MYC Status in Primary Acquired Cholesteatoma by Using Fluorescence in Situ Hybridization Technique(Lippincott Williams & Wilkins, 2006) Öztürk, Kayhan; Yıldırım, Mahmut Selman; Acar, Hasan; Cenik, Ziya; Keleş, BaharObjective: The object of study was to investigate the status of c-MYC oncogene in primary acquired cholesteatoma. Study design: Descriptive study. Methods: Cholesteatoma samples were obtained from 15 patients with primary acquired cholesteatoma during surgical operation. Fluorescence in situ hybridization with a mixed DNA probe, which is specific for c-MYC located on 8q24 and chromosome 8 specific-alpha-satellite DNA probe (dual color), was used on the interphase nuclei. Results: Copy number of c-MYC oncogene and aneuploidy of chromosome 8 were 21.2% +/- 14.4% and 21.7% +/- 14.8%, respectively. There was no significant difference between copy number of c-MYC and frequency of chromosome 8 aneuploidy (p > 0.05). Ten of 15 cases showed different percentage of c-MYC and chromosome 8 aneuploidy, whereas 5 (33.3%) of 15 cases showed a normal distribution of c-MYC and chromosome 8 signals. Conclusion: The copy number of c-MYC in 10 of 15 cases was found to be high as observed for chromosome 8 aneuploidy in primary acquired cholesteatoma. These findings suggest that the ability of hyperproliferation of primary acquired cholesteatoma might have been related to c-MYC copy number by deregulating c-MYC expression.Öğe Kronik Sinüzitli Hastalarda Radyolojik ve Cerrahi Bulguların Karşılaştırılması(1995) Cenik, Ziya; Şahiner, Tolga; Uyar, Yavuz; Özer, BedriBu çalışmada kronik maksüler sinüzitti 40 hastanın 57 Sinüsü ameliyat edilmiştir. Ameliyat öncesi elde edilen direk radyoloji ve CT bulguları ile ameliyat esnasındaki bulgular karşilaştınlmtştır. Kronik sinüzitlerde radyolojik incelemelerin tanı değeri tartışılmıştır.Öğe Maksillofasiyal Kırıklarda Foley Kateter Balonunun Kullanımı(2006) Keleş, Bahar; Öztürk, Kayhan; Arbağ, Hamdi; Yaman, Hüseyin; Cenik, ZiyaAmaç: Maksillofasiyal kırıklı olgularda maksiller sinüse foley kateter balonu uygulaması değerlendirilip, yöntemin avantajları ve dezavantajları ele alındı. Hastalar ve Yöntemler: Orbitozigomatik, blow-out ve parçalı maksilla kırığı nedeniyle açık redüksiyon ve miniplakla fiksasyonun yanı sıra, maksiller sinüse foley kateter balonu ya da gaz tamponu uygulanan 38 hasta (10 kadın, 28 erkek; ort. yaş 29.1 11.6; dağılım 9-49) çalışmaya alındı. Hastaların yaşıı, cinsiyeti, travmanın nedeni, muayene bulguları, kırığın yeri,tedavi şekli, ameliyat sırasında ve sonrasındaki komplikasyonlar değerlendirildi. Bulgular: Otuz sekiz hastanın 18'inde blow-out, 15'inde orbitozigomatik, beşinde parçalı maksilla kırığı ile birlikte Le Fort 11-111 kırığı saptandı. Hastaların 11'inde (%28.9) enoftalmus, 10'unda (%26.3) diplopi, 7'sinde (%18.4) göz hareketlerinde kısıtlılık, 25'inde (%65.8) fasiyal asimetri vardı. Enoftalmus beş (%13.2), diplopi üç (%7.9), göz hareketlerinde kısıtlılık iki (%5.3), fasiyal asimetri yedi (%18.4) olguda ameliyat sonrası dönemde de devamlılık göstermekle beraber, 32 (%84.2) olguda yeterli maksiller sinüs açıklığı elde edildi. Sonuç: Orbitozigomatik, blow-out ve maksilla kırıklarında, orbita tabanını desteklemek ve yeterli maksiller sinüs açıklığını sağlamak için maksiller sinüsün tamponizasyonunda foley kateter kullanımı tercih edilebilir bir yöntemdir.Öğe Titanyum intermaksiller fiksasyon vidası ile maksillomandibuler fiksasyon(2005) Öztürk, Kayhan; Keleş, Bahar; Arbağ, Hamdi; Yaman, Hüseyin; Cenik, ZiyaAmaç: Bu çalışmada; mandibula fraktürlü olgularımızda, maksillomandibuler fiksasyon amacıyla kullanılan intermaksiller fiksasyon vidalarının avantajları ve dezavantajları ele alındı. Hastalar ve Yöntemler: 2002-2004 tarihleri arasında kliniğimizde intermaksiller fiksasyon vidası uygulanan mandibula fraktürlü 12 hasta çalışmaya alındı. Hastaların yaşı, cinsiyeti, travmanın sebebi, fraktürün lokalizasyonu, tedavi şekli, intraoperatif ve postoperatif komplikasyonları değerlendirildi. Bulgular: Hastaların 2’si kadın, 10’u erkek olup yaş ortalaması 46.218.2 (6-78) idi. Olguların 4’ünde (%33) deplase, 8’inde (%67) nondeplase mandibula fraktürü mevcuttu. Postoperatif dönemde 1 (%8.3) hastada okluzyon kusuru gelişti. Sonuç: İntermaksiller fiksasyon vidası, güçlü traksiyon gerektirmeyen nondeplase mandibula fraktürlerinde, diş eksikliği nedeniyle ark bar uygulanamayan olgularda, veya açık redüksiyon ve miniplakla fiksasyon uygulanmış olgularda okluzyonu sağlamak için ark bara alternatif maksillomandibuler fiksasyon yöntemidir.